Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçenlerde Başbakan'ın temelini attığı Ilısu Barajı'yla ilgili sorumu tekrarlıyorum. Finansman maliyeti hariç 1,2 milyar dolara çıkması beklenen ama bunun iki misline çıkarsa şaşırmayacağım bu devasa proje neden bir kaynağımın sözleriyle, "eve teslim pizza gibi" bazı şirketlere tahsis edildi?Bu sorunun cevabını Hazine, Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet Su İşleri ve Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından araştırdım.Vardığım sonucu, Türkiye 'nin ihale konusunda en büyük uzmanlarından birinin ağzından özetleyeyim:"Bu işin ihalesiz yapılmasını haklı gösterecek bir mevzuatımız yok. İhale yasasında böyle bir şey yok, diğer yasalarda da yok." Neden ihalesiz yapılıyor? Bir şey daha öğrendim. Hazine de, Devlet Planlama Teşkilatı da Ilısu Barajı'nın ihalesiz verilmesine karşı çıktı. Ama her ikisi de bastırıldı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu da bu işten hoşlanmadı ama onu da sindirdiler. Bundan daha açık olabilir mi? Mevzuatın müsait olmaması. Kamunun zarara uğrama ihtimalinin yüksekliği. Dış kredi sağlanması ile işin ihalesiz yaptırılması arasında bir bağlantı olmaması. Kamu çıkarının işin ihalesiz değil ihaleli yapılmasını emrettiği. Hem yabancı devletlerden hem de bankalardan alınacak kredilerin kesinlik kazanmamış olması nedeniyle maliyetinin belli olmaması. Ilısu baraj ve hidroelektrik santralı kesin proje raporunun 1982'de hazırlanmış olması dolayısıyla eski olması, teknik, sosyal, ekonomik ve çevre koşullarının o günden bugüne radikal bir biçimde değişmiş olması. Buna rağmen projenin güncelleştirilmemesi.Uygulama projesi olmaması dolayısıyla proje maliyetini büyük oranda artırma olasılığı. Neydi bu kuruluşların itirazları? Bu hukuki bir gerekçe değil dayanaksız bir mazerettir. Bir defa Eroğlu'nun bahsettiği devletlerarası "anlaşma" değil, hükümetlerarası "protokol"dür. Bu protokoller hukuken bağlayıcı bir taahhüt teşkil etmez. Nitekim bazıları tek taraflı iptal edildi. Bazılarından elde edilen kredilerle işler ihaleli yapıldı. DSİ Barajlar Dairesi Başkanı Ali Haydar Şahin de "Usul olarak müzakere usulüyle ihale tarzına giriyor" dedi ama uzmanlardan konuyu araştırınca böyle bir usul olmadığı ortaya çıktı.Şahin, ısrar edince, protokollerin bağlayıcı olmadığını kabul etti ve ama DSİ'nin bu konuda belirleyici olmadığını söyledi, "Bana Bakanlar Kurulu ile emrediliyor, ben de yapıyorum" dedi.İşin ihaleyle en uygun fiyatla yapılması yerine ihalesiz yapılmasının sakıncası, fazla fiyata yaptırıp memleketin zarar görmesidir. Bir kaynağımın deyimiyle, "Bunu yapan kişiler kendi evine muz almak için manavla pazarlık yapar ama milyar dolarlık ihaleler devlet adına rekabetsiz biçimde birilerine veriliverir." Peki idarenin projeyi ihalesiz verirken dayandığı nedir? Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Prof. Veysel Eroğlu, tahsisin "uluslararası ikili anlaşmalara istinaden çıkarılan kararname" uyarınca yapılmış olduğunu söyledi. Çünkü devletin malı deniz, yemeyen domuzdur. Hiç kimse dini bütün Müslümanların domuz olmalarını bekleyemez. mmunir@milliyet.com.tr Neden?