AKP hükümeti Eti Gümüş, Eti Krom, Eti Elektrometalurji, Karadeniz Bakır işletmesi ve Eti Bakır, gibi madencilik sektöründe faaliyet gösteren pek çok kuruluşu özelleştirme kapsamına aldı.
Bu kuruluşlardan Eti Gümüş için 2003 Nisan ayı sonunda "blok satış" yöntemiyle ihaleye çıkıldı, 30 Nisan 2003 tarihinde teklifler alındı.
Teklif veren iki firma arasında 06.05.2003 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nda yapılan ihaleyi, "3S" isimli firma kazandı.
Şimdi.. Maden Mühendisleri Odası soruyor:
1 ) Firmanın adı Reuters Haber Ajansı tarafından "3S Madencilik" olarak geçilmiştir. Anılan firmanın gerçek kimliği "Söğüt Seramik Sanayi Şirketi"nin isim değiştirmiş hali olan ve 3 yıl önce bankalara olan borçları nedeniyle iflas ederek Sermaye Piyasası Kurulu'na "artık üretim yapamıyoruz, fabrikamızı kiraya verdik" şeklinde bildirimde bulunan "Söğütsen Seramik" midir?
2 ) Firmanın nakit sıkıntısı içerisinde olduğu ve ihalenin söz konusu firmaya verilmesi ile ilgili işlemlerin mevcut iktidara yakın bazı siyasiler tarafından takip edildiği doğru mudur?
3) Söz konusu firmanın madencilik deneyimi nedir? Daha önce gümüş ya da benzeri işletmeciliği yapmış mıdır?
Bu kadar soru yeter... Sıra yanıtlarda... Bekliyoruz efendim...
Borcunu "ödemek" değil de "çevirmek" derdinde olan bir memleketin borcu biter mi?
Fatih Sultan Mehmet'in yediği yemekleri yazmıştık geçenlerde. Okurumuz Avukat Ender Kamil Boyacı gönderdiği notta diyor ki:
- Fatih Sultan Mehmet acaba hangi yemekleri yemedi? Bunu da zikretmek lazım. Örneğin Fatih ömrü boyu patates kızartması yememiştir. Hindi yememiştir. Salatasına mısır konulmamıştır. Salçalı bir yemeğe hasret gitmiştir. Neden mi? Çünkü mısır, patates, hindi ve domatesin anavatanı Amerika'dır. Fatih 1481 yılında ölmüş. Amerika'ya ise malum 1492'de ayak basılmıştır. Zavallı Fatih...
Okullara kent kültürü dersi konmalı önerimize İzmir'den Dr. Yavuz Anacak şu mesajı göndermiş:
"İzmir'de Büyükşehir Belediyesi ile Eğitim Müdürlüğü'nün imzaladığı bir protokol ile bu yıl 2. sömestrde lise 9. sınıf öğrencilerine 5 hafta sürecek kent kültürü dersleri kondu. Hem teorik hem de kent içi gezileri kapsayan bu program için öğretmenler özel bir kurstan geçirilerek sertifika aldılar. Öncelikle 12 lisede başlandı. İzmir Kent Müzesi de sanırım bu yılın sonunda açılmak üzere. Müzede büyük bir arşiv, kitaplık ve belgelik de bulunacak..."
Bu girişimin sahiplerini kutluyoruz...
İşadamları, doktorlar, terziler, kasaplar, manavlar, berberler, sanatçılar, bilim adamları, gazeteciler AB ülkelerine vizesiz girebilirler... Avrupa - Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Harun Gümrükçü bu konuda sahip olduğumuz hakları anlattı... Yazdık. Okurlarımız ayrıntı istediler.
Yine yazalım...
Harun Gümrükçü'ye göre... Eğer bir Avrupa ülkesi 1973 yılından önce hizmet ediniminde ve sunumunda bulunan Türk vatandaşlarına (işadamları, doktorlar, sanatçılar, bilim adamları, gazeteciler, vs...) sınırlama getirmiyor da daha sonra getiriyorsa, getirdiği bütün kısıtlamalar geçersizdir.
Çünkü 1970 yılında yapılan ve 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol'ün 41. Maddesi hakların geriye götürülmesine karşı çıkmaktadır.
Vatandaş bu konuda AB'nin Ankara Temsilciliğine başvurabilir. Temsilcilik aracılığıyla Avrupa Adalet Divanı'na dava açarak hakkını arayabilir.
Temsilciliğin telefon numarası; (0312) 446 55 11
Peki örnek?
"Abdülnasır Savaş adlı yurttaşımız 1984 yılında, turist vizesi alarak ailesiyle birlikte İngiltere'ye gitti. Orada kaldı ve işyeri açtı. İzin için başvurduğunda İngiliz makamlarından, biz 1979 yılında yasamızı değiştirdik, dolayısıyla bizden izin almanız gerekiyor, yanıtını alınca, bu değişikliğin, 1973'te yürürlüğe girmiş Katma Protokol'ün 41. maddesiyle tanınan hakları geriye götürdüğünü, dolayısıyla geçersiz olduğunu söyledi. Bunun üzerine olay, AB üyesi ülkelerin hukukçularından oluşan Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divanı'na intikal etti. Divan, 11 Mayıs 2000 tarihinde verdiği kararda, hiçbir üye ülke, Katma Protokol'le tanınmış hakları tek taraflı olarak geri alamaz, diyerek Abdülnasır Savaş'ı haklı buldu."
Devlet bu konuda duyarsız... Vatandaş işin peşine düşerse hakkını alabilir.
İran'da hem mollalara hem de İslam ülkelerine radikal değişimler öneren Dışişleri Bakanı Gül: "Bizi yönlendirecek güç akılcılık olmalı" demiş. Şu anda öyle değil mi?..
"İnsanın hayatında üç olay vardır; doğum, yaşam ve ölüm... İnsan doğduğunun farkında değildir, acı içinde ölür, yaşamayı ise unutur."