Milletçe huyumuz kurusun; Yerine yenisi gelmeyecek kadar özel sanatçılarımızın kıymetini yaşarken bilmemek adettendir! Hadi onu kabullendik artık! Ama Fazıl Say gibi; bütün dünyada saygı gören ve dünyanın her köşesinde ayakta alkışlanan bir sanatçıya yapılanlar giderek utanç boyutunu aşmaya başladı!
Adamın fikrini zikrini kendine bırakıp; dinlediğinizde resmen ayaklarınızı yerden kesen ve yeteneği karşısında kulaklarınıza inanamadığınız sanatıyla ilgilenmek kimsenin aklına gelmiyor! Ben bir kez canlı dinledim, hâlâ düşündükçe tüylerim ürperiyor, Türkiye’ye değil, dünyaya gelmiş sayılı dehalardan o...
Toptan yasakla, kökten hallet!
Ömer Hayyam’ın dizelerini Twitter sayfasında retweet ettiği (yani kendi de yazmamış, başkasının yazdığını paylaşmış) için 10 ay hapis cezası aldı. Kiminle konuşsam ve fikrini sorsam yorum aynı: “Say’a yapılan olacak iş değil!” Üstelik aynı satırları retweet eden başkaları da var, Say ceza alıyorsa onların her biri de aynı cezayı almalı; hukuk karşısında hepimiz eşit değil miyiz yoksa? Bir de şunu merak etmeye başladım; bu ifade özgürlüğünün sınırları nerede başlayıp nerede bitiyor? Ne yazarsak ceza alırız, ne yazarsak almayız?
Madem
Bazı dizilerde izlemesi o kadar keyifli karakterler var ki, herkesten öne çıkıyor, resmen parıldıyorlar. Mesela ‘Merhamet’ dizisinin ‘Narin’e takıntılı şekilde aşık ağır abisi ‘Sermet Karayel’
Mustafa Üstündağ, karaktere öyle bir hayat veriyor ki, onun olduğu sahneler gelsin diye sabırsızlanı-yorum. Bir yandan çok sert görünüp herkesi korkuturken, bazı anlarda da dünyanın en yumuşak kalpli adamına dönüşüyor. Hele sağ kolu Ali’yle olan komik muhabbetleri efsane!
Gerçek hayatta ‘Sermet’ gibi bütün hayatını sevdiği kadına adayanını hiç duymadım ama son bölümdeki; ‘Narin’in parfümünden koli koli alıp bir tencereye koyma ve gelip geçerken onun kokusunu koklama fikri beni benden aldı. Ne aşk yahu!
Diğer favori karakterimse ‘İntikam’ dizisinde Yağmur’un intikam savaşındaki destekçisi ‘Hakan Eren’...
Engin Hepileri, zeki, muzip ve esprili ‘Hakan’ rolünde döktürüyor. Onun sahnelerini izlemek apayrı bir keyif. Karakterin giyim stili de çok farklı ve hoş ama aynen ‘Sermet’in ‘Narin’e olan aşkındaki gibi; ‘Hakan’ın ‘Yağmur’a yaptığı dostluk gibisine de rastlamak zor normal hayatta. Biz de dizi karakterlerinden besleniyoruz işte, ne yapalım!
FENERBAHÇE’DEN RÜYA GÜNLER
Galatasaray
İkoncanlara 30 bin TL’lik güneşlenme teklifi, Tuba Ünsal’ın köpeğini anma partisi iddiası, Mustafa Topaloğlu’nun Serdar Ortaç’ın jüri üyeliğine tepkisi... Hepsi de “Yok artık!” dedirtiyor.
- Bodrum‘da bir işletmecinin Eda Taşpınar ve İvana Sert’e kendi
mekânında güneşlensinler diye para teklif etmesi...
Ve şezlongda serilip keyif yapmak için kendilerine teklif edilen 30 bin TL’yi az bulan ikoncanların daha çok para istemesi! Ne adaletsiz bir dünya ki çoğu insan o parayı gece gündüz çalışarak bir senede bile kazanamıyorken;
bazılarıysa güneş altında pineklemek için bile yetersiz buluyor.
