Çeşme Yarımadası için endişe verici planlar

30 Ağustos 2006

Bu ihale turizmde meydana gelecek köklü bir politika değişikliğine doğru atılan ilk adımlardan biridir. İhale planına göre Çeşme-Alaçatı-Paşalimanı bölgesi dışında milyonlarca metrekare kamu arazisi özel sektöre devredilecek. Bunlar arasında Didim, Dalaman ve Manavgat bölgeleri de var. Tehlike, daha önce Mersin, Kuşadası ve Antalya'da gördüğümüz gibi, çirkinleşmeyle daha büyük boyutlarda bu bölgelerde karşılaşabileceğimizdir.Uzmanlardan aldığım bilgilerle konuyu size şöyle özetleyim:Türkiye turizmde dünya çapında bir oyuncu olma yoluna Turgut Özal'ın 1981 yılında çıkarttığı Turizmi Teşvik Kanunu'yla girdi. Yatırımcılara 49 yıl süreyle arazi tahsisi bu yasanın öngördüğü en büyük teşvikti. Devlet, planlama ve altyapıyı yapıyor, yatırımcı da üstyapıyı, yani otel veya tatil köyünü inşa ediyordu. Çeşme Yarımadası'nda, küçük bir devlet kurabilecek büyüklükte kamu arazisi Turizm Bakanlığı tarafından ihaleye çıkarılıyor. Fakat, devlet planlamayı da altyapıyı da doğru dürüst yapmadığı için, Türkiye'nin sahilleri kitle turizmine yönelik, yani ucuz turist çeken dev binalarla doldu. Altyapı neredeyse suç boyutuna varacak kadar ihmal edildi. Sonuçta Türkiye turistlerin adam başına en az para

Yazının Devamı

Bomonti'de esrarengiz iptal

29 Ağustos 2006

Bomonti'yi 49 yıllığına tahsis için yapılan açık artırmayı Mehmet Kutman'ın patronu olduğu Global Yatırım Holding kazandı. Bir gün sonra Turizm Bakanı Koç Global temsilcilerine randevu verdi ve teşekkürlerini kabul etti. Bir gün sonra ihaleyi iptal etti. Bir gün sonra aynı yeri aynı koşullarda yeniden ihaleye çıkardı.AKP'nin işadamlarıyla ilişkilerinde stili, kabalık ve despotluktur. Bomonti konusunda standarttan sapma olmadı. Koç ne yatırımı iptal ettiğini, ne de nedenini Global'e bildirdi. Kamuoyuna açıklama yapma lüzumunu da duymadı.Piyasadaki söylentiler muhtelif. Kimisine göre, AKP patronları fiyatı beğenmedi. Kimisine göre, fiyatı değil ihaleyi kazananı beğenmedi. "Global'e karşı bir tedirginlik var" diye fısıldadı bir turizm uzmanı. Başkaları da "Açık artırmayı AKP'nin ahbaplarından biri kazansaydı ihale iptal edilmezdi" dedi. Kültür Bakanlığı İstanbul'da bulunan metruk Bomonti bira fabrikasını kiralamak için yaptığı ihaleyi iptal etti. Gerçek nedeni belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.İhale, Bomonti bira fabrikasının aslına uygun olarak restore edildikten sonra 3 bin 500 kişilik kongre ve sergi merkezi ile bin yatak kapasiteli, 5 yıldızlı otel yapılmasını içeriyor. Bu

Yazının Devamı

Bazıları yangın sever

27 Ağustos 2006

İnsan eğer Kalaşnikov'la ayı avlayan türünden değilse ağlaşır, çünkü ömrü kısadır. Bir daha yangının yok ettiği yerlerde orman görmeyecek. Ama yangın doğanın umurunda değil, çünkü onun için mevsimler vardır ama zaman yoktur. Bütün zaman ona aittir.İnsan küllerinden yeniden doğamaz, orman doğar.Beş altı bin yıl önce Anadolu'nun her yeri ağaçlarla doluydu. O ağaçları kimse ekmedi. Kendiliklerinden büyüdüler. Doğanın yardımımıza ihtiyacı yoktur. Gölge etme, başka ihsan istemez. Hatta gölge bile edebilirsin. Sonunda gölgeniz bir daha gelmemek üzere kaybolacak ama o her zaman olduğu yerde olacak, her yerde yani. Bazı ağaçlar yangın sever. Çam tohumu, örneğin, ateşte pişmeden filizlenmez. Bazı ağaçlar toprak hizasına kadar yanar ama köklerinden yeniden ve eskisinden daha canlı olarak fışkırır. Örneğin keçiboynuzu, zeytin. Kıbrıs'taki büyük bir yangından sonra Beşparmak Dağları'nın yamacında daha önce orada olmayan binlerce gelincik gördüm. Acaba onların tohumlarını ateş mi filizlendirmişti?Bir fidan bile ekmeseniz yangının kül ettiği orman 30-40 yıl içinde yeniden eski haline döner. Tabii "orman vasfını kaybetti" diye ortalığı asfalt ve betonla doldurmazsanız.Ozanköy'deki bahçemde şu

Yazının Devamı

Hasankeyf Patagonya'da mı?

