Neden havaalanlarımızda her şeye, en temel ihtiyaca bile, normalin kat be kat üzerinde inanılmaz rakamlar ödemek zorundayız? Geçen ay Dalaman’da bir kahveye 180 TL verdim. Sonra Londra’daki eve kadar pamuklara sarıp taşıdım. Dalaman dış hatlardaki fiyatların ne kadar yüksek olduğunu anlatmak için şu örneği vereyim. Dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olan Londra’da en iyi, en butik, en üçüncü-dördüncü-beşinci nesil kahvecide dahi bir kahve 3-4 poundu, yani bugünkü kurla 100-130 TL’yi geçmez. Bırakın Londra’yı, pahalılığıyla meşhur Nusret’te bile bir Americano 95 TL iken Dalaman dış hatlarda 6 pound yani 180 lira? Havaalanı lüks restoran mı ki?
Neden dünyadaki en ucuz (ve en sağlıksız) beslenme yeri olan, zincir burger marketlerde iki menüye 1000 küsür liralar veriliyor? Neden bir küçük iki yudumluk su 60 TL?
Geçen gün Sabiha Gökçen’deydim. Aynı gözlemler orası için de geçerli. İnsan susadığındaki en temel ihtiyaçtır, bir bardak su içemeyecek 50 – 60 lira vermeden.
“Kiralar pahalı” argümanını kabul etmiyorum. Kiralar neden pahalı? Neden mesela Londra’daki havaalanlarında zincir restoranlar, kafeler, mağazalar, marketler şube açtıklarında şehirdeki emsalleriyle aynı fiyata ürün satabilirken, Türkiye’de fiyatlar 10 katına çıkıyor? Bari sebil çeşmeler koyun da en azından susayan su içsin. Şişesini doldursun.
Lüks olmayan en basit şeyleri, temel ihtiyaçları bu kadar fahiş fiyatla satışa sunmak yakışmıyor. Lüks bir restoranın fiyatlarına kimse karışamaz. Dileyen gider dileyen gitmez. Ancak temel ihtiyaçlar bu kategoride değil. Havaalanına gidip uçağa binmek lüks olmaktan çıkmamış mıydı? Gereğini yapalım o zaman.
ŞİMDİ TAKSİLER DÜŞÜNSÜN!
İstanbul’da toplu ulaşımın Marmaray ve Metro’nun akıllıca birbirine eklemlenmesi sonucu çok rahatladığı, medenileştiği gözle görülür bir gerçek. Ara ara gidip gelen biri olarak gelişimi çok net görebiliyorum. Toplu ulaşımla havalimanına gidebilmek büyük bir medeniyet göstergesi. Sabiha Gökçen’e ulaşım tam da olması gerektiği gibi akıyor.
Taksilerle ve özel araçlarla ulaşım ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın, imkansızlaşırsa imkansızlaşsın, kabul edelim ki toplu taşıma etkin bir biçimde yaygınlaşınca İstanbul’da vatandaşın da yüzü gülüyor. Taksi eziyeti istisna durumlar haricinde hayatımızdan ufak ufak çıkıyor.
Klimalı, neredeyse her semtten bağlantılarla İstanbul’a hayat veren Marmaray ve Metro hatları olmasa hareket etmek mümkün olmayacak. Şimdi taksiler düşünsün.
İnsanlık ölmemiş!
İstanbul Kart’ı turnikedeki okuyucuya tuttum, bakiye yetersiz sinyali taş duvarlarda acı acı yankılandı. Üzerimde nakit yok. Kartı dolduramıyorum. Kredi kartım var ama istasyonda kredi kartlıyla dolum yapan makina yok. O seçeneğin üzerinde kırmızı bir çarpı konmuş. Gecenin bir yarısı imkansızı kovalayıp kredi kartlı taksi arayacağım (hem taksi hem de kredi kartlısını bulacağım hem de lütfedip duracak ve benim gittiğim yeri beğenerek beni alacak. Mission Impossible.
Kıvrandığımı gören bir vatandaş kendi kartını bastı da geçebildim. İnsanlık ölmemiş. Teşekkür ediyorum size ey isimsiz beyefendi.