"İsmet Paşa Savaştepeye gelmişti. Kendisini tuğla ocağına götürüyorduk. Yolda giderken tepeden, şimdi anımsıyorum, Pamukçudan Hatice Kolukısa o gün galiba kümes nöbetindeydi, onu çağırdı; geldi. "Ne var torbanda?" dedi. O da, "Torbamba peynirim, ekmeğim var, köftem var" dedi. "Başka neyin var, göster bakayım!" dedi. Torbadan bir de Sophoklesin Antigone kitabı çıktı. Antigoneu görür görmez İsmet Paşanın gözleri yaşardı. Yanındaki Genelkurmay Başkanı Abdurrahman (Nafiz Gürman) Paşaya, "Paşam görüyor musunuz, bu klasikler daha yeni çıktı. Ankarada bile okunmuyor. Benim çocuklarım okuyor. Köylümüz, şehirlimiz, erimiz, generalimiz ne zaman kitabı da kumanyasına ekleyecek duruma gelirse o gün Türkiye gerçekten kurtulmuş olur" dedi..***Ne yazık ki Türkiye kitabı kumanyaya ekleyemedi. Hâlâ teröristlerin evinde ve üzerinde ele geçirilen silahlardan biri olarak sergileniyor kitap. Köy Enstitülerinin kuruluşunun 62nci yıldönümüydü dün... Anadolunun aydınlanması için yakılan ama kısa süre sonra telaşla söndürülen meşalenin ışığında anılar canlandı. M. Asaf Aktan, "Canlandırıcı Eğitim Yolunda" adlı kitapta Savaştepe Köy Enstitüsündeki bir anısını şöyle aktarır: Şöhreti kötü insanların
<#comment>#comment>Köy Enstitülerinin kuruluşunun 62’nci yıldönümüydü dün... Anadolu’nun aydınlanması için yakılan ama kısa süre sonra telaşla söndürülen meşalenin ışığında anılar canlandı. M. Asaf Aktan, "Canlandırıcı Eğitim Yolunda" adlı kitapta Savaştepe Köy Enstitüsü’ndeki bir anısını şöyle aktarır:
"İsmet Paşa Savaştepe’ye gelmişti. Kendisini tuğla ocağına götürüyorduk. Yolda giderken tepeden, şimdi anımsıyorum, Pamukçu’dan Hatice Kolukısa o gün galiba kümes nöbetindeydi, onu çağırdı; geldi. "Ne var torbanda?" dedi.
O da, "Torbamba peynirim, ekmeğim var, köftem var" dedi.
"Başka neyin var, göster bakayım!" dedi.
Torbadan bir de Sophokles’in Antigone kitabı çıktı.
Antigone’u görür görmez İsmet Paşa’nın gözleri yaşardı. Yanındaki Genelkurmay Başkanı Abdurrahman (Nafiz Gürman) Paşa’ya, "Paşam görüyor musunuz, bu klasikler daha yeni çıktı. Ankara’da bile okunmuyor. Benim çocuklarım okuyor. Köylümüz, şehirlimiz, erimiz, generalimiz ne zaman kitabı da kumanyasına ekleyecek duruma gelirse o gün Türkiye gerçekten kurtulmuş olur" dedi..
