Steve McQueen üçüncü uzun metrajlı filminde ana akım sinemaseverleri etkiledi. En İyi Film dalında Oscar’ın ise en güçlü adayı
Sezonun yıldız filmlerinden “12 Yıllık Esaret / 12 Years a Slave”de İngiliz sinemasının başarılı ismi Steve McQueen, özellikle Amerikalı ana akım izleyiciyi kirli tarihleriyle yüz yüze getiriyor. 9 dalda Oscar adaylığı olan film, yüksek ihtimalle 2 Mart’taki Akademi Ödülleri’nden En İyi Film heykelciğiyle dönecek.
1841’de başlayan hikayede New York’ta yaşayan özgür bir siyahi olan Solomon, köle tüccarları tarafından kaçırılır. Kendisini güneyde köle olarak bulan Solomon’ın özgürlüğünü kanıtlaması imkansız gibidir.
Solomon Northup’ın anılarından yola çıkan filminde McQueen kendisinden beklendiği gibi entelektüel açıdan sağlam temeller üzerinde duruyor. Filmin bir zümrenin kendilerini hak sahibi olarak gördüklerinde yapabilecekleri kötülüklerin sınırsızlığını ve “kötülüğün banalliği”ni göstermesi önemli. Aynı zamanda Benedict Cumberbatch’in canlandırdığı karakter üzerinden “iyi efendi”nin gösterisinin sınırlarının birkaç nezaket ötesine geçmeyeceğinin altını çizmesi de... Filmin oyunculuklardaki Oscar adayları Ejiofor, Fassbender ve Nyong’o, filme güç katıyor. Önceki filmleri “Açlık” ve “Utanç” ile sıkı sinema takipçilerine hitap eden McQueen’in ilk ana akım işi bu. “12 Yıllık Esaret”, McQueen sinemasında aşina olunan zor, akıldan çıkmayan anlardan tamamen mahrum bir film olmasa da klasik anlatımıyla ana akım izleyiciyi etkileyecek bir yapım. Ancak filmin gücü McQueen’in gözyaşlarını hedeflediği final bölümünden daha hesapsız anlarda gizli. Özetle McQueen’in önceki iki filmini özel yapan sertlik ve etkileyicilikten tamamen vazgeçmese de dozajını düşürdüğü bir yapım. Filmin Hollywood’un gözdesi olmasının yarattığı sevinç, McQueen’in şimdilik en zayıf halkalarından biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
12 Yıllık Esaret / 12 Years a Slave
Yön.: Steve McQueen
Oyn.: Chiwetel Ejiofor (Solomon Northup), Benedict Cumberbatch (Ford), Paul Dano (Tibeats), Michael Fassbender (Edwin Epps), Sarah Paulson (Bayan Epps), Lupita Nyong’o (Patsey), Brad Pitt (Bass)
Sen.: John Ridley (Solomon Northup’ın anı kitabından uyarlama) Gör.: Sean Bobbitt
Müz.: Hans Zimmer
Kırık Çember
İlgiyi hak eden bir Avrupa filmi
Belçika’nın En İyi Yabancı Dilde Film dalındaki Oscar adayı “Kırık Çember / Broken Circle Breakdown”, aynı zamanda Avrupa Film Ödülleri’nde de öne çıkmış ve Veerle Baetens’e En İyi Kadın Oyuncu Ödülü getirmişti. “Kutup Ayısı”nın yönetmeni Felix Van Groeningen’in filmi, dövmeci Eliza ile country müziğin bluegrass türünde müzik yapan bir grupta çalan Didier’in ilişkisini anlatıyor.
Film, ilk görüşte birbirine âşık olan çiftin yaşadıkları büyük trajedinin ardından acıyla baş etme yollarında farklılıklarının, inançlarının etkisi üzerinde duruyor. Zaman atlamalı bir kurguyla amaçladığı duygusal etkiyi yakalıyor. Politika ve inanç konularına yaptığı zarif geçişle benzerlerinden ayrılan, yılın ilgiyi hak eden Avrupa filmlerinden biri. Oscar şansı düşük olsa da sinema takipçilerinin ıskalamamasında yarar var.
I, Frankenstein
Canavar paylaşılamıyor
“Karayip Korsanları” filmlerinin senaristlerinden Stuart Beattie’nin yönettiği “Frankenstein: Ölümsüzlerin Savaşı / I, Frankenstein”, bir çizgi roman uyarlaması. Film, “Underworld” serisi gibi insanların bilmediği bir savaş olduğu formülünden gidiyor. Taraflar iyiler ve kötülerin dini yorumları: Tanrı için çalışan tarikat mensubu savaşçılar ve iblisler. Bilim adamı Frankenstein’ın yarattığı canavar ise Aaron Eckhart’ın canlandırmasıyla tarihinin en eli yüzü düzgün halinde; üstelik zeki ve paylaşılamıyor. Tarafını seçmek ve savaşmak zorunda kalıyor. Film, özellikle geçen yazdan beri başarısızlık serisine dönüşen Hollywood ticari filmlerinden bir diğeri...
Her beğeniye göre film var
BU HAFTA beyazperdede karşımıza pek çok seçenek çıkıyor. Bunlardan biri Kenneth Branagh’ın yönettiği
ve ajan Jack Ryan’ın ilk kez Chris Pine tarafından canlandırıldığı beşinci macerası “Jack Ryan: Gölge Ajan / Jack Ryan: Shadow Recruit” adını taşıyor. Uwe Boll’un aksiyon türündeki filmi “Uzak Çığlık / Far Cry” ise bir askeri üssü araştırmaya giden eski
bir askerin yaşadıklarıyla ilgili.
“Taksi Şoförü”nün senaristi olarak tanınan Paul Schrader’ın yönettiği “Şöhret Tepesi / The Canyons”ın başrolünde Lindsay Lohan var. Film, Hollywood’da film çekmeye çalışan bir zengin, kız arkadaşı ve asistanı arasında geçen bir hikaye ve gerilim türünde. Animasyon türündeki “Köfte Yağmuru 2” ve Amerikan yapımı korku filmi “Şeytanın Günü / Devil’s Due” da bu hafta gösterime giriyor.
DVD
HAFTANIN YENİLERİ
“GÖZÜMÜN NURU”
Altın Koza’da En İyi Film Ödülü’nü paylaşan Melik Saraçoğlu ve Hakkı Kurtuluş imzalı film, yılın en iyi yerlilerinden. Vizyonda kaçıranlara duyurulur.
“GREETINGS FROM TIM BUCKLEY / TIM BUCKLEY’DEN SEVGİLERLE”
Baba oğul ünlü müzisyenler Tim ve Jeff Buckley’nin yollarının kesişmemesini konu alan film, vizyona girmemişti. Buckley’lerin hayranlarına sevgilerle.
“A HIJACKING / FİDYE”
Somalili korsanların gemi kaçırma hikayesini “Kaptan Phillips”teki gibi kahramanlık ekseninde izlemek istemeyenler çok daha başarılı bir film olan “Fidye”yi seyredebilir.