Kendi rızasıyla gitmese yollayacaklar. Bunu bildiği için gidiyor.Türkiye'de girdiği bütün seçimleri kaybeden Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, parti başkanlığını bırakacağını açıklamadı. Hiçbir zaman açıklamayacak.İngiltere'de sandıkta başarı bile parti başkanlığını korumak için kâfi değil.Türkiye'de en kepaze seçim başarısızlıkları bile bir parti liderinin düşmesine yetmiyor.Blair sadece seçim sandığında başarı kazanmadı. Başına geçtiğinde İşçi Partisi ringin iplerine yapışmış, kaşı patlamış bir boksör gibiydi. Blair partiyi gençleştirdi ve iktidara taşıdı. İngiltere'ye on yıla yakın kesintisiz ekonomik gelişme yaşattı. İşçi Partisi iktidara geldiğinde İngiltere zenginler kulübü olarak G7'de kişi başına düşen milli gelir olarak yedinci sıradaydı. Şimdi, ABD'den sonra, ikinci sırada. İngiltere'de art arda üç defa seçim kazanan ilk İşçi Partisi lideri Tony Blair, parti başkanlığından ayrılacağını açıkladı. Kamuoyu yoklamaları İşçi Partisi'ni hâlâ önde gösteriyor. Ancak Blair parti içindeki desteğini kaybetti. Dış politikada Irak politikası, Lübnan'da ateşkes sağlanması konusunda ayak sürçtüğü için eleştiriliyor. İçeride ise sağlık ve eğitim gibi sahalarda gerekli
Arabaya binip diğer koya gidiyorum. Orada da aynı köpükler var. Tekrar arabaya binip başka bir koya gidiyorum. Orada da durum aynı. Akdeniz bir lağım haline geldi. Her yer böyle. "Canı cehenneme" deyip suya giriyorum ama içim rahat değil. Kulaçlarımın meydana getirdiği hareket suda köpüklerin oluşmasına neden oluyor. Maskenin camından altımda yüzen küçük balıklar görüyorum. Açık ağızlarından içeri giren suyun içindeki oksijenle yaşıyorlar. Acaba suyun tadının değişmiş olduğunun farkında mıdırlar?Ayağıma bir şey takılıyor. Naylon torba olmalı. İğrenerek itiyorum. Dalgaların üzerinde kıyıya vurduktan sonra dağılmayan köpükler var. Sudan başka bir şeyin köpüğü. Kimyevi bir pislik. Kim bilir neyin kalıntısı. Birkaç kilometre batıdaki otelin denize boşalttığı çamaşır suları olabilir. Böyle yüzmenin keyfi yok. Çabuk kulaçlarla dışarı çıkıyorum. Mayomu çıkarıp belime havlu sarıyorum. Oturacak yer arıyorum ama üzerinde katran olmayan bir tek kaya yok.İçimi kasvet kaplıyor. Daha tatilin ilk günü. Etrafa bakıyorum. Issız koyu bir uçtan diğer uca kaplayan çakıllar, denizin dışarı attığı veya buraya gelen tek tük insanın terk ettiği plastik pisliklerle kaplı. Bitkiler bitkin. Toprak
CTP, İngiltere'deki İşçi Partisi gibi gücünü sendikalardan alıyordu. Ateistti. Sosyal demokrattı. Türkiye'den herhangi bir partiden çok Rum işçi sendikalarının partisi olan komünist AKEL'e yakındı. Bundan dolayı Türkiye, özellikle askerler tarafından, aforoz edilmişti.CTP geçen sene iktidara geldi. Parti başkanı Mehmet Ali Talat Rauf Denktaş'ın yerine cumhurbaşkanı seçildi. Yardımcısı, disiplinsiz bıyıklı Ferdi Sabit Soyer başbakan oldu.Şimdi CTP ile AKP hükümeti arasında derin bir aşk yaşanıyor. Bu aşk o kadar büyük ki alnı secde görmemiş CTP patronları AKP'yi memnun etmek için Tayyip Erdoğan'ın iktidara gelmesinden sonra yaygınlaşan camilerdeki Kuran kurslarını yasallaştırma çalışmaları yapıyor. Kıbrıs'taki koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) muhalefette iken Türkiye'nin "ne maaşını, ne memurunu" istiyordu. Nakaratı "Kıbrıs Kıbrıslılarındır" idi. Adanın birleşmesi, "Türkiye'li veya Türkiye'siz"Avrupa Birliği'ne girmek, birinci amaçtı. Miniskül bir ayetullah haline gelen Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer'in aktif olarak siyasete karıştığı için görevinden alınması lazım. Yönlüer bazı milletvekillerinin ayartılması ile CTP-DP koalisyonun yıkılmasında kilit bir