- Beypazarı halkı olarak, tarihin emaneti olan evlerimizi, ruhunu koruyan el sanatlarımızı ve kültürümüzün damak tadını yansıtan yemeklerimizi, kendini arayan herkese sunmak istiyoruz. İlçemiz, tarihi "İpek Yolu" üzerinde, binlerce yıllık geçmişi olan bir yerleşim merkezidir. Atalarımız bize 3000i aşkın ahşap ev, 200 yıllık bir çarşı, dokusu bozulmamış bir görünüm ve geleneklerinden kopmadan çağdaşlığı yaşayan insanlar bıraktılar. Bu nedenle bizler de bu borcumuzu bir an önce ödemeye başladık. Tarih ve kültür bilincinde olan sivil kuruluşların yardımlarıyla, Belediye bütçesinden harcama yapmadan 320 adet Beypazarı evini aslına uygun olarak yeniledik. Hedefimiz bu sayıyı 1000e çıkartmaktır. Amacımız, iki-üç yıl içinde Beypazarını dünyada eşi benzeri görülmedik bir Açık Hava Müzesi haline getirmektir. Tarihe ve kültüre meraklı tüm yurttaşları ilçemizi görmeye davet ediyoruz... Biliyoruz ki bütün bu güzellikler ve gizemler, Beypazarı insanının ve Beypazarı dostlarının katkılarıyla gerçekleşecektir... Son söz: Beypazarında iyi ve güzel şeyler yapılıyor. Devamını diliyoruz. Ankara Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş bize gönderdiği notta tarihe ve kültüre meraklı herkesi ilçelerine
<#comment>#comment>Ankara Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş bize gönderdiği notta tarihe ve kültüre meraklı herkesi ilçelerine davet ederek diyor ki:
- Beypazarı halkı olarak, tarihin emaneti olan evlerimizi, ruhunu koruyan el sanatlarımızı ve kültürümüzün damak tadını yansıtan yemeklerimizi, kendini arayan herkese sunmak istiyoruz. İlçemiz, tarihi "İpek Yolu" üzerinde, binlerce yıllık geçmişi olan bir yerleşim merkezidir. Atalarımız bize 3000’i aşkın ahşap ev, 200 yıllık bir çarşı, dokusu bozulmamış bir görünüm ve geleneklerinden kopmadan çağdaşlığı yaşayan insanlar bıraktılar.
Bu nedenle bizler de bu borcumuzu bir an önce ödemeye başladık. Tarih ve kültür bilincinde olan sivil kuruluşların yardımlarıyla, Belediye bütçesinden harcama yapmadan 320 adet Beypazarı evini aslına uygun olarak yeniledik. Hedefimiz bu sayıyı 1000’e çıkartmaktır.
Amacımız, iki-üç yıl içinde Beypazarı’nı dünyada eşi benzeri görülmedik bir Açık Hava Müzesi haline getirmektir. Tarihe ve kültüre meraklı tüm yurttaşları ilçemizi görmeye davet ediyoruz... Biliyoruz ki bütün bu güzellikler ve gizemler, Beypazarı insanının ve Beypazarı dostlarının katkılarıyla gerçekleşecektir...
Son söz:
Oluyormuş... Hem de İngilizce dahi bilmeden ve sadece 4 haftada...Hatta dilerseniz "master" diploması da alabiliyorsunuz! İzahat "www.usaeducationcenter.org " adlı sitede...Diplomayı "Usa Education Center" adlı kuruluş veriyor. Lise mezunu olmanız şart. Üniversite diploması 1300, master diploması 1450 dolar. Tek şart internet yoluyla cevaplanacak testte "100 üzerinden 60 puan" almak...Kayıt parası 45 dolar. İlk sınavı veremezseniz (ki vermemek imkânsız) 45 dolarınız aynen iade ediliyor.Diploma hangi dallarda mı veriliyor..."Tıp ve Hukuk haricinde hemen hemen tüm dallar... İşletme, mühendislik, bilgisayar, medya, iletişim, sanat dalları vs..."Yabancı dil şart değil... Yabancı dil bilmeden nasıl aldın diye soranlara "internet üzerinden eğitim aldım", diyorsunuz olup bitiyor.Diplomanızın klasik üniversite diplomalarından hiç farkı yok.Yani... Başvurduğunuz işyerini inandırmak ve uyutmak için her türlü önlem düşünülmüş. Bastır parayı al diplomayı... Yakında milletimizin yarısı "Amerikadan diplomalı" hale gelebilir... ABDden sahici diploma almış olanların bunu ispat için imanı gevrer... Amerikaya gitmeden Amerikada üniversite bitirmek mümkün olabilir mi? Sağ - duyulu lider
<#comment>#comment>Amerika’ya gitmeden Amerika’da üniversite bitirmek mümkün olabilir mi?
