Nezle sıklıkla sonbahar ve kış aylarının hastalığıdır. Ağustos sonu veya Eylül başında nezlenin görülme sıklığı yavaş yavaş artar ve Mart, Nisan aylarına kadar yüksek kalır, sonra azalmaya başlar. Mevsimsel özellik okulların açılması ve soğuk havayla ilişkili olabilir. Soğuk havalarda, insanların kapalı ortamlarda geçirdiği süre artar ve hastalığın kişiden kişiye bulaşma olasılığı artar.
Mevsimsel değişimler ile ortam nemi ve soğuk algınlığı arasında da ilişki vardır. Çoğu nezle virüsü için, nemin düşük olduğu yılın soğuk ayları daha elverişlidir. Soğuk hava burun içerisini kurutur. Ayrıca kış aylarında evlerde çeşitli ısıtma sistemlerinin devreye girmesiyle de, aşırı ısıtılan odalarda hava nemini kaybeder ve mukozalarda kuruma oluşur. Bu durumlar solunum yollarını virüslerin barınmasına uygun hale getirir.
Nezle ve grip başka sorunlara neden olur mu?
Nezle ve grip genellikle sorunsuz olarak basit önlemler ve tedavilerle iyileşir. Ancak bazen oluşabilen komplikasyonlar nedeniyle antibiyotik tedavisi ve yakın takip gerektirebilir. Bu komplikasyonlar genellikle solunum yollarımız içinde veya çevresinde bulunan sinüsler, orta kulak veya akciğerlerimizde meydana gelir. Diğer bir deyişle
Sialendoskopi, tükürük bezi şişen hastalarda, sebebi belirlemek amacıyla tükürük kanallarının içerisine bakmamıza yarayan bir tanı yöntemidir. Dünyada 90’lı yıllarda uygulanmaya başlayan bu yöntemin, 2004 yılından beri ülkemizdeki öncülerindeniz. Sialendoskopi dönemiyle beraber tükürük taşları için yapılan açık ameliyatların sayısı dünya genelinde belirgin azalma göstermiştir.
Çene altı (submandibuler) ve yanak (parotis) tükürük bezlerini tıkayabilen çok çeşitli başka hastalıklar da olabilir. Tükürük taşına ek olarak kanal darlığı, yabancı cisim, polip ve iltihabi durumlar da tükürük bezi kanallarının akışını engelleyebilir.
Tekrarlayan tükürük bezi şişmelerinde sialendoskopi ile önce tıkayıcı hastalığın ne olduğunu belirlemeye çalışırız. Bu uygulama kısa süreli, ancak sıklıkla ameliyathane gibi steril bir ortamda yapmayı tercih ettiğimiz bir işlemdir.
Tükürük taşı veya darlık gibi bir hastalık belirlediğimizde de sialendoskopi sırasında bunlara yönelik taş çıkarma veya darlık genişletme işlemlerini yapıyoruz. Günümüzde bu tip durumlarda ilk tercih edilecek tanı ve tedavi yöntemi sialendoskopidir.
Sialendoskopik tükürük bezi taşı kırma videosunu izlemek için tıklayınız.
Uçak yolculuğunda iniş veya kalkış sırasında, bazılarında kulakta basit geçici tıkanmalar olurken, bazılarında ise bununla birlikte şiddetli ağrılar, uzun süreli tıkanıklıklar, duyma kayıpları ve hatta baş dönmesi dahi olabilir.
Olağan koşullarda kulağımız, yutkunma sırasında iç ve dış basıncı eşitleyecek yapılara sahiptir. Buradaki işleyişi kavramak açısından kendinizde basit bir test yapabilirsiniz. Burnunuzu kapayarak yutkunduğunuzda kulaklarınızın tıkandığını, burun açıkken tekrar yutkunduğunuzda ise açıldığını hissedebilirsiniz. Yutkunma sırasında duyduğumuz çıtırtı, genizden orta kulağa havanın ulaşmasını sağlayan östaki borusunun, saniyenin yarısı kadar bir sürede açılıp kapanmasına bağlıdır. Bu basınç dengeleyen sistem eğer düzgün çalışmıyorsa uçakta, hatta aynı şekilde dalış sırasında sorunlar yaşanması beklenebilir. Diğer yandan test sırasında çıtırtı veya tıkanma-açılma olayını hissetmediyseniz, hali hazırda bir sorununuzu teşhis etmiş olabileceğinizi de üzülerek bilmenizi isterim.