26 Ağustos 2006

Toplantıda iki taraf vardı: 1.2 milyar euro'luk barajı inşa edecek konsorsiyumun ve finansmanın bir bölümünü sağlayacak Almanya ve Avusturya ile kredi kuruluşlarının temsilcileri. Çevreye ve orada yaşayan insanlara zarar vereceği savıyla projeye karşı çıkan ve aralarında Greenpeace, World Wildlife Fund ve WEED'in de bulunduğu yedi sivil toplum kuruluşu.Acıdır ama Türkiye'nin en büyük altyapı projelerinden birinin kaderinin tartışıldığı bu toplantıda Türkiye'den hiçbir kuruluşun temsilcisi yoktu. Kürt Öğrenci Birliği (Verband Kurdischer Studenten) adlı kuruluştan Didar Can adlı bir bayan vardı. Ama ne projenin sahibi olan Devlet Su İşleri, ne projenin önderi olan Nurol inşaat şirketi, ne de Türk çevre ve toplum kuruluşları. Sanki Patagonya'da bir baraj yapımı tartışılıyordu.Orada baraj suları geldiğinde evini terk etmek zorunda kalacak insanların ve eski eserlerin savunması, beğenmediğimiz "gâvurlar"a düştü. Bu orada olmama hali bizim ile Avrupa arasında kurum, hassasiyetler ve mantalite açısından ne kadar büyük farklar olduğunu gösteriyor.Avrupa'da sivil toplum kuruluşları çok güçlüdür. Avrupalı bankalar ve şirketler bilirler ki çevreci kuruluşları ikna edemezlerse Ilısu Barajı'nı

Yazının Devamı

Kaldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız

25 Ağustos 2006

İstanbul'da kaldırımlar ya sökülür, ya yapılır. Bu neredeyse Dünya'nın Güneş etrafında dolaşması gibi bir doğal fenomendir.Onun için, Altunizade'deki Rum-Musevi mezarlığının çevresindeki kaldırımların sökülmüş olmasından şaşırmamam gerekirdi. Ancak, gene da biraz şaşırdım. Burası İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu yerlerden biridir. Mezarlığı çevreleyen kaldırımda yürümek için karşıdan karşıya geçmek güney Lübnan'da piknik yapmak kadar tehlikelidir. Bir zaman arabayla geçerken orada yürüyen bir adam gördüm. "O tarafa nasıl geçtin?" diye sordum, camı indirip. "Ben bu tarafta doğdum" diye cevap verdi. Geçen gün saçlarımı kestirmek için Capitol'e giderken bir baktım ki Rum-Musevi mezarlığının çevresindeki kaldırımları sökmüşler. Yıllardır Londra'ya her gittiğimde arkadaşım Philip'in Kensington'daki evinde kalırım. Kaldırımlar hep aynı. Bir defa değiştirdiklerini görmedim. Bizde ise kaldırım sektöründe "kâğıt mendil felsefesi" uygulanır. Birkaç defa kullandıktan sonra at.Bizim sistem daha iyi. Tebdili kaldırımda ferahlık vardır. İstihdam yaratma etkisi de küçümsenmemeli. Eğer kaldırımlarda "sürekli değişim" politikası uygulanmasa bu kadar kaldırım mühendisi olur muydu?Bizim

Yazının Devamı

Ilısu'da finansman var mı, yok mu?

