Steve McQueen üçüncü uzun metrajlı filminde ana akım sinemaseverleri etkiledi. En İyi Film dalında Oscar’ın ise en güçlü adayı
Sezonun yıldız filmlerinden “12 Yıllık Esaret / 12 Years a Slave”de İngiliz sinemasının başarılı ismi Steve McQueen, özellikle Amerikalı ana akım izleyiciyi kirli tarihleriyle yüz yüze getiriyor. 9 dalda Oscar adaylığı olan film, yüksek ihtimalle 2 Mart’taki Akademi Ödülleri’nden En İyi Film heykelciğiyle dönecek.
1841’de başlayan hikayede New York’ta yaşayan özgür bir siyahi olan Solomon, köle tüccarları tarafından kaçırılır. Kendisini güneyde köle olarak bulan Solomon’ın özgürlüğünü kanıtlaması imkansız gibidir.
Solomon Northup’ın anılarından yola çıkan filminde McQueen kendisinden beklendiği gibi entelektüel açıdan sağlam temeller üzerinde duruyor. Filmin bir zümrenin kendilerini hak sahibi olarak gördüklerinde yapabilecekleri kötülüklerin sınırsızlığını ve “kötülüğün banalliği”ni göstermesi önemli. Aynı zamanda Benedict Cumberbatch’in canlandırdığı karakter üzerinden “iyi efendi”nin gösterisinin sınırlarının birkaç nezaket ötesine geçmeyeceğinin altını çizmesi de... Filmin oyunculuklardaki Oscar adayları Ejiofor, Fassbender ve Nyong’o, filme
David O. Russell’ın ödül sezonunda büyük ilgi gören ve 10 dalda Oscar adayı olan filmi “Düzenbaz” 1970’lerde geçen bir suç komedisi
Yönetmen David O. Russell’ın kariyerinin ikinci baharı “Dövüşçü” ile başladı. Yükselişi geçen sezonun öne çıkan filmlerinden “Umut Işığım”la devam etti ve “Düzenbaz / American Hustle”la sürüyor. Artık Hollywood’un yakından takip edip ödüllere boğduğu bir yönetmen. Önceki gün açıklandığı üzere filmin yönetmen ve oyuncular (Bale, Cooper, Adams ve Lawrence) dahil 10 dalda Oscar’a aday da olmasıyla
bu durum pekişmiş oldu.
“Düzenbaz” 1970’lerde geçen bir suç komedisi ve “bir kısmı gerçek olaylara dayanıyor.” Irving Rosenfeld, sevgilisi Sydney Prosser’le birlikte dolandırıcılık yapan bir adam. Bir gün genç ve hırslı FBI ajanı Richie Di Maso onları yakalayıp ismini parlatacağı bir operasyon için işbirliğine zorluyor. Birkaç dolandırıcıyı ele geçirmek amacıyla başlayan operasyon büyüdükçe büyüyor, belediye başkanı Carmine Polito da operasyonun hedeflerinden biri oluyor. Bu arada Irving’in karısı Rosalyn de işleri mahvedebilecek, sağı solu belli olmayan bir tip olarak hikayenin içinde.
David O. Russell’ın oyunculara Oscar kazandıran yönetmen yönü
Altın Küre’nin ardından Oscar’a da damga vurması beklenen David O. Russell filmi ‘Düzenbaz/American Hustle’, sinemanın çok sevdiği bir düzenbazlık hikayesi anlatıyor. Başrollerinde Amy Adams, Christian Bale ve Jennifer Lawrence’ın bulunduğu ‘Düzenbaz’dan yola çıkarak sinema tarihindeki ünlü dolandırıcı filmlerini mercek altına aldık.
OYUN EVİHOUSE OF GAMES (1987)
Pulitzer ödüllü yazar ve senarist David Mamet’nin ilk yönetmenliği ‘Oyun Evi’; adına yakışır şekilde kartlarını doğru zamanlarda açan, izleyiciyi sürekli tahmin ettirip yanıltan dört dörtlük bir dolandırıcılık filmi. Gerilim türündeki filmde bir psikolog,
kumarbaz olan hastasının etkisi
altına girerek kendisini dolandırıcılar dünyasında buluyor.
