Tesadüfün rüzgarı geçenlerde bir masada bizi
Ömer Balcan'la yanyana getirdi. Mülkiye 1965 mezunu... Okuldaşımız... 14 yıldır ENKA'nın Ankara Temsilciliğini yapıyor. Hoşbeş arasında söz nereden geldiyse...
      - Birkaç arkadaş bir olduk... Eski Türkçe ders alıyoruz, dedi...
     Â
- Nereden doğdu bu merak?      - Ben tarih okumaya meraklıyım. İnönü Vakfı Sekreteri
Savaş Sönmez arkadaşım eski belgeleri okuyabilmek için öğrenmek istiyor.
Öcal Beningtan ile
Necip Ateş de eski kitabeleri, mezar taşlarını vs.. okumaya meraklılar... Sonuçta hepimizin amacı geçmiş kültürle tanışmak...
      - Dersi kim veriyor?
      - ODTÜ Tarih Bölümünde Yardımcı Doçent
Ömer Turan... Haftada üç gün ikişer saat bize eski yazı öğretiyor...
     Â
- Ãœcreti?     Â
- Ömer Bey bütün ısrarlarımıza rağmen bizden ücret kabul etmiyor.
"Bu benim için bir görev" diyor başka birşey demiyor. Sözle tarif edilmez altın gibi bir adam... Bu ayın sonuna doğru
Çalıkuşu romanını eski yazıdan okuyabileceğiz. Şimdi onun heyecanı içindeyiz...
      ***
      ABD'de yapılan bilimsel araştırmalara göre ileri yaşlarda beyni çok çalıştırmak ömrü uzatıyor... O yüzden ABD'de 60 yaşında üniversiteye başlayan insanlar var.
Ömer Balcan ve arkadaşları da bu açıdan iyi bir yol seçmişler. Öğrenme keyfinin de yaşı yok üstelik. Bu öğrenme ve bilgilenme azminin gençlere ders olması dileğiyle...
Asıl çete kimmiş?
      Geçen hafta sonu...
Mehmet Ağar'ın Yüce Divan'a gitmekten DSP'li üyelerin oylarıyla kurtulduğu Soruşturma Komisyonu toplantısının hemen sonrası... MHP'li milletvekillerinden biri,
"abi" diye hitap ettiÄŸi,
"aklama"nın şokunu üzerinden henüz atamamış DSP milletvekilini kuliste görünce yanına yanaştı, müstehzi bir edayla;
     Â
- Yahu abi dedi,
biz de kendimizi çete sanırdık...      - Eee?
     Â
- Kendinize haksızlık etmeyin be abi, meğerse asıl çete sizmişsiniz!       DSP milletvekili yanıt olarak birşeyler söylemek istedi, söyleyecek laf bulamadı, ağır adımlarla Genel Kurul salonuna daldı.
(Olay, bizzat tanık olan DSP milletvekili tarafından aktarıldı...)Buğday soruları...
      Soru 1) Geçenlerde, silolarınızda yer kalmadığı gerekçesiyle kilosu 57 bin liradan başlayan fiyatlarda 500 bin ton buğday sattınız mı?
      Soru 2) Bu satıştan kısa bir süre sonra kilosu 102 bin liradan aynı miktarda buğday satın aldınız mı?
      Soru 3) Bir ay gibi kısa bir süre içinde 57 bin liradan buğday satıp aynı buğdayı 102 bin liradan satın almak nasıl bir ticari anlayıştır?
      Soru 4) Bu ticaretten kimler köşeyi dönmüştür, sayıları kaç kişidir?
      Yukarıdaki soruları DYP Meclis Başkanvekili
Turhan Güven dün düzenlediği basın toplantısında Toprak Mahsulleri Ofisi yetkililerine yöneltti.
      TMO yetkilileri bakalım bu sorulara ne yanıt verecek?
     Â
Cihan Demirci'den LAFORİZMA      Sezer, mutfak masraflarını cepten ödüyormuş... Usulleri tanıyalım:
      Alman usülü: Ortaklaşa,
      Sezer usulü: Cepten,
      Baba usulü: Devletten!..
Fotokopi taksi!
      Trafik polisleri Vatan Caddesi üzerinde çok sayıda taksiyi sağa çekip peşpeşe dizmişler.. Hepsinin ön kaputları açık.. O ara biz de ters istikamette bir taksi içinde gazeteye doğru yol alıyoruz. Ne olduğunu bilse bilse bizim şoför bilir:
     Â
- Hayrola, polisler "motor kontrolüne"
de mi başladı?       - Yok abi,
"fotokopi taksi" arıyorlar!..
     Â
- O da ne demek?..       - Yeni bir dümen.. Bazı sahtekarlar, kendi adlarına kayıtlı taksinin
"fotokopisini" çektirip bir anda
"iki taksi" sahibi birden oluyor...
     Â
- Anlamadım! O da nasıl oluyor?      - Aynı plakadan bir tane daha yaptırıyor, koltuk döşemeleri ve tüm aksesuarlarıyla aslının kopyası olan
"sahte taksi"ye takıyorsun. Biz buna
"fotokopi taksi" diyoruz.
"Fotokopisi" bir yakada (diyelim ki Asya'da),
"aslı" da öteki yakada, birbirinden uzak hatlarda çalışıyor. Kimse de farkına varmıyor...
     Â
- Trafik polisi sahte taksiyi çevirip ruhsat sorsa ortaya çıkmaz mı bu numara?      - Eskiden çıkmıyordu. Çünkü onun da yolunu bulmuşlardı.
     Â
- Neydi yolu?..       - Şoför
"Abi ruhsat muamelecide!" diye söze giriyor,
"İstersen muameleciye gidip alıp getireyim. Gelene kadar da ehliyet sizde kalsın!" deyip polisi bağlıyor, sonra gidiyor,
"asıl" taksiyi alıp geliyordu.
     Â
- Eskiden böyleydi de şimdi ne değişti?..      -
Sadettin Tantan bu dümenin farkına varmış. Şimdi şase ve motor numaralarını da kontrol ediyorlar. Son birkaç hafta içinde kulağıma geldiğine göre 150 civarında
"fotokopi taksi" yakalanmış. Çoğunun sahibi de emekli komiser, polis çıkmış... Yani fotokopide hayat kalmadı artık...
     Â
Kadın erkek iliÅŸkileri ÅŸampanyayla baÅŸlar, ıhlamurla son bulur     Â
Valery LarbaudSaydam yönetim
      Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği Başkanı
Erciş Kurtuluş, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer göreve seçildiğinde başarı temennileriyle birlikte aşağıdaki dilekleri iletmişti:
      1. Sayın Cumhurbaşkanının yolsuzlukla mücadele ve kamu yönetiminde saydamlık konularında ulusal bir kampanya başlatılması için öncülük etmesi,
      2. Sayıştay ve Maliye Bakanlığı denetiminin dışında olan Cumhurbaşkanlığı ve TBMM harcamalarının en kısa zamanda saydam hale getirilmesi ve denetime açılması...
      Cumhurbaşkanı
Sezer, Saydamlık Derneği yöneticilerini dün makamına davet ederek kendileriyle yukardaki konuları görüştü. Sevindirici bir gelişme...
     Â
Kadınların en çok hoÅŸuna giden ÅŸey zekaları konusunda övülmektir.     Â
Jules RenardFıkracık
      Genç kız:
      - En çok beni sevdiğin doğru mu?
      Genç adam:
     Â
- Evet tatlım.. Dün gece listeyi baştan aşağı yeniden gözden geçirdim ve bir kez daha anladım ki, en çok seni seviyorum...Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr