Denge

20 Ocak 2008

Ona yukarıdan bakan otuza yakın güvercin var. Güvercinler yolun hududu olan taş duvarın desteklediği toprağın üzerindeki çimenlerde kaynaşıyorlar. Birkaç tanesi kalkıp karganın yanına iniyor. Onları üç dört güvercin izliyor. Arkalarından başkaları geliyor. Guk guk guk sesleri çıkararak, dans eden gelinle damadı ortalarına alan düğün davetlileri gibi, kargayı çevreliyorlar. Yavaş yavaş ona yaklaşıyorlar. Karga rahatsız oluyor, gaaaak diye bağırarak kalkıyor ve biraz önce altındaki çimenlerde güvercinlerin oturduğu ağacın alt dallarından birine konuyor. Güvercinler sırayla ekmeği gagalamaya başlıyor. Karga, dalında, sessiz, ekmeğini yiyen güvercinleri izliyor. Çimenlerde kalan güvercinler de kalkıp ekmeğin bulunduğu yere, ıslak parkelerin üzerine iniyorlar. Sonra aniden, hepsi birden havalanıp uzaklaşıyorlar. Birkaç adım atınca nedenini anlıyorum. Karganın üzerinde oturduğu ağacın altındaki çalıların arkasında canı güvercin çeken bir kedi var. Kedi başını kaldırıp kalkan güvercinlere bakıyor. Yolun diğer yanındaki ağaca yavru bir karga konuyor. Kedi duvardan atlayıp boşta kalan ekmeğe yaklaşıyor ve bir ayağıyla yere bastırıp kenarından ısırmaya başlıyor. Yeni gelen karga dalında

Yazının Devamı

Chery geliyor, Türkiye Chery'ye gidiyor mu?

16 Ocak 2008

Chery (çeri okunuyor) konusunda bir sorum var, ama bayilikle ilgili değil. 1997'de, beş devlet kurumu tarafından Anhui eyaletinde kurulan Chery Automobile Co. Ltd. Çin'in en başarılı şirketlerinden biri sayılıyor. Yüzde 7 pazar payıyla, iç binek aracı piyasasında dördüncü en büyük oyuncu. Geçen yıl dörtte biri ihraç edilen 381.000 araba üretti. Bir şirket sözcüsüne göre 2010'da satışlar bir milyon araca ulaşacak. Chery Çin'deki birçok şirket gibi ihracata dayalı olarak büyümek istiyor. 2003'te İran'da, 2006'da Rusya ve Mısır'da fabrika açtı. İsrail'de "cip" türü araba üretecek. Fiat ve Chrysler'la ortaklık anlaşmaları var. Hürriyet geçen gün Mermerler Otomotiv tarafından ithal edilen Çin malı Chery otomobillerinin bayisi olmak için 1300 kişinin kuyruğa girdiğini yazdı. Avrupa, Ortadoğu ve Amerika Birleşik Devletleri'nde fabrika kurmayı planlıyor. Ortadoğu ve Avrupa pazarlarının ortasında bulunan Türkiye bu fabrikalardan birini kapmak için mükemmel bir aday.Yarıdan fazlası otomobil olmak üzere 1997'de 1.3 milyonluk üretim kapasitesi olan bir otomotiv sektörüne sahibiz. Yetmiş milyonu aşkın nüfusuyla Türkiye Doğu Avrupa'da Chery'ye ev sahipliği yapmak isteyecek ülkeler arasında en

Yazının Devamı

Hayalet yıldızların ışığında

13 Ocak 2008

Uyku her gece insanı tutsak alır ve, gözleri bağlı bir rehine gibi, bilinmeyen, keşfi mümkün olmayan bir diyara götürür. Oradan hiç dönemeyebiliriz, dönmediğimizi bile fark etmeden götürüldüğümüz yerde kalabiliriz. Ama dönüyoruz, dağarcığımızda bu tutsaklıktan getirilmiş rüyalar, bilinmeyen diyarın esrarengiz ganimeti.Uyku her gece aynı yere yapılan ama sırrı belki de hiçbir zaman çözülemeyecek olan bir yolculuktur.Her sabah uyanmak tutsaklığın bitmesi, yeni bir günün içine dalmak için serbest bırakılmaktır. Uyanıyorum ve her şeyin bir anlamda değişmiş, bir anlamda aynı kaldığı dünyaya, orada oynadığım role geri dönüyorum. Hiçbir şeyin kesin olmadığı dünyada her şey kesin ve yerli yerindeymiş gibi geliyor bana ve size.Çok sevdiğim bu evde en çok sevdiğim yer içinde uyandığım, doğuya bakan bu odadır. Beyaz elişi perdeler, sandık, yastıklar, resimler, renklerini değişik bitkilerden almış halılar, koyu kahve renkli budaklı ahşap, kitaplar. Yılın değişik aylarında değişik açılardan gelen güneş pencerenin şeklini odada dolaştırır. Misinanın ucundaki kristal yuvarlağın içinden geçerek karşı duvarda küçük, yeşil, kırmızı, sarı renk topçukları meydana getirir. Bazen renk topçuklarını

