- Sebepsiz yere bütün miras bir kişiye bırakılırsa ne yapılır?
- Tenkis ve muris muvazaası davaları nelerdir?
- Mirasın reddi nasıl olur?
- Miras borca batıksa ne yapılmalıdır?
- Miras bırakanın kredi borçlarını hayat sigortası ödemezse?
- Mirasta mallar nasıl paylaşılır?
Mirasbırakan, mirasçılıktan çıkarılma sebebi olmadan, saklı paya sahip mirasçılarının saklı pay oranlarını ihlal edecek şekilde bazı yasal veya atadığı mirasçılarına miras bırakabilir. Örneğin sağ kalan eşin saklı payı, miras bırakanın altsoyu, yani çocukları, torunları vs. ile birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının yarısıdır. Yasal miras payı ise 1/4’tür. Mirasbırakan, sağ kalan eşinin yasal miras payının yarısından azı kalacak şekilde bir vasiyetname düzenlerse sağ kalan eşin saklı payı ihlal edilmiş olur.
Kısaca hangi saklı paya sahip olan mirasçı, mirastan saklı payından daha az değerde bir malvarlığı aldığını iddia ediyorsa, açacağı dava tenkis davasıdır.
Tenkis davası saklı pay ihlal edilerek fazla kazandırmanın yapıldığı diğer mirasçılara veya üçüncü kişilere karşı açılır. Dava açma hakkı zamanaşımı değil, hak düşürücü süreye tabidir ve TMK md 571/I kuralına göre mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşer.
Tenkise tabi olan ve tabi olmaya işlemler ile tenkiste sıra ayrıntılı bir şekilde Medeni Kanun’un 563 vd hükümlerinde düzenlenmiştir.
Bir de diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapılan işlemler olduğunda açılabilecek muris muvazaası davası vardır ki, bu davada görünüşte örneğin satış gibi tapu işlemi yapılmasına rağmen aslında karşılıksız bir bağışlama niteliğinde olan tapu devir işleminin iptali dava edilir. Yani burada görünüşte satış işlemi yapılmıştır ama aslında bağış amacı vardır. Bu ispatlanırsa tapu iptal edilir ve taşınmaz mirasbırakanın terekesine dahil edilir. Ama muvazaanın ispatı her zaman kolay değildir.
Gerçek bir olayda, mirasbırakanın ilk eşinden olan oğlu, vefat eden babasının ikinci eşine yani üvey annesine, taşınmazını muvazaalı devrettiğini, böylece kendisinden mal kaçırıldığını iddia eder. Yargılamada taşınmazın devredildiği ikinci eşin evlilik süresi boyunca hasta olan kocasının bakımını yerine getirdiği, vefat eden kocada ikinci eşine karşı bir minnet duygusu oluştuğu, ayrıca taşınmazın devrinin de tamamen karşılıksız yapılmadığı, düşük de olsa bir miktar bedelin ödendiği, davacı mirasçı çocuktan mal kaçırma amacı taşımadığı sonucuna varılarak, tapu iptal ve tescil davası reddedilmiştir.
Mirasın reddi
Mirasın kabulü için ayrı ve özel bir beyana gerek duyulmazken, mirası ret, kural olarak bir ret beyanı ile olur. Ancak ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Yani mirasbırakan miras olarak sadece borç bırakmış, borçlar alacak ve haklardan daha fazla ise, ayrı bir mirası ret beyanına gerek yoktur, miras hükmen ret edilmiş sayılır.
Mirasın reddi hiçbir gerekçe göstermeden mümkündür. Ama sırf mirastan gelecek para ile borçlularına ödeme yapmak istemeyen bir mirasçı mirası reddederse, alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler, TMK md 617.
Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler, TMK md 605. Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.
Mirasın reddi için bir süre vardır, TMK md 606’ya göre miras üç ay içinde ret olunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
Mirasın reddi kayıtsız ve şartsız olacak şekilde, sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddeden mirasçı isterse kendisine mirasın reddini gösteren bir belge verilir.
Ancak ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez, mirası kabul etmiş sayılır. Miras borca batık olsa bile miras kabul edilmiş sayılacağından, borca batık mirasta mirasla ilgili hiçbir şey yapılmaması tavsiye olunur.
Miras reddedilince ne olur, diye sorduğumuzda ise cevabımız, mirası reddeden yasal mirasçının payının, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine, örneğin çocuklarına geçeceğidir. Ancak mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulması istenebilir.
Bu takdirde ret, sulh hâkimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.
Kredi borcu olan kişinin vefatında hayat sigortası
Mirasbırakanın vefat tarihinde ödenmemiş banka kredi borcu varsa, bu borç da terekeye dahil olacağından, mirası reddetmemiş mirasçıları, kredi borcundan sorumlu olacaklardır. Ancak genellikle bankalar hayat sigortası yaptırmayanlara kredi kullandırmadığından, vefat halinde hayat sigortası şirketi kredi borcunu bankaya öder ve mirasçılar da sorumlu olmazlar. Fakat en sık rastlanan husus, vefat edenin hayat sigortası yapılırken ölümüne sebebiyet veren ağır ve kronik hastalığı hakkında bilgi vermemiş olmasıdır. Ölüm nedeni, hayat sigortası yapılırken mevcut ağır bir hatalık nedeniyse, sigorta kapsamı dışında kalacağından, mirasçıların kredi borcunu ödemeleri veya mirası reddetmeleri gerekecektir.
Mirasın paylaşımı
Ülkemizde maalesef birçok mirasçı çeşitli sebeplerle aralarında tereke mallarını paylaşmazlar. Bu yıllarca devam edince bazı mirasçılar vefat eder, yerlerine onların kendi mirasçıları mirasçı olur. Bu birkaç kuşak böyle devam edince bir de bakmışsınız, ortada paylaşılmamış bir tereke ve yüzlerce yasal mirasçı vardır. Artık bunların bir araya gelip aralarında bir taksim sözleşmesi yapmaları fiilen imkansıza yakın olduğu gibi, bütün bunları davalı göstererek hepsinin adreslerini tespit edip tebligat yapmak da olanaksız gibi olur. Üstelik bu mirasçılar, diğer mirasçılarla birlikte terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir miras ortaklığının (TMK md 640) ortağı olduklarının bile farkında değillerdir. Dolayısıyla da bütün mirasçılar, terekede örneğin taşınmaz varsa emlak vergisinden, motorlu taşıt varsa motorlu taşıtlar vergisinden sorumlu olurlar. Vergi Dairesi de hangi mirasçıya ulaşıyorsa, ondan vergisinin tamamını tahsil eder.
Ayıp veya kınanacak bir husus olmadığından, terekenin zamanında mirasçılar arasında resmen paylaşılmasında fayda vardır. Eğer tereke içerisinde taşınmazlar varsa, miras paylaşımı yazılı bir sözleşme ile yapılır ve notere onaylatılır. Artık tapuya da gitmeden, noterden taşınmaz kendisine mirasçının tapu siciline kaydetmesini isteme olanağı vardır.
YARIN: Yabancıların mirasçılığı