İnsan bedeninin mekaniği gereği kendi kendisini kısıtlayabilen bir yapısı vardır. Bunlardan bir tanesi hatta belki de en önemlisi, herhangi bir düşünceye takılı kalmaktır. Belli bir düşünce ve onun bağlantılı olduğu duyguya takılı kaldığınızda akıl ve kalbinizi tam kapasite kullanamaz hale gelirsiniz.
Örneğin, haksızlığa uğradığınıza dair bir düşünceye takıldınız diyelim. Haksızlığa uğrama düşüncesinin besini çaresizlik duygusudur. Çaresizlik duygunuz çok güçlü ise, sürekli haksızlığa uğradığınızı hissettiren bir şeyler olur ya da öyle olduğunu zannedersiniz. Çaresizlik duygusunun güçlü olduğu nereden anlaşılır?
Haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüz halde diğer insanlar sizinle aynı fikirde değillerse çaresizlik duygunuzun çok güçlü olduğundan emin olabilirsiniz. Böylesi güçlü bir düşüncenin ömür boyu sizinle kalma riski vardır. Peki, bu neden bu kadar çok önemlidir?
Çünkü anılara verdiğimiz anlam nasıl bir insan olduğumuzu belirler. Bu anlam negatif enerjilerle besleniyorsa dünyaya ve insanlara karşı bakış açımız da negatif olacaktır.
Mesela kızınız, oğlunuz ya da çok sevdiğiniz bir dostunuzla birlikteyken, zihin son derece sakindir. Yoldan çıkaran arzu ve istekler ortaya çıkmaz. Kötü alışkanlıklara ayıracak zaman bulamazsınız. Peki, o zaman ne yapacağız?
Sevgiyi attıracağız. Böylesi önemli bir şeyin hayatınızdaki varlığı ya da yokluğu, sevginin çağrıştırdıklarıyla ilgilidir. Sevgi konusunda bir şeyler istediğiniz gibi gitmiyorsa cevap, sevginin sizin için çağrıştırdıklarında saklıdır. Zaten bu yüzden Buddha’sı, Yunus Emre’si, Mevlana’sı, sürekli ‘’sevin hep sevin’’ demişlerdir.
Sevgi gibi başka bir önemli kelimeden daha bahsetmek istiyorum. Bu kelime, Affetmek. Diyelim ki, affetmenin çağrıştırdıkları size karşı yapılan haksızlıkları sineye çekmek olsun. Haksızlığa uğradığınıza inandığınız tek bir olayın yükünü hayatınız boyunca taşırsınız. Bu durumu değiştirmek isterseniz, affetme ve affetmemenin size çağrıştırdıkları üzerinde değişiklik yapmanız gerekir. Değişiklik yapmadığınız takdirde nelerin olacağı nettir. Kin, nefret, öfke. Bunlarla beslenerek aydınlanmayı başarmış birine rastlayamazsınız.
Affetmek ve sevgi basit kelimeler gibi görünseler de çağrıştırdıkları, sizi daraltabilir de ferahlatabilir de. Meşhur karma lafı var mesela…
Karma, basit anlamda, burada olma sebebinizdir. Burada olma sebebinizi nasıl değerlendireceğiniz tamamen sizin seçiminizdir. Haksızlık deneyimi üzerine hayatınızı yapılandırabilir ya da geçmişte olanları geride bırakabilirsiniz. Dışarıda bu seçimi yapmanızı engelleyecek dış güçler yoktur. Fakat iç güçler vardır.
İç güçler, siz ölene kadar her gün, her anınızda sizinleler. İç güçlerden ne kadar fayda ya da zarar göreceğiniz sevgi, affetme gibi basit kelimelerin çağrıştırdıklarında gizlidir.
Örneğin, diğerlerini sahip oldukları şeylerden dolayı kıskanmak yerine, diğerlerinin sahip oldukları şeyler için sevinmeyi tercih edebilirsiniz. Kıskançlığın hiçbir faydası yoktur. Kıskançlık, diğerlerinin sahip olduklarını size veremez. Fakat sevgi getirebilir.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel Kavunoğlu