J. J. Abrams, yarım asırlık Star Trek külliyatına 2009 yapımı “Star Trek”in ardından yönetmenliğini üstlendiği ikinci halkayı ekliyor
2009’da bir süredir çok revaçta olmayan “Star Trek” serisini ele alan “Lost” dizisinin parlak yaratıcısı J. J. Abrams, izleyiciye yaklaşık yarım asırlık serinin Kaptan Kirk, Doktor Spock gibi karakterlerin gençliklerini sundu. Beğeniyle karşılanan bu taze kanın ardından şimdi de aynı kadro “Bilinmeze Doğru: Star Trek”le uzay bilim kurgusunun ünlü serisine yeni bir halka ekliyor.
Basit bir görevde inisiyatif alan ve işleri eline yüzüne bulaştıran fevri kaptan Kirk, filodaki görevinden kısa süreliğine alınır. Bu arada mantık abidesi Spock’la da arası bozulur. John Harrison adlı bir adam Yıldız Filosu’na saldırı düzenleyince, Kirk bir kez daha Atılgan’a atanır. Rotasını düşman Klingon’ların gezegenine çeviren Atılgan’ın görevi Harrison’ı öldürmektir ama Kirk
onu yargısız infaz etmek yerine tutuklamayı düşünmeye başlar.
Uzaydan sorumlu devlet bakanı Abrams
Abrams ilk “Star Trek”te yakaladığı heyecanı ikinci filme taşıyamıyor. Dağınık senaryo bir yana, bu büyüklükte bir filmden beklenecek 3D düzeyi de karşılanmıyor. J.J. Abrams, görsellikle şov yapmaya çalışırken, sayıca fazla karakterler arasındaki ilişkiler ve aksiyon arasında bir denge kuramıyor. Filmin temel ilişkisi bir kez daha taban tabana zıt iki karakter Spock ve Kirk arasındaki arkadaşlık olarak seçilse de, film özellikle Spock ve sevgilisi Uhura gibi yan ilişkiler ağında dağılıyor. Kötü adama gelirsek, 11 Eylül paranoyasından izler taşıyan Khan, Amerikan korkularının vücut bulmuş hali ve klişe bir kötü adam. Yükselişteki İngiliz aktör Benedict Cumberbatch tarafından filmin en öne çıkan performansıyla canlandırılması da bu klişe kötü karakteri kurtarmıyor. Filmin çekirdeğinde, iyi niyetli gözüken antimilitarist bir metin var belki ama senaryoda antimilitarizme verilen cevap da şiddet olduğu için bu mesajın netliğinden bahsedemeyiz.
Gözler bir süredir, uzay bilim kurgusunun diğer büyük serisi “Star Wars”u da devralan J.J. Abrams üzerinde. “Bilinmeze Doğru: Star Trek”in akılda kalıcı sahnelerden yoksunluğu, tempo sorunu “Star Wars” hayranları açısından da hayra alamet değil.
“Bilinmeze Doğru:
Star Trek / Star Trek Into Darkness”
Yön.: J.J. Abrams Oyn.: Chris Pine (Kirk), Zachary Quinto (Spock), Zoe Saldana (Uhura), Karl Urban (Bones), Simon Pegg (Scotty), John Cho (Sulu), Benedict Cumberbatch (John Harrison / Khan Noonien) Sen.: Roberto Orci, Alex Kurtzman, Damon Lindelof Gör.: Daniel Mindel Müz.: Michael Giacchino
Babadan Oğula
Bir kez daha Ryan Gosling
Yönetmen Derek Cianfrance ve neslinin en yetenekli isimlerinden aktör Ryan Gosling işbirliği 2010’da ortaya “Blue Valentine” gibi melankolik bir aşk filmi çıkardı. Bu kez de “Babadan Oğula / The Place Beyond the Pines”la tekrar bir arada çalışıyorlar. Bu kez janr olarak bir suç dramı izleyeceğiz. Dublör Luke (Gosling) aynı zamanda banka soyarak para kazanmaktadır. Derken eski sevgilisi Luke’un oğlunu doğurur. Suçun etkilerini nesiller üzerinden işleyen filmde, Gosling’in yanı sıra Eva Mendes, Bradley Cooper ve Ray Liotta da
rol alıyor. Film, yurt dışındaki eleştirmenlerin takdirini karakterleri güçlü işlemesiyle kazandı.
