Eski Mısır’ın ‘son yıllarında’, Kleopatra-Jül Sezar zamanında geçen ‘Assassin’s Creed Origins’, suikast kardeşliğinin kökenine inerken, tarihi gerçeklerle örtüşen engin bir macera vaat ediyor. Oyunun devasa haritası, açık dünyanın tüm nimetlerini özgürce sunuyor...
Eski Mısır’da paramiliter polis gücü olarak görev yapan “medjay” isimli bir sınıf vardı.
Toplumda “kimsesizlerin kimsesi” olan medjay’lar, antik Mısır’ın en ücra köşelerinde firavunun da çıkarlarını korurdu.
Milattan önce 11., 12. yüzyıldan sonra hiyerogliflerde artık “adı” geçmeyen medjay’lerin başka bir isme ya da yapıya evrildiği düşünülüyor.
Eski Mısır tarihine aşina olanlar dışında fantazi meraklılarının hayatına “Mumya” filmleriyle giren medjay bu kez Ubisoft’un “Assassin’s Creed” serisininin yeni oyunu “Origins”de emrimize amade.
MÖ 1. yüzyılda, aşağı yukarı Sezar ve Kleopatra döneminde geçen “Assassin’s Creed Origins”de Bayek isimli bir medjay’a, “medjay’ların sonuncusu”na hayat veriyoruz.
“Assassin’s Creed”, Haçlı Seferlerinden, Karayip korsanlarına, 16’ncı yüzyıl İstanbul’undan, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na tarih boyunca bir suikastloncasının iç hesaplaşmalarını, başka loncalarla mücadelelerini konu alıyor.
12-15 Ekim’de, 4 gün boyunca Antalya’nın daha önce hiç tanık olmadığım bu yüzünü adrenalin yüklü bir macerayla test ettim.
Lassa’nın 15 yıldır düzenlediği Competus Keşif Konvoyu’nda bu yıl ben de katıldım.
11 araçlık 4x4 konvoyumuz Likya Yolu’nun önemli kesitlerini de içerecek şekilde, Çakırlar Mevkii’nden başladığı yolculuğunu Kekova’da tamamladı.
Equinox Travel’dan Ümit Işın’ın uzman rehberliğinde bazen 3-5 km/s hızla alabildiğimiz yol, maceranın sonunda 700 km’yi bulmuştu. Competus, Lassa’nın 4x4 araçlar için yol/yoldışı kullanıma uygun lastiğinin adı.
Olağanüstü engebeli, toprak, taşlı, bol tırmanışlı ve sağlı, sollu uçurumlu parkurlar, Competus’un rüştünü ispat ettiği bir güç gösterisine dönüştü.
Her geçen yıl giderek artan sayıda meslek teknoloji kurbanı oluyor.
Bugünlerde en çok otonom araçların taksi şoförlüğünü işlevsiz kılacağı konuşuluyor; ki bu sadece bir örnek.
ABD’nin New York, Los Angeles gibi kentlerinde yaygın bir tür köşebaşı bakkalı olan bodega’ların sahipleri ve müşterileri de geçenlerde teknolojik bir girişime karşı ayaklandı.
Bodega gecenin bir vakti süt veya bebek bezi ihtiyacı olanınveya karnı acıkanların imdadına hızır gibi yetişir.
Genellikle hispanikler veya siyahlara ait aile işletmeleri olan bodega’lar bir sosyalleşme enstrümanıdır da; en son dedikodular oradadır.
Geçenlerde iki eski Google çalışanı Paul McDonald ve Ashwath Rajan, Bodega adını verdikleri teknolojik girişimleriyle, insani bodega’ları tarihe gömme iddiasıyla ortaya çıkınca ortalık karıştı.
100 bin Bodega!
Deniz taşımacılığının dinamolarından Arkas, sponsorlukları ve yetişdirdikleri yelkenci çocuklarla rüzgâra da hükmediyor...
"Eskiden deniz sürekli ünlü serüvenlerle dolu bir yerdi. Bir çocuk okulu bırakıp gemide çalışmaya başlar, birkaç hafta içinde kalyonlarda ya da bir Fransız korsan gemisinde seren cundasında... ya da daha pek çok işte çalışabilirdi...
Bugün n’oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz.
Burada Mist şalupasının arkasında oturduğumdan ne kadar eminsem, gerçek bir serüvenle karşılaştığımızda ne yapacağımızı bilmeyeceğimizden de o kadar eminim. Yanlış mıyım?”
Jack London’ın “İlk Savaş İlk Zafer” öyküsünde Paul, çocukluktan beri kankası Bob’a böyle yakınıyor.
İki arkadaş ortak aldıkları yelkenliyle San Francisco Körfezi’nde ve ilk kez gece seyrederken, biraz sonra hayatlarının macerasını yaşayacaklarından habersizdir.
Çeşme’nin ilk uluslararası yelken yarışı Arkas Aegean Link Regatta’nın dördüncü gün yarışını takip edeceğimiz gulete çıktığımızda aklıma bu öykü geldi.
Hangi çağ ve hangi denizde olursan ol her zaman meçhul maceralara gebe rüzgâr ve deniz
Bir süredir otonom araçların yörüngesindeyim.
Mobileye ve Bosch’un geliştirdiği farklı sistemleri deneyimleme fırsatı da buldum.
10 yıl içinde sürücüye yolda büyük kolaylıklar sağlayacak kısmi otonom sistemlerin piyasaya çıkacağını görebiliyorum.