Kulakta basınç dengelenmesine bağlı gelişen bu tip olaylara “barotravma” adını veriyoruz. Yaşanan gerilimin şiddetine bağlı kulak zarında kanamalar, orta kulakta sıvı toplanmaları, nadiren
Çeşitli burun spreyleri ve damlaları burun etlerini anında büzüştürerek burnun açılmasını sağlar. Hastalar çoğu kez bu tip damlaları uzun süre kullanmanın doğru olmadığının farkındadır, fakat rahat bir nefes almanın çekiciliği onları burun damlası bağımlısı haline getirir. Hastalar bilmelidir ki, burun damlası ve burun spreyi bağımlılığı çözümü olan bir durumdur. Bu durum eğer altta ciddi düzeyde burun içi anatomik bir bozukluk yoksa, çoğu kez “bıraktırma tedavisi” ile düzelir.
Bu süreçte burun spreyi bağımlısı hastayı düzenli kontrollere çağırmak ve burun içerisindeki düzelmeyi endoskopik olarak takip etmek çok önemlidir. Yani bu bir kez ilaç verilerek tedavi edilebilecek bir durum değildir. Hastanın hangi tedaviyi ne amaçla kullandığını ve ilaçlarla sonuç alınamazsa ameliyat gerekebileceğini dahi bilmesi gerekir. Bu tip burun spreyi bağımlısı hastaların burnundaki bir deviasyon (burun eğriliği), konka şişmesi (burun eti şişmesi) ya da sinüzit sorunu ameliyatla tedavi edildiğinde hasta bağımlılıktan kurtulabiliyor.
Ses kısıklığı nedir?
Ses kısıklığı, sesimizdeki anormal değişimleri tarif eden genel bir deyimdir. Ses kısıldığında, ses çıkarımı nefesli, hışırtılı, çatallı, rahatsız edici ve zorlu olabilir veya düzeyinde (volüm) ve perdesinde (tiz-pes) değişiklikler olabilir, ya da ses hiç çıkmayabilir. Sesteki değişimler sıklıkla boğaz bölgemizde bulunan, ses üretiminden sorumlu, ses tellerimizle ilgili hastalıklara bağlıdır. Nefes alıp verirken ses telleri birbirlerinden ayrıdır. Konuşma veya şarkı söylenmesi esnasında bir araya gelirler. Hava akciğerlerimizi terk ederken titreşirler ve ses oluştururlar. Ses telleri ne kadar gergin ve inceyse, o kadar hızlı titreşirler. Bu hızlı titreşme sayesinde tiz sesler oluşturulur. Ses tellerinde şişlikler ve kabarıklıklar varsa, uygun şekilde bir araya gelemezler ve seste değişik meydana gelir.
Dışarıdan ne gibi etkenler ses kısıklığı yaratabiliyor? Ses kısıklığının nedenleri nelerdir?
Sigaranın çeşitli yollarla ses kısıklığı yapması olasıdır. Sigara, içerdiği zararlı maddeler nedeniyle, en basit olarak ödemden tutun gırtlak kanserine yol açabilir. Kanser ses tellerine ulaştığında, ses telleri uygun şekilde hareket edemez ve ses kısıklığı ile belirti
Burun tıkanıklığı pek çok insanın sıkıntı çektiği ve doktor doktor gezmesine neden olan bir durumdur. Burun tıkanıklığının tanısını ve tedavisini genellikle Kulak Burun Boğaz hekimleri üstlenir. Burun tıkanıklıklarının pek çok sebebi vardır. Nezle, grip gibi akut hastalıklarda bile hastalık süresince burun tıkanıklığı (konjesyon) olur. Burun tıkanıklıklarının diğer nedenleri arasında halk arasında kemik eğikliği denilen deviasyon ve yine halk arasında burun eti denilen konka şişmeleri ve valv sorunları ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Bunlar tek başlarına veya birkaç problemin birlikte bulunması ile tıkanıklığa sebep olabilir. Ayrıca alerji, polip gibi hastalıklar ve burun spreyi bağımlılığında da burun tıkanıklığı görülür.
