Kurtulduğu yer Batman'ın Arıca köyü. Şimşek, yoksul bir çiftçi babanın dokuz çocuğundan en küçüğüydü. Babası okuma yazma bilmiyordu ama çocuklarının hepsini okuttu. Bayındırlık'ta memur olan biri hariç hepsi öğretmen oldular. Dört yaşına kadar Türkçe konuşmasını bile bilmeyen Şimşek, bir kardeşten diğerine pas edilerek ve her sene takdir alarak Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne kadar geldi. Oradan da en üst derecede mezun oldu. "Babam yaşlı olmasına rağmen tarlayı, bağı bırakmadı" dedi Şimşek. "Tatillerde köye gidip yardım ederdim. Çobanlık yaptım. Tarlada çalıştım."Üniversiteden sonra Etibank'tan burs aldı ve finans dalında mastır yapmak için İngiltere'ye, Exeter Üniversitesi'ne gitti.Şimşek mastırını bitirince zorunlu hizmetini yapmak için 1993'te Ankara'da Etibank'ta çalışmaya başladı ama onu önemsiz bir işe verdiler. AKP'nin Merrill Lynch'ten çalıp Gaziantep'ten milletvekili adayı gösterdiği Mehmet Şimşek çocukluğunu hatırlayınca "Kurtulabilmem bir mucize" diyor. Birkaç ay sonra ekonomist olarak Amerikan Büyükelçiliği'ne girdi. Dört yıl çalıştıktan sonra ona ABD'de çalışma hakkı veren green card'ı aldı. Onunla Antep'te konuştuğumda "Rüyalarımda Wall Street'te çalışmak
Belediye başkanı "Kolay" dedi. Bir süre sonra belediyenin arsaya bitişik kaldırımı ve yolu şirkete sattığı duyuldu. Şirket istediği kat yüksekliğini elde etti. Belediye başkanı.... AKP'liydi. (Daha sonra milletvekili oldu.) Ama hangi partiden olduğu önemli mi? Bugün bir partidendir, yarın bir başka partiden. Partiler değişir, düzen değişmez. Bugün belediye ve merkezi hükümetin yaptığı kamu harcamalarını partililer ve onların arkasında duran tarikatçılar yönetiyor. AKP'liler AKP'lilere, tarikatçılar tarikatçılara, belediyedekiler önce kendilerine, sonra yandaşlarına rant ve iş dağıtıyorlar.Bunların dışında kalanlar sürekli zemin kaybediyor.Yarın onlar gelir. Onlar yemeye başlar. Karakterler değişir, roller aynı kalır.Kaldırım olayı bazı mahalli gazetelerde yazıldı ama etki uyandırmadı. Büyük gazetelerin illerde muhabirleri var. Ama bu ve buna benzer haberler İstanbul basınına pek yansımaz. Tipik mahalli muhabir İstanbul'dan aldığı maaşla geçinemeyeceği için başka bir iş tutar ve bu işten kâr etmesi ildeki güçlü kişilerle iyi geçinmesine bağlıdır. Arsa, şirket sahibinin istediği yükseklikte bir bina yapacak genişlikte değildi. Belediye başkanına gitti. Birçok mahalli muhabir
Bunun muhtelif nedenleri var ama en önemlisi buğday rekoltesindeki düşüştür.Ülkenin buğday tüketimi yılda 18 milyon tondur. Bu yıl rekolte 17 milyon ton oldu. Türkiye Ziraatçılar Derneği'nden aldığım bilgiye göre, üretim ile tüketim arasındaki açık bu yıla has değil. "Türkiye buğdayda kendine yeter bir ülke olma durumunu kaybetti" diye konuştu dernek başkanı İbrahim Yetkin.Rekoltenin düşüşü fiyat artışının ana nedeni oldu. Bir ikinci neden, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) hububatta düzenleyicilik rolünü terk etmesidir.Bir kamu kuruluşu olan TMO geleneksel olarak piyasaya girer ve, gerekirse, müdahale edip fiyatları düzenlemek için, buğday stoklar veya ithal eder. TMO haziranda buğday fiyatını 42.5 kuruş/kilo olarak açıkladı. Ama kendisi bu fiyattan "hiç" denecek kadar az buğday satın aldı. "Cumhuriyet tarihinde ilk defa TMO 67.000 ton alım yaptı. Hiçbir şey değil bu. Buğdayın yüzde 99'u tüccarın elinde. Bunların sayıları taş çatlasa 15 değil. Fiyatı onlar belirliyor" diye konuştu Yetkin.İki gün önce buğday 53 kuruş/kiloya tırmandı. Bu, ürününün kaldırılmasının ardından iki ay geçmeden fiyatın yüzde 20'den fazla artması demektir.Ekmekçiler doğal olarak fiyatı bu oranda artırmak
