Gerçek şu ki, saatlerce meditasyon yapmak yerine her anı meditasyondaymış gibi farkında olarak yaşamak çok önemlidir. Her anı farkında olarak yaşadığınızda günün birinde bir de bakmışsınız kendi kendinizin terapisti olmuşsunuz.
Peki, kendi kendinizin terapisti olmak neden önemli?
Dünyada var olan kaosun mimari bizleriz. Zihninizde beliren düşüncelere inandığınız an ya kaos başlıyor ya da aydınlanma. Örneğin bu içerikte yazılanlara gerçekten inanmadığınız sürece meditasyona başlamayacaksınız.
Hayatınızdaki bir şeyleri çok istediğiniz halde bir türlü hale yola koyamadıysanız, sebebi diğer insanlardan ziyade kendi zihninizdir. Zihninize de sizden başkası bakamaz. İşte bu yüzden de kendi kendinizin terapisti olmak çok önemlidir. Kendi kendinizin terapisti olmaya başladıkça, sizi başarısızlığa sürükleyen gerçeklerden ve gerçek niyetinizden uzaklaştıran duygu ve düşüncelerin neler olduğunu fark etme becerisini kazanırsınız. Ama yine de sizi, başarısızlığa sürükleyenin birtakım insanlar olduğu konusunda ısrarcıysanız, en iyisi bu yazıyı okumaya son vermektir. Büyük bir ihtimalle içerik zihninizin hoşuna gitmeyecektir. Okumaya son vermeden önce arada bir kendinize şu soruyu sormanızı öneririm;
Sizi gerçekten rahatsız eden diğerlerinin yaptıkları mı? Yoksa sizi rahatsız ettiklerini düşündürten düşünceler mi?
Hayatınıza insafça hükmeden, sert ve şiddete meyilli yapan tek şey sahip olduğunuz inançlardır. İnançlar zihinden geçen herhangi bir düşünceye tutunduğunuzda ortaya çıkarlar. Kötü değillerdir. Aksine size hizmet ederler. İnançların nasıl oluştuğu ile neler yaptığını anlamak önemli. Anne ve babanızdan öğrendiklerinizin dışında kalan inançlar, kendinizi koruma ihtiyacı hissettiğiniz anlarda ortaya çıkarlar. Bu çok normal bir durum gibi gözükse de iki sene önce olmuş bitmiş bir olayla ilgili inancı taşımaya devam etmek, yanlıştır.
Her anınızı meditasyon yaparmış gibi farkındalıkla geçirdiğinizde kaosu yaratan duygu ve düşüncelerinize tanıklık edersiniz. Tabii bu çok uzun soluklu bir çalışmadır. Size enteresan şeyler vaat etmez, sadece var olanı fark etmenizi vaat eder. Kendi kendinizin terapisti olmaya hazırsanız meditasyonu nasıl yapabileceğinize dair bilgileri paylaşmak istiyorum.
Her sabah ve/veya akşam kendinize 5 ya da 10 dakikalık randevu vermekle başlayın. Bu da bir hafta boyunca kendinizle 35-70 dakika birlikte olacağınız anlamına gelir. Bu ve bundan sonraki yazımda bahsedeceğim teknikler basit ama güçlü uygulamalardır. Önemli olan bunlardan hangisinin size uygun olduğunu belirlemektir. Bunu da en kolay deneyimleyerek anlayabilirsiniz. Hadi başlayalım;
Öncelikle meditasyon için en uygun zaman aralığını belirleyin. Hatta şimdi ajandanızı açın ve randevu saatinizi not alın. Dikkatinizin dışarıdaki seslere çok fazla çekilmeyeceği bir zaman aralığı olsun. Meditasyonu yerde ya da sandalye üzerinde oturarak yapabilirsiniz. Bedeniniz rahat fakat tetikte olsun. Sırtınızın dik olmasına özen gösterin. Gözleriniz açık ya da kapalı olabilir. Başlangıçta gözlerinizi kapatmanızı öneririm.
Dikkatinizi yavaş yavaş tüm görüntü ve seslerden uzaklaştırın ve düşüncelerinizi izlemeye başlayın. Düşüncelerinizi durdurmaya ya da yok etmeye çalışmayın; sadece gözlemci olun. Yargılamadan, yorum yapmadan, düşüncelerle birlikte sürüklenmeden, yalnızca düşüncelerinizi izleyin.
Bir sonraki yazımda diğer uygulamaları paylaşacağım. Bu uygulamayla ilgili sorularınız olursa bana yazın.
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Sibel Kavunoğlu
Bu yazı hoşuna gittiyse Mindfulness Gerçeğine Gel başlıklı yazımı da okuyabilirsin