Nedenleri temel başlıklar altında toplansa da aslında her hastanın burun tıkanıklığı özel olarak ele alınmalıdır. Örneğin her burun eğriliği burun tıkanıklığına yol açmayabilir. Endoskopik muayenesinde burun boşluğu geniş olarak tespit edilen bir hastada orta dereceli bir kemik eğriliğinin solunum sıkıntısına yol açması pek beklenmez. Ancak burun boşluğu yapısal olarak dar olan başka bir hastadaki az bir eğrilik burun tıkanıklığına neden olabilir. Yine, burun
Halk arasında “sinüzit” müzmin/kronik bir hastalıkmış gibi algılanır. Oysa hepimiz basit bir nezle ya da gribi takiben sinüzit olabiliriz. Bu duruma “akut sinüzit” denir ve senede bir ya da iki kez bu durum olabilir. Yüz bölgesinde dolgunluk, basınç hissi, iltihaplı burun ve geniz akıntısı, alın-yüz ve baş ağrısı sinüzitin bilinen belirtileridir. Oysa inatçı kronik sinüzitler daha hafif ya da farklı belirtilerle de kendini belli edebilir. Burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, balgam, gıcık öksürüğü ve sık hastalanma bunlardan bazılarıdır.
Sinüziti olan hastaların çok az bir bölümü ameliyat gerektirir. Sinüzit ameliyatına karar verme aşamasında sanılanın aksine hastanın yakınmaları, hastalık sırasındaki ve tedaviden sonraki endoskopik muayene bulguları bizler için daha önemlidir. Zira örneğin sinüzit teşhisi için istenmiş bir tomografik görüntüleme, eğer iltihaplı dönemde yapılmışsa bunun sonucu normalde olduğundan daha ileri ve kötü bulgular verir. Zaten bu nedenle sinüzit tedavisinde yoğun çalışan uzmanlar için, sinüzit hastasının en iyi halinde hatta hasta değilken çekilen filmler önem taşır. Bu tip görüntüleme yöntemlerini ameliyat kararı verdikten sonra, ameliyat planını yapmak
Çocuklarda burun kanamaları ebeveynler için oldukça mutsuzluk ve endişe verici durumlardır. Evlatlarının başına gelen herhangi bir hastalıktan farklı olarak kanamanın varlığı ailenin paniğe kapılmasına yol açar. Fakat çoğu burun kanamaları hafif kanamalardır ve burun girişine yakın yerlerden kaynaklanmaları nedeniyle kolaylıkla kontrol altına alınabilirler. Buna rağmen hayatı tehdit eder ölçüde şiddetli kanamaların da olabileceği ve vakit kaybedilmeden müdahale edilmesi gerekliliği bilinmelidir. Burun kanamaları hakkında ayrıntıya girmeden önce burun hakkında bazı bilgiler faydalı olacaktır.
Burnumuz vücudun en çok kanlanan organlarından birisidir. Burundan alınan havanın ısıtılması, nemlenmesi ve temizlenmesi işlevlerinde konkalar ve mukoza örtüsü rol oynar. Konkalar, halk arasında burun etleri diye bilinirler; bunların kan dolaşımının artması veya azalmasıyla birlikte şişip inme özellikleri vardır. Bu sayede burun deliklerimiz sırayla tıkanıp açılırlar ve burun işlevlerinin yürümesini sağlarlar. Konkaları ve bütün burun boşluğunu mukoza örtüsü kaplar. Mukoza örtüsünün üzerinde jel benzeri bir mukus tabakası bulunur ve burundaki nemin korunmasını sağlar, burnun kurumasını önler.