İzmir, genel turizmden yeterli payı bir türlü alamıyor.
Kente az turist geliyor, gelenler de gecelemiyor, bir kaç saat kalıp ayrılıyor.
Zaten çoğunluk kruvaziyer gemileriyle uğrayanlardan oluşuyor.
Şimdi ise, bir çıkış yolu olarak “spor turizmi” gündeme getiriliyor.
Örnek olarak da Antalya ele alınıyor.
*
Antalya bu alanda gerçekten çok başarılı oldu.
Ülkemizde kadınlara yönelik şiddetin ve cinayetlerin yeniden yoğunlaştığı şu günlerde, bir arkadaşım internetten alıntı şu yazıyı yolladı:
★★★
Londralı genç bir İngiliz kızı, havanın iyice karardığı bir saatte, yolunu kısaltmak için Regent Park’tan geçerek evine gitmek istiyor. Yalnız bizde değil, İngiltere’de de serseriler, magandalar, kötü niyetli yaratıklar var. Genç kız, gece elektriklerin az aydınlattığı karanlık yolda yürürken, magandanın biri çirkin lâflar atıyor, önünü kesiyor, kızı çok korkutuyor. Dehşete düşen genç kız çığlıklar atarak kaçmaya başlayınca, etrafta bulunan ve kızın sesini duyan İngiliz gençler koşup saldırganı yakalıyorlar.
★★★
Adam yargılanıyor. İngiliz hâkim ona “7 yıl ve 7 gün hapis cezası” veriyor. Hâkime soruyorlar: “Adam kıza elini bile sürmemiş, sadece korkutmuş. Bu 7 yıl, 7 günlük ceza çok ağır değil mi?” İngiliz hâkimin cevabı hukuk tarihine geçecek düzeyde oluyor: “Kızı korkutmanın cezası sadece 7 gündür. 7 yıllık
2016 yılında kurulan “Urla Bağ Yolu Derneği” geçtiğimiz 8 yılda çok büyük yol katetti.
Antik çağlardan gelen bağcılık mirasını ön plana çıkarmak, bu geleneği gelecek nesillere taşımak, Urla‘nın bağlarından gelen lezzeti, bölgenin gastronomi ve yeme içme kültürüne sunarak, yörenin ‘deneyimsel turizm’ konusunda parlayan bir yıldız olmasını sağlamak hedefiyle kurulan dernek, bu sene 2024 hasadına bir şenlikle nokta koydu.
Geçtiğimiz hafta Urla Dam’da yapılan etkinliklerde, şarap uzmanları tarafından yönetilen Tadım Atölyesi oluşturuldu, tarihçi ve yazarların buluştuğu bir söyleşi yapıldı, konserlerle de tören tamamlandı.
***
Biliyoruz ki, M.Ö. 10. yüzyılda Ege bölgesinde kurulan İyonya’nın 12 kentinden biri olan Klazomenai (Günümüzdeki Urla) bağcılık ve şarapçılık ile ün yapmıştı.
Bugün Urla geçmişine geri döndü ve ataları izinden gidilerek benzer bağlar oluşturuldu.
Bu bağların üzümleriyle değişik şaraplar üretiliyor.
Son yıllard
Karşıyaka Belediyesi bundan tam 10 yıl önce, 2014 yılında harika bir proje başlatmıştı.
“Karşıyaka’nın Filizleri” adıyla gündeme getirilen kampanyada, her apartman, ihtiyaç sahibi bir üniversite öğrencisini okutacak, masraflarına destek olacak, burs sağlayacaktı.
Bu sistem gönüllü apartmanlara fazla bir maliyet de getirmiyordu, çünkü her dairenin katılımıyla önemli bir miktar zorlanmadan toplanabiliyordu.
Eğitimde fırsat eşitliği yaratmayı hedefleyen Karşıyaka Belediyesi’nin son yıllarda en fazla ses getiren bu projesi, şimdi 10 yaşına bastı.
