YAKIN DÖNEMİN KOVBOYLARI

5 Temmuz 2013

Bugün gösterime giren ‘Maskeli Süvari/The Lone Ranger’, sinemanın sık sık döndüğü western türünü komedi ve aksiyonla birleştiren bir yapım. En popüler olduğu dönem geçmişte kalsa da western, 2000’ler sonrasında da sinemacıların tercih ettiği türlerden biri. ‘Maskeli Süvari’ vesilesiyle yakın dönem westernlerden beş film seçtik.

3:10 YUMA TRENi

3:10 to Yuma (2007)

1957 yapımı klasik western’in yeniden çevrimi olan ‘3:10 Yuma Treni’, son dönemde karşımıza çıkan geleneksel bir western örneği. James Mangold’un yönettiği, başrollerinde Russell Crowe ve Christian Bale’in olduğu film, Yuma’da mahkemeye çıkacak bir suçluyla onu mahkemeye götürmeye çalışan bir kanun adamı arasındaki çatışmaya odaklanıyordu. Film, çoğu yerden yere vurulan yeniden çevrimlerden biri olmadı.

İhtiyarlara Yer Yok

No Country for Old Men (2007)

Coen Biraderler’in son dönemde çektikleri en sevilen filmlerden biri olan ‘İhtiyarlara Yer Yok’, çağdaş bir western’di. Teksas’ta geçen filmde, 2 milyon dolarlık bir para, bunu tesadüfen bulan adamlar ve paranın peşinde bir psikopat vardı. Coenler western türüne kısa süre sonra tekrar döndüler ve 2010’da klasik bir westenin uyarlaması olan ‘İz

Yazının Devamı

Zombiler

30 Haziran 2013

Brad Pitt’in, insanları zombilere çeviren virüse derman aradığı “Dünya Savaşı Z” geçen hafta gösterime girdi. Bu filmden hareketle 1930’lardan beri sinemadan hiç eksik olmayan zombileri inceledik

Zombiler, yani yaşayan ölüler, sinemada ağır ağır yürüyüp, “Arrrrgggg” gibi bir ses çıkarıp boş boş bakmak suretiyle dehşet saçmayı sürdürüyor. Tabii ki en başta korku türünde ama bilim kurgu, felaket, komedi ve aşk, evet aşk filmlerinde de zombileri görürseniz olgunlukla karşılayın.
Sinemada çok az şeyin bir başlangıcı kesinlikle ifade edilebilir ama modern sinema zombilerinin resmi kayıtlara geçmiş, herkesin bağrına bastığı bir büyükbabası var: George Romero. Amerikalı yönetmen 1968 yapımı, düşük bütçeli, korku sinemasının klasikleri arasında kabul edilen siyah beyaz “Yaşayan Ölülerin Gecesi / Night of the Living Dead”le zombilerin modern anlamda tanımını yaptı. Üzerine etiket gibi yapıştığını söylediği “zombi filmlerinin unutulmaz yönetmeni” sıfatıyla Romero, en sonuncusu 2009’daki “Survival of the Dead” olmak üzere altı zombi filmi çekti.

Korkutucu ve politik
İlk filme dönersek, öncelikle bir mezarlıkta tanıştığımız zombiler bir

Yazının Devamı

Will Smith yine oğluyla birlikte beyaz perdede

29 Haziran 2013

M. Night Shyamalan’ın yeni filmi, bir baba oğul ilişkisi hikayesini bilim kurgu türünde anlatıyor. Will Smith, oğlu Jaden ile başrolde

Will Smith filmde “iyi asker-kötü baba” rolünde, oğlu Jaden ise zor bir misyonu üstlenen bir karakteri canlandırıyor.

