Daha önce de bahsettiğimiz gibi teknolojinin devlet politikası olduğu İsrail’de gençler rotasını büyük ölçüde orduda belirliyor. Yoksul, kimsesiz çocukların hayata kazandırılmasına adanan ordu birimleri olduğu gibi, parlak gençleri birer teknoloji dehasına, startup makinesine dönüştüren birimler de var. Birim 8200 de onlardan biri.
İsrail ordusunun istihbarat birliklerinden en önemlisi Birim 8200. Binlerce askerden oluşan Birim 8200’nin faaliyetleri ABD’deki Ulusal Güvenlik Ajansı’na benziyor. Gazete, TV, radyo ve interneti yani bütün medya araçlarını sıkı takibe alarak istihbarat topluyor. İsrail’de istihbaratın yarısından fazlası bu birimin faaliyetleriyle elde ediliyor.
Dünyadaki en büyük dinleme merkezlerinden birine sahip olan Birim 8200, telefon görüşmeleri, epostalar ve diğer tüm haberleşme yöntemlerini izleyebilme yeteneğine sahip. Birimin dinleme, izleme ekipmanlarıyla donanmış uçaklarının bölgede devriye gezdiği de biliniyor.
İşte askerliğini bu birimde yapan İsraillilerin çoğu, edindikleri teknoloji birikimini yine bu sektöre yatırıyor.
Dühyanın en gelişmiş istihbarat toplama araçlarını kullanan bu birimden yetişenler birikimlerini, sivil yaşamda pazarlama/reklam, siber
5 bin startup’ına her gün yenilerinin eklendiği İsrail, bu sayede yılda 6 milyar dolar gelir sağlıyor. Peki bu izole ülke dünyaya nasıl entegre olup, ürünlerini pazarlamaya başladı? Dünyaya entegre olan ülkede son 25 yıldaki en büyük dönüşüm internetle başladı. Bu zorlu coğrafyanın ürünü teknolojik buluş ve girişimler dünya pazarına internet sayesinde çıktı.
İsrail girişimciliğinin hammaddelerini şöyle sıralayabiliriz; farklı birikimlere sahip çoğunluğu göçmenlerin oluşturduğu insan sermayesi, ordu ve parlak projeleri destekleyen kuluçka makineleri. İsrail ordusu da askerlik yaşının 18 olduğu ülkede gençlerin teknoloji ve girişimciliğe yönelmesinde büyük rol oynuyor. Liseyi bitirdiğinde üniversiteye girmeden asker olan genç, hayat rotasını büyük ölçüde orduda çiziyor.
Su yoktu, toprak kuruydu
Şemi Peres’in babası Şimon Peres, bugün Belarus sınırları içinde yer alan küçük bir kasabadan 11 yaşındayken ailesiyle birlikte yola çıkıp Tel Aviv’e geldiği günlerde bu toprakların durumu şöyleydi: İki göl vardı; biri suyu ne tarımda ne tüketimde hiçbir şekilde işe yaramayan Ölü Deniz, diğeri kuzeyde ölmek üzere olan Taberiye. Ülkenin kullanılabilir tek su kaynağı can çekişen Taberiye’ydi.
Bu
Türkçe karşılığı tek kelimeyle ifade edilemeyecek İngilizce “startup”, işe sıfırdan başlayan yenilikçi şirketleri işaret ediyor.
Söz konusu İsrail ise “startup”lar ağırlıklı olarak teknoloji girişimleri oluyor.
Dünyadaki küresel inovasyon ekosistemleri arasında kendini “Startup Ulusu” diye tanımlayan İsrail’in, Silikon Vadisi’yle kıyaslanabileceközel bir yeri var.
“Startup Ulusu”nda yenilikçi bir şirket kurup, büyütüp onu satmak, ardından yeni birine başlayıp büyütmek başlı başına bir meslek gibi.
İsrail eski başbakanlarından Ehud Barak bile startup işinde; Reporty isimli bir acil durum uygulamasına 5.15 milyon dolar yatırım bulmayı başarmış.
Merkezi Brüksel’de olan Avrupa İsrail Basın Birliği’nin davetlisi olarak 5 gün boyunca İsrail’in teknoloji ekosisteminin önemli aktörlerini dinledim, belli başlı “startup”ları inceledim.
Ziyaretimden bir gün önce sürüş güvenliği şirketi Mobileye’ı Intel’in 15.3 milyar dolara satın alması; bu şirkette edineceğim otonom otomobil tecrübesini daha da anlamlı kıldı.
Birkaç yıl önce İsveç’in kuzeyinde, Kutup Dairesi içinde Lulea bölgesinde bir geziye katılmış, yaşadıklarım, gördüklerimin büyüsünden uzun süre kurtulamamıştım.
İki hafta önce Laponya’ya, bu kez de bir otomobil sürüş etkinliği için yine yolum düştü.
Japonya’nın Finlandiya sınırları içinde kalan Mounio’daydım.
Audi’nin buzda sürüş etkinliğini geçen hafta yazdım.
Bir kış tatilini tüm boyutlarıyla deneyimlemek için en ideal rotalardan olan Muonio, Kuzey Kutup Dairesi’nden 200 km kadar içeride yer alıyor.
Kış ayları eksi 30’lar civarında seyreden ısı sayesinde, birçok şirket, ürünlerini en ekstrem hava koşullarında test etmek için bu bölgeyi kullanıyor.
“Fotoğraf çekmek yasaktır” levhalarıyla bezenmiş dikenli tellerin arkasında otomotiv markaları, kamuflaj giydirdikleri yeni modelleri deniyor.