Önce, sistemin yaratıcısı ve uygulayıcısı olan o dönemin belediye başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı bir kez daha tebrik etmek isterim.
Sonra da, bugüne kadar binlerce gencin eğitim yaşamına ışık olan projeyi 10. yıldönümünde de ilk günkü heyecanla sürdüren yeni başkan Yıldız Ünsal İşçimenler’i kutlarım.
***
Kampanyanın başladığı ilk günleri gayet iyi hatırlıyorum.
İzmir’de tarımla uğraşanlar bu aralar çok yönlü ve bir o kadar da önemli 5 çalışmaya el attılar:
Birinci çalışmaları: Toprakların bölünmesini önlemek..
İkinci çalışmaları: Organik sektörünün gelişimini arttırmak..
Üçüncü çalışmaları: İklim değişikliğiyle mücadele etmek..
Dördüncü çalışmaları: Gençleri tarıma kazandırmak..
Beşinci çalışmaları: Küçük işletmelerin yaşamalarını sağlamak..
*
Türkiye’de yıllık 7.5 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatı ile ülke lideri olan Ege İhracatçı Birlikleri ile 2008 yılından beri ‘Tarım
Arkas Sanat Merkezi, 26 Eylül 2024 - 9 Şubat 2025 tarihleri arasında, 20. yüzyıl sanatının en ikonik figürlerinden biri olan Joan Miró’nun eserlerini sergiliyor.
Önceki gün sergiyi gezdim.
Gerçekten harika bir sanat şöleni.
Mutlaka bir fırsat yaratıp, görmenizi öneririm.
Gelelim, sergi hakkındaki bilgilere..
***
Serralves Vakfı tarafından düzenlenen “Joan Miró: İmge, Metin, Gösterge” başlıklı bu sergi, sanat tarihçisi ve akademisyen Robert Lubar Messeri küratörlüğünde, sanatçının 1924-1981 yılları arasında ürettiği, Portekiz Devleti Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na ait 74 eseri bir araya getiriyor.
Eserleri izlerken ve anlatılanları dinlerken, Miró’nun yaratıcı dünyasını daha iyi kavrıyorsunuz.
Ben şunu görüyorum.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, kentin sorunlarının çözümünde “örnek işbirliği” geliştirebilirler, memlekette “örnek ikili” haline gelebilirler.
Şöyle ki..
Böyle aklı-selim ortaklıklar için, ortakların öncelikle siyasi kimliklerini ikinci plana atmaları, hemşehri kimliklerini ise birinci
sıraya koymaları lazımdır.
Tugay bu duruşa rahatlıkla geçebileceğini kanıtladı, keza karakter olarak Saygılı da söz konusu şartlara yatkın olduğunu gösterdi.
Başkan Tugay her seferinde koltuğa “iş yapmak” için talip olduğunu, siyasi çekişmelerden ve polemiklerden uzak kalmak istediğini vurguluyor.
Kentin kronik hale gelmiş problemlerinin çözümü için hükümetle çalışmaya arzulu olduğunu, her türlü işbirliğine açık bulunduğunu çok net dile getiriyor.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin çok beğendiğim bir uygulaması var.
Nar Projesi..
Bu proje, 3 yıl önce Hollanda Krallığı Büyükelçiliği İnsan Hakları Programı desteği ile başlatıldı. Amacı, kadına-çocuğa şiddete karşı farkındalığı arttırmak ve medyadaki şiddet dilini dönüştürmek.
İzmir, Manisa ve Muğla illerinde sürdürülen çalışmalarda, tespit edilen şiddet yoğun mahallelerde Nar Buluşmaları düzenlenerek, psikolog, avukat ve sivil toplum örgütleri temsilcileriyle bir değişim olması hedefleniyor.
★★★
Projenin diğer önemli kısmı ise toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı haber dilini yaygınlaştırmak.
Bu kapsamda gazetecilere de toplumsal cinsiyet odaklı eğitimleri veriliyor.
★★★