Gülelim arkadaşlar, ne de olsa cumhuruz

22 Nisan 2007

Dünya gözü Şimdi geriye dönüp bakıyorum, bu niyetimi tutamamışım, ben de Tayyip Bey'in oltasına takılıp, aslında Cemil Müneccim'e bırakılması gereken bu derin (!) konuya dalmışım."Erdoğan, Kumkapı'da oltaya takıldı" diye başlık atmıştı dün Radikal. Gazetenin haberine göre Başbakan Erdoğan, Kumkapı'daki balıkçıları ziyaret ederek "Köşk adaylığı" konusundaki fikirlerini sormuş. Kumkapı'daki balıkçıların "Başbakan" diye tezahürat yapması üzerine de "Aynen" demiş. İşte tam Cemil Müneccim'lik bir durum. Başbakan'ın bu sözüne bakarak Çankaya Köşkü'ne çıkmayacağı sonucuna varabiliriz hemen. Radikal Gazetesi'nin, cumhurbaşkanlığı seçimini an be an izlemek ve değerlendirmek üzere Cemil Müneccim'i keşfedip ona köşe açmasından çok önce bendeniz, aklının başında olduğunu sanan bir köşe yazarı edasıyla, bu konuya bulaşmama niyetinde olduğumu açıklamıştım. Ancak haber bununla kalmıyor. Başbakan'ın Kumkapı'dan ayrılmasından sonra Radikal muhabirleri halkın nabzını tutmuş ve "çıkmasın" diyenlerin yanı sıra "çıksın" diyenlerin de bulunduğunu saptamış. Yani Kumkapı'da bile durum netleşmemiş aslında. Bu çok önemli, çünkü bu sayede "çıkacak - çıkmayacak" diye papatya falı açan, takım elbisesine bahse

Yazının Devamı

Dalgayı yakalayan AKP neden avantajlı?

18 Nisan 2007

Dünya gözü Ancak 14 Nisan günü Tandoğan Meydanı'nda ve Anıtkabir'de toplanan coşkulu kitlelere bakarak, Türkiye'de olayların gidişatını ve siyasetin yönünü değiştirecek bir dönüm noktasına gelindiğini söylemek, iki nedenle pek gerçekçi görünmüyor.Birincisi, AKP'ye karşı artan bir tepki var ama yaygın destek de sürüyor. İkincisi, AKP'nin önünü kesmek isteyenlerin, onun yerine iktidar olmalarını sağlayacak, gerçekçi bir seçenek ortaya koyduklarını söylemek olanaksız. Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını önlemek ve AKP'nin (Adalet ve Kalkınma Partisi) önünü kesmek isteyen Türkiye, Ankara'da moral buldu. AKP'nin önde gelen isimlerinden Bülent Arınç'ın, Erbakan dönemini hatırlatan bir söylemle "yeni Türkiye'ye alışmaktan" söz edebildiği bir ortamda, yüz binlerce insanın, meydanın yalnızca AKP'ye kalmadığını ortaya koyan bir protesto eylemi için bir araya gelmesi kuşkusuz önemli bir olaydı. İnsanları, ortak kaygılarını ve korkularını kullanarak bir araya getirmek ile bu kitleyi bir siyasi harekete yönlendirmek farklı şeyler. AKP karşısında geçerli bir siyasi alternatif oluşturmak isteyenlerin, her şeyden önce AKP'nin nasıl iktidara geldiğini ve beş yıla yaklaşan iktidar dönemi

Yazının Devamı

Bilgisayarcıdan önce marangoz aranıyor

17 Nisan 2007

Dünya gözü Küresel ekonomide yaşanmakta olan baş döndürücü dönüşüm "gözde meslekler" sıralamasını da değiştirdi. İnsan kaynakları (İK) konusunda dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri olan Manpower tarafından 27 ülkede 37 bin işyeri taranarak gerçekleştirilen araştırma, küresel pazardaki eleman talebini yansıtan "sıcak meslekler" sıralamasında, 2006'dan 2007'ye önemli değişiklikler yaşandığını ortaya koydu. Şimdi bilgisayar uzmanından önce işinin ehli marangoz, kaynakçı ya da şoför aranıyor. Başta Çin ve Hindistan olmak üzere pek çok ülkede yeni sanayi tesislerinin, yeni kent merkezlerinin, yeni yerleşme alanlarının inşa edilmekte olması ve Avrupa'da ekonomik büyümenin canlanması, temel mal piyasalarından sonra emek piyasalarını da derinden etkilemiş görünüyor. Marangozluk, kaynakçılık, tesisatçılık gibi "el hüneri gerektiren meslekler", 2006'da "en sıcak işler" sıralamasında 5. sıradayken bu yıl 2. sırada yer alıyor. "Düz işçiler" bile bu yılki sıralamada yer alırken, 2006'da 6. sırada bulunan "Bilgisayar programcılığı ve bilgi teknolojisi uzmanlığı"nın 2007'de ilk 10'a giremediği görülüyor.Manpower araştırmasına göre 2007 yılının "en çok arananlar" listesinin 1. sırasında,

