Rock yıldızı!

13 Şubat 2011

Rock pek kalmadı ama yıldızı bol. Hip hop’çılar, indie’ciler, popçular, türkücüler, oyuncular, yazarlar, gazeteciler, siyasetçiler, hatta New York Times’a göre bizim başbakan. Bugün artık herkes rock yıldızı

Ben CHP’nin Kurultay’ını izlemeye Ankara’ya gittiğimde siyasetçileri gördüm. O anda karar verdim. Siyaset hizmetle değil rock ile ilgili. Çünkü amaç rock yıldızı olmak. Televizyondan ya da seçim sandığından görünmüyor belki ama durum bu. Salona anonsla gelip anonsla çıkandan, saha içinde her gördüğünün elini sıkana kadar bütün siyasetçiler rock yıldızıydı Ankara’da.
AKP, ABC, VYZ parti fark etmez, rock yıldızı rock yıldızıdır. Ya medya? Şimdi bana Okan Bayülgen ya da Cüneyt Özdemir’in rock yıldızı olmak istemediğini söyleyebilir misiniz? Örnekleri siz çoğaltın. Oyuncular, mankenler, yazarlar çizerlerler, muhtelif popçular, türkücüler, afili darbukacılar, klarnetçiler, tumbacılar... Tek tek isim saymaya gerek yok. Yazsam yetişemem zaten o kadar çok rock yıldızını sıralamaya. Açın gazeteyi bakın, ilk sayfada gördüklerinizin hepsi, avukat, iş adamı, belediye başkanı, polis, asker hep rock yıldızı.
Futbolcular zaten rock yıldızı. Spor arabasını pembeye boyatıp İstinye Park’a

Yazının Devamı

Nilüfer’in “12 Düet”inden notlar

12 Şubat 2011

Madem her yerde bu albüm var. Madem en çok satanlar listesinde üst sıralara çıkıyor, madem rock dünyamızın 12 güzide ismi Nilüfer’le stüdyoya girmiş. O halde bakalım ne var ne yok

Tamam düet kralı Ferhat Göçer onu biliyoruz. Kraliçe de işte bulundu. Şaka bir yana Nilüfer’in sesi ve yorumu şahane. Bu albümde şarkıların yanında her defasında bunu tekrar etmeme gerek kalmasın önden söyleyeyim dedim. Şimdi işin kalan kısmına bakalım.
“Erkekler Ağlamaz”-Şebnem Ferah: Popüler müziğimizin en güzel seslerinden ikisi bir arada. Müzik ve düzenleme de ala. Zaten klibi de buna çekmişler, boşuna değil. Şebnem çok titizdir. İnce ince uğraşmışlar belli.
“Göreceksin Kendini” - Yüksek Sadakat: Bir kere şarkı çok iyi. Bu şarkıyı zaten Nilüfer gibi birinin kötü icrası mümkün değil. Yüksek Sadakat’ın yorumu da isabet olmuş. Gitar soloları yerinde vokaller uyumlu. Süper.
“Ara Sıra Bazı Bazı” - Malt: Rock bu şarkıya yakışmış. Malt’ın düzenlemesi çok iyi. Şarkının ruhunu hiç bozmadan çok sağlam rock’laştırmışma hareketi. Tebrikler.
“Sensiz Olmaz” - Teoman: Olmamış. Teoman sanırım artık şarkı söylemekten hoşlanmıyor. Hatta bırakabilse, üşenmese ya da elinden başka bir iş gelse müziği de bırakacak

Yazının Devamı

Hâlâ CD ve plak almak için bazı nedenler

6 Şubat 2011

İnternetten bir şarkı dinlediğimde Mona Lisa’nın internetteki jpeg’ine bakıyor gibi hissediyorum. Mona Lisa’nın gerçeği Louvre Müzesi’nde. Peki şarkıların “gerçek” versiyonları nerede?

