Çevresinde olan biteni anlamak isteyen birinin bakacağı yerin günlük siyasi yorumlar değil siyaset dışı yazılar olduğunu savunanlardanım.
Siyasetin iyiden iyiye ısındığı dönemlerde siyaset dışı yazıların, sanılanın aksine daha fazla ilgi görmesinin pek çok nedeni var. Bunlardan en basiti, artık aynı şeyleri konuşup okumaktan bıkan insanların, hayatta başka konular, keyifler olduğunu hatırlaması.
İşin içinde illa “keyif” olması şart değil. Hayatta başka sorunlar, krizler var çözülmeyi bekleyen. Siyasetten daha az önemli değiller. Acı tatlı bir sürü deneyim ve öğrenecek şey var. Bazen bunları okumak, paylaşmak bile tekrarlana tekrarlana suyu çıkmış, çoğu zaman yanlış çıkan ve kullanım süreleri birkaç saat bile sürmeyen siyasi yorumları, lafları, saptamaları okumaktan daha fazla hitap ediyor insana.
Geçmişi anlamaya çalıştığımda on yıl, yirmi yıl, otuz, elli, yetmiş yıl önce yazılmış köşe yazılarına bakmayı severim. Bunlar arasında size o dönem hakkında en doğru ve çarpıcı bilgileri verenler, o güne has siyasi değerlendirmelerle dolu olanlar değil, siyaset dışı konularda kaleme alınmış yazılardaki detaylar ve hikâyelerdir. Falih Rıfkı’nın, Peyami Safa’nın köşe yazılarına hatta Ahmet
Bu yaz sahillerde yazlık mekanlarda çalması muhtemel yerli şarkılardan 10 tanesini şöyle aşağı sıralıyorum. Hazırlarken bayağı eğlendim, umarım siz de dinlerken eğlenirsiniz.
İnsanlık için küçük, Türk popu için büyük bir adım. Popumuz silkinme, kendine gelme ve ‘90’ların gölgesinden kurtulma alametleri gösteriyor. Nedeni nasılı ayrı bir yazının konusu olabilir. Bir cümleyle anlatmam gerekirse alternatif rüzgarların popa sirayet etmesi diyelim. Alternatifin ana akıma yürümesi güzel sonuçlar veriyor. En klasik pop formatındaki işler bile bu rüzgarlardan etkileniyor. Aşağıdaki şarkıları bu yaz popüler olma ihtimallerini göz önüne alarak listeye aldım. Yine de öznel bir listedir. Bazı şarkıları cidden beğendim, bazılarını da itiraf edeyim, “guilty pleasure” olarak kayıtlarıma geçirdim. İyi eğlenceler…
“Ben Ölmeden Önce”- (Buray) Emrah Karaduman
Biz eğlenirken dahi ağlamayı seven milletiz. Bunu artık biliyoruz. Gri bölgeleri sevmeyiz. Bir ağlarız bir eller havaya hoppaaaa diye dans ederiz. Bu psikolojik durumun analizini başkalarına bırakarak şu gerçeğin altını çizmek isterim. Üzgün ya da dertli dans bugün Batı’da daha yeni moda oluyor. Lykke Li’den, Robyn’e, Mark Ronson’a dans hadisesi
Madonna’nın yeni albümü Madame X, geçen hafta piyasaya çıktı. Bu albüm vesilesiyle Madonna gene gündemde ama müziği pek konuşulmuyor. Konu yaş. Madonna albüm çıkmadan verdiği röportajlarda kendisine uygulanan yaş ayrımcılığından söz ediyordu. Yaş ayrımcılığı şu demek, kişiyi, kişileri yaşıyla damgalamak, nitelemek, tanımlamak, yaşıyla ilgili ön yargılar ve klişeler çerçevesinde değerlendirmek.
Madonna bu konuyu kendisine hayatı boyunca getirilen eleştirilerin geldiği son aşama olarak nitelendiriyor. Şöyle demiş bir röportajında:
“İnsanlar şu veya bu şekilde beni hep susturmaya çalıştı. Yeterince güzel değilsin, yeterince iyi şarkı söylemiyorsun, yeterince yetenekli değilsin, yeterince evli (!) değilsin... Şimdi de yeterince genç olmamakla suçlanıyorum. Yaş ayırımcılığıyla mücadele ediyorum. 60 yaşındayım diye cezalandırılıyorum.”