Oluyormuş... Hem de İngilizce dahi bilmeden ve sadece 4 haftada...
Hatta dilerseniz "master" diploması da alabiliyorsunuz!
İzahat "www.usaeducationcenter.org " adlı sitede...
Diplomayı "Usa Education Center" adlı kuruluş veriyor. Lise mezunu olmanız şart. Üniversite diploması 1300, master diploması 1450 dolar. Tek şart internet yoluyla cevaplanacak testte "100 üzerinden 60 puan" almak...
Kayıt parası 45 dolar. İlk sınavı veremezseniz (ki vermemek imkânsız) 45 dolarınız aynen iade ediliyor.
<#comment>#comment>TBMM’de oluşan "Kutsal İttifak"ın oylarıyla Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu hakkında soruşturma açıldı. Oysa yolsuzlukla suçlanan bakanlar paçayı sıyırmıştı. TBMM’de "Temiz Toplum İttifakı" kurulamıyor ama "Şeriatçı İttifak" kolayca kurulabiliyor.
Bostancıoğlu’nun elbet hataları var. Ama soruşturma bu hatalar ve daha iyi eğitim niyetiyle açılmıyor. İki büyük günahı var Bakan’ın; 1) Norm kadro uygulamasıyla atamalarda torpili kaldırdı... 2) Türbanı yasakladı...
Türban serbest bırakılmalı mı? Türbanda direnenler amaçları sorulduğunda "inançlarımızı yaşamak" diyorlar. Tartışma buradan başlıyor. Çünkü inançlar türbandan ibaret değil. Ve tüm inançların uygulamaya konulabilmesi için toplumsal düzenin Suudi Arabistan ya da İran’da olduğu gibi şeriat esaslarına göre ayarlanması gerekiyor.
Anadolu Müslümanlığı dini yalnızca "Tanrı ile kul arasında bir köprü" gördüğü için demokratik hayatla uyuşuyor. Radikal İslam tam tersine...
Özetle... Türban büyük bir paketin ilk parçası. Kadınları da mücadelenin içine çektiği için en kritik ve stratejik direniş. Türban kavgası kazanılırsa bunu diğer talepler izleyecek diye düşünülüyor...
"...Ekonomimiz büyük bir bunalımın, daha doğru bir ifade ile çöküntünün içinde. Bu çöküntü, son 20 yılı kapsayan bir sürede Türkiyenin ekonomik politikasında yaptığı son derece vahim hataların kaçınılmaz bir sonucudur; bu hataların bir ürünüdür. ... bu çöküntünün kaynakları 20 yıl öncesinin son derece hatalı politikalarıyla başlamış. Bu politikalar sonra, onu ilk yürürlüğe sokan zatı - Turgut Özal - takip eden hükümetlerce de aynen izlendiğinden, hatta zaman zaman daha vahim hatalar da yapıldığından, bugünkü ürküntü verici durum ortaya çıkmıştır... Sadece yakın geçmişteki 10 yılda değil, fakat 20 yıla kadar uzanan bir dönemde ekonomik politikalarımızın bu politikaların yürütülmesinden sorumlu kimselerin hepsi sorumludur, suçludur. Hataların ve çöküşün patenti tabii Özala aittir. Böyle bir yıkıntıyı ancak o içine sindirebilirdi ya da organize edebilirdi, etti de... Ondan sonra da iktidarın başına gelenler... aynı politikalara devam ettiler. Sonuçta bizi bugünlere getirdiler.Bir iki yıl evveline gelinceye kadar, Türk halkı hatta aydınları gidişin vahametinin farkında değildiler. Onlara her gün, her yönden sürekli ekonominin çok iyi durumda olduğu anlatılıyor, onlar da her şeyin