- Tuba Ünsal’ın ölen köpeğini anmak için ev partisi düzenlediği iddiası...
Bunu ilk duyduğumda Tuba Ünsal’a diyecek söz bulamadım, o bu konuda çıkan haberleri yalanladıktan sonra da böyle bir haber uyduranlara diyecek söz bulamıyorum. Zira bu Ünsal’ın fazlasıyla tepki çekeceği bir haber ve gerçek olmadığı halde yapılması büyük haksızlık.
Aşağıdaki liste, benim başıma gelenlerden sadece bir kısmı. Eee arkadaşsız da olmuyor, en iyisi az ama sağlam arkadaşa sahip olmak, güveneceğin kişileri iyi seçmek
* Yalnız ve mutsuz arkadaşınla, tapılacak karakterde birinin arasını yaparsın. Arkadaşın mutluluğu bulunca ilk tekmeyi sana atar!
* Kariyer sıkıntısındaki arkadaşınla iş bulana kadar maaşını paylaşır, işini de sen bulursun. Sırtını ilk olarak sana döner!
* Hastalıktan yatak döşek yatan arkadaşının başında bekler, ilacına, portakal suyundan alacağı vitamine kadar sen hesaplarsın; iyileşince ilk seni unutur!
* Mutsuz arkadaşınla sabahlara kadar oturup dertleşir, sıkıntısını paylaşırsın; derdi geçince koyduysan bul!
* Birlikte iş yaptığın arkadaşına “Faydam olsun” der, destek çıkarsın, rahata erince o senin için aynı şeyi düşünmez!
* Sürekli birbirinin arkasından konuşan iki arkadaşının arasında helak olur, ortamı yumuşatmaya çalışırsın; ara düzelince duble tekme yersin!
Hayatı resmen taciz altında Cem Yılmaz’ın. Haber yapılmayan gün neredeyse yok. Ama saygılı halini bozmuyor, ben olsam Tazmanya canavarı gibi döne döne dalardım millete
‘Yılmaz Ailesi alışverişte’, ‘Yılmaz Ailesi tatile çıktı’, ‘Yılmaz Ailesi tatilden döndü’, ‘Cem Yılmaz eşine cip aldı’, ‘Cem Yılmaz arabasının kapısını açamadı’, ‘Cem Yılmaz ve Ahu Yağtu eczaneden ağrı kesici aldı(!)’, ‘Kemal Bebek kontrole gitti’, ‘Kemal Bebek hastanede’, ‘Kemal Bebek sünnet oldu’, ‘Kemal Bebek anestezi sonrası görüntülenmekten kurtulamadı(!)‘.
Cem Yılmaz ve ailesi hakkında haber yapılmayan gün neredeyse yok. Hadi ilginç bir olay olsa da bunun haberini yapsalar anlayacağım ama neredeyse ‘nefes almaları’ bile haber oluyor. Kendinizi onların yerine koyun ve hayatınızın her saniyesinde gözetlenmenin ne büyük bir kabus olduğunu düşünün! Evinizden burnunuzu uzattığınız anda gözler üzerinizde, dayanılır gibi değil!
Sonra da “Cem Yılmaz neden agresifleşti?” diyorlar! Yine iyi sabrediyor, hayatı resmen ‘taciz altında’ ama saygılı halini bozmuyor, ben olsam Tazmanya canavarı gibi döne döne dalardım millete valla!
NEDEN DiJiTAL DETOKS?
California’da ‘dijital detoks kampları’ düzenleniyormuş,
İzleyicinin birlikte görmeyi sevdiği dizi oyuncularının her birini alıp başka bir diziye koyarak reyting yarışını onun sürüklemesini beklemek, hem oyuncuya hem izleyiciye haksızlık
Örnek verelim; Beren Saat, Kıvanç Tatlıtuğ ve Selçuk Yöntem’le oynadığı zaman gayet başarılıydı, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizisinde güçlü bir ekiple birlikte ve Engin Akyürek’in karşısında oynarken yine öyleydi... ‘İntikam’ dizisindeyse aynı parlaklığı yakalayamadı. Demek ki Beren’in başarısı birlikte rol aldığı oyuncularla yakından ilgili.