Kazakistan devlet yatırım fonu Kazyna (Kazakça hazine anlamına geliyor) Petkim'e ortak olacak.Petkim ihalesini kazanan Rus-Kazak konsorsiyumunun ortaklık yapısında "dört beş güne kadar" önemli değişiklikler olacak. Hatırlanacağı üzere Petkim Petrokimya Şirketi'nin yüzde 51'inin özelleştirilmesine 2 küsur milyar dolarla en yüksek fiyatı Rus-Kazak ortaklığı verdi. Ortaklığın yüzde 54 ile en büyük hissedarı Troika Dialog adlı Rus yatırım şirketinin özel sermaye kollarından biriydi. Geriye kalan hisseleri aşağı yukarı eşit oranda iki Kazak şirketi paylaştılar: Şekerbank'ın da ortağı olan Kazak zenginlerine ait Invest Group Eurasia ve Caspi Neft petrol şirketi.Rusya'nın en büyük ve en prestijli yatırım bankası olan Traoika Dialog'un ana hissedarının Ermeni olması ve işin stratejik değil özel sermaye yatırımı izlenimini vermesi kamuoyunda tepki yarattı.Yürürlüğe konan şirinlik kampanyasının amacı bu izlenimleri silerek özelleştirmenin önünü açmak.Kampanyanın unsuru özelleştirmeyi kazanan konsorsiyumun ortaklık yapısında yapılacak değişikliktir.Konsorsiyuma danışmanlık hizmeti veren InterConsult yöneticisi Haluk Ulusoy'dan öğrendiğime göre konsorsiyum üyelerinden her biri hissesinin
Yetmiş küsur milyon insanın seçmeni sandığa gidip bunların arasından 550 kişiyi Meclis'e seçiyor.Demek ki milletvekillerini seçen halk değil parti başkanlarıdır. Genel seçimlerde seçilen milletvekili değil "parti başkanı vekili"dir. Sorumlulukları millete değil, parti başkanınadır. Milletin değil, parti başkanının isteklerine göre tutum alırlar çünkü kaderleri, ikballeri millete değil, parti başkanına bağlıdır.İstikbal millete değildir, lidere yakınlıktadır. Parti başkanları sultan, milletvekilleri onun tebaasıdır. Eğer milletvekillerinin çoğu silik, hiçbir konuda fikri olmayan, parti başkanın her dediğini şak şak alkışlayan tiplerse nedeni budur.Yetişmiş, kişilik sahibi, güçlü insanlar politikadan uzak durur çünkü böyleleri itaat ve sadakat üzerine kurulu ilişki içine girmek istemezler. Sistem şu şekilde çalışıyor. Yedi küsur kişi yedi bin küsur milletvekili aday adayı seçiyor. Geçen hafta Gaziantep, Kahramanmaraş ve Kilis'i dolaşırken, uzaktan, teorik olarak bildiğim bu olgunun sahada nasıl çalıştığını gördüm. Kilis'te ön seçim olsa kesin elenecek bir kişi bir partide liste başına kondu. Gaziantep'te aday listelerinde Gaziantepli olmayan adaylar var. Bazıları aday oldukları