KKTC'nin ünlü kamuoyu araştırmacısı Muharrem Faiz'in bulgularına göre KKTC'de 52 gece kulübü (genelev daha gerçekçi bir isim olabilir) ve 24 kumarhane var. Kabaca her 11 000 kişiye bir kumarhane, her 5 000 kişiye bir gece kulübü, her 4 000 kişiye bir konsomatris düşüyor.Kıbrıs'ta bu günlerde meydana gelmekte olan siyasi yer kapmacada kumar ve fuhuştan gelen rantın oldukça önemli bir rolü var.Rant sadece fuhuş ve kumardan kaynaklanmıyor. Kalkınma Bankası, Turizm Fonu, Şans Oyunları Fonu gibi, koalisyon ortaklarına bağlı, milyon dolarlık fonlar var. İstifa eden, koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile küçük ortak Demokrat Parti (DP) arasındaki anlaşmazlık sadece reformlar veya Kıbrıs sorununun yönetimi konusunda değildi. Perde arkasında bu fonların kullanımı ve turizm amaçlı arazi tahsisiyle ilgili büyük tatsızlıklar yaşanıyordu. KKTC dünyada adam başına en çok genelev ve kumarhaneye sahip olan ülkedir. Kişisel ve siyasi tercihlerin rol oynadığı, rasyonelliğin ve şeffaflığın yerine keyfilik ve yolsuzluğun geçmiş olduğu uzun zamandan beri konuşuluyordu.Bu fonlar ve onları kontrol eden bakanlıklar yeni koalisyon ortakları arasında yeniden paylaşılacak. Her ne
Tayyip Erdoğan önce Kıbrıs sorununun idaresi konusunda kendisiyle anlaşmazlığa düşen baba Rauf Denktaş'ı eledi. Serdar'ın seçimlerden en büyük parti olarak çıkan Cumhuriyetçi Türk Partisi ile hükümete girmesine ise rıza gösterdi. Ama Serdar, kısmen babasının verdiği ilhamla, Kıbrıs sorununda şahin bir tutum alınca hem AKP hem de CTP ile arası bozuldu.Serdar'ın kendi deyimiyle, "Buradakilerin rahatsızlığı oradakilerin rahatsızlığıyla örtüştü ve düğmeye basıldı. Talep buradan gidince onlar da açıkça devreye girdi." Koalisyon bozuldu.Bundan sonra Erdoğan'ın Kıbrıs sorununda atacağı adımlara hükümetten muhalefet gelmeyecek. Örneğin, Erdoğan limanları ve havaalanlarını Rumlara açmak isteseydi Serdar buna mani olacaktı. Yeni oluşum Ankara ne derse onu yapacak.Bu, Kıbrıs sorununu Türkiye'nin Avrupa Birliği yolculuğunda engel görenler için iyi haber. Demokrat Parti Başkanı Serdar Denktaş'ın Kıbrıs'taki koalisyondan elenmesiyle AKP hükümeti KKTC'de iradesini hiçbir engelle karşılaşmadan yürütebileceği bir pozisyon elde edecek. CTP iktidarda yoluna Erdoğan'ın kendisine hediye edeceği, milliyetçi-İslamcı-AKP klonu bir partiyle devam edecek. Bu parti Erdoğan'ın yakınları tarafından ayartılan