‘THE BROTHERS BLOOM’ (2008)
‘Brick’in yönetmeni Rian Johnson’un dolandırıcılık filmi ‘The Brothers Bloom’un iki dolandırıcı biraderi de işin şov kısmını seven, görkemli suçların insanları. Zengin bir kadını dolandırma hikayeleri de beklenmedik yerlere gidiyor. Filmin başrollerindeki Adrian Brody, Mark Ruffalo ile Rachel Weisz’ın da başarılı olduğunu belirtelim.
Geçen yılki Berlin Film Festivali’nin ana yarışmasında öne çıkan, genç yönetmenlerin imzasını taşıyan iki film Türkiye’de aynı hafta ticari gösterime giriyor: Şili filmi “Gloria” ve büyük ödül Altın Ayı’yı kazanan “Çocuk Pozu”
Geçen yılki Berlin Film Festivali’nin takipçileri ana yarışmada sinemasal değerlerinin yanı sıra çıktıkları coğrafyalarla ilgili sosyolojik yönü güçlü iki film izlediler. Şilili genç yönetmen Sebastian Lelio’yu spot ışıkları altına taşıyan, Altın Ayı şansının yüksek olmasına rağmen Paulina Garcia’ya verilen En İyi Kadın Oyuncu ödülüyle yetinen “Gloria”, bu filmlerin ilkiydi. İkincisi ise dünya sinemasının öne çıkan damarlarından Romen sineması örneği, Calin Peter Netzer’in yönettiği “Çocuk Pozu”.
Aslında iki film de 60’larına yakın yaşlarda kadın karakterleri işliyor. “Gloria”ya ismini veren karakter boşanmış, mutluluğu olgun bekar partilerinden arıyor. Genellikle filmlerde klişelerle işlenen bu yaş grubu kadınlara mensup Gloria’yı çizişiyle Lelio, bilinen bütün klişeleri yıkıyor. Güçlü, zorlukları düşe kalka kabullenen ama kendisine biçilen “ununu elemiş, eleğini asmış” rolünü asla kabullenmeyen Gloria, kadın temsillerinde sorunlar yumağıyla dolu
Sinemanın sevilen konularından biri hapisten kaçmaya çalışan mahkumlar. Nitekim bu hafta gösterime giren Sylvester Stallone ve Arnold Schwarzenegger’ı bir araya getiren ‘Kaçış Planı / Escape Plan’ de hapishaneden kaçma planları etrafında dönen bir yapım. Bu filmden yola çıkarak sinema tarihinden firar filmlerini mercek altına aldık.
BÜYÜK FiRAR
The Great Escape (1963)
Başrollerini Steve McQueen, James Garner ve Richard Attenborough’un paylaştığı John Sturges imzalı film, 2. Dünya Savaşı sırasında bir kez daha kaçılamaz denilen Alman kampından kaçan askerlerin hikayesi. ‘Büyük Firar’ da gerçek olaylara dayanıyor.
PARMAKLIKLAR ARDINDA
Cool Hand Luke (1967)
Basit bir suç yüzünden 2 yıl ceza alan Luke’un defalarca Florida’daki hapishaneden kaçmasını konu alan film, sistem karşıtı bir başkaldırı filmi olarak akıllarda yer etti. Gösterildiği dönemde çok sevilen, aradan geçen yıllarda da kült statüsü kazanan yapım, Paul Newman’ın başroldeki karizmasına da çok şey borçlu.
Ben Stiller sade hayatını gündüz düşleriyle süsleyen bir adamın hikayesini anlatırken yok olan meslekleri de saygıyla anıyor
Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı / The Secret Life of Walter Mitty”, James Thurber’ın 1939’da yayımlanan ve 1947’de sinemaya uyarlanan çok ünlü kısa hikayesinin ikinci beyazperde uyarlaması... Hikayeden ödünç alınan karakter, normal hayatını sürdürürken hayal âlemine dalıp kendisini büyük maceraların içinde düşlüyor.