Madonna’nın demeye çalıştığı, ben hayatım boyunca pek çok konuda tabuları yıktım, öncü oldum, şimdi de ageism’le, “yaş ayrımcılığı”yla mücadele ediyorum.
Madonna haklı. Çünkü çağımızla birlikte gelip kapıya dayanan yeni kavramlardan biri yaş ayrımcılığı ve yaş meselesi. İnsanlar artık daha uzun ve sağlıklı yaşıyor. Hayatları boyunca pek çok kez, bırakın işi,
İsveçli prodüktör ve besteci Avicii (Tim Bergling) geçen yıl 28 yaşında hayatını kaybetmişti. Yarım kalan albümü, sıkça birlikte çalıştığı isimlerin de desteğiyle “TIM” adıyla yayınlandı.
Avicii’nin yeni albümü yaza girerken piyasaya çıktı ve muhtemelen yılın en önemli dans/pop albümlerinden biri olacak. Avicii’nin müzik yaptığı alanı tanımlamak için EDM (Electronic Dance Music) daha uygun bir tanım olabilir ama bugün artık EDM, rap, R&B ya da rock sadece birer isimden ibaret. Bütün alt türler büyük ana akım pop sistemini destekleyecek şekilde evrilmiş durumdalar. O yüzden Avicii’nin albümüne bir EDM değil genel anlamda pop albüm olarak bakmak daha doğru.
Avicii geçen yıl 29 yaşında Umman’da bir otel odasında ölü bulundu. Kesin olmamakla birlikte intihar ettiğine inanılıyor. Alkol sorunu olduğu biliniyordu. Ayrıca akut pankreatit teşhisi konmuştu. Bu hastalık çok şiddetli karın ağrılarına ve mide bulantısına neden oluyordu. Avicii çok genç, yetenekli, zengin ve ünlü olmasına rağmen bu ve pek çok başka nedenden hayli kalitesiz bir hayat yaşıyordu. Ruh sağlığı da iyi değildi.
Yeni planlar yapıyordu
Onunla birlikte çalışanlar kayıtlar sırasında ne kadar titiz olduğundan bahsediyor. Bir
Konser kayıtları ve derlemeler dahil altı yeni albüm, üç box set, iki genişletilmiş yeniden basım. 11 albüm eder. Nirvana, Kurt Cobain’in sağlığında sadece üç albüm yaptı. 1994’teki ölümünden bugüne 11 albüme imza attı.
Michael Jackson’ın, 2009’daki ölümünün ardından video albümler ve derlemelerle toplam yedi albümü var. Şimdi hologram turnesine çıkacak. Gelen bilgilere göre Michael Jackson, sahnede kanlı canlı konser verecek, kardeşlerine yani Jackson 5’a katılacak. Öbür taraftan haberler de verecek mi bilmiyoruz.
Amy Winehouse’un sağlığında iki albümü var. 2011’deki ölümünden sonra şimdilik üç. 2020’de hologram turnesine çıkacağı haberi 2018’de babası tarafından açıklanmıştı. Ancak bu turnenin ertelendiği duyuruldu. Broadway şovu ile bir konser arası, muhtelif yaratıcı bölümlerden oluşacağı bilgisi vardı bu turnenin. Henüz hazırlıklar tamamlanmadığı için ertelenmiş.
Sanatçıların sağken kaydedip yayınlamadıkları işler, ölümlerinin ardından yayınlanır. Bazen de derleme albümler çıkar. Bunu biliyoruz. Bu artık normal. Ama hologram meselesi henüz yeni.
Maria Callas, Roy Orbison, Frank Zappa, ölümlerinin ardından hep hologram turnesine çıktılar. Üç boyutlu olarak sahnedeydiler,
Bu yaz tatil yörelerimizde, sahillerimizde, beach’lerimizde muhtemelen en fazla duyacağınız dans şarkıları hangileri merak ediyor musunuz? Klasik tabirle, işte 2019’un yaz hit’i adaylarım.