Bir tabloyu internetten görmekle gerçekte görmek çok farklı hisler.
Mesela Van Gogh’un “Ayçiçekleri” serisinde çiçeklerin göbeğinde ayçekirdeklerine benzer bir boya dokusu oluşturan fırça darbelerini görmek için yakından bakmanız lazım. İnternetten göremezsiniz. İşte o anda o eserle aranızda kurulan ilişki çok farklı oluyor. Fotoğrafına, kartpostalına, jpeg’ine bakmak gibi değil. Onun gerçekliğine, yeganeliğine, kendi tarihine tutuluyorsunuz.
Elbette bunu ilk düşünen ben değilim. Gerçeklik ile ilgili Walter Benjamin’in önemli fikirleri vardır. Ve bu mesele yani gerçeklik ve onun temsili yüzyıllardır felsefenin ve sanat tarihçilerinin kafa patlattığı bir konu olmuştur. “Simulacra” kavramını araştırırsanız bu alanda önünüzde yeni kapılar açabilirsiniz. Benim merak ettiğim ise bu meselenin müzikle ilgili kısmı.

“Yesterday” nerede?Hep düşünmüşümdür, müzikte bu gerçeklik hissini ne verebilir diye. Bir şarkının bir müzik eserinin “esas”, “en gerçek”, “en yegane” hali hangisidir? Bir Mozart

Yazının Devamı

Sevgili fizy, sana iki çift lafımız var

5 Şubat 2011

Madem seni kapattıran telif kuruluşu hakkında oluşan olumsuz tepkilerden bu kadar rahatsızdın, neden bunu söylemek için Turkcell’le anlaşmayı bekledin?

Seni ilk birkaç yıl önce New York Times gazetesinde çıkan bir yazıda tanıdım. İstediğim şarkıyı indirmeden, satın almadan pat diye dinleyebilmek ve bunun için ücret ödememek ne büyük bir hizmetti. Sevdim, herkese yaydım, destekledim.
Üstelik Türk olman, bizden olman çok gurur vericiydi. Dünya senin sayende, senin aracılığınla müzik dinliyordu.
Derken bir gün kapandığın haberi geldi. İnternette sürekli site kapattıran, sansürü ticari amaçlar için meşru bir yol olarak sıradanlaştıran ve bu yüzden de eleştirilerimize maruz kalan telif kuruluşu seni de kapattırmıştı.
Bu kurumun diğer sansürcü uygulamaları gibi bunu da eleştirdim. Okurlarımı bilgilendirdim. Onlardan da büyük destek geldi.
Dedin ki “Arkalarına büyük firmaları da alıp bizi yok etmeye çalışıyorlar. Bunların amacı telif almak değil bizi bitirmek.”

Yazının Devamı

Müzikten para kazanmanın farklı bir yolu

30 Ocak 2011

Kendi kendinize mırıldandığınız bir şarkı ya da bilgisayarınızda kaydettiğiniz eğlenceli melodi bir firmanın yeni kampanyası için aradığı müzik olabilir mi?
Olabilir. Hani bir şey görürsünüz, bir sahneden etkilenirsiniz, biri bir söz söyler, başınıza bir olay gelir ve o anda “Buraya şöyle bir müzik lazım” diye düşünürsünüz ya. İşte Bimuziklazim.com tam da “oraya” gerekli müziklerin bulunabileceği bir müzik bankası.
Ve neredeyse her ortama ve duyguya uygun müzik var burada. Anlatayım.
Jingle House’u reklam, müzik ve medya sektöründe olanlar yakından tanır. Bu işin arkasında onlar var. Bir müzik ve melodi bankası aslinda Bizemuziklazim.com.
Bir online müzik katalogu. Ve bu katalogu bu siteyi kullananlar, kendi ürettikleri müzikleri yükleyerek oluşturuyor.
Teknoloji artık çok ucuza evde müzik üretme şansı veriyor. Bazen bir bilgisayar bir de mikrofon bile yeterli oluyor. İşte Jingle House’cular da bu uygulamayla evde yapılan müzikleri, o müzikleri de içine alan geniş bir müzik ve melodi bankası oluşturup ihtiyacı olanlara sunuyor.
Her türlü mecrada kullanılmak üzere binlerce şarkı pek çok farklı kategori altında ciddi bir şekilde sınıflandırılmış, istiflenmiş, müziğe

Yazının Devamı

Yürüyün Seferoğulları Avrupa’ya gidiyoruz

29 Ocak 2011

“Dünyada da böyle” diyenlere; içki firmalarının sponsor olduğu, “24 yaş” uygulaması olmayan, gençlerin ahlaksız damgası yemeden eğlendiği 10 örnek veriyorum. Hodri meydan!

