Good morning after supper, Sinan Abi

23 Şubat 2008

Çetin tipik kansız liberal entelektüellerimizden değildir. Gerçek bir liberaldir. Dobradır. Cesurdur. Nettir. Piyasa ekonomisi ile Romeo-Juliette gibidir. Onun için söylediklerine kulak vermekte yarar var.İşte Çetin'in bir TV kanalında söyledikleri: "Ben Türkiye'nin özgürlük meselesinde AKP'nin bayrağı devraldığı zaman AKP'nin yanındaydım. AKP, özgürlük mücadelesini bırakıp da kendi tabanının partisi olmaya karar verdiği andan itibaren AKP'nin yanında durmaktan vazgeçeceğim veya vazgeçmek üzereyim. Çünkü, AKP'ye oy veren insanların tamamı, bir Müslüman partiyi desteklemek amacı taşımıyordu. Bu ülkede ciddi olarak çözülmesi gereken problemler var ve bu çözümsüzlükle hayatını sürdüren yapının değişmesi için oy kullandılar onlar... Ben de onlardan biriyim. AKP eğer kendini soktuğu şu dar polemikten çıkıp hizmet konusunda bütün toplumu kucaklayıcı tavra gelmezse, onlara oy verdiğime pişman olacağım." AKP'ye oy verenlerin büyük bir çoğunluğunun "Müslüman bir partiyi destekleme amacı" taşımadığı doğrudur. Ama amaç ne olursa olsun "Müslüman" bir partiyi iktidara getirdiler. AKP'nin tabanını teşkil eden dinciler, seçmen sayısının yüzde 10'unu pek fazla geçmez. Liberaller, AKP'nin

Yazının Devamı

Ahkâm kesme ruhsatınızı görebilir miyim?

22 Şubat 2008

Bir garibin masasına oturup yoksulluğunu hissetmeden ahkâm keserseniz, yaptığınız yorumlara kargaları bile güldürürmüşsünüz.Ne başbakanı bir garibin sofrasında oturup yoksulluğunu hissederken gördüm, ne de, bazen onları saatlerce seyretmiş olmama rağmen, gülen karga.Semt elit olmaz aslında ama, olur sayıp soralım: Neden kesilmezmiş? Kırk yıldır elit semtlerde ahkâm kesiyorum. (Pardon! Ne kırkı? Kırk bir!) Ahkâmın belirli semtlere mahsus bir kesme faaliyeti olduğunu, bazı semtlerde ahkâm kesmenin caiz olmadığını ilk defa duyuyorum. Başbakan elit semtlerde ahkâm kesilmez, demiş. Doğrusunu Başbakan biliyordur. Ulemaya sormuştur. Benim bu güne kadar bildiğim, aşırı alkol alıp gece yarısından sonra mahalleyi uyandıracak şekilde icra edilmemek koşuluyla, isteyen istediği yerde, istediği ahkâmı kesmekte özgürdür. Başbakan da ahkâm keserken, farkında olmasa bile, aynı özgürlüğü kullanıyor.Yoksa ahkâm kesme özgürlüğü, kalkınmakta öncelikli bölgelere tanınan kolaylıklar gibi, varoşlara tahsis edildi de haberimiz mi yok? Olmayabilir. "Elit semtte" oturduğumuza göre dünyadan haberimizin olmaması doğaldır. Oralarda vur patlasın çal oynasın AKP Türkiye'sinin keyfini çıkarmıyor muyuz, Başbakan

Yazının Devamı

Demir-çelik fiyatları artacak

21 Şubat 2008

Demir cevherinin fiyatı her yıl büyük madenciler ile demir-çelikçiler arasında pazarlıkla tespit edilir. Bu fiyat bir yıl boyunca her ikisi taraf için de sabit ve bağlayıcı olur.Bu yılın benchmark, yani rehber fiyatı dünyanın en büyük demir cevheri üreticisi olan Brezilyalı Vale ile Thysses-Krupp ve Nippon Steel gibi devler arasında tespit edildi. Artış genelde yüzde 65, kaliteli cevherde yüzde 71'dir.Fiyatları hangi düzeyde etkileyebileceğine için bir örnek vermek gerekirse: Tahminlere göre zam Nippon Steel'in maliyetlerini yüzde 23 oranında artıracak.Son artışla birlikte beş yılda cevher fiyatları dört misli yükselmiş oldu. Demir-çelik fiyatlarında bu yıl da büyük artışlar olacak. Nedenine gelmeden önce küçük bir hatırlatma. Piyasanın beklediğinden oldukça büyük gelen zam, dünya ekonomisindeki yavaşlama sinyallerine rağmen, Çin gibi kalkınmakta olan ülkelerdeki demir-çelik talebinin güçlü olmaya devam ettiğini gösteriyor.Yüksek fiyatlar en çok demir cevheri rezervlerinin büyük bir bölümünü işleten Vale, Rio Tinto ve BHP Billinton (son ikisi İngiliz-Avustralya şirketidir) gibi şirketlerin işine yarayacak. Bu şirketlerin pazarlık gücünün ne kadar artmış olduğunu

