Bir gün herkes miras bırakan ya da mirasçı olacak... Peki miras konusu ne kadar biliniyor? Bu yazı dizimizde hemen her yönüyle miras hukukunu ele alacağız... Yasal mirasçılar kimlerdir? Evlilik dışı çocukların ve evlatlığın mirasçılığı nasıldır? Boşanma davası açılan eşler birbirine mirasçı olabilir mi? Suni döllenmeyle doğan çocukların mirasçılık durumu nedir? Yabancıların mirasçılığı nasıl işler? Gelin ilk gün bu konuları yakından inceleyelim...
Anayasa md 35’e göre miras anayasal bir haktır... Gerçek kişiler öldüklerinde, özel mülkiyetlerinde bulunan hakların ve malvarlığının, ailenin korunması düşüncesiyle akrabalarına geçmesi, ama yine de ölümünden sonra malvarlığının ne olacağı konusunda da tasarruf yetkisi verilmesi düşünceleriyle miras hukukunun sınırları çizilmiştir.
Her ölüm miras hukukunu gündeme getirir. Ölüme bağlı sonuçların doğduğu ölüm karinesi (Türk Medeni Kanunu md 31) ve gaiplik kararında da (TMK md 32 vd) kişi gerçekten ölmüş gibi, mirası mirasçılarına geçer.
İşte yasal mirasçılar
Yasal mirasçılar, zümre sınıfına göre oluşturulmuş kan bağı bulunan akrabalar, sağ kalan eş ve evlatlıktır.
Birinci zümredeki yasal mirasçılar, mirasbırakanın çocukları, çocuklarının çocukları yani torunlar ve torunların çocukları diye devam edip giden mirasbırakanın kendi altsoyudur, TMK md 495. Bu zümrede hiçbir mirasçı yoksa, miras ikinci zümreye geçer.
İkinci zümre yasal mirasçılar, mirasbırakanın üstsoyu olan anne ve babası ile anne ve babasının altsoyudur, yani mirasbırakanın kardeşleri ve kardeşlerinin çocukları ve onların çocukları diye giden kişilerdir, TMK md 496.
İkinci zümrede hiçbir mirasçı yoksa, miras üçüncü zümreye geçer. Üçüncü zümre yasal mirasçılar ise mirasbırakanın anne veya baba tarafından üstsoyu olan büyükana ve büyükbabası ile onların altsoyu olan amca, hala, teyze ve dayılar ile onların çocukları ile çocuklarının çocukları diye giden kişilerdir, TMK md 497.
Devlete geçebilir...
Üçüncü zümre dahil eğer hiçbir yasal mirasçı yoksa, mirasçı da tayin edilmemişse, kısaca kişi mirasçı bırakmadan ölürse, TMK md 501’e göre miras devlete geçer.
Hemen belirteyim ki, ülkemizde bazı yörelerde yaygın olan amca, hala, dayı - teyze çocuklarının birbiriyle evlenmeleri hâlinde, duruma göre mirasçı hem anne tarafından hem de baba tarafından iki pay miras alabilir.
Evlilik dışı çocuk ve evlatlık...
Mirasçılık bakımından çocuğun evlilik içi mi, evlilik dışımı doğduğuna bakılmaz. Yeter ki evlilik dışında doğmuş olan çocuğun, tanıma veya hâkim hükmüne dayanarak babası ile soybağı kurulmuş olsun. Anne ile zaten doğumla soybağı kurulmuştur.
Baba ile soybağı tanıma yoluyla kurulmamışsa, babalık davası ile kurulur. Bu sebeple de basında sık sık DNA testi ile ilgili haberleri okuruz. Babası ile soybağı kurulmuş olan çocuklar, babalarından kalan ve babalarına kalan mirasta, evlilik için doğan kardeşleri gibi eşit mirasçıdırlar.
Bir kimse öz anne ve babası dışında bir başkasına evlatlık olunca, kendi öz anne ve babasına bağlı olan mirasçılığını kaybetmez, bir de evlat edinenin mirasçısı olur.
