Angelina Jolie ve Brad Pitt’in ayrılmalarına neden olan ‘Müttefik’ filmi, II. Dünya Savaşı sırasında gizli ajan ve tetikçi olarak çalışan bir kadınla adamın yasak olmasına rağmen yaşadıkları aşkı anlatıyor.
Bugüne kadar filmle ilgili olumsuz eleştiriler yapıldı, ben bunlara katılmıyorum. Konusu, kurgusu, yönetimi güzel ve sonuç etkileyici, zevkle izleniyor.
İlginç tesadüf
Dikkatli izleyicinin gözünden kaçmayacak enteresan bir tesadüf var: Angelina Jolie ve Brad Pitt de iki ajanı canlandırdıkları ‘Mr. and Mrs. Smith’ filminde yakınlaşıp aşık olmuşlardı.
Fransız sinemasının en güzel kadınlarından Marion Cotillard ve Pitt, bu ajan filmiyle aşk söylentilerine neden oldular. Bunun filmin reklamı için özel çıkarılmış bir söylenti olduğunu düşünenler ‘Müttefik’i izlerken bu düşüncelerini değiştirir kanımca!
Cotillard, sadece güzel değil, dünya sinemasının en yetenekli ve doğal kadınlarından biri. Angelina’dan daha sevimli oyunculuk, inanılmaz seksi sahneler ve seçilmiş en feminen kıyafetlerle birleşince ortaya kusursuz bir kadın görüntüsü çıkıyor.
Eh, Pitt ne kadar profesyonel olsa da bu etkiden kurtulamamış olması mümkün. Cotillard’ın ‘Sevgilimden hamileyim’ açıklamasının ardından Brangelina
Bu hafta İstanbul’da çok keyifli olacağına inandığım iki alışveriş şenliği var. Çeşitli markaların ürünlerine bir arada ulaşmak bir yana, sosyalleşmek ve neşeli vakit geçirmek için de birebir bu şenlikler.
6 Aralık Salı günü Shangri-La Bosphorus Hotel’de Stars Project 2 Yılbaşı Karnavalı Alışveriş Şenliği gerçekleşecek. Türkiye’nin sevilen markalarının katılacağı karnavalda, workshop’lar da yapılacak. Proje gelirinin Türkiye Yardım Sevenler Derneği Beyoğlu Şubesi'ne bağışlanacak olmasıysa güne ayrı bir anlam katıyor.
7-8 Aralık’ta Volkwagen Arena’da bu yıl dördüncüsü düzenlenen Zubizu Yılbaşı Alışveriş Günleri var.
Seçkin marka ve tasarımcıların standlarını gezmenin yanı sıra, yeni ürün tanıtımları ve kültür-sanat etkinlikleri de göreceğiz. İki şenliği de kaçırmam vallahi, çıkın çıkın gidin hanımlar!
BARIŞ ARDUÇ FARKINDA!
Hafta sonu planlarım arasında Gupse Özay’ın yeni filmi ‘Görümce’ye gitmek var, fragmanlardan gördüğüm kadarıyla çok eğleneceğiz.
Dove markasının 10 bin 500 kadın ve genç kızın görüşlerine dayanarak yaptığı Güzellik ve Özgüven Araştırması dikkatimi çekti. Türkiye’de son beş yılda güzelliğine güvenen kadınların oranında önemli bir düşüş olduğu ortaya çıkmış. Aynı düşüş, hayat tatmini ve genel mutluluk oranında da görülüyor.
Mutluluk ve hayat tatminini dış etkenler fazlasıyla etkiliyordur. Eksikliğinin; insanın ruh sağlığından sosyal hayata kadar her şeyini sekteye uğrattığı özgüveninse, kişinin tamamen kendi kontrolünde olduğuna, yani kendine gösterdiği özenle şekillendiğine inanıyorum.
