Burun tıkanıklığı pek çok insanın sıkıntı çektiği ve doktor doktor gezmesine neden olan bir durumdur. Burun tıkanıklığının tanısını ve tedavisini genellikle Kulak Burun Boğaz hekimleri üstlenir. Burun tıkanıklıklarının pek çok sebebi vardır. Nezle, grip gibi akut hastalıklarda bile hastalık süresince burun tıkanıklığı (konjesyon) olur. Burun tıkanıklıklarının diğer nedenleri arasında halk arasında kemik eğikliği denilen deviasyon ve yine halk arasında burun eti denilen konka şişmeleri ve valv sorunları ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Bunlar tek başlarına veya birkaç problemin birlikte bulunması ile tıkanıklığa sebep olabilir. Ayrıca alerji, polip gibi hastalıklar ve burun spreyi bağımlılığında da burun tıkanıklığı görülür.
Nedenleri temel başlıklar altında toplansa da aslında her hastanın burun tıkanıklığı özel olarak ele alınmalıdır. Örneğin her burun eğriliği burun tıkanıklığına yol açmayabilir. Endoskopik muayenesinde burun boşluğu geniş olarak tespit edilen bir hastada orta dereceli bir kemik eğriliğinin solunum sıkıntısına yol açması pek beklenmez. Ancak burun boşluğu yapısal olarak dar olan başka bir hastadaki az bir eğrilik burun tıkanıklığına neden olabilir. Yine, burun eğriliği veya konka şişmeleri olmayan bir hastada da burun tıkanıklığı olabilir. Bu durumda burnumuzun en dar yeri olan giriş bölgesi (valv) veya sinüsler ile ilgili sorunlar aklımıza gelir.
Burun tıkanıklığının ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz. Burun tıkanıklığı olması için mutlaka altta yatan bir bozukluk olması gerekmez. Zira burun tıkanıklığı aslında hepimizin zaman zaman yaşaması gerekli olan bir durumdur. Burnumuza çektiğimiz hava geniz ve boğazdan aşağı akciğerlere doğru yönlendirilir. Solunum yoluyla aldığımız havanın boğaz ve akciğerlere uygun hale gelebilmesi için temizlenmesi, ısıtılması ve nemlendirilmesi gerekir. İşte bu durumda burnumuz bu görevi üstlenir. Burun içini kaplayan ve mukoza dediğimiz dokunun özellikli yapısı ve bu doku ile kaplı olan konka ve diğer burun içi yapılar belirli bir direnç oluşturarak bu göreve katkıda bulunurlar. Dokular üç saatlik döngüler halinde şişip inerek sırayla sağlı sollu burun tıkanıklığı oluştururlar. Bu sayede oluşan direnç ile alınan havanın alt solunum yollarına uygun hale gelmesi sağlanır. Bazen hastalarımızdan “aman doktor, burnumun içinde ne varsa boşalt da rahat nefes alabileyim” şeklinde ifadeler duyabiliyoruz. Aslında bu ifadenin tam tersi olarak, nefes aldığımızı hissedebilmemiz için burun içi yapılarımızın eksiksiz olması gerekir. Burun ile ilgili yapılan ameliyatlarda bu durum esas alınır ve burundaki yapıları çıkartmak, boşaltmak yerine düzeltmeye çalışırız.
Burada burun solunumunun diğer faydalarından da biraz bahsetmek gerekir. En uygun nefes alıp verme şekli burun yoluyla olandır. Burnumuz, soluk alıp verme aşamalarının kontrollü olarak yapılmasını sağlar. Derin nefes alırken, burun kasları ve kıkırdak yapısı birlikte çalışırlar ve solunum yollarımıza giren hava akımına karşı belirli bir direnç oluşmasını sağlarlar. Bu sayede aşağıdaki olaylar gerçekleşir:
1. Burundaki dirence bağlı hava akımı yavaşladığından soluk alma ve verme arasındaki geçiş daha yumuşak olur.
2. Burunun oluşturduğu direnci yenmek için akciğerlerde vakum etkisi oluşturmamız gerekir. Bu sayede akciğer damarlarına doğru çekilen kan dolaşımı, kalbin sağ tarafındaki yükü azaltır.
3. Akciğerdeki oksijen-karbondioksid değişimi alveol dediğimiz kesecikler sayesinde olur. Bunlar hava ile doldukları anda soluk verme işlemi başlar. Burun solunumu esnasında alınan hava yavaş ve yumuşak bir şekilde bu kesecikleri doldurur ve gaz değişimi için uygun süre sağlanmış olur. Kandaki oksijen seviyesinin burun solunumu esnasında, ağız solunumundakinden daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Burun tıkanıklığı nedeniyle ağız solunumu yapan hastalarda bu kesecikler hızla dolacaklar ve soluk verme işlemi hemen başlayacaktır. Bu durumda gaz değişimi tam olarak yapılamayacaktır. Solunum sığ ve yetersiz bir şekilde yapılacaktır. Kronik ağız solunumu yapan kişilerde bu nedenle baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatsizlik gibi belirtiler görülür. Dahası, faranjit ve sık üst solunum yolu infeksiyonu gibi hastalıkların temelinde bu gibi solunumsal problemlerinin olduğu düşünülür.
Burun tıkanıklığının sebebinin belirlenmesi için ön burun muayenesini takiben, tanı amaçlı burun endoskopisi oldukça önem taşır. 2,7-4mm çapındaki bu endoskoplar sayesinde hasta herhangi bir rahatsızlık hissetmeden burun boşlukları ve sinüs kanallarını detaylı bir şekilde değerlendirebiliyoruz. Hatta bu cihazlardan gerekli müdahalenin yapılabilmesi için operasyonda da faydalanabiliyoruz.
Eğer burunda kemik eğikliği (deviasyon) varsa ve bu durum ileri derecede burnu tıkıyorsa deviasyon ameliyatı yapılır. Bu ameliyat yöntemi hala klasik yöntemdir ancak hasta rahatını arttıran tamponların artık yaygın olarak kullanılması bir yeniliktir. Yine burun içerisinde burun eti (konka şişmeleri) horlamanın önemli sebeplerinden birisi olabilir. En yeni uygulamalar konkalarla ilgili. Burada artık klasik ameliyatları çoğu uzman uygulamıyor. Günümüzde konkalar lazer ya da radyofrekans uygulaması ile hasta için çok rahat sayılabilecek şekilde küçültülebiliyor. Deneyimlerimize göre çok şişmiş alt konkalarda lazer daha başarılı sonuçlar veriyor. Konka küçültülmelerinin burun tıkanıklığını önemli ölçüde çözdüğünü ve bu girişimlerin kanamasız, tamponsuz ve ağrısız yapılabildiğini söylemek abartılı sayılmaz.
Estetik amaçlı burun ameliyatları günümüzde oldukça yaygın bir şekilde yapılıyor. Bu konuda hastaların talepleri birbirlerinden büyük farklılıklar gösterebiliyor. Ancak burada biz Kulak Burun Boğaz hekimlerinin ortak hedefi hastanın estetik beklentisini karşılamanın yanında burnun işlevselliğini korumaktır. Bu nedenle bizler için güzellik kavramı estetiğin yanı sıra nefes alabilmeyi de içerir.