Bu konuda Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat’i geçti ve hangi oyuncularla oynarsa oynasın, ekipte kim olursa olsun o hep başarılı olacağını ve her projede parlayacağını gösterdi. Onun başarısı ekibe veya karşısındaki kadın oyuncuya değil, kendisine bağlı tamamen.
Eski Türk filmlerinde Kadir İnanır’la Türkan Şoray, Ediz Hun’la Hülya Koçyiğit gibi örnekler neden yıllarca birlikte oynadı? Halk onları birlikte izlemeyi seviyordu çünkü. Şimdiyse reyting yarışı izleyicinin bir arada izlemek istediği isimleri birbirinden ayırıyor ne yazık ki.
Engin Akyürek nerede?
Hazır Engin Akyürek’in de adı geçmişken sormadan duramayacağım. Neden hiçbir dizide rol almıyor?
Kışın karanlık, soğuk ve kas-vetli günlerinde hem spor yapmak hem de yediklerine dikkat etmek insana daha bir zor geliyor. Eh hazır kalın giysilerin altına da saklanabili-yorken çoğumuz kendimizi salıyoruz. Hele bir de hayatımızda yolunda gitmeyen bir şeyler varsa...
Bu çoğunluğun arasına yıllardan sonra ilk kez ben de dahil oldum. Geride bıraktığımız kış aylarında hamburgerden soslu makarnalara, kebaptan dönere, cipslerden çikolatalara kadar aklınıza gelebilecek şişmanlatıcı ne kadar şey varsa onlarla besledim kendimi. Ve bir güzel semirdim tabii! Şimdi 7 kilo fazlam ve hep fit görmeye alıştığım vücudumdaki yağlarımla baharı selamlıyorum!
Aranızda benim gibi yumurta kapıya dayanınca harekete geçenler olduğunu biliyorum. Ağır yemeklerden uzak durup, sağlıklı ve dengeli beslenmeye geçiş yapmak, yağ ve karbonhidratı azaltmak (hatta çabuk kilo vermek için karbonhidratı bir süre kesmek daha iyi), miskinliğe son verip hareketi artırmak, tempolu yürüyüşler yapmak (spor hocam yağ yakımını hızlandırmak için 6-7 saat arayla günde iki kez kardiyo yapmayı öneriyor), yağ yakımının düşmanı alkolü tüketmemek gibi değişiklikler aynaya bakmanın ve giyinmenin kâbus değil keyif
Baştan söyleyeyim Burcu Esmersoy bu programı sunmamalı! Zira o kadar güzel ki, ona bakmaktan yarışmaya konsantre olamıyoruz!
Burcu Esmersoy için, “Programı idare edemez” diyenlerin aksine; ilk yayın heyecanı sebebiyle ve Bülent Ersoy’dan fena çekindiği için (Hangimiz çekinmeyiz ki?) biraz tedirginliği hissedilse de çok sempatik ve her zamanki gibi başarılıydı. Açık sarı elbisesinin içinde kuğu gibi zarif ve hoş görünüyordu.
* Bülent Ersoy fevkaladenin fevkindenin de fevkinde tatlıydı. Hele Orhan Baba’ya dönüp “Burcu’nun bacakları ne güzel değil mi?” diye sormasına ve “Ama Orhan bu tip sorulara cevap veremez” diyerek Gencebay’ın eşi Sevim Emre’den korktuğunu ima etmesine bir saat güldüm.
* Bülent Ersoy’un bazı zamanlar gördüğümüz sinirli ve herkesi korkutan tavırlarını bir kenara koyarsak; ne kadar tatlı, zeki ve esprili bir kadın... Onu hep bu izlemeye doyulmayan haliyle görmek istiyoruz. Geceye damgasını vuran kişi kesinlikle Diva’ydı.
* Bülent Ersoy’un yarışmacılar için yorum yaparken kullandığı müzikal terimlerin çoğunu izleyenlerin ve hatta yarışmacıların da anlamadığına eminim. Öte yandan işini ne kadar ciddiye aldığını bu yarışmada da her ayrıntıya dikkat