ONLARI GÖRMEZDEN GELMEYiN!
Geç kaldığım yemeğe yetişmeye çalışırken; Reşitpaşa’nın kestirme sokaklarından geçiyordum ki, yolun ortasında aynen fotoğraftaki pozuyla oturan bu bebek kediyi gördüm.
Öyle bir yerde duruyordu ki,her an ezilebilirdi.
Onu veterinere götürdüğümde kirden yüzü gözü görünmüyordu. Levent Veterinerium’un tatlı doktorlarından İlknur Hanım onu bir güzel temizledi ve önüne mama koydu. Bizim minik, mamaya öyle bir saldırdı ki o küçücük yüzü mamaya bulandı! Açlıktan ölmek üzereymiş.
Şu anda size onu anlatırken, kendisi de battaniyesinin içinde mırıl mırıl oturuyor yanımda. Onu bulduğumdaki halini düşünüyorum da kendini rüyada sanıyordur şimdi! Yakın arkadaşım Caner alacak onu, ismini de Leo koydu.
Leo’yu gördüğümde “Acelem var” deyip durmasaydım şimdiye kadar ölmüştü. Oysa artık bambaşka bir hikaye bekliyor onu...
Diyeceğim o ki, yardıma muhtaç haldeki sokak hayvanlarını görmezden gelip, yanlarından geçip gitmeyin lütfen. Bir canı kurtarmış olmak bile o kadar değerli ki, inanın paha biçilemez.
BU KIŞIN FAVORİ ‘BRUNCH’I...
Geçen pazar henüz birkaç hafta önce başlayan brunch’ını çok merak ettiğim için İstinye
Park Zuma’ya gittim.
Gidiş o gidiş, o kadar keyifliydi ki akşama kadar çıkamadım! Karşılaştığım eş ve dostla sohbet, muazzam açık büfede yaptığım turlar derken saatlerin nasıl geçtiğini anlamadım.
Pazar günlerinin buluşma noktası olmuş Zuma, iş ve sanat dünyasından birçok isim oradaydı.
Yemeklere gelirsek; brunch deyince bildiğimiz brunch’lar gelmesin aklınıza. Sıra dışı bir açık büfe menüsü var. Ödüllü, uluslararası Japon restoranı oluşunun hakkını veriyor. Sushi cennetine düşüyorsunuz önce! O kadar çok alternatif var ki, sushi manyağı oldum yeminle! Sonra birbirinden lezzetli Japon sokak yemeklerinin sunulduğu pişirme istasyonu çıkıyor karşınıza. Tattığım her şey birbirinden güzeldi.
Son olarak masanızın ortasına bir tatlı tabağı geliyor ki, yeme de seyret, sanat eseri gibi!
Zuma’nın DJ eşliğindeki pazar brunchları bu kışın en büyük favorilerinden olacak. Benden söylemesi!
RÖPORTAJDAN KALANLAR...
Sinan Akçıl önceki gün Milliyet Cadde’de çıkan röportajımızda son dönemde kendisi hakkında merak edilen her şeyi anlattı. Onu dinlerken, ‘Genç yaşına rağmen ne kadar olgun ve her şeyi geldiği gibi kabul eden bir adam’ diye düşündüm. Kendisiyle ilgili çıkan en rahatsız edici (Yalan aşk için 100 bin dolar verdiği iddiası mesela) dedikoduları bile sükunetle karşılıyor, zeki esprileriyle ince cevaplar veriyor, anlayana... Neden Türkiye’de fan ordusuna sahip az sayıdaki sanatçıdan biri olduğunu onu yakından tanıdıkça daha da iyi anlıyorum.
İşine saygısı öyle büyük ki, her şeyle bizzat kendisi ilgileniyor, başarılı kariyerini ince ince işliyor. Yeni şarkısı ‘Başka Şansın Yok’la yine hedefi 12’den vurdu. Her dinlediğimde, klibi her izlediğimde gözlerim doluyor, öyle içe işleyen bir şarkı... Ve yakında yurt dışına açılacak, Eurovision başarısının üzerine çok daha büyük başarılar ekleyeceğine eminim. Kimileri onun dedikodusunu yapa dursun, Akçıl her adımında zirveyi arşınlamaya devam ediyor.
Helal olsun!