Dünya Yeni Bir Başlangıç / After Earth” hakkında çok şey duyduk: Will Smith ve kamera karşısına birlikte geçmeyi sevdiği oğlu Jaden Smith’in baba-oğlu canlandırması; yönetmenlik kariyeri yokuş aşağı sürüklenen “Altıncı
His / Sixth Sense”in yönetmeni M. Night Shyamalan’a şüpheyle yaklaşılması;
film Amerika’da gösterime girdikten sonra her şeyin önüne geçen Scientology tarikatı propagandası olup olmadığı tartışması... İşin Scientology kısmına tarikatın uzmanı olmadan yorum yapmak zor diyerek filmin konusuna geçelim.
Dünyayı, mahvettikleri için terk edip başka bir gezegene yerleşmek zorunda kalan insanlar bu yeni gezegende yaşayan canavarlar tarafından telef edilir. Ta ki kahraman komutan Cypher, korkmayınca, canavarların insanları göremediğini keşfedene kadar... İyi bir asker, kötü bir baba olan Cypher, oğlu Kitai ile ilgilenmek için bir görev yolculuğunda onu yanına alır. Uzay gemisi Dünya’ya düşünce Cypher

Yazının Devamı

BiR OSCAR’I EKSiK

28 Haziran 2013

Her zaman takip edilmesi gereken yönetmenlerden Gus Van Sant, çevreci bir mesaja sahip ‘Kayıp Umutlar/Promised Land’le izleyicisini bekliyor. Başrolünü Van Sant’ın yakın olduğu isimlerden Matt Damon’ın üstlendiği film, çevre felaketlerine yol açan bir doğalgaz firmasının çalışanının geçirdiği değişim üzerine... Berlin Film Festivali’nde de yarışan bu yeni eserinin vizyona girmesi vesilesiyle ABD’li yönetmenin en iyi beş filmini seçtik.


Benim Güzel Idaho’mMy Own Private Idaho (1991)
‘Mala Noche’ ve ‘Drugstore Cowboy’la sinemayı yakından takip edenlerin keşfettiği Gus
Van Sant, ‘Benim Güzel Idaho’m’la Amerikan sinemasının ümit vaat eden isimlerinden biri olduğunu bir kez daha gösterdi ve saygınlık kazandı. Başrollerini River Phoenix ve Keanu Revees’in paylaştığı film, iki erkek fahişenin yol hikayesiydi. Shakespeare’in eserlerinden yola çıkan Van Sant, kişisel yolculuk filmlerinin en iyilerinden birini çekti. Film genç yaşta hayatını kaybeden River Phoenix’e de Venedik Film Festivali’nden En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandırdı ve Yeni Kuir Sinema’nın da öne çıkan yapımlarından biri oldu.

Can Dostum
Good Will Hunting (1997)

Yazının Devamı

Zombilere ciddi bakış

22 Haziran 2013

Salgın insanları zombilere çeviriyor, Brad Pitt’in canlandırdığı Birleşmiş Milletler görevlisi tedavi peşinde dünyayı geziyor, yönetmen Forster vahşet kullanmamaya özen gösteriyor

Brad Pitt’in canlandırdığı Gerry ve ailesi arasındaki diyaloglar Spielberg tarzı aile işi bilim kurguları andırıyor.

Zombilerin, ‘babaları’ George Romero’nun kapitalizm eleştirisinin araçları olmasından sonra korku filmlerinin korku öğelerine dönüştüğünü biliyoruz. “Dünya Savaşı Z” ise felaket filmleriyle zombileri bir araya getiren bir yapım.
Dünyada yayılan bir virüs, insanları zombilere çevirmektedir. Ailesiyle vakit geçirmek için Birleşmiş Milletler’deki araştırmacı görevinden istifa eden Gerry, eski kurumu tarafından göreve çağrılır. Virüsün çıkış nedenini bulup hızla bir tedavi geliştirmek için genç bir virüs uzmanıyla seyahat edecek birine, yani Gerry’ye ve tecrübesine ihtiyaç vardır. Gerry’nin araştırması onu Güney Kore’den İsrail’e dünyanın değişik coğrafyalarına götürecektir.

Brad Pitt kendisinden bekleneni veriyor

Yazının Devamı

YILLARDIR A LiSTESiNDE

21 Haziran 2013

Vampirle GörüşmeInterview with the Vampire: The Vampire Chronicles (1994)
Anne Rice’ın ünlü romanından Neil Jordan tarafından uyarlanan filmde başrolü Tom Cruise’la paylaşan Pitt, Cruise’a kıyasla merhametli ve vicdanlı olan vampirdi. Gösterime girdikten sonra kült statüsü kazanan filmin sevilme nedenlerinden biri de şüphesiz Brad Pitt’in Louis de Pointe du Lac adlı karakterdeki performansıydı.

