Hoşumuza gitmeyen bu tutuma karşı elimizdeki tek etkin koz, devlet olarak, Fransız şirketlerine iş vermemek veya işlerini zorlaştırmaktır. Ama Fransız şirketlerinin ekonomik çıkarlarını zedelemek kendi çanımıza ot tıkıyorsa ne olacak?İşte ikilem budur.Enerji Bakanlığı bu ay Türkiye'nin ilk nükleer santralı için ihaleye çıkacak. Fransa nükleerde dünyanın bir numaralı ülkesidir. Elektrik ihtiyacının dörtte üçünü nükleer santrallardan elde ediyor. Fransız şirketi AREVA belki de en ileri santral teknolojisine sahiptir. Fransız elektrik şirketi EDF Avrupa'nın mali yapısı en güçlü elektrik şirketlerinden biridir. Dünyada yeni nesil nükleer santral imal eden şirket sayısı fazla değildir. Amerika Birleşik Devletleri'nde Westinghouse ve General Electric var. Japonya'da Toshiba var. Fransa'da AREVA var. Ruslar da nükleerde ileridirler ama teknolojileri yeni değil. Fransa'nın Ermeni kıtali ve Avrupa Birliği üyeliğimiz konusunda benimsediği saldırgan Türk aleyhtarı politika bizde ilginç bir ikilem yaratıyor. Türkiye Fransa'yı devre dışı bırakırsa dar alanını daha da daraltacak ve en iyi bir adayı devre dışı bırakacak.Fransa ile ekonomik çıkarlarımızın örtüştüğü bir diğer konu Azerbaycan ve komşu ülkelerden Avrupa'ya doğalgaz taşıması için planlanan boru hattıdır. Türkiye bu güne kadar Fransa'nın Nabucco adlı bu projeye katılmasının yolunu kesti. Ama Nabucco bir Türk veya Fransız değil Avrupa Birliği projesidir. Bizim Botaş dışında Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya, ve, kısa bir zaman önce RWE'nin katılmasıyla, Almanya şirketleri girişime imza attılar.AB, Avrupa'nın Rus gazına bağımlılığını azaltmak için Nabucco'yu destekliyor. Eğer Türkiye Fransa'nın yolunu tıkarsa, Fransa da Türkiye'yi es geçen başka bir projeye AB'yi zorlayabilir. Nitekim Gürcistan ve Ukrayna'yı Karadeniz altından bağlayacak Beyaz Akım hattı ile Azeri gazını Avrupa'ya taşımak için alternatif bir plan var.AB Güney Avrupa Gaz Projeleri Koordinatörü Jozias van Aartsen dün Başbakan ve Enerji Bakanı'yla bu konuya hal çaresi aramak üzere Ankara'daydı. Fransız Diş Ticaret Bakanı Herve Novelli de gelecek hafta Ankara'yı ziyaret edecek.Konunun nazik, Türkiye'nin Fransa'ya kızgın olmakta haklı olduğu kesin. Dünkü gazetelerden öğrendiğimize göre, Başbakan'a göre hiddet bir hitabet şeklidir. Hiddet, benden daha akıllı birilerinin tespit ettiği üzere, dilin akıldan daha hızlı çalıştığı hallerde meydana gelir. Onun için, umarım, hükümetin Fransa'ya karşı tutumunu şekillendiren tek şey olmaz. mmunir@milliyet.com.tr Rus gazına bağımlılık