Yazının Devamı

Kıbrıs'taki seçimin anlamı

20 Şubat 2008

Önce Rauf Denktaş aktif politikanın dışına itildi. Geçen pazar da eski EOKA'cı Tasos Papadopulos cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetti. İngiliz sömürge yönetiminde doğan iki akım böylece rollerini tamamlayıp sahneden çekilmiş oldular.Kıbrıslı Rumlar Papadopulos'u eleyerek artık çözüm istemeyen aşırı milliyetçilerin ardından gitmek istemediklerinin çok açık bir sinyalini verdiler.Kıbrıs tarihindeki belki de en yüksek katılım bu sinyalin voltajını yükselten bir unsur oldu. 515.000 seçmenin nerdeyse yüzde 90'ı sandığa gitti. Papadopulos en az oyu alarak elendi. Kıbrıs'ta 1950'lerden beri politikaya hâkim olan EOKA'cılar ve TMT'cilerin dönemi kapandı. Gelecek pazar oyların çokluğunu alan iki aday arasında seçim yapılacak. Bunlar Avrupa Parlamentosu üyesi ve eski Dışişleri Bakanı Yannakis Kasulidis ile Komünist Partisi AKEL genel Başkanı Demetris Hristofyas'tır. Her iki aday da en erken zamanda, geçtiğimiz beş yıl içinde dondurulmuş olan toplumlar arası görüşmelere bir an önce başlamak vaadiyle kampanya yapıyor. Papadopulos'u destekleyenlerin kime yöneleceği kazananı belirleyecek.Kasulidis'in şansı belki biraz daha yüksek. Cumhurbaşkanlığı seçimi komünistler Papadopulos'tan

Yazının Devamı

Yalı

17 Şubat 2008

Yoldan ara sıra şırıltılarla otobüsler, minibüsler, arabalar geçiyor. Yüzleri Karadeniz'e dönük oturan martılar ben yaklaşınca teker teker kalkıp Boğaz'ın koridorunda uçanların arasına karışıyorlar. Durup biraz onları izliyorum. Kanatlı, minik yunuslara benziyorlar. Gözlerinin arkasındaki siyah çizgiler onlara entelektüel bir görüntü veriyor.Yıkık yalının duvarı ile Üryanizade Camii'nin duvarı arasındaki kısa mesafede gidip geliyorum. Martılar Karadeniz'e doğru kanat çırpıyor. Rüzgâr oradan estiği için zorla mesafe kat ediyorlar, akıntıya karşı kulaç atan bir yüzücü gibi. Sonra birdenbire kanat kıvırıp geri dönüyorlar ve ırmağın hızıyla sürüklenen bir dal parçası gibi, rüzgârı arkalarına alıp süratle Üsküdar'a doğru süzülüyorlar. Bir süre rüzgâr onları taşıyor, sonra kanat çırpmaya başlıyorlar. Belki oyun oynuyorlar.Burası soğuk. Benim daha haberim yok ama şu anda ateşe verilen Göksü deltasının sazlıkları yanıyor. Orası cehennem gibi olmalı. Yanan kuşların, kurbağaların, yılanların, börtü böceğin sesi duyuluyor mu?Adımlarımı sayıyorum. İki duvar arasında yüz doksan altı adım var. Üryanizade Camii 1860'ta yapıldı. Ahşap, tek katlı bir cami. O zamanlar zevk sahibiydik. Cami

