Kaan Müjdeci, Venedik’ten ödüllü “Sivas”ta sinema diline o kadar hakim ki ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğuna inanmak gerçekten güç
Venedik Film Festivali gibi dünya sinemasının gözde festivallerinden birinin ana yarışmasına seçilen Kaan Müjdeci’nin ilk filmi “Sivas”, bu başarısıyla bir anda Türkiye sinema kamuoyunun gündemine oturdu. Üstelik Venedik’ten Jüri Özel Ödülü’yle döndü. Yarıştığı Antalya Film Festivali’nde hakkı olan ana ödüllerden birine uzanamaması kimseyi yanıltmasın, Kaan Müjdeci ilk filmde rastlanması zor bir ustalık gösterisi yapıyor.
Yozgat’ta bir köyde geçen filmde, ana karakter 11 yaşındaki Aslan. Öldü diye sahipleri tarafından bırakılan dövüş köpeği Sivas’ı sahiplenen ve iyileştiren Aslan, bu güçlü köpekle köyün erkeklerinin ilgi odağı oluyor. Onu başta dövüştürmeye yanaşmasa da zamanla Sivas üzerinden “küçük bir iktidar” sahibi olabileceğini fark edince işler değişiyor.
Hiçbir kusuru yok
Film bir çocuğun büyüme hikayesini erkekler dünyasına katılması, bu dünyada derisinin kalınlaşması, acımasızlaşması ve kurallara uyum sağlaması üzerinden işliyor. Sert bir film olarak nitelendirilebilecek “Sivas”, Orta Anadolu’dan güçlü bir erkek dünyası
Brad Pitt, “Fury”de 2009 yapımı Quentin Tarantino filmi “Soysuzlar Çetesi”nde olduğu gibi II. Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya’da Nazilerin peşinde. Ama Tarantino’nunki gibi mizahi değil, kendisini fazlasıyla ciddiye alan ve militarist bir film karşımızdaki
Yıl 1945. Amerikalılar ve müttefikleri yenilmek üzere olan Almanya’nın topraklarında ilerliyor. Filme adını veren Fury, bir tank. Uzun süredir birlikte olan Brad Pitt’in canlandırdığı Don önderliğindeki Fury ekibi Almanlarla savaşıyor. Ancak Amerikan tankları teknik açıdan Alman tanklarının gerisinde ve arada ciddi yenilgiler alıyorlar. Derken dindar Boyd, Meksikalı Trini ve serseri Grady’den oluşan ekibe genç, tecrübesiz ve Almanları öldürmeye diğerleri kadar alışık olmayan Norman katılıyor.
“Tehlikeli Takip” ve “Sokağın Kralları” gibi şiddet yüklü, karanlık erkek dünyalarını maçoluğu öne çıkararak resmeden yönetmen David Ayer, “Fury”de alışık olduğu erkek şiddet ortamını buluyor. Ayer, pasifist Norman’ın savaş makinesine dönüşmesi üzerinden başından sonuna militarist bir filme imza atıyor. Sonundaki Alman askerinin kahramanımızı kurtardığı sahne ise filmin genel metnini değiştirmiyor. Bu değişimin nedeni Don’un
“Iron Man” serisi, “Sherlock Holmes” derken ciddi dramlara uzak duran aktör Robert Downey Jr. “Yargıç”la dram türüne dönüş yapıyor
Hollywood’un A listesindeki yerini gitgide sağlamlaştıran Robert Downey Jr., “Iron Man” ve “Sherlock Holmes” serileri gibi gişe canavarlarına kısa bir ara veriyor ve ağırbaşlı “Yargıç / The Judge” ile dram türündeki hünerini konuşturma çabasına giriyor.
“Shanghai Knights” ve “Davetsiz Çapkınlar / Wedding Crashers” filmlerinin yönetmeni, komedi ağırlıklı bir kariyere sahip David Dobkin’in yönettiği ve senaryosuna da katkıda bulunduğu “Yargıç”ın ana karakteri Hank Palmer, Şikago’da yaşayan önemli bir avukat. Annesinin ölümü üzerine mesafeli bir ilişkisi olan babası Joseph Palmer’ın yargıç olarak çalıştığı kasabasına, yani baba evine dönüyor. Kasabada biri araba çarpması sonucu ölüp Joseph şüpheli konumuna düşünce Hank babasını savunmaya karar veriyor.