23 Ağustos 2006

O zaman, en son gelişmeleri de dikkate alarak, durumu bir daha gözden geçirelim.Başbakan'ın üç hafta kadar önce temelini attığı Ilısu için ilk aşamada 1.200 milyon euro'luk finansmana ihtiyaç var. Bunun 445 milyon euro'sunu Almanya, Avusturya ve İsviçre ihracat kredi kurumlarının vereceği ümit ediliyor. Geri kalan 755 milyon euro'su özel bankalardan sağlanacak. Ilısu Barajı inşaatına finansman bulunmadan başlandı, diye yazdım. Devlet Su İşleri Genel Müdürü Prof. Dr. Veysel Eroğlu buna itiraz etti. "Projenin tüm finansman ihtiyacı, işin yapımını üstlenen konsorsiyum tarafından sağlanmıştır. Bu hususta ihracat kredi kuruluşlarıyla mutabakat sağlanmıştır" dedi. Bir: Almanya, Avusturya ve İsviçre ihracat kredi kurumlarıyla anlaşma imzalanmadı. Bu kurumların temsilcileri halen Ankara'da ve Ilısu'da temaslarda bulunmak üzere ülkemize bulunuyor. Hafta sonuna doğru geri dönüp rapor yazacaklar. Ardından her ülkenin siyasileri kredinin açılıp açılmayacağına karar verecek.Normal koşullarda bu kredinin çoktan bağlanmış olması gerekirdi. Ama Ilısu'da koşullar normal değil. Temaslar sürüyor İki: Finansmanın en büyük bölümünü teşkil eden 755 milyon euro'luk tranşı Akbank ve Garanti Bankası

Yazının Devamı

DSİ Genel Müdürü'nün Ilısu savunması

22 Ağustos 2006

"Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı Projesi'nin yapımı, Türk Çevre Mevzuatına göre ÇED Raporu'ndan muaftır. Ancak %100 dış kredi ile yapılacak Ilısu Projesi için, finansmanı sağlayacak Uluslararası Finans Kuruluşları (IFC), Dünya Bankası (WB) kriterleri doğrultusunda, Yeniden Yerleşim Eylem Planı (YYEP) ve ÇED Raporu hazırlanması ve krediyi sağlayacak ilgili ülkelerin İhracat Kredi Acentalarına (ECAs) verilmesi Finansman Prosedürü gereğidir.Bu çerçevede, 1999-2001 yılları arasında yaptırılan YYEP ve ÇED Raporları, (...) güncelleştirilmiştir. (...) Dicle nehri sularından yararlanmak için ilk çalışmalar, (...) 1954 yılında başlatılmıştır. DSİ Genel Müdürlüğü tarafından da nehir havzası incelenmiş ve çeşitli raporlar (...) 197l yılında yayınlanan "Dicle Nehri İstikşaf Raporu''nda derlenmiştir.20 yıldan fazla bir süre içinde, yerli ve yabancı uzmanların katkıları ile zaman zaman sürdürülen bu çalışmaların bazıları sadece "Ön Çalışma", bazıları da "Ayrıntılı Çalışma" niteliğindedir. (...)Bu çalışmalar sonucunda, Dicle Nehri'nin 450-350 m kotları arasında yer alan 53 km'lik kesiminde, değişik 10 yerde baraj ekseni saptanmıştır. (...) 1975'de EİE Genel Müdürlüğü Ilısu baraj yeri

Yazının Devamı

Eve teslim Ilısu pizzası

20 Ağustos 2006

Geçenlerde Başbakan'ın temelini attığı Ilısu Barajı'yla ilgili sorumu tekrarlıyorum. Finansman maliyeti hariç 1,2 milyar dolara çıkması beklenen ama bunun iki misline çıkarsa şaşırmayacağım bu devasa proje neden bir kaynağımın sözleriyle, "eve teslim pizza gibi" bazı şirketlere tahsis edildi?Bu sorunun cevabını Hazine, Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet Su İşleri ve Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından araştırdım.Vardığım sonucu, Türkiye 'nin ihale konusunda en büyük uzmanlarından birinin ağzından özetleyeyim:"Bu işin ihalesiz yapılmasını haklı gösterecek bir mevzuatımız yok. İhale yasasında böyle bir şey yok, diğer yasalarda da yok." Neden ihalesiz yapılıyor? Bir şey daha öğrendim. Hazine de, Devlet Planlama Teşkilatı da Ilısu Barajı'nın ihalesiz verilmesine karşı çıktı. Ama her ikisi de bastırıldı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu da bu işten hoşlanmadı ama onu da sindirdiler. Bundan daha açık olabilir mi? Mevzuatın müsait olmaması. Kamunun zarara uğrama ihtimalinin yüksekliği. Dış kredi sağlanması ile işin ihalesiz yaptırılması arasında bir bağlantı olmaması. Kamu çıkarının işin ihalesiz değil ihaleli yapılmasını emrettiği. Hem yabancı devletlerden hem de bankalardan alınacak

Yazının Devamı