Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tatil bitti ama et yiyen kara sineklerin intikamı bitmedi değerli okurlar. Her yanım mosmor, kıpkırmızı yara. Eğer bu yaz güney sahillerine birkaç günlüğüne de olsa yolunuz düştüyse, tekneyle koyları falan dolaştıysanız, neden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsunuz. Zaten her yerde birinci madde bu. İnsanlar bir araya geldiklerinde birbirlerine kollarındaki bacaklarındaki yaraları gösteriyor ve et koparan kara sineklerden bahsediyor. Evet bu isim biraz abartı ve ben koydum ama ne diyeceğimi bilemiyorum bu arkadaşlara. Isıran ya da sokan desem ne fark eder. Şu an tatilden son yazımı yazarken hala bacağım hart diye ısırıldı. Eskiden sivrisinek vardı. Artık yoklar. Çünkü onlarla mücadelede sinek kovucular kremler, tabletli uzaklaştırıcılar işe yaradı ve yarıyor. Sanırım bizden uzak durmayı öğrendiler ya da kendilerine daha az zahmetle kanını emecekleri başka kurbanlar buldular. Bana şimdi çok nostaljik geliyor o “vızzzzzzzz” sesli günler. Ama merak etmeyin nerede o eski sivrisinekler falan demeyeceğim. O kadar çıldırmadım. Sadece bu kara sinekler o sivrisinekleri bile aratıyor. Üstelik bilim henüz bunlara karşı bir korunma geliştirmiş de değil. En azından güney sahillerimizde değil.

Haberin Devamı

Önce iğne batmış gibi bir acıyla yerinizden sıçrıyor ve acıyan yere acele bir şaplak indiriyorsunuz. Ama nafile. Sinek gene konuyor. Bir acı daha. Elinizi kolunuzu sallamayla gitmeyen yapışıp kalan bir sinek bu. Çekingen değil. Kendinden çok emin, ne istediğini bilen bir sinek bu. Ve sizi bulduğu yerde ısırıyor. Ben bu sinekleri yıllar önce rafting yaptığım Dalaman Çayı’nda görmüştüm. Nehir civarında olurlardı. Ama onlar orada rahat rahat yaşıyor bize ilişmiyor, doğanın içine davetsiz misafir gibi girdiğimizde ısırıyorlardı sadece. Şimdi sanırım baraj, yapılaşma şu bu derken bu sinekleri üzerimize saldık.

Tek çare, şu ana kadarki tecrübelerimle konuşuyorum, rüzgar. Esinti olan yerde durmuyorlar. Bir defasında esinti de kesilince kendimi denize zor attım peşimdeki sinekten kurtulmak için bir çizgi film karakteri gibi.

Haberin Devamı

Bu etimizi koparan sevimli kanatlı dostlarımız yetmezmiş gibi bir de ısıran balık musallat olmuş sahillere. Amma abarttın diyorsunuz. Evet abartma huyu da var bir yazım sanatı olarak. Ama ısırmasa da dürtüyor bu balık, inanın. Et koparmıyor ama fena halde garip bir duygu bir balığın bacaklarınıza sertçe dokunması kabul edin.

Bir iki post görmüştüm, insanlar Bodrum’da bacaklarını ısıran balıklardan bahsediyorlardı. Şaka bu herhalde deyip geçmiştim. Aynısı bana olunca anladım. Hareketsiz durunca gelip bacağınızı dürtüyorlar. Muhtemelen artık sizden korkmadıklarından bacaklarınızın derisinde gördükleri ve yiyecek sandıkları şeyleri didikliyorlar. Belki de sineklerle ortak çalışıyorlar bizi mekanlarından kovmak için.

Şaka bir yana bütün tatil aramızda et yiyen sinekler ve bacak ısıran balıklardan bahseden espriler yaptık, Gelecekte artık denizlerimizden timsah da çıksa şaşırmayız diye senaryolar yazdık. Her şey değişiyor. Doğa değişimlere tepki veriyor.

Et yiyen sinek ve ısıran balıkları araştırılmak üzere bilime havale ediyorum, bu yazıyı 2023 yazından bir güney sahili gözlemi olarak gelecek kuşaklara not olarak düşüyor, yaralarımı sarmaya evime dönüyorum.

Haberin Devamı

Kaş Caz Festivali’nde kimler var?

25-27 Ağustos tarihlerinde Kaş’ta yapılacak festivalde ne kadar çok isim olduğuna doğrusu şaşırdım. Küçük yazlık bir sahil festivali değil dört başı mamur bir etkinlik olmuş Kaş Caz.

Gürol Ağırbaş, Emre Tenkal, Tunç Öndemir’den kurulu Korhan Futacı ekibi, Elif Çağlar Quartet, Arto Tunçboyacıyan’ın AnahTar projesi, Burhan Öçal’ın atölye çalışması İstanbul’da da olsa kaçırılmayacak işler. Kaş amfitiyatrosunda sabahları 08:30’da gündoğumu dinletisi de olacakmış. Yalnız bu biraz iddialı geldi. “Sabah erken deniz çok güzel oluyor”cularla çakışabilir bu etkinlik. Bu festivalin derdi de bu olsun.