Dünya gözü Türkiye'nin tek hâkimi haline gelme hevesine şimdilik muhtıra desteğiyle set çekilen iktidar kanadı ise, demokrasinin önemini yeniden hatırlayarak demokrasi savunuculuğu sınavına sokmak istiyor bizi.Duygusal tepkilerin öne çıktığı bu ortamda, yaşamakta olduğumuz ilginç gelişmeleri analiz etmenin, farklı yönleriyle tartışmanın fazla anlamı yok galiba. Bu nedenle bir süre yazı yazmamanın daha doğru olduğunu düşünüyorum kendi hesabıma ama yazılarıma ara vermeden önce bana önemli görünen birkaç nokta üzerinde durmak istiyorum. Biliyorum, gün meydanların, mitinglerin, coşkuların ve öfkelerin günü. Serinkanlı tartışmanın günü değil. "Laik Türkiye" bayrağı altında miting meydanlarını dolduran muhalefet cephesindekiler, güçlerini yeniden keşfetmenin coşkusu içinde sorgusuz - sualsiz alkış bekliyor, destek bekliyor bizden. Bugünün ortamında AKP'ye alternatif olmak isteyenlerin her şeyden önce Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) özellikle dış dünyada ve küresel piyasalarda elde etmiş olduğu itibarı ve desteği doğru değerlendirmeleri gerekiyor.AKP 2002 seçimlerine hazırlanırken dış dünyanın ve küresel piyasaların gözünde bir bilinmeyendi. İslamcı gelenekten gelen bir parti olarak
Dünya gözü İneceğim yere yaklaşırken 50 yaşlarındaki şoför bir açıklama yapma gereğini duydu, "Her an darbe falan olabilir diye radyoyu hep açık tutuyorum", dedi. Bunu duyunca acıklı halimize kahkahalarla gülmeden edemedim. Bunca yıl sonra hâlâ darbe beklentisiyle yatıp kalkmamız acıklı olmanın ötesinde fevkalade kaygı verici bir gelişme. Belki de ben büyütüyorum olayı ama duygusal tepkilerin karşılıklı olarak tırmandığı ortamda, Türkiye'nin çok boyutlu bir çıkmaza sürüklenmesinin mümkün olduğunu hissediyor ve derin kaygılara kapılıyorum. Dün sabah bindiğim taksinin şoförü radyoda Ali Babacan'ın konuşmasını dinliyordu. Babacan, Türkiye'de yaşanan gelişmeler nedeniyle AB hedefinin tehlikeye girmesi halinde ekonomik istikrarın da bozulabileceğini söylüyordu. Duygusal tepkilerin yükseldiği ve bir çatışmanın ilk adımlarının atıldığı bir ortamda serinkanlı ve sağlıklı bir değerlendirme yapmak kolay değilse de son günlerde yaşananları hatırlayarak bazı saptamalar yapmak mümkün. Cuma gecesi Genelkurmay'ın internet sitesinde yer alan açıklama, askerin belli koşullar altında rejime müdahale edebileceğini açıkça ortaya koyan bir
Dünya gözü Financial Times gazetesinin haberine göre İngiltere'de işverenlerin yarıya yakın bölümü, arkadaşlarını, kafa dengi yakınlarını ya da başka işyerlerinde çalışan meslektaşlarını kendi çalıştıkları işyerinde çalışmaya ikna eden personeline hatırı sayılır miktarlarda prim ödemeye başladı. Ödenen primler şirkete kazandırılan her bir büro personeli için bin sterlinden (2 bin dolar) başlayıp müşteri direktörleri için 7 bin sterline (14 bin dolar) kadar çıkabiliyor. Halen İngiltere'de işe girenlerin yüzde 20'sinin bu yöntemle, yani arkadaş tavsiyesiyle işe yerleştirildiği ve bu yöntemin eleman temini için yapılan harcamaları yüzde 50 düşürdüğü belirtiliyor. Dayanışmanın daha yüksek olduğu Hindistan'da ise işe yerleştirilenlerin yüzde 50'sinin bu yöntemle bulunduğu ve sağlanan tasarrufun da yüzde 75'i geçtiği anlaşılıyor. Eleman havuzunu, işyerinde çalışmakta olan personelin tavsiye ve aracılığıyla genişletmenin, insan kaynakları harcamalarında tasarruf sağlamanın ötesinde başka yararları da var. İşyeri çalışanlarının kendi kültürlerine ve değer ölçülerine yakın buldukları kişileri firmaya çekerek ortak bir işyeri kültürünün oluşmasına katkıda bulundukları ileri sürülüyor. Bu