Performanslar etkileyici
Filmde Robert Downey Jr. dışındaki diğer önemli aktör, Joseph’i canlandıran efsane isim Robert Duvall. Nitekim filmin yurt dışında aldığı ortalama eleştirilerin birleştiği nokta Downey Jr. ve Duvall’in performanslarının etkileyiciliği, özellikle de Duvall’in...
David Fincher kadın-erkek ilişkilerinden gerilim yarattığı yeni filminde, beklenen ustalığı sergiliyor ama filmin kadın karakterine bakışı rahatsız edici
Yedi” ve “Dövüş Kulübü” ile Amerikan sinemasının en önemli isimleri arasına giren David Fincher, yeni filmi “Kayıp Kız/Gone Girl”de Gilliam Flynn’in çok satan romanını beyazperdeye taşıyor. Flynn’in kendi romanından senaryolaştırdığı film, Nick Dunne’ın karısı Amy’nin evlilik yıldönümlerinde kaybolmasıyla başlıyor. Medyanın büyük ilgi gösterdiği olayda önce mağdur koca olarak sempati toplayan Nick, zamanla şüpheli hale geliyor. Film, Nick ve Amy üzerinden ilerleyen ikili bir anlatımla, kötü giden bir evlilik etrafında şekilleniyor ve bir gerilim olarak izleyicisine soluk aldırmıyor.
Müziklerin katkısı büyük
Fincher, sürükleyiciliğiyle övgü alan romanın bu özelliğini filmine yansıtıyor. Ben Affleck, Nick karakterinde kariyerinin en iyi performansına imza atıyor. Amy rolünde Rosemund Pike da en az Affleck kadar etkileyici.
Senaryosunda diyaloglardan ve karakterlerin sevimsiz yönlerinden beslenen mizah filmin karanlık tonuna zarar vermiyor. Fincher’ın “Sosyal Ağ”da da birlikte çalıştığı Nine Inch Nails’ın solisti Trent
Cem Yılmaz ilk kez tek başına yönetmen koltuğuna oturduğu filmi “Pek Yakında”da Yeşilçam’a olan ilgisini belli ediyor ve gönül projesinin altından başarıyla kalkıyor
Türkiye’de milyonları sinemaya çeken sinemacılar arasında yapımlarına gösterdiği özenle ayrı bir yerde duran Cem Yılmaz, “Pek Yakında”da sinemadaki iddiasının yıllar geçtikçe arttığını hissettiriyor. Yeşilçam’a saygı duruşu niteliğindeki bir hikayeyi kendi sevilen tarzı ile birleştiren Yılmaz, ticari komedide gitgide özel bir yer edineceğini düşündürüyor.
Mizah kadar melankoli de var
Filmin ana karakteri Türkiye yapımı DVD’lerin korsanlarını çıkarmayı reddeden korsan DVD’ci Zafer. Eşi Arzu ile istemediği bir ayrılığın arifesindeki Zafer, kötü günlerinde Yeşilçam sinemacısı ve koleksiyoner arkadaşı Ejder’in harikalar diyarı dükkanına sığınıyor. Korsan DVD işini bırakan ve bu dükkandayken, Ejder’in karşı komşusu, “Şahikalar” adlı bir senaryoya sahip yönetmen Ahben ile tanışan Zafer bir karar alıyor: Ahben’in filminin yapımcılığını üstlenmek. Böylece hem oyunculuğa dönmek isteyen Arzu’ya bir iş imkanı sağlamak hem de yasa dışı işlerden kurtulup ailesinin gözüne girmeyi planlıyor.