Araştırmaya göre, Türk kadınlarının yüzde 60’ı dış görünüşünden memnun olmadığı zaman sosyal aktivitelere de katılmamayı tercih ediyor. Yine fiziğinden memnun olmayan kadınların yarısından fazlası, kendi görüşlerini savunamıyor ve kararlı davranamıyor. Üstelik sağlıklarına özen göstermeyi de bırakıyorlar. Yani anlayacağınız, kendimize güvenimizi bir kere kaybedince, iyice salıveriyoruz. Saldıkça da durum kötüye gidiyor ve içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Çözüm: Kendine özen göstermek
Her birimizin erişmesinin mümkün olmadığı, ancak bilinçaltımıza dayatılan güzellik standartlarının baskısını bir kenara koyup, zihnen ve bedenen
Klavyenin başına geçen aslan kesiliyordu önceleri. Hedef aldığı kişiyle yüz yüze gelse asla söyleyemeyeceği sözleri sosyal medya üzerinden yağdıran tipler türemişti. Zaman içinde iş iyice çığrından çıktı; aşağılık hakaretler, ağıza alınmayacak küfürler, beddualar, saygısızlığın, rezilliğin binbir türlüsünü görmeye başladık. Özellikle ünlü isimler bu durumda fazlasıyla mağdur oluyor. Milletin anasını babasını da geçtiler, çoluğuna çocuğuna dil uzatıyor, ağızlarına geleni yazıveriyorlar.
Bunu yapanlarda ahlak olmadığı kesin de, “Bana yapılsa ne hissederdim?” diye de mi düşünmüyorlar anlamıyorum. Hakaret ve beddualara maruz kalan kimi isim ağır cevaplar veriyor, kimi görmezden gelmeye, umursamamaya çalışıyor, kimiyse Buse Terim Bahçekapılı gibi olayı mahkemeye taşıyor. Terim’e sosyal medyada ağır hakaretler eden kişi suçlu bulundu ve hapis cezasına çarptırıldı. Gerçi yatılmayacak bir hapis cezasındansa yüklü bir para cezasının daha caydırıcı olacağına inanıyorum.
Yine de inşallah bu karar, sosyal medya hadsizlerine örnek olur da insanların soyuna sopuna sövmeden önce iyice bir düşünürler başlarına gelecekleri! Buse Terim bu rezilliği affetmemekle çok iyi yapmış, sağlam bir gözdağı
Köy hayatına olan sevgim çocukluğumdan kalma... Çocukken yaz aylarının tümünü bütün sülale Altınoluk’ta geçirirdik. Hem annemlerin, hem de bizim tüm çocukluğumuzu geçirdiğimiz, ailemiz için büyük anlamı olan (Öyle ki rahmetli dedem Mehmet Ünaldı vasiyeti gereği oradaki köy kabristanında yatıyor) Altınoluk’taki bizim zamanımızda yaşanan o tatlı köy hayatının bitişi, oranın bile şehirleşmiş, dağ yamaçlarına kadar betonlaşmış olması içimi yakıyor.
Geçen hafta sonu şehir kaosundan uzaklaşma ve köy hayatı yaşama özlemimi gidermek için Karasu-Resuller Köyü’ne gittim. İlk iş telefonumu attım bir kenara, bütün hafta sonu elime almadım. Telefonsuzluk başlı başına bir huzur kaynağı zaten.
Tarladan yeni toplanmış sebzelerin, dallarından yeni koparılmış meyvelerin kokusu, tadı bambaşkaydı. Şehirde yediğimiz hiçbir sebze ve meyvenin sağlıklı olduğuna inanmıyorum. Ne koku, ne tat var, hormon basılmış, görüntüden ibaret yiyecekleri tüketiyoruz.
Gece saatlerce gökyüzünü izledim, çıt çıkmayan bir sessizliğin ve doğanın ortasında. Yıldızlar o kadar yakın görünüyordu ki, uzansam dokunacak gibiydim. Aynen Altınoluk gecelerimdeki gibi... Ve şehirde gökyüzünü bile doğru dürüst göremediğimizi fark
Uzun zamandır gitar dersi almak isteyip, işten güçten fırsatını bulamadığım çok özel bir rock gitaristi ve elektro gitar hocası Selim Işık. Ondan ders almak isteyen benim gibi sayısız insan var. Ve bu sayısız kişinin arasında da; özel gitar dersini karşılama imkanı olmayan veya İstanbul dışında yaşadığı için Işık gibi önemli bir hocayla çalışma şansı bulunmayan gençler var. Işık’ın yetenekli ve hevesli ancak imkanı olmayan gençler için yarattığı projeyse tüm isteyenlere ulaşacak kadar etkili oldu.