Bugünleri de gördük. Gençler (yani 24 yaşındaki yetişkinler) gönüllerince eğlenmek ve müzik dinlemek için para biriktirip yurtdışına gitmek zorundalar artık. Çünkü ya ayran içilen festivallere katılacaklar ya da evde oturacaklar. O da tabii sponsor firmalar festivale, konsere bu şartlarda sponsor olmaya razı olurlarsa eğer...
Avrupa’nın en az içki tüketilen ülkesine alkolik muamelesi yapıyorlar. İçkiye ağzı değeni “alkolik” diye damgalamaya çalışıyorlar. “Tıksırana kadar içiyorsunuz” diye aşağılıyorlar. Bunları yaparken de “Avrupa’da da böyle” diyerek yanlış bilgi veriyorlar. Oysa çağdaş ülkelerde, Avrupa Birliği’nde böyle bir uygulama yok. Neler mi var? Buyrun beraber bakalım.

Primavera Sound25-29 Mayıs / Barselona, İspanya
Neden gitmeli? Yeni isimlerle meraklıysanız kaçırmayın. Ayrıca bu yıl festival katılacak 100’e yakın grup arasında yeniden bir araya gelen Pulp da var kadroda.

Yazının Devamı

‘Bono Başbakanın heybeti karşısında önünü ilikledi’

28 Ocak 2011

İstanbul’da geçen eylül ayı başında konser veren U2’nun ziyareti kitap oldu! 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından hazırlanan kitapta U2 ve Bono’nun İstanbul ‘ziyareti’ dillere destan bir üslupla anlatılıyor


U2’nun şanlı İstanbul macerasının yankıları dinecek gibi değil. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti ajansının en fazla ses getiren ve belki de akıllarda kalan tek etkinliği olan U2 konserini Ajans da çok önemsiyor olmalı ki hayli masrafa girip kalın kapaklı, gıcır gıcır kağıda baskılı dev bir eser hazırlamış.

Eserin adı “U2 İstanbul’da.”
Kitabın girişinde Ajans Genel Sekreteri Yılmaz Kurt imzasıyla “O gün o sahnede başka birşey vardı” başlığıyla Ajans’ın U2 aşkı şairane bir dille adeta bir kahramanlık destanı gibi anlatılıyor. “Doğu’dan Batı’ya doğru yürüdü adım adım. Her adımda şehri çekti içineÖ” gibi ifadeler kullanılıyor. Sanırsınız Fatih İstanbul’a giriyor.

Yazının Devamı

Şu ara dinlemeniz gereken 3 yeni albüm

23 Ocak 2011

Hem yurttan hem dünyadan yeni albümler yağmaya başladı bugünlerde. Peki neden mi sadece bu üçü? Çünkü...
Çünkü her anlamda ustaca hazırlanmış şahane bir albüm
“Arve” / 123
Berke Can Özcan, Burak Irmak, Dilara Sakpınar ve Feryin Kaya. Tamburada ve DadadaDan gruplarında birlikte çalıştıkları Korhan Futacı ile iki yıl kadar önce yolları ayrılınca 123’ü kurdular. Ve gerçekten şimdi daha da iyi müzik yapıyorlar. Bir süre sonra vokallerde Dilara Sakpınar’ın da onlara katılmasıyla tamam oldular.
123 elektronik efektlerin de yer geldiğinde destek verdiği çok başarılı bir grup sound’una sahip. Herkes vokal yapıyor. Çok farklı enstrümanlar ve efektler grupta yer alabiliyor. Norveçli trompetçi Arve Henriksen bu albümde onlara eşlik ediyor.
Bir önceki albüm “Aksel”de anlatılmaya başlanan bir hikaye var. Teknik olarak ikinci albüm de bu hikaye üzerinden gidiyor. Hikaye dört albümde tamamlanacak. Ve ben bunu size anlatmayacağım. Çünkü şahane tasarlanmış hard cover bir de kitapçık bulunan versiyonuna da sahip iki albümü satın almanızı, art arda dinleyip okuyup inceleyerek dinlemenizi tavsiye ediyorum. 123 dünya çapında değerli ve anlamlı bir müzik yapıyor. Bu birbirinden yetenekli

Yazının Devamı