"En çok parayı verene satarım. Alanın şirketi ne yaptığı umurumda değil" denebilir."Para en önemli unsur değil. Alıcı şirketin faal olduğu sektörde sağlam bir oyuncu olsun, şirketi büyütsün" denebilir.Geçen hafta yapılan Petkim Petrokimya A.Ş özelleştirmesinde, Telekom özelleştirilmesinde olduğu gibi, birinci amaç güdüldü. Petkim'e iki küsur milyar dolarla en yüksek fiyatı veren üç ortaklı konsorsiyumun içinde parası olan veya milyar-dolarlık borç bulabilecek birçok kuruluş ve kişi var. Ama petrokimyacı yok. Ürününü Petkim'de değerlendirecek petrol sahibi de yok.Oysa Petkim'in petrokimyacıya ihtiyacı var. Şu nedenle: Petkim'in borcu yoktur ama emsallerine göre kârlılığı düşüktür çünkü entegre değildir, kendi ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla kurulmuş bir rafinerisi yoktur. Petkim'in ihtiyacı böyle bir rafineri kuracak, eskiyen tesisi modernize edecek bir ortaktır.İhaleyi kazananların bu tarife uydukları kanaatinde değilim.Petrokimyacı olmayanlar neden petrokimya şirketi satın alıyorlar? Hem de piyasa fiyatının yüzde 181 üzerinde fiyat vererek? Bir şirketi özelleştirirken değişik amaçlar güdülebilir. Muhtemelen, çok zaman geçmeden daha da pahalıya satabilecekleri için. Bu sonuca
Ne ortaklar açıklama yapıyor ne de bu bilgileri aylardan beri dosyalarında bulunduran Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı.Çok mu büyük bir sır?Öğrendiğime göre, alıcı konsorsiyumdaki en büyük ortak yüzde ellinin üzerindeki hissesiyle Troika Dialog. Troika Dialog Rusya'nın en büyük ve en eski yatırım bankası ve en prestijli finans kurumlarından biri. Müşterileri arasında biralarından tanıdığınız ve Rusya ve eski Sovyet ülkelerinde yatırımları bulunan Efes Beverage Group var. Troika Dialog endüstrici değil. Eğer alışveriş gerçekleşirse, zaman içinde, hissesinin büyük bir bölümünü veya tamamını başkalarına satıp çekilecek. Müstakbel alıcılar arasında Kazakistan milli petrol şirketinden Çalık grubuna kadar birçok kuruluşun adı geçmeye başladı bile. Petkim'i alan üç ortaklı konsorsiyumda kimin ne kadar hissesi olduğu gizli tutuluyor. Petkim'in geniş bir arazisi, rafineri ve elektrik santralı lisansı var. Bunlar büyük para edecek.İkinci en büyük ortak olan Invest Group Eurasia'nın ortaklarını tanıyacaksınız. Bunlar kısa bir süre önce Şekerbank'ın yüzde 35 hissesini satın alan Kazak Bank TuranAlem'in ortakları. Konuyu yakından izleyen bir uzmanın sözleriyle, "Bank TuranAlem bu
Dizimin dibinden ayrılmayan okuyucularım iklim değişikliğine karşı çare olarak nükleer enerjiyi desteklediğimi bilirler. Enerji konusundaki araştırmalarıyla ünlü Oxford Research Group (Oxford Araştırma Grubu) bu konuda bana katılmıyor. Konuyu benden daha iyi bildiğine göre birkaç gün önce açıkladığı son araştırmasına kulak verelim*: Nükleer enerji, afet boyutlarında iklim değişikliğine yol açacağından endişe edilen karbondioksit salımını azaltmak da derde deva değil. Tersine, nükleer silah yapımında kullanılabilecek kalitede madde bulunabilirliğini müthiş artırarak nükleer silahların yaygınlaşması ve nükleer terörizm tehlikesini büyütecek.Hoş değil mi? Oxford Research Group ucuz ve temiz enerji sağlayacak diye lanse edilen "nükleer rönesans"ın bir "rüya" olduğu düşüncesinde.Hesabı basit. Önümüzdeki 25 yıl içerisinde elektrik talebi yüzde 50 artacak. Halen inşaat halinde bulunan nükleer santral sayısı 25. Plan aşamasında bulunan 76, niyet halinde 162 nükleer santral var ki bu niyetlerin çoğu, muhtemelen, gerçekleşmeyecek. İşi bir de bilenden dinlemek gerekiyormuş. Halen faaliyette bulunan reaktör sayısı 429. Bunların birçoğu ekonomik ömürlerinin sonuna yaklaştı. Yerlerine