Gerçek şu ki, saatlerce meditasyon yapmak yerine her anı meditasyondaymış gibi farkında olarak yaşamak çok önemlidir. Her anı farkında olarak yaşadığınızda günün birinde bir de bakmışsınız kendi kendinizin terapisti olmuşsunuz.
Peki, kendi kendinizin terapisti olmak neden önemli?
Dünyada var olan kaosun mimari bizleriz. Zihninizde beliren düşüncelere inandığınız an ya kaos başlıyor ya da aydınlanma. Örneğin bu içerikte yazılanlara gerçekten inanmadığınız sürece meditasyona başlamayacaksınız.
Hayatınızdaki bir şeyleri çok istediğiniz halde bir türlü hale yola koyamadıysanız, sebebi diğer insanlardan ziyade kendi zihninizdir. Zihninize de sizden başkası bakamaz. İşte bu yüzden de kendi kendinizin terapisti olmak çok önemlidir. Kendi kendinizin terapisti olmaya başladıkça, sizi başarısızlığa sürükleyen gerçeklerden ve gerçek niyetinizden uzaklaştıran duygu ve düşüncelerin neler olduğunu fark etme becerisini kazanırsınız. Ama yine de sizi, başarısızlığa sürükleyenin birtakım insanlar olduğu konusunda ısrarcıysanız, en iyisi bu
Kendinizi bir şeylerin içine ya da bir yerlere sığdırmayı çalıştığınız oluyor mu?
Çözüm, ikisinin arasında bir yerde, iki arada bir derede kalmaksa!!!
Astroloji haritanızda, benim gibi gezegenlerin dağılımı dağınıksa, sürekli kendinizi bir yerlere sığdırmaya çalışırsınız. Bu durum uyumsuz muşsunuz gibi görünse de bu isteğin arkasında her şeyle bağlantıda olmak isteği vardır. Hiçbir şeyin dışarıda kalmasını istemezsiniz. Düşmanlarınızın dahi iyi olmasını istersiniz. Sürekli paylaşım içinde olursunuz. Ben faydalanıyorsam diğerleri de faydalansın dersiniz. Arada bir kin tuttuğunuz olur tabii. Kin tuttuğunuz kişiden çok, kin tutma duygusu rahatsız eder sizi.
Bir yerlere ait olma hikayesi, bu dünya var olalı beri zihnin yarattığı en büyük hikayelerden biridir. Akıl, sürekli bir yerlere ait olmanız için, geçmiş travmalarınızı kullanarak sizi manipüle eder. Neyse ki Pandemi, zihnin bu yapısını alt üst etti.
Birdenbire her şey değişti. Mesela, sevgimizi ifade etme şeklimiz, sevdiklerimize sarılmamak, onları öpüp koklamamak haline geldi. Bunun gibi daha bir
İç gücümüzü her zamankinden daha fazla dengelemeye ihtiyacımız var. Dışarıda her ne oluyorsa direk olarak etkileniyoruz. Peki, bu yeni bir durum mu?
Hayır yeni bir durum değil. Sadece çok fazla farkında değildik. Artık daha fazla fark etmeye başlayacağız. Karşınızda öfkeli bir insan var diyelim. Dikkatinizi o kişiye vererek anlamaya çalıştığınızda onun enerjisine takılarak sürüklenme tehlikeniz var. Bu etkileşime son verebilmek için daha fazla topraklanmaya ve kalpte kalmaya ihtiyaç var. Çünkü iç gücünüz ancak bu şekilde dengelenebilir.
Ne yapabiliriz diye soracak olursanız duygusal dalgalanmalar olduğunda bu yazdıklarımın doğruluğunu araştırabilirsiniz. Peki, doğruluğunu araştırmak ne işinize yarayacak?
O durumla ilgili farkındalık geliştirmiş olursunuz. Farkındalık varsa çözüm kendiliğinden gelecektir. Herhangi bir rehbere başvurmaya gerek kalmaz. Peki, bu konuda başka neler yapılabilir?
Özellikle içinde olduğunuz grupları elemek iyi bir çözüm olabilir. Üyesi olmaktan hoşnut olmadığınız gruplarınızdan birinden bir
Çakraların açılması spritüal alemin en popüler konularından biridir. Benzer içeriği daha önce iki defa daha paylaşmıştım. Belki bilmek istersiniz diye yazıyorum. Çakralar, en çok okunan yazılarım arasında yedinci sırada yer alıyor.
Çakraları açmak için birtakım ritüeller yapmak ya da yaptırmak yerine kişinin hayatına çeki düzen vermesi gerektiğine inanırım. Örneğin korkularınız var diyelim. Bu, kalp çakranızdaki enerji akışının dengede olmadığı anlamına gelir. Korkularla ilgili bir şeyler yapılmadığı takdirde, çeşitlenerek hayatınızda daha geniş bir alana sahip olurlar. Bu şekilde sadece kalp çakrası değil diğer çakraların da dengesi bozulur. Özetle, çakraların popüler bir konu olması boşuna değildir.
Kişi, bir şeyleri kabul etmekte zorlanıyor ve sürekli bir gücenme hali içinde çevresindekilere sert tepkiler veriyorsa kök çakrasındaki enerji akışı dengesini kaybetmiş demektir. Kişi, bu konuda bir şeyler yapmadığı takdirde çevresindeki insanları yargılamaya ve eleştirmeye devam edecektir.