Ancak koltuğuna oturduğunuzda sadece gideceğiniz yeri belirtip yol boyunca keyfinize bakacağınız sistemlerin 30-40 yıl daha bir hayal olduğunu düşünüyorum.
O güne gelene kadar otomotiv sektöründe “İleri Seviye Sürücü Destek Sistemleri”nin (İngilizceden kısaltması ADAS) borusu ötecek.
Sürüş güvenliğini artırıp kazaları önlemeye yardımcı olan, doğru yönlendirmelerle yakıt tasarrufu sağlayan sistemler ADAS diye adlandırıyor. Farklı marka ve isimler altında dünyada onlarcası halihazırda faaliyet gösteriyor.
Trafikte ADAS
Muson ikliminin egzotik doğası, çılgın gece yaşamı, zengin bir mutfak ve aklınıza gelecek diğer tüm turistik faaliyetler Phuket’te...
Gözlerimizi açtığımızda zamanda yolculuğun sonuna gelmiştik. Andaman Denizi üzerinde alçalarak süzülen uçağımızın tekerlekleri Phuket havaalanı pistiyle nazikçe kavuştu.
İki itfaiye aracının oluşturduğu sutakından geçerek körüğe yanaştık.
Artık THY’nin Tayland’ın çekim odaklarından Phuket’e yaptığı ilk direkt uçuşunun yolcuları olarak kayıtlara geçmiştik.
Uçağımız geçen pazartesi 19.25’te havalandı. 9 buçuk saat uçuşun ardından salı 08.55’te Phuket’e indi. Phuket Türkiye’den 4 saat önde. Havalandıktan 2-2 buçuk saat sonra daldığınız güzel bir uyku ve uyandığınızda Phuket sabahındasınız. Dönüşteyse Phuket’ten cuma sabah 6’da havalanan uçağımız, 11.30’da İstanbul’daydı. Yine güzel bir uykuyla göz açıp kapayana kadar zamanda yolculuğu tamamlamıştık.
THY’nin haftada 4 gün ve Phuket’in ölü sezonda olmasına rağmen yüzde 70 doluluk oranıyla başlattığı seferlere Avrupa ve Güney Amerika’dan büyük ilgi var.
Gidiş-dönüş 569 dolardan başlayan Phuket seferlerinin, İstanbul’dan kalkıp uzun bir hafta sonu geçirmeye bile teşvik eden saat avantajı sayesinde haftada 7
Dünyaca ünlü kalp cerrahı Dr. Öz, sağlıklı beslenme ve egzersiz tavsiyelerini 10 bin metre yükseğe taşıdı. THY, “İyi Uç İyi Hisset” projesiyle havadaki rekabeti farklı bir boyuta taşımış olacak...
Uzun mesafeli uçuşlar birçoğumuz için sıkıntı kaynağı. Kentler arasındaki saat farkından kaynaklananan jetlag, saatler boyunca bir koltukta hareketsizliğin neden olduğu “ekonomi sınıfı sendromu”, önlemini almazsak kıtalararası seyahatlerde düşebileceğimiz tuzaklardan. Yerden 30 bin feet yüksekte yanlış gıdalarla beslenmekse ayrı bir problem nedeni.
9 buçuk saatlik bir uçak seyahatinin ertesi günü THY Başkanı M. İlker Aycı’dan davet aldığımda, uzun mesafeli yolculukların olumsuz etkileri aklımın ucundan geçmiyordu. THY’nin ilk Puket seferinin gidiş-dönüş yolcusu olarak Tayland-Türkiye arasındaki 4 saatlik zaman farkının olası yan etkileri, doğru ayarlanmış sefer saatleri sayesinde bünyemi teğet bile geçmemişti.
Ana tema: ‘İyi’lik!
Aycı’nın küçük bir gazeteci grubuna verdiği yemek davetinin temasıysa, tam karşımızda oturan Dr. Mehmet Öz’le THY’nin küresel işbirliği “Fly Good Feel Good” projesiydi.
İlker Aycı, milyonlarca kişinin takip ettiği edilen dünyaca ünlü kalp cerrahı, “The Dr. Oz Show”
Motosiklet kullanmaya 2004’te trafiğe isyan ederek başladım.
Evimle o dönem Milliyet’in Bağcılar’daki merkezi arasındaki 19 kilometrelik yolu 1.5-2 saati alan sürelerde kat etmem, beni motosiklet öğrenmeye teşvik etti.
BMW Rider Academy ve Honda’dan iki çok iyi eğitimin ardından, o dönem 125 cc’lik motosikletimle trafik ne olursa olsun işe en fazla 30’ar dakikada gidip gelmeye başladım.
Artık günde en az 2 saat bana kalmıştı.
Bugüne kadar 3 motosiklet eskittim, birçoğunu denedim; yurt içi ve dışında 2 tekerlekle 200 bin km’nin üzerinde yol yaptım.
Yoğun kar yağışı ve buzlanma dışında her hava şartında şehir içi ulaşımımı motosikletle sağladım.
Motosiklet tarihimde “benden kaynaklanan” tek bir kaza yapmadım; trafik kurallarına hep uydum; hiç ceza almadım. Kaldırıma çıkmadım, ters yönden gitmedim.
2008’de Marmaris-Datça arasında 110 km/s hızla yol alırken bir anlık dikkatsizlikle koca bir taşın üzerinden geçtim.