Evlatlık ve çocukları olan ve altsoyu, evlât edinen kişinin kan hısımıymış gibi evlatlık edinenin mirasçısı olurlar. Buna karşılık evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar. Kısaca, evlatlık hem öz anne ve babasının mirasçısıdır, hem de evlat edinenin. Evlatlık, evlatlık olduğu ailedeki kardeşleri ile eşit payda mirasçıdır.
Sağ kalan eş yasal mirasçı
Sağ kalan eş de TMK md 499 hükmüne göre yasal mirasçıdır. Sağ kalan eş, ölen eşinin altsoyu, yani çocukları, torunları vs. ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte birini; eşinin anne ve babası ya da eşinin kardeşleri veya çocukları vs ile mirasçı olursa, mirasın yarısını; eşinin büyükana ve büyükbabaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçünü alır.
Bu mirasçılardan hiç birisi hayatta değilse, sağ kalan eş, mirasının tamamını alır.
Miras hakkı olan eş, resmi nikahlı olan eştir. İmam nikahlı eşin ya da evli gibi birlikte ortak hayat yaşayan kişilerin miras hakkı yoktur.
Ya boşanma olduysa...
Mirasbırakanın ölümünde TMK md 170 gereği mahkeme kararı ile eşler hakkında ayrılık kararı verilmiş olsa bile, evlilik hukuken sona ermediği ve taraflar evli oldukları için, sağ kalan eşin miras hakkı vardır.
Boşanan eşler, “eş” sıfatıyla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar. Hatta boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla, örneğin bir vasiyetname ile kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. Yani vasiyetnamede sağlanan hakları da kaybeder. Elbette, vasiyetnamede boşanma olsa bile bir mal vasiyet edilmişse, boşanan eş bunu alır.
Boşanma davası açıldıktan fakat henüz dava bitmeden davacı eş ölürse, ölen davacının mirasçılarından birisi davaya devam edebilir. Boşanma davası sonucunda boşanma davası açıldıktan sonra ölen eşin haklı olduğuna, sağ kalan davalı eşin kusurlu olduğuna karar verilirse, boşanmada kusurlu olan eş, ölen eşinin mirasçısı olamaz.
Suni döllenmeyle doğan çocukların mirasçılığı
Medeni Kanunumuz yasal mirasçılık için kan bağını esas almıştır. Gerçek bir olaydan bahsetmek isterim. Baba yabancı bir ülkede sperm bankasına saklanmak üzere sperm verir. Birkaç yıl sonra da kaza sonucu çocuksuz vefat eder. Geride mirasçı olarak eşini bırakır. Sağ kalan eş, eşinin kardeşi ile mirasçı olduğundan mirasın yarısını alır. Eğer hayatta çocukları olsaydı, mirasın dörtte üçü çocuğun, dörtte biri sağ kalan eşin olacaktı.
Sağ kalan eş ile kayını arasında sorunlar baş gösterir. Birden bire eşinin sperm bankasındaki spermi aklına gelir. Yabancı ülkeye gider, suni döllenme yoluyla hamile kalıp, çocuk doğurur. Çocuğu nüfusa kaydettirir. Mahkemeye başvurarak, vefat eşinin bir çocuğu olduğunu, bu sebeple eşinin kardeşinin artık mirasçı olmayacağını ileri sürer. Baba öldükten yıllar sonra suni döllenme yoluyla doğan çocuk, babanın mirasçısı olabilir mi?
Peki ya taşıyıcı anne?
Maalesef mevcut yasal düzenleme, mirasbırakan öldükten sonra suni döllenme yoluyla doğan çocuğu mirasçı kabul etmiyor. Çünkü, mirasbırakanın ölümü anında sağ olanlar mirasçı olabilir. Ancak, TMK md 583 hükmü, ileride doğacak çocuğa tereke malı bırakılmasına olanak vermektedir. Bu duruma giren erkeklere, ileride doğacak çocuklarını düşünerek vasiyetname hazırlamalarını tavsiye ederim.
Taşıyıcı anneye gelince, o aslında doğuracağı çocuğun annesi değildir. Kan bağı, döllenmede yumurtasını veren annededir. O halde çocuk, taşıyıcı annenin değil, yumurtasını veren annenin mirasçısı olacaktır.