Dünya gözü "Piyasalar" derken öncelikle finansal piyasaları kastediyoruz kuşkusuz ve borsanın, dövizin, faizin son gelişmelerden nasıl etkileneceğini sorguluyoruz. Bu konuyla ilgilenen herkesin artık çok iyi bildiği gibi, bugün bizim finans piyasalarında yaşanacak olanlar küresel finans piyasalarının vereceği tepkiden de büyük ölçüde etkilenecek.Daha önce defalarca belirttim, son yıllarda küresel finans piyasalarında çok riskli ve kimileri için çok kazançlı bir "büyük oyun" oynanmakta. Küresel sistemdeki oyuncular bu oyunu bozacak bir olumsuz gelişmenin yaşanmasını istemiyor, bu nedenle de olumsuz sonuçlara varabilecek gelişmeleri, son ana kadar görmezden geliyor. Gece yarısı Genelkurmay'ın internet sitesinde beliren muhtıraya benzer basın açıklamasının olası sonuçları tartışılırken Başbakan Erdoğan'ın dilinden düşürmediği piyasalar nasıl açılacak bugün? Siyasetteki ciddi sarsıntı piyasalara ne ölçüde yansıyacak? Türkiye son yıllardaki istikrarlı görüntüsüyle, ekonomisinin süregelen büyümesiyle ve çok yüksek faiz oranlarıyla, daha önce görmediği miktarlarda özel dış kaynak çekti finansal sistemden. Dolayısıyla sistemdeki önemi arttı, birçok bireysel ya da kurumsal yatırımcı
Dünya gözü Her neyse ben önce karnıyarığın faziletlerini anlatarak gireyim konuya. Tarçının Mutfağı sitesine mesaj gönderen Nilüfer Hanım bakın ne diyor bu konuda: "Sabah sabah beni baştan çıkartabilecek tek yemek karnıyarıktır herhalde. O kadar çok severim ki, her gün yesem yine de bıkmam. Kızartmadan yapılmış hali nefistir ama ben maalesef kızartma yemediğim için karnıyarığı közleyerek yapıyorum ve o hali de süper oluyor." Vallahi kadınların karnıyarıkla baştan çıkarılabileceği hiç aklıma gelmemişti ama merak eden bir sabah deneyebilir şansını. Bu itirafım size belki tuhaf gelebilir ama, Genelkurmay'ın basın açıklaması gece yarısı Başkanlığın internet sitesine düştüğünde bendeniz, söylemesi ayıptır ertesi gün pişireceğim karnıyarıkla ilgili bilimsel bir araştırma yapıyordum internette. Hemen belirteyim ki karnıyarığın nasıl yapılacağı konusunda bile bir mutabakat yok memleketimizde, herkes kendine göre bir reçete veriyor. Neyse lafı fazla uzatmadan gelelim tariflere. Karnıyarık denen yemeğin patlıcanla yapılacağı konusunda genel bir mutabakat var Türkiye'de. Ama kullanılacak diğer malzemelere gelince, iş değişiyor. Hacı Abdullah Lokantası 4 patlıcana ilaveten 1 domates, 2
Dünya gözü Fevkalade üzgün, süngüsü düşük, umudunu tamamen yitirmiş bir insan izlenimi veren Gül ile Türkiye'de demokrasiyi yerleştirmenin ne kadar zor olduğunu konuşmuştuk o gün.Abdullah Gül'ün o günkü haline bakıp, 5 yıl sonra başbakan ve 10 yıl sonra cumhurbaşkanı olacağını düşünmek olanaksızdı. Ama siyaset çok ilginç bir oyun. Bülent Ecevit'in 1998 yılında beklenmedik bir anda, yeniden Başbakan olup partisine (DSP) seçim kazandırması ve MHP'yi de içeren bir koalisyon hükümeti kurarak IMF ile anlaşması da önceden kestirilmesi olanaksız gelişmelerdi.Abdullah Gül'ün de kurucuları arasında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kuruluşundan 15 ay sonra tek başına iktidara gelmesi de çoğu kimseyi şaşırttı. Tansu Çiller'in Necmettin Erbakan'la kurduğu hükümetin, 28 Şubat sürecinde alaşağı edildiği dönemde, devlet bakanlığından ayrılmak zorunda kalan Abdullah Gül bazı partili arkadaşlarıyla birlikte gazetemizi ziyaret etmişti. Geçen yıl kasım ayının sonlarıydı. Başbakan Erdoğan'a yakın olduğunu bildiğim bir işadamıyla bir toplantıda karşılaştık. Cumhurbaşkanlığı konusu açıldı ister istemez. "Bakın göreceksiniz, Tayyip Bey kesinlikle cumhurbaşkanı olmayacak" dedi bana.