Audi’den Finlandiya’nın en kuzeyinde, Kutup Dairesi’nde 200 km içeride, Muonio’da düzenlenecek “Buz Sürüşü” daveti geldiğide ilk tepkim; “20 yıldır otomobil kullanmıyorum; yapamam” oldu.
Ve zaten 20 yıl önceki kişisel sürüş maceram da, “kadın doktordan temiz” satın aldığım bir otomobilin direksiyonuna en fazla 5 kez geçmemden ibaretti.
Davet, “Sürücünün yanında co-pilotluk yapabilirsiniz”e evrilince, hava değişikliği dürtüsüyle katılmaya karar verdim.
Muonio, eksik olmayan kar ve buzu, -25, 30’lara varan soğuğuyla Audi’nin yeni modelleri zorlu koşullarda test ve Ar-Ge için seçtiği bir bölge.
İrili ufaklı yüzlerce buz tutmuş gölden pist yapılanlar, her gece elden geçirilip, kış boyu formunu muhafaza etmesi sağlanıyor.
Önce brifing
İlk günümüzün ilk saatinde, çoğu otomotiv basınından 8 Türk, kaldığımız otelin konferans salonunda brifing aldık. Buzda sürüşün, frenleme ve drift’in inceliklerini, pistin özelliklerini dinledik.
Türk oyun ve konsol dünyasının sacayaklarından biridir Murat Oktay.
Kurduğu ve 20 yıldır başarıyla işlettiği ‘Merlin’in Kazanı’ sitesi, Türk oyuncuları asla hüsrana uğratmadan yönlendirir.
Arkadaşım Murat, paha biçilemeyecek bir oyun ve konsol koleksiyonunun da sahibi.
Murat’tan koleksiyonun macerasını dinledim.
En son görüştüğümüzden bu yana koleksiyonunda ne değişti?
O zaman koleksiyon demek doğru değilmiş. Şu an DEMO Gaming diye adlandırıyorum. ‘Digital Museum of Entertainment Gaming’in kısaltmasından geliyor. Bu isim beni daha da motive ediyor.
Hem popüler kültürün hem de retro severlerin ilgi göstereceği bir koleksiyon oluşturdum. Instagram’da ‘merlininkazani’ ve Facebook’ta Demo Gaming için açtığım hesaplarla da elimden geldiğince insanlara ulaşmaya çalıştım. Elbette bunun sonucu olarak sadece Türkiye’de değil, dünyada takip edilmeye başladım. Hiç tanımadığınız, bugüne kadar en ufak bir iletişimde bulunmadığınız insanların size ulaşması ve övgülerini sunması gerçekten büyük keyif.
2000’de gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakma idealiyle Sinan Yaman’ın kurduğu Young Guru Academy (YGA-Genç Guru Akademisi), bugün yılda 50 bin öğrencinin kabul edilme hayaliyle başvurduğu uluslararası bir sivil toplum örgütü.
50 binden önce 3 bine elenen gençlerden en sonunda, ‘kendine güvenen’ değil, ‘özgüvenli olan’ 50’sinin kabul edildiği YGA, şu andaki başkanı Asude Altıntaş’ın ifadesine göre günü kurtarmak için balık tutanların değil, balıkçılıkta devrimin hesabını yapanların buluştuğu bir oluşum.
Şu anda görme engelliler, bilim ve Suriyelilere odaklanan YGA, dün son projesi cep telefonu uygulaması WeTalk’u ilan etti.
Türkçe bilmeyen Suriyelilerin Türkiye’de hayata entegrasyonunda çığır açacak ‘WeTalk’, sesli ve yazılı olarak Türkçeyi Arapçaya, Arapçayı Türkçeye çeviriyor.
Uygulamanın gelişim süreci ilham verici.
Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu, FİBA Holding Yönetim Kurulu üyesi Murat Özyeğin, Harvard ve MIT Prof. Mehmet Toner, psikolog yazar Doğan Cüceloğlu gibi YGA Hayal Ortaklarından mentorluk alan YGA icra kurulu Gaziantep’e gidiyor.
Türk oyunseverlerin, özellikle PlayStation sahiplerinin merakla beklediği Sony’nin sanal gerçeklik seti PlayStation VR (PS VR), 24 Ocak’ta Türkiye’de satışa çıkıyor.
Bu vesileyle PlayStation Türkiye Ürün Müdürü Mustafa Yiğit’le The Game’de bir araya geldim.
Hem 2015 E3’te henüz tamamlanmamış versiyonunu denediğim PS VR’ın satışa hazır halini test ettim hem de Mustafa Yiğit’ten sanal gerçeklik teknolojisinde önemli bir kilometre taşı olan ürün hakkında detayları dinledim.
13 Ekim’de Japonya, ABD, İngiltere, Rusya gibi ana pazarlara sunulmasından bugüne dünyada 1 milyonu aşkın ünite satan PS VR’ın Türkiye’de çıktığı gibi tükenmesi bekleniyor.
Zira PS VR Türkiye’ye şimdilik sınırlı sayıda getirilecek. Sony yetkilileri sayıları ifşa etmeyi pek sevmez; Mustafa da geleneği bozmadı. Ancak tahminim Türkiye’ye ilk etapta gelecek PS VR sayısının 5 bini geçmeyeceği yönünde.
Türkiye’deki PS4 sahiplerinin 200 bin kişi olduğu biliniyor. Bunların en az yarısının dört gözle PS VR’ı beklediği düşünülürse, gelen ünitelerin kısa sürede tükeneceğini tahmin edebiliriz