12 Maymun12 Monkeys (1995)
Terry Gilliam’ın yönettiği bu bilimkurgu klasiğindeki yan rolü Brad Pitt’e çok hak edilmiş bir En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar adaylığı kazandırdı. Bu, henüz Oscar kazanamayan oyuncunun aynı zamanda ilk Oscar adaylığıydı. Bruce Willis’in başrolünde karşımıza çıktığı filmde, Pitt’in karakteriyle bir akıl hastanesinde tanışıyorduk. Pitt’in canlandırdığı Jeffrey, hayvan hakları ve tüketim karşıtlığı hakkında konuşan bir manikti. Aktör, yardımcı rolün ne kadar etkili olabileceğini bir izleyenin bir daha kolay kolay unutamadığı performansıyla bir kez daha hatırlattı.

Yedi
Se7en (1995)
David Fincher-Brad Pitt ortaklığının iyi sonuçlar vermesi bu filmle başladı, sonradan ‘Dövüş Kulübü’ gelecekti. Seri katilin peşine düşen iki dedektiften birini

Yazının Devamı

Bir köken öyküsü

15 Haziran 2013

Ünlü kahraman Süpermen bir kez daha beyaz perdede. Ama “Man of Steel”de bu kez köken hikayesiyle karşımıza çıkacak

Şu anda sinemada faal olan süper kahraman nüfusunda bir hayli artış olsa da, Süpermen bir döneme damga vurmuş bir kahraman olarak hâlâ ünlü, hâlâ arada sırada sinema filmleriyle hatırlanıyor. Diğer yandan günümüzde çoğu kişinin en sevilen süper kahramanları listesinin en tepesinde de yer almıyor. Nitekim hatırlatmak gerekirse Bryan Singer ilk iki “X-Men” filmin ardından 2006’da “Superman Dönüyor/ Superman Returns”le ona bir şans daha tanımıştı. Bu denemenin umursanmaması, Süpermen modası geçmiş bir kahraman mı sorusunu beraberinde getirdi. Ama Kaptan Amerika gibi demode bir kahramanın bile hâlâ filmlerinin çekildiği bir Hollywood’da Süpermen’e ölüm yok ve işte bu kez “Man of Steel”le Süpermen’in köken hikayesini izliyoruz.
Film, Süpermen’in gezegeni Kripton’da doğmasıyla başlıyor. Babası Jol-El, onu sonu yaklaşan Kripton’dan gezegenin bütün DNA kodlarıyla birlikte Dünya’ya yolluyor. Burada sevgi dolu bir çift tarafından büyütülen ama uyum sorunu yaşayan Clark Kent’in dünyalı babası ona ısrarla insan üstü yönlerini saklamasını tembihliyor. Akacak kan

Yazının Devamı

Bir kez daha uzayın derinliklerine

8 Haziran 2013

J. J. Abrams, yarım asırlık Star Trek külliyatına 2009 yapımı “Star Trek”in ardından yönetmenliğini üstlendiği ikinci halkayı ekliyor

2009’da bir süredir çok revaçta olmayan “Star Trek” serisini ele alan “Lost” dizisinin parlak yaratıcısı J. J. Abrams, izleyiciye yaklaşık yarım asırlık serinin Kaptan Kirk, Doktor Spock gibi karakterlerin gençliklerini sundu. Beğeniyle karşılanan bu taze kanın ardından şimdi de aynı kadro “Bilinmeze Doğru: Star Trek”le uzay bilim kurgusunun ünlü serisine yeni bir halka ekliyor.
Basit bir görevde inisiyatif alan ve işleri eline yüzüne bulaştıran fevri kaptan Kirk, filodaki görevinden kısa süreliğine alınır. Bu arada mantık abidesi Spock’la da arası bozulur. John Harrison adlı bir adam Yıldız Filosu’na saldırı düzenleyince, Kirk bir kez daha Atılgan’a atanır. Rotasını düşman Klingon’ların gezegenine çeviren Atılgan’ın görevi Harrison’ı öldürmektir ama Kirk
onu yargısız infaz etmek yerine tutuklamayı düşünmeye başlar.

Uzaydan sorumlu devlet bakanı Abrams
Abrams ilk “Star Trek”te yakaladığı heyecanı ikinci filme taşıyamıyor. Dağınık senaryo bir yana, bu büyüklükte bir filmden beklenecek 3D düzeyi de karşılanmıyor. J.J. Abrams,

Yazının Devamı