Bugünlerde Sinan Akçıl dinleyicilerine hazırladığı yeni yıl sürprizi için hummalı bir çalışma içinde, yeni şarkısı ‘1001 Gece’yi 31 Aralık gecesi tam da 2016’ya girerken ilk kez ekranda söyleyecek. Bir gece ansızın çıkmış ortaya ‘1001 Gece’! “Sözleri uyurken aklıma geldi, uyumaya devam edemedim, kalktım şarkıyı bitirdim” diye anlattı bana.
Aslında bu ara yeni bir şarkı çıkarma planı yokmuş ama ‘1001 Gece’ gerçekten de bekletilecek gibi değil, o da hemen paylaşmak istemiş.
“Bi güneş doğuyor hep üstüne, bitiyor diyemiyorum. Aklıma geliyor 1001 gece ve sana kıyamıyorum” diyor şarkıda. Şarkıyı erken dinleyen şanslılardan biri olarak hikayesinden, sözlerinden, müziğinden çok etkilendim. Fena bir duygu patlaması yaşatıyor.
Arada kalmış aşıkların hikayesi...
“Arada kalmış aşıkların hikayesini anlattım” diyor Akçıl. Hani hakikaten arada kalanların hissettikleri bundan daha iyi dile dökülemezdi.
Bir de öyle farklı ve sevimli bir promosyon çalışması düşünmüş ki, bugüne kadar böylesi hiç yapılmadı. Emel Sayın, Hülya Avşar, Beyaz, Ebru Şallı, Demet Akalın, Sadettin Saran, Cengiz Semercioğlu, Ahmet Çakar gibi sanat, spor, basın ve iş dünyasından dostları kısa Instagram
Hamilelik döneminin bazı kadınlar için epey zor geçtiği malum, yaşamadım bilmiyorum ama kimileri bunu gayet normal kabul edip süreci atlatmaya bakarken, hangi sebeple bu derece ün ve servet kazandığına hiç anlam veremediğim Kim Kardashian gibi tiplerin yaptığına bakın!
Kocası Kanye West, hamile eşine destek olmak için elinden geleni yaparken Kim Kardashian, bir milyon dolarlık bir mücevherle poz verip paylaşımın altına da, “Bu zor hamilelikte böyle bir hediye çok hoşuma gider” diye yazmış. Dünyada yaşam savaşı veren, zor durumdaki milyonlarca kişiden hiç haberi yokmuş gibi davranan bu şımarık tiplere deli oluyorum!
Zaten Kanye West de tüm dünyanın gözüne sokulan bu paylaşımı son derece şımarıkça ve nankörce bulmuş. Allahtan kadın doğurdu sonunda, bu sefer de doğum hediyesi istemiştir kesin!
Bir böyleleri var işte, bir de şımaracak lüksü hiç olmayanlar var... Bu durumda var olmayan şey ise hayatın adalet sistemi sanırsam!
MODU DÜŞÜK OLANLARA...
Önemli birkaç iş halletmek için acil olarak geldim bu kez Londra’ya. Fazla gezecek vaktim olmadı, sabahtan koşturmaya başlayıp akşamları yorgunluktan bayılmacalı günler geçirdim. Terör korkusuyla metroya da binemeyince cefayı ayaklarım çekti haliyle!
İngiliz sterlininin neredeyse 4.5 TL’sine ulaşmış olması da ayrı bir kabus tabii! Buradayken son zamanlarda kilo almış olduğuma sevindim valla! Normal kilomun üzerine çıkınca alışveriş yapasım olmuyor çünkü, belki de bir ‘kendimi cezalandırma şekli’dir bilinçaltımda! Bu arada Londra’ya her geldiğimde mide fesadı geçirene kadar yemek yediğimi de belirtmeliyim. Dönüşte ölümüne diyet beni bekler, zaten yemek görmek istemiyorum artık, o vaziyetteyim! Gezme vakti bulduğumda gördüklerimi paylaşmadan olmaz tabii...
Harikalar diyarında hissetmek
Winter Wonderland: Her sene Noel zamanı Hyde Park’a aynen ismi gibi harikalar diyarı kuruluyor. Dev eğlence parkında dolaşmanın keyfini hiçbir şeye değişmem, kendimi bazen filmlerde, bazense rüyada gibi hissediyorum orada gezerken...