Amaç Kıbrıs konusunun idaresinde Türkiye'ye sorun çıkaran Serdar Denktaş'ın başkanı olduğu Demokrat Parti'yi saf dışı bırakmak, yerine kuruluş halinde olan AKP klonu partiyi ikame etmektir. Güvenilir kaynaklardan öğrendiğime göre, koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ortaklığı bizzat Erdoğan'ın olurunu aldıktan sonra bozdu.Gelişmelerde kilit rol oynayan, Erdoğan'a çok yakın iki kişi var: Başbakan'ın dış politika danışmanlarından Şaban Dişli, Erdoğan'la dostluğu eskilere dayanan KKTC Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer. (Defalarca aramama rağmen her ikisine de ulaşamadım.) Cevap basit. Kıbrıs'taki koalisyonun bozulmasını teşvik eden Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye'nin parasıyla adada yeni bir parti kurulmasını finanse ediyor. Güvenilir kaynaklar, Yönlüer'in, ana muhalefet partisi, CTP ve DP'den birçok milletvekiliyle görüştüğünü söyledi. Erdoğan'ın yeni kuruluşa her türlü desteği vereceğini aktardı. Bu milletvekillerinden Kemal Dürüst bana şunları söyledi: "Yönlüer'le Diyanet İşleri Başkanlığı'nda bir defa görüştüm. Yeni oluşuma katılırsam Türkiye'ye daha fazla hizmet edebileceğimi söyledi. Her türlü imkânın bu oluşuma verileceğini anlattı. Yer almayacağımı
"Karda yaklaşık 80 kilometre hızla ilerliyoruz" diye yazdı daha sonra. "Bu sürat şart, çünkü ayı çok uzaklardan motor sesini duyup dört nala kalkıyor.""Baş döndürücü bir sürat sonunda" ayıyı görüyorlar. Kış uykusundan uyanmış, belki 850 kiloluk, nesli tehdit altında, azman bir yaratık. "İnanılmaz büyük" diye hatırlıyor Güldemir yazısında. "Her adımında sanki yer titriyor. Etrafından dolaşarak, muhtemelen yöneleceği bir tepenin arkasına geçiyor, yürüyerek yukarıya tırmanıyoruz. Ayı yaklaşık iki kilometre ötede ve ip çekmiş gibi bizim tepeye doğru geliyor." Habertürk'ün patronu Ufuk Güldemir 2004'te ayı avlamak için Sibirya'nın Pasifik Okyanusu'na uzanan Kamçatka Yarımadası'na gitti. Bir ayı rehberi tuttu. Kar motoruyla yola çıkıp karlı tundrada ayı izi aramaya başladılar. Koca oğlan 150 metre yaklaştığında Güldemir tetiği çekiyor. Mermi ayının omzuna isabet ettiğinde "Sanki yanardağ patlıyor. Koca cüsse önce sırt üstü yere yıkılıyor, sonra ayağa kalkıyor ve göğsünü, kurşunun değdiği yeri ısırmaya çalışıyor. Önüne geçilemez bir öfke topu, 100 bin beygir gücünde bir motorlu testere, kulakları sağır eden, adamı zürriyetten kesen bir hiddet çığlığı."Güldemir tekrar tetiği çekiyor. Ve
Birinci marangoz, "500 milyon liraya olur bu iş" demiş. "Malzeme 200 milyon, işçilik 200 milyon, 100 milyon da kâr."Bürokrat ikinci marangoza dönmüş:"Siz aynı işi kaça yaparsınız?""2.5 milyar lira...""Nasıl olur bu kadar fiyat farkı?""1 milyar bana, 1 milyar size" demiş ikinci marangoz, "500 milyonu da bu arkadaşa veririz, kapıyı yapar."Bu fıkrayı geçen gün İrfan Öztürk adlı okuyucudan aldım. Bürokratın ihaleyi kime verdiği fıkrada yok. Ama fıkranın başlığının "AKP usulü ihale" olduğuna göre, açık. İşte bu günleri de gördünüz Sayın Başbakan. Hükümetinizin yolsuzlukları artık fıkralara konu oldu.Oysa siz, "Bize Ak Parti bile demek istemiyorlar" diye kızıyordunuz. "Dokunulmazlıkları kaldıracağız" kampanyasıyla seçimi kazanmıştınız. Halk köhne partileri ve yolsuzluğa bulaşmış politikacıları kovup sizi çoğunlukla iktidara getirdi. Ama siz hemen "Dokunulmazlıklar önceliğimiz değildir" deyiverdiniz. Ardından hortumları önlemek için IMF ve Dünya Bankası'nın baskısıyla, çıkarılan ihale yasasını değiştirmeye başladınız. Ahbap çavuşlara ihale dağıtmak kolay olsun diye.Her şey, yeni bir iştahla, eskilerin bıraktığı yerden devam etti. Meclis Genel Kurul salonunun giriş kapısının tamiri