İkinci
Çok sevdiğim eski iş arkadaşım, geçenlerde emekli oldu ve hemen moda dünyasına adım attı. İkinci el kıyafetler satan bir dükkânı var artık. Instagram'da satış yapmak istiyorsanız e-ticaret sitenizin olması gerekiyor. Fakat e-ticaret sitesi kurmanın maliyeti çok fazla. Bahsettiğim arkadaşım, bu maliyeti karşılamak istemedi. Instagram’ın tüm ret edişlerine HAYIR diyerek e-ticaret sitesi kurmadan Instagram'la satış entegrasyonunu gerçekleştirdi. Ve bu mutlu haberi paylaşırken mesajına şunları da yazmış;
‘’Bunlar aslında sizin sayenizde oldu. Sizinle birlikte çalışırken olmayacakları oldururduk. Ve bununla da gurur duyardık’’
Bana göre o zamanlar tüm ‘’HAYIR’’ı kabul etmeyenler bir araya toplanmıştık. O zamanlar HAYIR’ı kabul etmeme gücünü birbirimizden alırdık. Olamayacakları olabilecek hale getirmek çok keyifli gelirdi bize.
Diğerleri bundan nasıl etkilenirdi diye soracak olursanız hemen söyleyeyim. Bizim aracılığımızla ‘’Her şeyin geçici olduğu’’na dair dünya gerçeğiyle yüzleşirlerdi. Ve
Mindfulness tekniği hayatımızı tamamen değiştirecek, iyi hissettirecek mistik bir araç olarak görülür. Maalesef mindfulness, böyle bir şey değildir. Söylendiği gibi bir çırpıda kendimizi iyi hissetmemizi sağlamaz.
Kendinizi iyi hissetmek için çok çalışmanız gerekir.
Bazen de sıkıntılı bir durumu geçiştirmek için kullanılabilecek etkili bir ilaç olarak düşünülür. Bu da tamamen yanlıştır.
Mindfulness tekniğiyle ilgili başka bir yanlışlık ise rahatlama tekniği olarak görülmesidir. Şimdiye kadar Mindfulness’i deneyenleriniz varsa tam olarak sizi rahatlatmadığını fark etmiş olduğunuza eminim. Amaç rahatlamak ise başvurabilecek bir sürü teknik vardır. Mesela bunlardan bir tanesi de yogadır.
Diğer bir yanlışlık ise, uygulama sırasında düşüncelerin tamamen gideceği varsayılır. Düşüncelerinin tamamen gitmediğini fark edenler hayal kırıklığına uğrar ve uygulamayı bırakırlar :((
Tüm bu yanlışlara rağmen bir sürü insan mindfulness’in peşinden koştuğu için siz de oralarda kendinize bir yer edinmek istersiniz. Bu
İnsan bedeninin mekaniği gereği kendi kendisini kısıtlayabilen bir yapısı vardır. Bunlardan bir tanesi hatta belki de en önemlisi, herhangi bir düşünceye takılı kalmaktır. Belli bir düşünce ve onun bağlantılı olduğu duyguya takılı kaldığınızda akıl ve kalbinizi tam kapasite kullanamaz hale gelirsiniz.
Örneğin, haksızlığa uğradığınıza dair bir düşünceye takıldınız diyelim. Haksızlığa uğrama düşüncesinin besini çaresizlik duygusudur. Çaresizlik duygunuz çok güçlü ise, sürekli haksızlığa uğradığınızı hissettiren bir şeyler olur ya da öyle olduğunu zannedersiniz. Çaresizlik duygusunun güçlü olduğu nereden anlaşılır?
Haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz halde diğer insanlar sizinle aynı fikirde değillerse çaresizlik duygunuzun çok güçlü olduğundan emin olabilirsiniz. Böylesi güçlü bir düşüncenin ömür boyu sizinle kalma riski vardır. Peki, bu neden bu kadar çok önemlidir?
Çünkü anılara verdiğimiz anlam nasıl bir insan olduğumuzu belirler. Bu
Pandemi sayesinde birçok yeni alışkanlıklar edindik. Bazılarını da geride bıraktık. Artık karantina olacak diye marketlere koşuşturmuyoruz. Eğlence hayatı sona erdi diye karalar bağlamıyoruz. Olanı olduğu gibi kabul ederek evdeki zamanımızı en iyi şekilde geçirmeye çalışıyoruz. Bu yazımda size yeni bir alışkanlık önerim olacak. İnşallah sizi buna ikna edebilirim.
Bu alışkanlığın adı ‘’şimdide kalmak’’. Şimdi de kalmak, söylendiği gibi sadece sessiz bir yere giderek, bağdaş kurup içinize dönmek anlamına gelmez. Bu alışkanlığı hayatınıza alabilmek için her neyi yaparsanız yapın, sadece onunla birlikte kalmanız yeterli olacaktır. Kar yağıyorsa karla birlikte kalın. Koşarken koşmayı deneyimleyin. Bir yere giderken varmayı deneyimleyin. Bir önceki gün birisi size yalan söylediyse, boş verin takılmayın ona. Bu dünyada yalan söylemeyen bir insana rastlayamazsınız, herkes yalan söyler…Anda kalın, yalan söyleme anının geçmişte kaldığını hatırlatın kendinize. O sırada tam yanınızda size bir şeyler söyleyen birisi varsa onunla birlikte kalın. Bunu yaparken zihninize