Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Sahip”ten ilk izlenimler


Kurban (soldan sağa) Özgür Kankaynar, Deniz Yılmaz, Burak Gürtuna ve Kerem Tüzün.



Kurban’ın yeni albümü “Sahip” adamı cehenneme sokup çıkarıyor. Üstelik Dante’nin “İlahi Komedya”sındaki gibi yanınızda kılavuz olarak şair Vergilius da yok. Ama değer, iyi müzik var işin ucunda


İyi bir albüm dinlediğimde kalbim hızlı atmaya başlar. Dişlerimde hafif bir kamaşma olur. Bir anda dinlediğim şeye dikkat kesilir etrafta konuşulanları ve olan biteni anlamamaya başlarım. Dudaklarımı buruşturup ileri doğru uzatıp bilinçsizce “vay be” anlamında başımı salladığımı söylerler. Sessizleşirim. Sorulara yanıt vermem. Kendi içime kapanır dinlediğim şeyin tadını çıkarmaya çalışırım.
Ve elbette iyi bir albüm dinleyince bu hazineyi önce kendime saklamak isterim. Bir anda ortaya çıkarıp insanların yüzündeki şaşkınlığı izlemeyi severim. “Bu çalan ne?” derler ve ben gururla, biraz da kibirle gülümseyerek söylerim adını sanını. Bunlar da benim günahlarım işte.
İnanın ben hepinizle birebir oturup baştan sona tek tek Kurban’ın “Sahip” albümündeki bütün şarkıları dinlemek isterdim. Hepsi hakkında tartışmak ve yorumları paylaşmak.
Çünkü bu albüm bende şimdi bahsettiğim bütün aşamalardan geçti. Bakın tek tek parçalar hakkında değil ama genel hakkında ilk notlarım öyle:

- Kurban’ın albümündeki hissiyat şu: “Dolduk dolduk stüdyoya girdik ve zincirlerimizden boşalır gibi çalıp çıktık.”
-“İnsanlığın durumu fena. Hepimiz cehennemde yanacağız. Ve bu gerçekten hiç de ‘dramatik’ ya da ‘cool’ olmayabilir.” Böyle bir şey...
-“Sahip”i dinlerken “Kurban bizim Metallica’mız” diye düşündüm. Bazen de “Kurban bizim Iron Maiden’mız”. İlle de benzetmek gerekirse yani. Yoksa kendi başına da güzel kafalarda Kurban (Tool seven varsa yaşadı o da ayrı mevzu).
-“İnsin tokmak, bitsin rüya, at bir tekme dönsün dünya” demiş babalar. Çok sevdim. “Batsın Bu Dünya” kadar etkileyici geldi bana. Bu albümde sözleri dikkatle dinlemek lazım.
-“Sahip” her şeye “çakan” bir albüm. Taraf tutmadan herkesi eleştirmiş, sözlerini sakınmamışlar. Cehennemle, öbür dünyayla, insanlığın toptan kendiyle hesaplaşmasıyla ilgili 11 şarkı var. Arada üzerinize alınıyorsanız da alının tabii.
-“Güneş”, “İfrit”, “Sahip”,
“Soykıran” beni kendimden geçirdi.
-Metal, rock, halk müziği,
funk, punk... Ben bu albümü dinlerken hepsini hissettim ve Kurban’ın
Türk rock’ında kendine has bir kanal açtığına iyice ikna oldum.
-Vokal ve gitarda Deniz Yılmaz, yine gitar ve vokalde Özgür Kankaynar, bas ve vokalde Kerem Tüzün, vokal ve davulda Burak Gürpınar. Bu adamlar memlekette çaldıkları aletin ve yaptıkları müziğin hakkını veren isimler. Sürekli prova yapan ve çalmayı seven adamlar. Bu işi aşkla yaptıklarını bildiğim için albümde duyduklarım beni iyice kopardı.
-Bu albümü yüksek volümle dinleyin. Başka türlü anlaması zor.
- Yeni albüm için henüz fotoğraf çektirmemiş grup. Umarım onlar da Mehmet Turgut’a teslim olup “kanlı manlı fotoğraf çektirdik ama ne işe yaradığını bilemedik, rock’çıyız diye öyle oldu herhal” kalabalığına katılmazlar.
-Ve benden size tavsiye. Kurban’ı sahnede izleyin. 24 Nisan Ankara
312 Arena, 7 Mayıs İzmir Ooze
Venue’de konserleri var (kurban.com).
-Sonisphere’de an fazla hangi grubu merak ettiğimi soruyor millet. Valla Kurban olsa en fazla onları merak ederdim. Ben bu grubun neden Sonisphere ya da Profestival’da (Ankara) çalmadığını anlamıyorum. Menajer mi yetersiz, grup mu isteksiz yoksa başka bir neden mi var merak ediyorum. Kurban kadar mükemmel sahnesi olan bir grup bu kadar az konser versin. Yazık...


Ben bu konserleri kaçırmam!
-10 Nisan / David Guetta: Burn sponsorluğunda
10 Nisan’da Maçka Küçükçiftlik Parkı’nda. Ticari işler yapıyor David Guetta, ama çok baba bir DJ’dir. Çok güzel parti kafası olacak. Beklentim yüksek.
-14 Nisan / Peter Cincotti: Chivas sponsorluğunda Şişhane Salon’da çalacak. Ben bu adamı seviyorum. Jamie Cullum’ı da severim. Aslında bunu itiraflara yazmam lazımdı.
-24 Nisan / Kurban: Kurban’ın o tarihe kadar İstanbul konseri görünmüyor. Olmadı ver elini Ankara diyeceğiz ne yapalım.


Dayanamıyoruz!
-Palyaço: Kliplerde palyaço olmasın. Ne olur bizi güldüren insanın ağlaması tezatı ile etkilemeye çalışmayın. Bunaldık.
-Yağmur: Yağmursuz klip çek desek yönetmenler işsiz kalacak. Başka fikir yok çünkü. Ver hortumu, ver suyu, al sana klip. Yağmurdan ıslanan birilerinin olmadığı klipler de izlenebiliyor, beğenilebiliyor. Bu ısrar neden?
-Yağmurda ıslanan palyaço: Var, o da var. Yapmayın etmeyin...
-Çekimlerin kamera arkasını görüntüleri: Kardeşim herkes Seinfeld mi ki bu görüntülere kopacağız? Biraz yaratıcılık lütfen.

İtiraf ediyorum!
-Mustafa Keçeli’nin müzik aleminde hak ettiği ilgiyi bulamadığını düşünüyorum.
-Noel Gallagher, David Beckham ve Snoop Dogg’un oynadığı Adidas reklamındaki ortamlar bana uyar.
-Bazen öğlen 2’de uyanıyorum. Utançtan telefonları açmadığım oluyor. Alıngan dostlara selamlar...
-Şafak Sezer’i her gördüğümde Vodafone’a geçesim geliyor.
-Aydilge’ye çok geç uyandım. “Geri Dönmem” isimli şarkısını çok beğeniyorum.
-Ahmet Kaya’nın ölümünü bir “anti-aging” sorunu olarak gören kafa bizden değildir. Sizden de değildir emin olun...