Yazının Devamı

'Çok' başka, 'çok kaliteli' başkadır

12 Ocak 2008

Bu gerçeğin bizi bir an durup düşündürmesi gerekir. Olağan koşullarda üniversite mezunlarının daha yüksek maaşla, daha kolay iş bulması gerekir. Ama durum böyle olmaktan çok uzaktır. Bunun üç temel nedeni var. Birincisi, birkaç istisna hariç, üniversitelerdeki eğitim kalitesinin düşük olmasıdır. İkincil üniversitelerden çıkanları iş piyasası genelde reddediyor. İkincisi, üniversitelerin ekonominin ihtiyaçlarına göre ayarlanmamasıdır.Örneğin, madencilik sektörü küçük, istihdam olanakları kısıtlıdır ama üniversiteler her yıl bütün dünyanın maden mühendisi ihtiyacını karşılayacak kadar mezun veriyorlar. Üçüncüsü, siyasi nedenlerle, üniversiteye gitmek herkesin hakkıymış gibi bir izlenim yaratılmasıdır. Mümkün olduğu kadar çok kişinin üniversitelere alınma çabası standartların düşmesine neden oldu.Eğitim standardının düşmesi ülkedeki genel standart düşüklüğünün en büyük nedenlerinden biridir. Standart düşüklüğü ise azgelişmişliğin bir başka adıdır.Bu koşullar altında mantıklı olan, daha çok üniversite açmak değil, var olan üniversitelerdeki eğitimin kalitesini artırmaktır. Pazar günkü Radikal'de işadamı İbrahim Çeçen'in bağışını okuyunca bunun idrakinden çok uzak olduğumuzu bir defa

Yazının Devamı

Ülker'in Godiva ile sınavı

11 Ocak 2008

İlk defa bir Türk şirketi dünya çapında bir marka satın aldı.İsteyen bunu "Yeşil sermayenin durdurulamaz ilerleyişi" olarak görüp mateme bürünebilir. İsteyen "Yeşil sermaye durdurulamaz" deyip eteklerinden güller atarak dans edebilir. Beni Ülker'in Türkiye'de gösterdiği başarıyı uluslararası arenada da sürdürüp sürdürmeyeceği, başka Türk şirketlerinin onu izleyip izlemeyeceği ilgilendiriyor.Godiva 60 yılı geride bırakmış olan Ülker için çetin bir sınav olacak.Her ne kadar örtüşüyor gibi görünseler de iki şirket birbirinden çok farklıdır. Usta ve deneyimli oldukları konular, hitap ettikleri pazar dilimleri değişiktir.Ülker gıda ve dağıtım pazarında Türkiye'de faaliyet gösteren şirketlerin en büyüğüdür. Bisküvi ve çikolata ürünlerinde pazarın yüzde 60'ını elinde tutuyor. Ülker'in lüks çikolata markalarının Rolls Royce'larından biri olan Godiva'yı satın alması Türk özel sektöründe bir dönüm noktasıdır. Ülker pazarın alt segmentine hitap ederken, Godiva "high end" denilen üst gelir dilimine mal satıyor. Dünyanın birçok ülkesine dağılmış 450 çikolata butiği ve 9300 satış noktasıyla Godiva, Ülker ürünleri için bir "outlet" olamaz. Pahalı olduğu için Türkiye'de satış potansiyeli

