Temel soruları sormanın zamanı geldi..
Denildiğine göre, Anayasa’da yazmasa bile 28 Ağustos’ta yeni bir dönem başlayacakmış..
Sandıktan çıkan cumhurbaşkanı eskilere benzemeyecekmiş.. İcracı yönü de olacakmış..
Bu sözleri ezberledik diyeceksiniz..
Doğru..
Bu ne demek?
Yürütmenin işlerine karışacak demek.. Yürütmeye direktif verecek demek.. Yürütmeye müdahale edecek demek..
Yani, partiler üstü olmayacak.. Partiler üstü konumu rafa kaldırılacak.. Köşk siyasi kişiliğe bürünecek..
Siyasetin merkezi olacak..
İyi de bu durumda muhatabı kim olacak?
Bakın kime hesap verecek demiyorum.. Daha birinci aşamadayım, siyaseten muhatabı kim olacak diyorum..
Başbakan’ın muhatabı belli..
Muhalefet partisi liderleri.. Ana muhalefet partisi lideri, Meclis’te grubu bulunan partilerin liderleri diyelim..
Başbakan’ın yaptığı işlere, verdiği demeçlere cevap verecek merci onlar..
Anayasa belirlemiş..
Bu görevi muhalefet partilerine vermiş..
*
Peki, cumhurbaşkanının bu anlamda muhatabı kim?
Şu an da yok.. Gül’ün muhatabı yoktu.. Laf yarıştıracağı, polemiğe gireceği kişi veya kurum yoktu.. Çünkü Gül partiler üstüydü.. İcranın işine karışmıyordu..
Çünkü aynı devlet başkanı ve başkomutandı..
Gerçek anlamda paralel devlet olmadığına göre devlet başkanının içeride muhatabı olmaz.. Dışarıda muhatabı olur..
Onlar da öteki ülkelerin devlet başkanları, cumhurbaş-kanlarıdır..
*
Buraya kadar anlaştık mı?
Erdoğan farklı bir cumhurbaşkanı olacaksa, devlet başkanı konumunun yanına icracı rolü de monte edecekse -ki edecek- içeride de muhatabı olmalı..
Kim?
Anayasa böyle bir görevi kimseye vermiyor.. Cumhurbaşkanı beni halk seçti diye kendine yeni bir görev biçerse birileri de muhatap görevini üstlenecektir..
Alın size kapı gibi kriz..
Cumhurbaşkanı Suriye konusunda konuştu.. A partisinin lideri anıda cevap verdi.. Cumhurbaşkanı faiz politikası üzerine konuştu, B partisi anında yanıtladı.. Cumhurbaşkanı üçüncü köprü yetmez, dördüncüsü de lazım dedi, C partisi protesto gösterisi yaptı..
Böyle olursa ne olacak?
Kaos olacak.. İstenen şu mudur?
Erdoğan hem icracı olacak hem devletin başı olacak ama siyasi muhatabı olmayacak.. Kimse ona cevap veremeyecek..
Kimseye yaptıklarından dolayı hesap soramayacak..
Bizi bekleyen bu mudur?
*
Sakın birileri çıkıp da; bu bir ilk.. Aksaklıkları, yanlışlıkları hep birlikte göreceğiz..
Acele etme.. Kafa karıştırma.. Acayip sorular sorma.. İlk defa deniyoruz..
Demesin..
Yemek yapmıyoruz!..
Veda dediğin böyle olur
Ekmel Bey siyasetçi gibi davranmadı.. İki parti adaylık teklif etti.. Kabul etti, onurlu bir görev olduğunu söyledi.. Koştu koşturdu, dilinin döndüğünce ne yapmak istediğini anlattı..
Zaman zaman siyaseten topa tutuldu..
Şaşırdı, şaşırdığı yüzünden belli oldu..
Öfkelendi öfkesi gözlerinden belli oldu..
Üzüldü, üzüntüsü sözlerine yansıdı..
Ama tarzını değiştirmedi, bağırıp çağırmadı, üslubunu bozmadı, beyefendi kişiliğini kaybetmedi..
*
Seçilemedi.. Oy verenlere teşekkür etti, evine döndü.. Gazeteciler konuşsun diye ısrar etti.. Öyle ya, bizde yenilen de konuşur, yenen de..
‘Bende laf bitti’ dedi, kesti attı.. Siyasetçilere de bizlere de güzel bi ders verdi..
Davutoğlu en güçlü aday mı?
Ağzı laf yapıyor, belagati güçlü, toplum tanıyor, üç dönem engeline yakalanmıyor..
Bu kriterlere göre güçlü.. Kimileri de banko diyor?
Peki, başarılı mı?
Bakış açısına bağlı..
Şöyle ki..
Dışişleri koltuğuna otururken komşularla sıfır sorun teorisini ortaya attı..
Kavga etmediğimiz komşumuz kalmadı.. Sıfır sorun hep sorun oldu..
Esad’ın devrilmesi yakındır dedi.. Şam’da cuma namazı kılma hayaline kapıldı..
Esad yerinde duruyor!
Suriye’de iç savaş başlayınca sınırlarımızı açtı; mülteci akını olursa Şam yönetimi düşer diye düşündü..
1 milyon 300 bin Suriyeli Türkiye’yi mesken edindi..
Onun kırmızı çizgisi 100 bindi.. Şimdi, nasıl başa çıkacağımızı bilemiyoruz..
Suriye’de iç savaş çıkınca kaçanlar kolay gelsin diye sınır kontrolünü kaldırdı.. Sınırlar yolgeçen hanına döndü.. Giren çıkan belli olmadı..
Reyhanlı’da bombalar patladı..
Esad’la savaşmak için dışarıdan gelenlere göz yumdu.. Özgür Suriye Ordusu savaşmayı bilmiyor, onlar öğretir diye düşündü..
IŞİD’imiz oldu..
Dahası, Musul Konsolosluğumuzu tahliye etmeyi bile beceremedik..
Rehinelerimiz var.. Kurtaramadık..
Bu açıdan sadece Suriye konusunda izlediği politikaya bakarsan..
Başarısız..
*
Osmanlı’yı canlandırmak için Trablus’tan Kahire’ye, Şam’dan Bağdat’a kadar her türlü riski göze aldı diye düşünürsen..
En azından denedi dersen.. Ama süper güçler Türkiye’nin önünü kesti dersen..
Başarılı..