Arthur Rimbaud’nun Türkçeye başlıktaki gibi çevrilebilecek şiirinden yola çıkan François Ozon, masalsı tonlardaki filminde fahişelik yapan 17 yaşında bir genç kızı merkeze alıyor
Fransa’nın üretken yönetmenlerinden François Ozon, geçen sezonun en iyi filmlerinden “Evde / Dans La Maison”dan kısa bir süre sonra çektiği, bu yılki Cannes Film Festivali’nin Altın Palmiye adaylarından “Genç ve Güzel / Jeune&Jolie” ile kariyerinde iyi
bir dönem geçirdiğini kanıtlıyor.
Filmin adındaki sıfatların sahibi Isabelle, 17 yaşında, üst sınıf bir ailenin kızı. Bir tatil beldesinde Alman bir çocukla yaşadığı ilk cinsel birliktelikten sonra fahişelik yapmaya başlar. Annesinin kıyafetlerini giyip internetten bulduğu müşterilerle buluşmaya başlayan Isabelle, bir süre sonra polis tarafından bulunur ve dikkatle sakladığı sırrını annesi öğrenir.
“Genç ve Güzel”, kendini keşfetme döneminde bir genç kızın bunu cinsellik üzerinden denemesini konu alıyor.
Filmde lisede okunduğuna şahit olduğumuz, Türkçeye “17’sinde ciddi olamaz insan” gibi çevrilebilecek Arthur Rimbaud şiirinden yola çıkıyor.
Yıldız adayını takdim ediyor
Ozon, kariyerini takip edenlerin kendisinden bekleyeceği gibi filmini ahlakçı bir bakış açısından arındırıyor. Soğuk ve mesafeli Isabelle’in bu keşif sürecini bir gerilim düzeyini de tutturarak anlatıyor. Ancak ahlakçı olmamak filmi birkaç sahne dışında neredeyse tamamen masalsı bir tona taşıyor. Ozon’un açıklamalara hiç yüz vermemesi ve Isabelle’e motivasyon vermekten özenle kaçınması bir noktadan sonra kafa karıştırıyor. Filmin mesafesinin, konuyu “Bazı ergenler böyledir”e indirgemesi bir zayıflık olarak karşımıza dikiliyor. Isabelle’in parayla ilişkisi üzerinden ilginç bir nokta yakalayan
Ozon, filmografisine kayda değer bir film ekliyor ve Avrupa sinemasına Marine Vacth’ı yıldız adayı olarak takdim ediyor.
“Genç ve Güzel / Jeune&jolIe”
Yön.: François Ozon
Oyn.: Marine Vacth (Isabelle), Geraldine Pailhas (Sylvie), Frederic Pierrot (Patrick), Fantin Ravat (Victor)
Sen.: François Ozon
Gör.: Pascal Marti
Müz.: Philippe Rombi
47 Ronin
Eski hikayeye fantastik yorum
Japonya’nın bir halk hikayesini fantastik bir filme dönüştüren “47 Ronin”, Carl Rinsch’in ilk filmi. Amerikan yapımı filmde, Güney bölgelerinden birinin lideri Kuzey’den gelen ve bir cadıdan yardım alan bir askeri komutan tarafından tuzağa düşürülür ve ölür. Bu lidere bağlı samuraylar efendisiz samuray anlamına gelen “ronin” olurlar. Liderlerinin öcünü almak için hareket geçen roninler, aralarına katmadıkları melez Kai’den (Keanu Reeves) de yardım alacaklardır.
Onurlu olma konusu etrafından dönen film, yapım süreci çok uzayan çoğu film gibi sorunlu bir yapım. Eski Japon hikayesini fantastik öğeler, özel efekt şovları, uzun dövüş sahneleri, bir imkansız aşk hikayesi gibi akla gelen bütün klişelerle dolduruyor. Sonuç vasat bir aksiyonun üzerine çıkamıyor.
Senin Hikayen
Evli ve çocuklu
“Devrim Arabaları” ve “Kaybedenler Kulübü” filmlerinden hatırlanabilecek yönetmen Tolga Örnek, yeni filmi “Senin Hikayen”de komedi türünü deniyor. Başrollerini Timuçin Esen, Selma Ergeç ve Nevra Serezli’nin paylaştığı film, yedi yıldır evli ve birbirlerini çok seven çift Hakan ve Esra’yı konu alıyor. Çift, Hakan’ın annesi kanser olunca onun torun sahibi olma isteğini gerçekleştirmeye karar veriyor.
1968 kuşağına soğuk bakış
Fransız sinemasının takip edilmeyi hak eden yönetmenlerinden Olivier Assayas, “Direniş Günlerinde Aşk / Apres mai” ile Venedik’ten senaryo ödülü aldı. Yönetmen 1968 dönemi Fransa’daki öğrenci olaylarına bir grup genç üzerinden bakıyor. Assayas, döneme genellikle romantizm ve idealizmle bakan meslektaşlarından ayrılıyor. Film, sinemasal açıdan Assayas’ın en parlak işlerinden değil ama ele aldığı döneme farklı yaklaşımıyla tartışılmayı ve ciddiye alınmayı hak eden bir yapım.
Lanetlenen gençler
Yerli korku filmi “İblis’in Oğlu: 13. Vahşet” haber arayan
bir grup öğrencinin kayıp dağcıları araştırmaları sonrası yaşadıklarını konu alıyor. Emre Kaya’nın yönettiği filmde Fevzi Altunbulak, Burakhan Keyif ve Erkan Karadeniz rol alıyor.
DVD
HAFTANIN YENİLERİ
“UTANÇ / SHAME”
“12 Years a Slave”le Oscar’larda öne çıkması beklenen Steve McQueen’in bir önceki filmi “Shame”, müthiş bir yapım.
“MARILYN İLE BİR HAFTA / MY WEEK WITH MARILYN”
Bir gazetecinin Marilyn Monroe ile geçirdiği haftayı konu alan film, sinemasal özellikleriyle değil ama konusuyla ilginç.
“ACI / PIETA”
Güney Koreli ünlü sinemacı Kim Ki Duk’un Venedik’ten Altın Aslan Ödüllü filmi.
“CLOCKERS / TORBACI”
Spike Lee’nin kenarda köşede kalmış ama
ilgiyi hak eden yapımlarından biri.