Yalnız anneyle gidilmemesi lazımmış onu anladım! Zira benimki tehlikeli bulduğu neredeyse bütün lunapark aletleri için ayrı ayrı; “Buna binersen hakkımı
Altı yıl önce Milliyet Cadde’de yazdığım ‘Dejenerasyon Had Safhada!’ başlıklı ilk yazımı hatırlıyorum da... İstanbul’da bir ilişkiyi korumanın ve sürdürebilmenin ne kadar zor olduğundan, insan karakterindeki bozulmanın nerelere vardığından ve bunun topluma ne kadar zarar verdiğinden bahsetmiştim. Yıllar içinde de bu konularda defalarca yazdım. Toplum polisi değilim, ben de genç bir insanım ama değerlerimizi koruma konusunda, dürüstlükte, saygıda, ilişkilerde iyice dibe vurduk, daha ne kadar zorlayacağız?
Kaan Tangöze’nin yasak ilişki yaşadığı kadının yaptığı açıklamaları okuyunca bir anda beynimde çaktı ilk yazımın başlığı... Bugünkü yazıya da cuk otururdu! Gözlerim yuvalarından fırladı kadının söylediklerini görünce: “Kaan’la ilişkimiz onlar evlenmeden önce başladı ve hep sürdü, biz zaten saklanmıyorduk, ortaya çıkması bizi etkilemedi, karısı bir ‘boşanacağım’ diyor bir vazgeçiyor bakalım” gibi akıllara zarar ve ahlak yoksunu şeyler söylemiş.
Yani demek ki karşındaki adam evlenmek için seni değil başkasını istemişken, ortada bir aile ve iki çocuk varken hâlâ yanlış ötesi ilişkiyi; göğsünü gere gere tüm toplumun önünde açıklamakta, alenen doğrulamakta bir sakınca kalmadı
DJ Yasin Keleş ve Tan Taşçı çok sevdiğim arkadaşlarım, sadece kendilerini değil, birlikte yaptıkları işleri de çok seviyorum! İlk feat projeleri ‘Ara Ara’ öyle büyük bir başarı kazandı ve o kadar sevildi ki tekrar bir araya gelmeleri şarttı zaten bence!
Yasin ‘Ara Ara’nın başarısından sonra yeni şarkı için acele etmedi, çok uzun süre araştırdı, çalıştı, nasıl ince eleyip sık dokuduğuna, işine gösterdiği özene şahidim. Ve ‘Paşa Paşa’ bu kadar beklemesine acayip değdi!
Söz ve müziği Tan’a, düzenlemesi Yasin’e ait olan yeni proje şarkının klibi birkaç gün içinde bir milyon izlenmeyi geçti gitti bile.
Şarkıya da, klibe de bayıldım. O hep görmeye alıştığımız ‘set-up başında kulaklığıyla duran DJ’ klişesinden uzak, normal hayattaki eğlenceli hallerini yansıttıkları, çok keyifle izlenen bir video çıkmış ortaya. Şarkının sonundaki ‘falan’ kelimesi bile ikisinin de normalde çok kullandığı bir kelime, yani ‘Paşa Paşa’ A’dan Z’ye her şeyiyle çok Yasin Keleş, çok Tan olmuş!
Bu çok samimi ve yüksek enerjili şarkıyla, ‘Ara Ara’yla kırdıkları rekorları da geçeceklerine eminim. Bizim adamlar yine yapmış yapacaklarını!
AFERİN DEMESİ EKSİK KALDI!
Kaan Tangöze’nin eşi Seçkin
Türkiye’nin en prestijli, kazananlarına ayrı bir gurur ve mutluluk yaşatan ödül törenlerinin başında geliyor Altın Kelebek... Pazar akşamı gerçekleşen dev törenin etkisi hız kesmeden devam ediyor!
Gecenin sunuculuğunu üstlenen Halit Ergenç’in başarılı, esprili ve yerinde olsam, sahneye çıkan bazı sevimsiz tiplerin yaptıkları karşısında sinirden köpüreceğim anlarda dahi sempatisini hiç bozmadığı sunumu bir harikaydı.