“Never Really Over” Katy Perry: Tam “Katy Perry nerde kaldı” diyorduk ki geldi. Yaza girerken yine bir radyo dostu şarkı yapmayı başarmışlar. Cidden çok klasik ama kabul edelim, garantili çözümler üretilmiş. Synthe’lerin desteklediği dans vuruşları, Perry’nin melodik yapıyı güçlendiren dramatik vokalleri. Yaz şarkıları arasında ders olarak okutulacak bir formül şarkısı. Hiçbir playlist’ten eksik olmayacaktır.
“All Day and Night” - Jax Jones and Martin Solveig presents Europe: İngiliz (Jax Jones), Fransız (Martin Solveig), Amerikan (Madison Beer) iş birliği açıkçası beklenenden büyük etki yarattı. “All Day and Night” neredeyse bütün stream listelerinde ve resmi listelerde tepede. Daha önce “Intoxicated” gibi büyük dans hit’lerine imza atan Solveig ile Jax Jones’un Europe adı altındaki iş birliği 2019’da büyük çıkış yapacak isimlerden Madison Beer ile çok uyumlu. Beer dinleyene Rihanna’yı hatırlatan dramatik bir vokale sahip. Yaz hit’i için gerekli olan her şey bu üçlüde mevcut.
“Electricity” (Feat.
Müzik dinlemek bugün hayli efor gerektiren bir iş. Hep daha yeni telefonlara, yeni sürüm işletim sistemlerine, yeni yazılımlara ve elbette daha geniş internet paketlerine ihtiyacımız var. Mahmurluğa, tembelliğe yer yok. Hayatımızda “güncelleme” diye bir şey yokken nasıl yaşıyorduk biz?
iTunes’un müzik dünyasında devrim yaratacak, müzik dinleme alışkanlıklarını kökünden değiştirecek bir hizmet olarak sunulduğu zamanlar daha dün gibi. Oysa 18 yıl olmuş. Ve bakın şimdi iTunes kapanıyor. Bloomberg’in haberine göre yerine müzik, televizyon ve podcast’ler için üç yeni uygulama gelmesi bekleniyor.
Apple’ın pek çok konuda geleceği gördüğü, zamanın ötesinde işlere imza atarak hep rakiplerinden bir adım önde yarışa başladığı doğru. Sadece stream konusu biraz farklı. Burada Spotify gibi çok dişli ve güçlü bir rakip var. Üstelik Apple’ın tasarım ve felsefe olarak sunduğu yalınlık ilkesini uygulayarak Apple’la mücadele ediyor. Apple bir müzik ve multmedia yönetme platformu ve oynatıcısı olarak kurup geliştirdiği iTunes’la artık bu işin yürümeyeceğini düşünmüş olmalı ki 2015’te yeni bir ürün olarak stream platformu Apple Music’i lanse etmişti. Spotify’ın 2008’deki ilk lansmanından yedi yıl sonra.
“Black Mirror”ın yaratıcıları Charlie Brooker ve Annabel Jones: “Bugün müzik, imaj ve sanatçıyı ayrı ayrı dijital yaratım sürecinde bir araya getirerek üretim yapmak teknik olarak mümkün. Bizim hikayemizde yapay zeka sanatçının yerini alıyor”
Black Mirror’ın yeni sezonunu izledikten sonra şöyle düşünmekten kendimi alamadım: Burada sci - fi yok. Distopya yok. Olaylar gelecekte geçmiyor. Hatta bayağı eğlenceli bölümler var. Yoksa “Black Mirror” yumuşadı mı? “White Mirror” falan mı oldu? Ya da gelecekten değil günümüzden mi hikayeler anlatmaya karar verdi? Bilim kurgudan ve “vay be demek gelecek böyle olacak” dedirtmekten vaz mı geçti? Sorularımı içime atmaktansa “Black Mirror”ın yaratıcıları Charlie Brooker ve Annabel Jones’la buluştuğumuzda söyleşiye bodoslama bunlarla girdim. Tamamını bir nefeste sordum, şu yanıtları aldım.
Charlie Brooker: Düşünüyorum da bu görüşe çok katılamayacağım. Geçmişe bakarsak, “National Anthem”i yaptık. İçince sci- fi yoktu. “Waldo”da sci-fi yoktu. “Shout Up and Dance” yine günümüzde gerçek dünyada geçiyordu. Yeni sezonda yer alan “Smithereens”, bu anlamda yine eski usül bir “Black Mirror” hikayesi. Yine yeni sezondan “Striking Vipers”ın da daha önce