Cem Yılmaz’ın yer aldığı
1980’lerin popüler televizyon serisinden uyarlanan “Adalet”, kötülerle savaşan bir tek adam öyküsünü Denzel Washington’ın varlığı ile özel kılabiliyor
Seksenli yılların aynı adlı uzun soluklu televizyon dizisinden sinemaya uyarlanan “Adalet / The Equalizer”, gişede başarı sergilerse Hollywood yeni bir aksiyon serisine kavuşacak gibi duruyor.
Filmin Denzel Washington tarafından canlandırılan ana karakteri Robert McCall, gizemli, muhtemelen özel askeri eğitim aldığı bir geçmişe sahip, sessiz bir hayat sürmeye çalışan orta yaşlı bir adam. Bir restoranda kitap okuyarak uykusuz geçirdiği gecelerde konuştuğu çocuk yaştaki seks işçisi Teri, muhabbet tellallığını yapan Rus mafyası tarafından dövülünce, Robert sessiz hayatından çıkıyor. Sonuç ise adaleti kendi ellerine alıp kötülerin belası olan tipik bir Amerikan kahramanı. Diğerlerinden tek farkı kitaplara olan büyük düşkünlüğü ve Clark Kent- Süpermen misali gündüzlerini çalıştığı yapı market.
İyi kalpli aksiyon adamı
“Adalet”, Washington’ın karizmasından beslenen, Rus mafyasının ölü sayısının sayılamadığı bir kahramanlarla tanışalım filmi. Filmin izleyenleri gülümsetecek, yapı markette kötülere “MacGyver tuzakları” kurduğu
Genç yetişkinlere hitap eden kitap serisinin sinema uyarlaması “Labirent: Ölümcül Kaçış”, labirentten çıkış arayan Thomas ve bir grup erkeği merkeze alıyor
Genç yetişkin edebiyatının çok satanları, “Alacakaranlık” veya “Açlık Oyunları”nın başarısını tekrarlamak için birer birer sinemaya uyarlanıyor. Bu kez James Dashner’ın dörtlemesinin ilk kitabından uyarlanan, Wes Ball’un “Labirent: Ölümcül Kaçış” var karşımızda.
“Teen Wolf” dizisiyle tanınan Dylan O’Brian’ın canlandırdığı Thomas,
serinin ana karakteri. Thomas kendisini yeniyetme erkeklerin hapsolduğu bir kayranda buluyor. Topluluğun en güçlülerine koşucular deniyor ve koşucular gündüzleri içinde bulundukları labirenti keşfetseler de çıkış bulamıyorlar.
Thomas grubun ümidi oluyor.
“Sineklerin Tanrısı”nı akla getiriyor ama...
Gerilim türündeki “Açık Pencereler”, internet, teknoloji çağı, şöhret kültürü ve gözetleme üzerine
bir öykü
İspanya - Amerika ortak yapımı “Açık Pencereler / Open Windows”, İspanyol yönetmen Nacho Vigalondo’nun İngilizce çektiği ilk yapım. Başrolünü “Yüzüklerin Efendisi”nin yıldızı Elijah Wood’un üstlendiği gerilim filminde diğer başrol Sasha Grey tarafından canlandırılıyor.
Wood’un oynadığı Nick Chambers, film yıldızı Jill Goddard’a hayran ve onun için kurulan bir hayran sitesinin sahibi. Bu siteyle katıldığı bir yarışmayı kazanıp Jill’le yemeğe çıkma hakkı kazanan Nick’i Chord adlı adam arıyor ve yemeğin iptal olduğunu söylüyor. Jill’in kampanyasını yürüttüğünü iddia eden Chord, Nick’in yemeği sırf kapristen iptal eden Jill’i gözetlemesine kapı açıyor. Nick kısa süre sonra kendisini Jill’in zarar görebileceği çok tehlikeli olaylar silsilesinin içinde buluyor.
Filmin karışık, her an yeni sürprizlerle ilerleyen hikayesini Nick’in bilgisayar ekranında açılan pencereler, cep telefonları ve güvenlik kameralarından takip ediyoruz. Vigalondo’nun senaryosunun sadece gerilim yaratmak üzerine kurulu olduğunu söyleyemeyiz.
Söyleyecek sözü var
Filmin internet, teknoloji çağı, şöhret kültürü,