Yazının Devamı

Beyaz var, beyazcık var

16 Şubat 2008

Bu politikacı eski Singapur Devlet Başkanı Lee Kwan Yew'dür. Lee 1959'da iktidara geldi. Misyonu, Singapur'u yoksul ülkeler sınıfından çıkarıp zengin ülkeler arasına sokmak ve bunu yolsuzluktan uzak bir yönetimle yapmaktı. "Asya'daki birçok liderin açgözlülüğü, yolsuzluğa bulaşmışlığı ve çürümüşlüğü midemizi bulandırmıştı" diye yazdı Yew, iktidardan ayrıldıktan sonra kaleme aldığı anılarında. "Ezilen halklarını kurtarmak için özgürlük savaşı verenler onların servetlerinin eşkıyası olmuşlardı. Yönettikleri toplumlar geriye gidiyordu. "Bizlerde temiz ve etkin bir yönetim kurmanın misyonumuz olduğu konusunda derin bir inanç vardı. Kişisel yaşamımızda ve yönetici olarak davranışlarımızda egemen olacak olan temizlik ve dürüstlüğü sembolize etsin diye Haziran 1959'da görev yemini yaptığımız gün hepimiz beyaz gömlek ve pantolon giydik." Erdoğan'ın "Beyaz çarşafla yola çıktık, bedel ödemeye hazırız" lafı bana beyaz giyerek yola çıkan başka başka politikacıyı hatırlattı. Yew, rüşvetle savaşmanın dürüst liderlerden başladığına inanıyordu. Ardından etkin yasalar ve kurumlar geliyordu. Yolsuzluk Araştırma Bürosu'nu güçlendirerek işe başladı. Rüşvetle mücadele yasalarını gözden geçirdi ve

Yazının Devamı

Dil akıldan hızlı çalışınca ne meydana gelir?

15 Şubat 2008

Hoşumuza gitmeyen bu tutuma karşı elimizdeki tek etkin koz, devlet olarak, Fransız şirketlerine iş vermemek veya işlerini zorlaştırmaktır. Ama Fransız şirketlerinin ekonomik çıkarlarını zedelemek kendi çanımıza ot tıkıyorsa ne olacak?İşte ikilem budur.Enerji Bakanlığı bu ay Türkiye'nin ilk nükleer santralı için ihaleye çıkacak. Fransa nükleerde dünyanın bir numaralı ülkesidir. Elektrik ihtiyacının dörtte üçünü nükleer santrallardan elde ediyor. Fransız şirketi AREVA belki de en ileri santral teknolojisine sahiptir. Fransız elektrik şirketi EDF Avrupa'nın mali yapısı en güçlü elektrik şirketlerinden biridir. Dünyada yeni nesil nükleer santral imal eden şirket sayısı fazla değildir. Amerika Birleşik Devletleri'nde Westinghouse ve General Electric var. Japonya'da Toshiba var. Fransa'da AREVA var. Ruslar da nükleerde ileridirler ama teknolojileri yeni değil. Fransa'nın Ermeni kıtali ve Avrupa Birliği üyeliğimiz konusunda benimsediği saldırgan Türk aleyhtarı politika bizde ilginç bir ikilem yaratıyor. Türkiye Fransa'yı devre dışı bırakırsa dar alanını daha da daraltacak ve en iyi bir adayı devre dışı bırakacak.Fransa ile ekonomik çıkarlarımızın örtüştüğü bir diğer konu Azerbaycan ve

Yazının Devamı

Bir küfrün analizi

14 Şubat 2008

Azınlık denince çoğumuzun aklına Lozan Antlaşması'nın sözde garanti altına aldığı Rum ve Ermeni azınlıklar geliyor. Kürt bağlamında bölücülüğü çağrıştırıyor. Böööğğğ. Kaka! Azınlığın Kıbrıs'la da olumsuz bir ilintisi var. Sadece "Türk düşmanları" Kıbrıs'taki Türklerin azınlık olduğunu söyler. Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır!İşimize gelmediğinde olanı olduğu gibi görmekten hoşlanmadığımız için dünyanın bütün dillerinde aynı anlama gelen bir kelimeyi nerdeyse aforoz ettik. Bütün dünya için aynı anlama gelen azınlık kelimesi bizim için değişik bir anlam ifade ediyor.Olağanüstü saçma, dürüst olmayan, alaturka bir durumdur bu. Ama tipik.Azınlık sosyolojik bir kavramdır. Nüfusun siyasi olarak egemen çoğunluğunu teşkil etmeyen bölümüne azınlık denir.Basit değil mi?Bu tarife göre, Kıbrıslı Türkler de, Kürtler de bal gibi azınlıktırlar. Ülkemizi bizimle paylaşma bahtsızlığı yaşayan ve sayıları gittikçe azalan Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Süryaniler gibi.Ama azınlık sadece sayısal bir kavram da değil. Sosyal statü, eğitim, istihdam, servet, siyasi güç, cinsel tercih açısından hâkim olan gruplara kıyasla dezavantajlı veya değişik durumda bulunanlar da azınlıktır. Eşcinseller bir azınlıktır,

Yazının Devamı