Dünya gözü Bugün, bu yazının başlığından da anlaşılacağı gibi, bu çerçeveyi biraz zorlayarak farklı bir alana dalacağım. Hem de her zaman en çok ilgi geçen alana, yani cinsellik alanına. Ancak, hemen belirteyim ki, yıllar öncesine dönüp kendi deneyimimi aktarmak değil amacım. İnterneti saran porno sitelerine karşı bir tepki olarak İngiltere'de oluşturulan "Virginity Project" yani "Bekâret Projesi" sitesinden (www.virginityproject.typepad.com) söz edeceğim bugün. "Bekâret Projesi", seksi mekanik bir aktivite olarak algılayan pornografinin internetteki egemenliğine karşı oluşturulmuş bir site. İnternette halen 4.2 milyon adet porno sitesi bulunduğunu ve meraklılarının erişebileceği porno sayfası sayısının 420 milyonu geçtiğini belirten Sunday Times yazarı Cosmo Landesman'a göre her gün çoğu erkek 4 milyon İngiliz, ortalama 45 dakikasını bu porno sayfaları arasında dolaşarak geçiriyor. "Bekâret Projesi" ise, seksin gizemli ve duygusal boyutunu insanlara hatırlatmayı amaçlıyor."Bekâret Projesi"nin mimarı Kate Monro, daha önce bir kitap çalışması olarak başlattığı projeyi internete taşıyınca büyük bir ilgiyle karşılaşmış. Projeye katılanlara "Bekâretinizi nasıl kaybettiniz?" sorusu
Dünya gözü Seçilme şansı kuvvetli olan adaylardan özellikle Segolene Royal'in yakaladığı nokta önemli. Royal'e göre Fransızlar, dünya değişirken Fransa'da her şeyin eskisi gibi kalamayacağını ve bir değişim sürecinin yaşanması gerektiğini hissediyor, ancak bu değişimin faturasını ödemek istemiyor. Segolene Royal, Fransa tarihindeki ilk kadın cumhurbaşkanı olduğu takdirde, bunun zaten bir değişimin başlangıcı olacağını ve kendisinin Fransa'nın ihtiyacı olan değişimi, toplumla el ele vererek gerçekleştireceğini ileri sürüyor.Seçimin ilk turuna az farkla da olsa favori aday olarak giren Nicholas Sarkozy, Fransa'nın piyasa ekonomisinin gereklerine uyarak atılım yapması için silkinmesi gerektiğini savunarak iş çevrelerinin, kanun nizam hakimiyetini vurgulayarak da muhafazakar seçmenin oyunu almaya aday görünüyor. Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu dün yapıldı. Bu yazı yazıldığında oy verme işlemi sürüyordu ve kararsız seçmen oranı son ana kadar yüzde 40'ın altına inmediği için, seçimin nasıl sonuçlanacağını kestirmek zordu. Seçilme şansı olan dört adaydan hangi ikisinin 6 Mayıs'taki ikinci tura kalacağı konusunda farklı tahminler yapılıyordu. Üçüncü aday konumundaki