Yazının Devamı

'Darbenin maliyeti 5 milyon dolar' dedi kaptan

10 Ocak 2008

Sözleşmelerin yürürlüğe girmesine birkaç gün kala, yılın son gecesi, hükümet ani bir kararla leasing kontratlarına yüzde 18 katma değer vergisi (KDV) bindirdi."Bize bu ekonomik darbenin maliyeti beş milyon dolardır" diyor denizcilik şirketinin genel müdürü olan ve adının açıklanmasını istemeyen kaptan. "Projeyi iptal etmek durumunda kaldık.""Karşı tarafla sulh yoluyla anlaşma yaparak, belli bir miktar tazminat ödeyerek sözleşmeyi fesih yoluna gideceğiz.Kaptanın hesabına göre, değeri 28 milyon dolar olan gemi, 50 kişiye iş sahası açacak, katma değeri yılda 20 milyon dolar olacaktı. "Ama vazgeçmek durumunda kaldık" diye hayıflanıyor. Denizcilik firması, Yunanlı bir firmadan gemi almak için sözleşme yapmış, finansmanı için de Garanti Leasing'le anlaşmıştı. İşte size Ankara'da masa başında, derinlemesine düşünülmeden, ilgili tarafların görüşü dinlenmeden alınan bir kararın yarattığı sonuç.Kim bilir leasing'le alınan şeyleri neredeyse beşte bir pahalılaştıran bu karar başka küçük ve orta boy işletmeleri nasıl etkiledi?Maliye Bakanlığı'nın bir yetkilisi leasing'e vergi konmasının nedeninin vergi muafiyetinin suiistimal edilmesi olduğunu söyledi. Vergi muafiyeti yatırımı teşvik için

Yazının Devamı

Fatma Kara şokta

9 Ocak 2008

Ama bir haftadır şansının dönmüş olabileceğini düşünüyor. Hükümet geçen yılın son gününde leasing kontratlarına yüzde 18 vergi koydu. Yaygın kanaat bunun sektörün cirosunu yarı yarıya azaltacağı, işten çıkarmalara sebebiyet vereceği. "Leasing işi sayesinde sektörleri, sektörlerde işlerin nasıl ilerlediğini, daha çok kimlerin yatırım yaptığını görme şansım oluyordu" diyor Fatma Kara. Ben şanslı insanların arasındayım sanırım diyor Fatma Kara. Haksız sayılmaz. Türkiye'de 15 ile 24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 19'u işsiz. O geçen sene temmuzda üniversiteden mezun oldu, eylülde bir Deniz Leasing'de krediler asistanı olarak işe başladı. "İnsanlar yatırım yapmak ya da iş hacimlerini artırmak için geliyorlardı bize. Üç dört kişilik aile şirketinin Alman menşeli koca firmaya fason üretim yaptığını görüyordum. Ve çalıştıkça görüyorum ki KOBİ'ler (küçük ve orta boylu şirketler) ekonominin dinamosu. Övünüp durduğumuz ihracat rakamlarına ulaşmamızda büyük payları var ve biliyordum ki bu insanların desteğe, teşvike ihtiyaçları var."Leasing'deki vergi avantajı KOBİ'lermiz için büyük bir şanstı. Ta ki (vergiye) kadar. Öyle bir ülkede yaşıyorum ki bir sabah işe geldiğimde, bir gecede, üzerine

Yazının Devamı

Helen Hanım'ın kuyusu

6 Ocak 2008

Yere diz çöküp parmaklarıyla toprağın derisini kaldırdı ve çiyin ıslattığı zeminin altındaki kuru toprağı gösterdi. Başıyla bahçenin yola bakan tarafını işaret etti. "O tarafta otlar sararmaya başladı." Temiz havayı içime çekip başımı yukarı kaldırıyorum. Serinliğin koyu bir mavilik verdiği gökte güneşe kafa tutacak tek bulut yok."Çiçekler açtı. Bu mevsimde çiçek açtığını hiç görmedim."Adaya geldiğimden beri yağmur yağmadı. Yürüyüşe şapkayla çıkıyorum, güneşi gözlerimden uzak tutmak için.Ya hiç yağmur yağmazsa?"Helen Hanım'ın bahçesinde Rumlardan kalan bir kuyu var" diyor bahçıvan. "Yirmi dört saat gürül gürül su çekiyorduk. Şimdi bir saat zor."Helen Hanım. Helen Hanım kim?Dün Alevkayası ile Esentepe arasındaki orman yolunda yürürken dört beş sene öncesinden pınarıyla hatırladığım, kesif bitki kokulu bir yere geldim. Orada, yolun kenarından yükselen çamlı sarp kayadan sular sızar, yolun kenarında birikintiler meydana getirirdi. Yağmur yağınca, su birikintileri taşıp yamaçtan aşağı akardı. Kayanın üzeri ıslak yeşil/sarı yosun ve likenlerle kaplıydı.Kaya kemik gibi kurumuş, yosunlar dökülmüştü.Ya hiç yağmur yağmazsa? Ne bu yıl, ne gelecek yıl, ne de ondan sonraki yıllar...

Yazının Devamı