Gülşen popstar kelimesinin sözlük karşılığı olduğunu Altın Kelebek gecesinde de gösterdi! Sahne şovundan danslarına, birbirinden zevkli üç ayrı kıyafetle kendine gösterdiği özene, ödül alırken sanki onca başarı kendisine ait değilmiş gibi egodan uzak, mahçup tavırlarına kadar her şeyine yine bayıldım. Özellikle uzun, daracık beyaz elbisesinin içinde kalem gibi vücuduyla harika görünüyordu. Hastasıyım kendisinin!
Sahnenin bir diğer yıldızı yeni popstar Edis oldu. En iyi çıkış yapan solist ödülünü alan Edis, Avrupai sahne şovu ve danslarıyla yıktı geçti. “Star olunmaz star doğulur” lafının canlı kanıtı Edis’in sahne kostümü de çok iyiydi. ‘Benim Ol’un klibinde oynayan Cemre Kemer’in klipteki dansını sahneye taşıması hoş bir sürpriz oldu.
Serhat Hacıpaşalıoğlu, yabancılardan
Yabancı televizyon dizilerine sarıp, günlerce uyku dahi uyumadan o dizilerin karşısına kurulan ve her sezonunu bitirene kadar kafasını kaldırmayan arkadaşlarımın bu haline hiç anlam veremezdim. Ta ki geçen gün Amerika’nın ünlü dizisi ‘The Walking Dead’e aynı şekilde kilitlenmiş olan bir arkadaşımın evine gidene kadar!
Kendisi dünyadan kopmuş şekilde kafasını ekrandan hiç çevirmediği ve bölümleri peşi sıra izliyor olduğu için, “Ben de bir bakayım onunla birlikte” dedim ve oturdum yanına! Hay o koltuğa hiç oturmaz olaydım, izim çıktı koltukta yeminle!
Dünya üzerindeki herkese bulaşan bir virüs nedeniyle ölenlerin zombiye dönüştüğü, zombilerin hızla çoğaldığı, yakaladıkları insanları yediği, kan gölünden geçilmeyen, insanda iştah namına bir şey bırakmayan (Aslında kilo kontrolü açısından faydalı bir dizi!) ve sürekli iğreneceğiniz sahnelerle dolu bir yapım. İnsanlar önce zombilere karşı hayatta kalma mücadelesi verirken, sonrasında bu kez birbirleriyle ölümüne mücadele etme noktasına geliyor. Hatta zombilerin insanlardan daha az zararlı olduğun noktasına varıyorsunuz neticede!
Dizinin çekici bir yanı yok kanımca ama burun kıvırarak izlediğim diziye fark etmeden öyle bir
‘Uzaklarda Arama’ filminin fragmanındaki ‘Bir Türkan Şoray filmi’ yazısı bile beni fazlasıyla heyecanlandırmaya ve duygusallaştırmaya yetti! Düşünsenize Türkiye’nin biricik Sultanı, Türk sinemasının büyük efsanesi tam 24 yıl aradan sonra, hayatında beşinci defa yönetmen koltuğuna oturdu ve onun gözünden yepyeni bir sinema filmi izlememiz için emek verdi. ‘Uzaklarda Arama’, her şeyden önce sırf bir Türkan Şoray filmi olduğu için çok özel ve çok heyecan verici...
Senaryosunu Onur Ünlü’nün yazdığı film proje aşamasındayken; hikayesini ilk olarak Sultan’ın kendi ağzından dinleme şansım olmuştu. Bir şehir pavyonu kasabaya taşınmak zorunda kalınca, kasaba erkeklerinin sevinçten havalara uçup, kadınlarınınsa sinirden deliye dönmesiyle başlayan; bazen gülerek, bazen hüzünle izleyeceğimiz hikayeyi özetlerken; Şoray’ın gözleri heyecanla parlıyordu. Çekimlerin bir an önce başlayıp bitmesi, filmin seyirciyle buluşması için sabırsızlandığı her halinden belliydi.
Hem Şoray’ı, hem de milyonlarca hayranını heyecanlandıran büyük buluşma bu cuma, 27 Kasım’da gerçekleşiyor! Çok değerli oyuncuların rol aldığı filmin yapımcısı ve oyuncusu olarak karşımıza çıkan Yağmur Ünal’ı izlemek için de