İlk kadın pilotumuz ve kadın özgürlüğünün sembollerinden Sabiha Gökçen'in cenazesine kadınların ve kadın örgütlerinin rağbet etmeyişini eleştirmiştik. Bir hanım okurumuz çektiği notta diyor ki:
- Kadın örgütleri kendileri açısından hayati önemde olan Medeni Kanun tasarısına ne kadar ilgi duyuyor? TBMM'de görüşülen bu tasarının kadın erkek eşitliğine uygun şekilde yasalaşması için ne kadar gayret sarfediyor? Kadınlarımızın kendi hak ve özgürlüklerine olan ilgisini bunlara bakarak daha iyi anlayabilirsiniz.
Bu arada Yargıtay üyesi bir okurumuz, cenazeye Türk Hava Kuvvetleri tam kadro katıldığı halde yazımızda bunun gözden kaçtığını belirtti. Özürle...
Gelişmiş teknolojilerin "yaşamsal amaçlı" kullanımında halkımız son derece becerikli... Ankaralı okurumuz Seyyan Hanım örnek veriyor:
- Geçenlerde minibüsle Gölbaşı’ndan Ulus’a doğru yol alıyoruz... Bir ara şoförün cep telefonu çaldı. Çok kısa bir konuşmanın ardından hızla arkasına dönüp yolculara seslendi:
"Abiler, bir kilometre kadar sonra çevirme varmış, lütfen tam siper olalım!.."
İkazın gereği derhal yerine geldi; ayaktakiler hep birden yere çöktü. Çevirme noktası selametle geçildi, yola ayakta devam edildi.
Radikal gazetesinde "Meclis mışıl mışıl" başlığıyla verilen habere göre TBMM ocak ayından bu yana sadece 14 tasarıyı yasalaştırmış. Bir türlü toplantı ve karar yeter sayısı bulunamıyormuş.
Kemal Derviş durumdan endişelenmiş olmalı ki.. Amerika’da verdiği demeçte, ekonomik kararların uygulanabilmesi için 15 yasa çıkarılması gerektiğini söylüyordu. AB’ye verilen Ulusal Programın hayata geçirilmesi için de 180 yeni yasa veya yasa değişikliği gerekiyor. Bu Meclis’le mümkün mü?
Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı'nın geleneksel "Yılın Devlet Adamları Ödülleri" sahiplerini bulmuş. Vakıf, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel' i, 50 yıllık siyaset hayatı boyunca Türk insanına ve Türk dünyasına yaptığı hizmetlerden dolayı, "Yılın Devlet Adamı Ödülü"ne layık görmüş. Ancak Demirel yoğun programı dolaysıyla gelip ödülünü almamış. Belki kendi de inanmadı bu kadarına... Bu arada böyle değerelendirmelerde Cumhurbaşkanı Sezer'in adı pek geçmiyor. "Al gülüm ver gülüm" sisteminde yer bulunamadı kendilerine!
Milletvekili Mustafa Bayram, çalıntı tablo satarken yakalandı.Muhterem bu durumda milletin mi, hırsızların mı vekili oluyor...
Prof. Osman Altuğ, Pazar akşamı Flash TV'de siyasetimizin ve siyasetçilerimizin hal - i pür melalini anlatırken şu örneği verdi:
- Adam, genel müdürlüğünü yaptığı kamu bankasını ona buna peşkeş çekmiş, geri dönmeyeceği baştan belli krediler vererek milyonlarca dolar zarara uğratmış. Birgün gelmiş, hakkında davalar açılmış, büyük ihtimal mahkum olacak...Ama bir de bakıyorsunuz ki, adam milletvekili yapılarak dokunulmazlık zırhına büründürmüş. Eee, yargılanırsa konuşacak, suç ortağı siyasileri ele verecek...Onun için ver diyetini, yap milletvekili, sustur ebediyyen ağzını...
Bu "kurtarma operasyonu" yalnızca banka genel müdürleri için mi yapılıyor dersiniz? Örneğin diyelim adam, anlı - şanlı uyuşturucu kaçakçısı...Defalarca gözaltına alınmış, yargılanmış...Ama her seferinde nasıl olmuşsa olmuş (!) ceza almamayı başarmış...Trilyonlarla oynuyor. Adamı tek başına oynatırlar mı? Hani bizim sus payımız demezler mi? Dediklerinde de adam, hani bana güvence? Hani bana dokunulmazlık zırhı demez mi? Parti ya da partiler, ona listelerinde yer verir, milletvekili yapar, dokunulmazlık kazandırırsa vatandaş o partiye ve liderine;
-Bu adamı neyin, hangi pazarlığın sonucunda milletvekili yaptınız? diye sormaz mı?
Bilvesile önce ANAP'ın, sonra da Fazilet Partisi' nin Mustafa Bayram' ı niye milletvekili yaptıkları sorusuna, özellikle şu sıralar tatmin edici bir yanıt vermeleri gerekmez mi?
Türk diline hizmet amacıyla bir web sitesi açıldı. Görüşleriniz bekleniyor. Adresi: " "...