Yazının Devamı

Piyasaların algılayamadığı Türkiye

16 Nisan 2007

Dünya gözü Evet ilkel buluyorum çünkü finans piyasalarının Türkiye'ye bakışı, piyasa uzmanlarının yaptığı siyasi değerlendirmeler çoğu kez yüzeysel ve sığ kalıyor. Örneğin 2007 için piyasalar tarafından yapılan Türkiye ile ilgili değerlendirmelerde en sık kullanılan şablona bir bakalım. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP) hükümeti "piyasa dostu" olduğunu kanıtladı ve ekonomiyi de fena yönetmedi. Piyasalar açısından devamında yarar var.Yapılan kamuoyu yoklamaları AKP'nin bu yıl yapılacak seçimi kazanarak iktidarda kalacağını gösteriyor, demek ki sorun yok.Cumhurbaşkanı'nı da AKP'nin yeterli çoğunluğa sahip olduğu Parlamento seçecek, demek ki burada da sorun yaşanmayacak.AKP'nin Cumhurbaşkanlığı makamını da ele geçirerek ülkenin tek hakimi haline gelmesine karşı olanların çıkardığı "kuru gürültü"nün ise fazla bir önemi yok. Finans piyasalarında yapılan değerlendirmelere ve dışarıdan Türkiye'ye giren sermayeye bakarak "demek ki Türkiye'de her şey yolunda, kriz bekleyenler boşuna umutlanmasın" sonucuna varan siyasetçilerin yaklaşımını ilkel ve hatta komik bulduğumu dünkü yazımda belirtmiştim. Olay gerçekten bu kadar basit mi acaba? Çoğu Türkiye dışında yaşayan ve arada bir

Yazının Devamı

Piyasalara güvenin, her şey yolunda(!)

15 Nisan 2007

Dünya gözü Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün geçenlerde bizim Hasan Cemal'e söyledikleri de ilginçti. Cumhurbaşkanı seçiminin sorunsuz geçeceğini belirten Gül şöyle diyordu: "Krizi unutun, olmaz. Bakın bu yılın daha ilk üç ayında Türkiye'ye tam 12 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye geldi. Hiç görüldü mü böyle bir şey? Bu, cumhurbaşkanlığı seçimi yüzünden bir kriz olmayacağının işareti. Kriz beklentisi olsa, daha yılın ilk üç ayında 12 milyar dolarlık sermaye girer miydi hiç?" (Milliyet, 7 Nisan 2007) Cumhurbaşkanı Sezer'in önceki günkü konuşmasını "olumsuz" bulan Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın son basın toplantısındaki tavrını ise beğenmiş: "Sayın Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın üslubuna bakın. Gayet güzeldi. Onun konuşmasıyla birlikte borsa yükseldi, ekonomide olumlu gelişmeler oldu." (Radikal, 14 nisan 2007) İngilizcede "fundamentalist" sözcüğünün ilk akla gelen karşılığı "köktendinci". Bu etiketi AKP'ye yapıştırmak isteyenler de yok değil, ama bence AKP'yi tanımlamak için daha uygun olan deyim "market fundamentalist", yani "köktenpiyasacı" deyimi. Piyasaları adeta tanrılaştıran bu anlayışa göre, ekonomiden siyasete ve günlük hayata kadar her alanda her

Yazının Devamı

Ampul Erdoğan'ı Çankaya'ya çekiyor

11 Nisan 2007

Dünya gözü Cumhurbaşkanı seçilme şansını eline geçiren ve Çankaya'daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün çekim alanına giren bir siyasetçinin buna karşı koyması da son derece güç oluyor. Devlette ve siyasette güngörmüş rahmetli Turgut Özal ve Süleyman Demirel bile, nasıl da karşı konulmaz bir hevesle tırmanmıştı Çankaya'ya. Rahmetli Bülent Ecevit de, üniversite mezunu olmadığına en çok bu nedenle üzülmüştü herhalde.Şimdi cumhurbaşkanı seçilme şansını ele geçirmiş bulunan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmak istemesi de çok doğal değil mi? Pervane, ışık veren ampulün çekim alanına girince dayanamaz, ışığa doğru yönelir. Hedefe yaklaştıkça ampulün yakıcı ısısını belki hisseder ama onu ampule doğru çeken ya da oraya doğru iten güce karşı koyamaz pervane, döner dolaşır, ampule yapışır. Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'nın çekim alanına girmesini kolaylaştıran özel nedenler de var. Onun kararını etkileyebilecek olan bu nedenler arasında birkaçı özellikle önemli. Dönüşmüş haliyle de olsa temsil ettiği siyasi akım için devletin tepe noktasını da ele geçirmenin önemi çok büyük. Çankaya'ya çıkmanın, bunu da başarmış olmanın muazzam psikolojik etkisi küçümsenemez. Bunu önlemeye çalışan güçlere

Yazının Devamı

Bob Geldof nasıl marka oldu?

10 Nisan 2007

Dünya gözü Hali vakti yerinde olmayan İrlandalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Bob Geldof, arabayla seyyar satıcılık yaparak ailesinin geçimini sağlamaya çalışan babasını, "hayatın gerçek kahramanları" olarak nitelediği sıradan insan tipinin bir örneği olarak görüyor. Annesini ise 7 yaşındayken kaybetmiş. "Babam sürekli dışarıdaydı, okuyan ablalarımın ise bana bakacak vakti yoktu, bu nedenle alışveriş ve yemek yapmak dahil, her ihtiyacımı kendi çabamla karşılamayı çok küçük yaşta öğrendim" diyor. Marka Konferansı'na katılmak üzere İstanbul'a gelen ünlü şarkıcı Bob Geldof, Yapı Kredi Worldcard tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, adının nasıl marka haline geldiğini anlatmadı. "Şaşırtıcı bir sürecin sonunda marka haline geldim" diyen Geldof, kendi yaşamından örnekler vererek nereden nereye geldiğini ve dünyaya nasıl baktığını anlattı ama ben onu dinlerken nasıl marka haline geldiğini de anlar gibi oldum. Geldof'un öyküsü, doğuştan ayrıcalıklı olmayan, sıradan bir insanın nasıl marka haline gelebildiğini anlatıyordu galiba. Geldof, Dublin'in izbe bir mahallesinde, zor koşullarda yaşamını sürdürürken, evdeki radyodan sürekli olarak dinlediği Radyo

Yazının Devamı

Büyükanıt'ın konuşması (2) Askerin açmazı

9 Nisan 2007

Dünya gözü Konuşmasında "Türkiye'nin üniter yapısının ve devletimizin temel niteliklerinin korunması başta olmak üzere kanunların bize verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde düşünce ve endişelerimizi ifade etmek görevimizin gereğidir" diyen Org. Büyükanıt, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) kapıkulu askeri olmadığını ve "zamanı geldiğinde görevini yapmak zorunda olduğunu" vurgulamıştı. Dünkü yazımda Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın 16 Mart'ta Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmanın önemini vurgulamış ve Büyükanıt'ın bu konuşmada verdiği net mesajlara dikkat çekmiştim. Benim algılayabildiğim kadarıyla, her satırı üzerinde durularak hazırlanmış bir konuşmaydı bu. Peki bu "görev" neydi ve "zamanının geldiği" nasıl anlaşılacaktı? Kim belirleyecekti bunu?Hürriyet yazarı Bekir Coşkun, 6 Nisan tarihli yazısında şöyle diyor: "Önümüzdeki günler büyük olaylara gebe. Patron kuruluşlarının, esnaf ve işçi örgütlerinin, medyanın, üniversitelerin, aydınların pısırık, ikiyüzlü ve çıkarcı tavırları, demokratik olmayan müdahaleler olasılığını artırıyor. Çünkü bu karşı devrim durdurulmasına durdurulacak. Burada Erbakan'ın 'kanlı mı olacak, kansız mı?'sorusunun karşı versiyonu söz

Yazının Devamı