Yurdun her köşesinde gitar çalmayı öğrenmek isteyenler için gitar dersi videoları hazırlayıp, karşılıksız olarak internette yayınlamaya başlıyor 2008 yılında. Toplam
100 adet gitar dersi videosu var internette.
Gençlere desteği, bilgilerini yüzbinlerce kişiyle paylaştığı bu büyük projeyle de bitmiyor. Şu anda ikincisini hazırladığı ‘Gitar Dersi Metodu’ kitabını yayınlıyor. Hatta ben de şu anda ufak ufak bu kitaptan çalışmaya başladım, gitar öğrenmeyi kolaylaştıran kendi bulduğu özel metodları akılda kalıcı.
‘Orkestram Ol’ konser serisi sürüyor...
Geçen yıl yine internet üzerinden beste ve cover’lardan olıuşan ‘Desperado’ ve ‘Eski Yeni Adam’ isimli albümlerini yayınlıyor ve Türkiye’de bir
Geç kaldığım yemeğe yetişmeye çalışırken; Reşitpaşa’nın kestirme sokaklarından geçiyordum ki, yolun ortasında aynen fotoğraftaki pozuyla oturan bu bebek kediyi gördüm.
Öyle bir yerde duruyordu ki,her an ezilebilirdi.
Onu veterinere götürdüğümde kirden yüzü gözü görünmüyordu. Levent Veterinerium’un tatlı doktorlarından İlknur Hanım onu bir güzel temizledi ve önüne mama koydu. Bizim minik, mamaya öyle bir saldırdı ki o küçücük yüzü mamaya bulandı! Açlıktan ölmek üzereymiş.
Şu anda size onu anlatırken, kendisi de battaniyesinin içinde mırıl mırıl oturuyor yanımda. Onu bulduğumdaki halini düşünüyorum da kendini rüyada sanıyordur şimdi! Yakın arkadaşım Caner alacak onu, ismini de Leo koydu.
Leo’yu gördüğümde “Acelem var” deyip durmasaydım şimdiye kadar ölmüştü. Oysa artık bambaşka bir hikaye bekliyor onu...
Diyeceğim o ki, yardıma muhtaç haldeki sokak hayvanlarını görmezden gelip, yanlarından geçip gitmeyin lütfen. Bir canı kurtarmış olmak bile o kadar değerli ki, inanın paha biçilemez.
BU KIŞIN FAVORİ ‘BRUNCH’I...
‘Başka Şansın Yok’ büyük bir aşktan bahsediyor ama sonu maalesef mutsuz bitiyor klipte...
Kız kansere yakalanıyor ve hastalığı yenemiyor. Şarkıda “Beraber öleceğiz sana söz veriyorum” diyorum ama o öldüğünde ne yapacağımı bilemiyorum, her gün gidip yattığı yerde vedalaşma yaşıyorum. Son güne kadar beraber yaşayacağına inanıyorsun ama kaderin önüne geçemiyorsun. Kuvvetli bir sevgiyi anlatıyor. Yazarken hissettiğim duygular, şimdi kliple görsele dönüştü. Yayınlandığı günden beri herkesin söylediği klipteki gerçeklik ve klibin insanlara oduyguyu geçiriyor olması.
‘Şarttır’, 55 milyondan fazla izlendi ve hızla yükseliyor. Yeni şarkı için erken değil miydi?
‘Şarttır’ apayrı bir duygu yaşatıyor insanlara ama bu şarkının duygusunu da bir an önce vermek istedim. Uzun zaman sonra tekrar duygusal bir dönemdeyim, bu da kolay yakalanmıyor. ‘Başka Şansın Yok’ kalbimin şu anki kılavuzu ve herkesle paylaşmak istedim. ‘Şarttır’ ise inşallah yine 100 milyonu görecek gibi gözüküyor.
Klibin senaryosuna siz mi karar verdiniz?
Evet, sonra yönetmenlerim Hasan Kuyucu ve Levent Erçetingöz’le de konuştuk. Miami’deki iki gün süren çekimden sonra “Bir eksik var” dedim. Mezarlık ve cenaze sahnesinde ısrar ettim.