İntikam Kurşunu
Kiralık katil öç alıyor
Başrolünde aksiyonun ünlü aktörü Sylvester Stallone’un bulunduğu “İntikam Kurşunu / Bullet to the Head”de Stallone, kiralık katil Jimmy Bonomo rolünde. Partneri öldürünce Bonomo ortak bir düşmana karşı genç bir polisle işbirliğine girer. 1980’lerin tecrübeli yönetmen ve yapımcılarından Walter Hill’in yönettiği filmde Stallone’un yanı sıra Christian Slater, Jason Momoa ve Sarah Shahi rol alıyorlar.
Arkadaşım Max
Çocuk ve köpek
“İki Süper Film Birden” ve “Çakallarla Dans” filmlerinin yönetmeni Murat Şeker’in yönettiği “Arkadaşım Max”,
bir aile komedisi. Başrollerinde Ani İpekkaya, İnci Türkay ve Murat Akkoyunlu’nun olduğu Bozcaada’da geçen film, yalnız bir çocuğun Max adlı köpekle karşılaşınca yaşadığı değişimi konu alıyor.
Yerli tarihi dram
Levent Akçay’ın ilk filmi “Sarı Siyah”, Çanakkale’de yaralanan ve arkadaşını kaybeden Hasan’ın (Levent Akçay), kardeşini dönemin İstanbul Sultanisi’ne yazdırmasını ve okulun da öğrencilerini savaşa göndermesiyle yaşanan olayları konu alıyor.
İspanya’dan korku
Mıguel A¡ngel Toledo’nun yönettiği İspanya yapımı korku filmi “Paranoyak / La Senda”, karısını evliliğine bir şans daha vermesi için ikna eden ve onu bir dağ kulübesine davet eden paranoyak bir adam hakkında. Adamın karısı ona tuzak mı kuruyor yoksa paranoyasının mı kurbanı şüphesi filme hakim.
Saksı Olmanın Faydaları
Festivalden vizyona
“Saksı Olmanın Faydaları / The Perks of Being a Wallflower”, aynı adlı romanın yazarı Stephen Chbosky’nin yönetimiyle sinemaya uyarlandı ve gösterildiği yerlerde sevilen büyüme hikayesi olarak kucaklandı. 32. İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen film, yeni bir okula başlayan çekingen bir öğrencinin iki arkadaş bulunca yaşadığı deneyimlere odaklanıyor. Başrollerini “Harry Potter” serisinin yıldızlarından Emma Watson ile “Kevin Hakkında Konuşmalıyız”ın aktörü Ezra Miller’ın yanı sıra Logan Lerman paylaşıyor.
Mutlaka izleyin
Akademisyen ve yönetmen Can Candan’ın “Benim Çocuğum” adlı belgeseli gösterildiği !f İstanbul gibi festivallerde ünü kulaktan kulağa yayılan bir film. Sonunda vizyon şansı bulan bu dört başı mamur yapımda, LGBT Aileleri İstanbul Grubu’ndaki ebeveynler, çocuklarının cinsel yönelimlerini öğrenmeleriyle başlayan ve çocuklarının yanında dimdik ayakta durmalarıyla sonlanan süreci anlatıyorlar.
Çocuklarının yaşadıkları ayrımcılığı, kendi deneyimleri üzerinden paylaşan ailelerin konuşmalarıyla başlayan ve sonradan sosyal çalışmalara yönelen filmin temel hak ve özgürlüklerin gündemde olduğu şu günlerde vizyona girmesi izleyiciler için büyük bir şans. Candan’ın gücünü yalınlığından alan belgeseli, yeni anayasa sürecinde mutlaka gündemde olması gereken LGBT hakları konusundan yola çıkarak ayrımcılıkla ilgili daha genel sonuçlara varmayı da başarıyor. Şüphesiz yılın en önemli filmlerinden...