Bir karenin peşinde
Ben Stiller’ın hem yönetip hem de başrolünü üstlendiği film, Walter Mitty’yi bitmek üzere olan bir mesleğin temsilcisi yapıyor: Ünlü Life dergisinin fotoğraf negatiflerinin sorumlusu. Life’ın yayın hayatının yeni tip tahribata odaklanmış işadamlarınca bitirilmesine karar verilir. Basılacak son sayının kapağı olabilecek kare ünlü bir fotoğrafçı tarafından Mitty’ye gönderilir ancak paketten bu kare çıkmaz. Mitty bu karenin peşine düşünce hayal âlemini gerçek kılacak maceralar yaşar.
Takdiri hak ediyor
Küçük Bebeğe Ne Oldu?What Ever Happened to Baby Jane? (1962)
Hollywood’un iki efsanesi Bette Davis ve Joan Crawford tarafından canlandırılan iki kız kardeş, cinayete gidecek sorunlu ilişkileriyle sinemanın kız kardeşlerinin birbirlerinden en fazla nefret eden ikilisiydi şüphesiz. ‘Küçük Bebeğe Ne Oldu?’, kız kardeş filmlerinin en ünlüsü ve ününü fazlasıyla hak eden bir klasik.
Senden Nefret Etmemin 10 sebebi10 Things I Hate About You (1999)
Döneminin önde gelen gençlik filmlerinden ‘Senden Nefret Etmemin 10 Sebebi’nin ana çatışması; büyük kız kardeş Kat ve kontrol altında tutmaya çalıştığı Bianca arasındaydı. Kız kardeşleri; Larisa Oleynik ve Julia Stiles’ın canlandırdığı filmde, ikili arasındaki ilişki, didişme ve münakaşa ağırlıklıydı. Ama bu gerginlik sonunda uzlaşma ve birbirini anlamayla finale ilerliyordu.
Rachel Getting Married (2008)
Kız kardeşi Rachel’ın düğünü için aile evine dönen uyuşturucu bağımlısı Kym’in düğün sırasında geçirdiklerini konu alıyordu. Jonathan Demme’in yönettiği, kız kardeşleriyse Anne Hathaway ve Rosemarie DeWit’ın canlandırdığı filmde, eski defterler açılıyor; bu film de kız kardeşlerin sorunlarını kısmen
Arthur Rimbaud’nun Türkçeye başlıktaki gibi çevrilebilecek şiirinden yola çıkan François Ozon, masalsı tonlardaki filminde fahişelik yapan 17 yaşında bir genç kızı merkeze alıyor
Fransa’nın üretken yönetmenlerinden François Ozon, geçen sezonun en iyi filmlerinden “Evde / Dans La Maison”dan kısa bir süre sonra çektiği, bu yılki Cannes Film Festivali’nin Altın Palmiye adaylarından “Genç ve Güzel / Jeune&Jolie” ile kariyerinde iyi
bir dönem geçirdiğini kanıtlıyor.
Filmin adındaki sıfatların sahibi Isabelle, 17 yaşında, üst sınıf bir ailenin kızı. Bir tatil beldesinde Alman bir çocukla yaşadığı ilk cinsel birliktelikten sonra fahişelik yapmaya başlar. Annesinin kıyafetlerini giyip internetten bulduğu müşterilerle buluşmaya başlayan Isabelle, bir süre sonra polis tarafından bulunur ve dikkatle sakladığı sırrını annesi öğrenir.
“Genç ve Güzel”, kendini keşfetme döneminde bir genç kızın bunu cinsellik üzerinden denemesini konu alıyor.
Filmde lisede okunduğuna şahit olduğumuz, Türkçeye “17’sinde ciddi olamaz insan” gibi çevrilebilecek Arthur Rimbaud şiirinden yola çıkıyor.