Tarkan’ın yeni klibi tanıdık geldi

22 Ocak 2011

Tarkan’ın yeni videosu çok başarılı. Hem kılık kıyafet, hem tarz, hem konsept çok iyi. Ama şunu söylemeden de edemeyeceğim. Bu klip Rihanna’nın “Rockstar 101” isimli şarkısının klibine fazla benziyorTarkan ve ekibi çok iyi bir iş çıkarmış. “Acımayacak” iyi bir şarkı. Hem oryantal motifler taşıyor hem de basbayağı bir rock şarkısı hissi veriyor. O yüzden bir rock grubunun performansı fikrine dayalı klip bence doğru bir seçim.
Müzisyenler de gerçekten müzisyen. Hiçbiri rol kesmiyor. Davulda Kurban ve bir dönem Athena’dan tanıdığımız Burak Gürpınar var. Bu adamı izlediyseniz; öyle bir davul çalar ki sanki siz çalmış gibi havalara girersiniz. Her konserde beş kilo falan verdiğini düşünüyorum. Basta Alp Ersönmez var. Kangroove ile adını duyurdu ama artık ünü yayıldı. Nerede sağlam bir müzik yapılsa Alp muhakkak oradadır. Şahane bir müzisyen. Otur, nasıl çaldığını izle saatlerce, sıkılmazsın. Tarkan’la çalıştığını biliyorum. Umarım devam eder.
Gitarda Can Şengün’ü pek çok performansının yanında Şebnem Ferah’ın akustik konserinde izlemiştim. O da işinin en iyilerinden, çok sağlam bir gitaristtir.
Ayrıca çarşaflı müzisyenler ve dansöz fikri de mükemmel. Çok estetik duruyor.
Ama.

Yazının Devamı

Cevapsız sorular

16 Ocak 2011

Yok canım, Manga değil. Okuyucu soruyor. Mesajlar, yorumlar çok. Telif kuruluşundan değil, hakkı temsil edilemeyen sanatçılardan ve küçük firmalardan...Sorular geliyor. Tepkiler geliyor. Yorumlar geliyor. Asıl ses vermesi gerekenler ise “Milliyet’te Mehmet Tez diye biri varmış, kim bu?” düzeyindeler.
Hâlâ soruyla değil soranla uğraşıyorlar: “Kim ki bu?”
Haydi haydi neyse size iyi site kapamalar, hayırlı işler...
Bana “Ne olur bunları da sor” diye dert yanan mesajlardan bir-iki tane ayıkladım. Yanıtlanmayacağını bile bile sorayım.

* Neden bu telif kuruluşunda asil üyeler asil olmayan üyelerin de eserlerinin bulunduğu havuzun pazarlanmasından gelen geliri sadece kendi aralarında bölüşüyor? Asil üyenin sanatçısı sanatçı da yedek üyenin ki değil mi?
* Neden asil üye olmak için gerekli olan yılda 300 bin albüm satma barajı aşağı çekilmiyor? Neden 290 bin bile satsa bir üye asil olamıyor? Küçük şirketler ve sanatçıları pay almasın diye mi?
* “Artık CD satılmıyor” diye sızlanan asil üyeler acaba artık pek çok firma ve sanatçı için bu rakamların hayal olduğunu bilmiyor mu? Ya da bal gibi biliyorlar mı?

Yazının Devamı

Ayran içerek festival izlenmez

15 Ocak 2011

Hafta içinde çok tartışılan yeni alkol yönetmeliği gençleri korumaktan ziyade belli tarzdaki sosyal ve kültürel yaşamı bitirmek amacıyla hazırlanmış gibi duruyor
İzlenmez arkadaş, olmaz. Ayran içerek festival izlenmez. Eşyanın tabiatına aykırı. Şimdi bunu yazdık diye ne lobiciliğimiz kalır ne alkolikliğimiz. Ama o gücenir, bu bozulur, filanca ne der diye düşünen yazı da yazamaz. Üstelik gençlerin festivallerde alkole alıştığını da hiç düşünmüyorum. Böyle bir istatistik falan da yok.
Sanki yönetmeliğe itiraz etmek alkolizmi desteklemek demek. Bizim ayran, limonata, su içerek festival izlememizi istiyorlar. Bunun adı basbayağı yaşam tarzına müdahaledir. Halbuki bilmiyorlar, ayran içilerek festival izlenen bir İstanbul artık dünyanın en fazla merak edilen, insanların gelip görmek için can attığı yer olmaktan çıkar. Bu kimsenin işine gelmez.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK) hazırladığı ve Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelik gençleri alkolden korumayı falan amaçlamıyor. Bu yönetmelik belli bir kesimin kültürünü ve sosyal yaşamını ortadan kaldırmak amacıyla ustaca yontulmuş, ince ince işlenmiş bir yönetmelik.
Çünkü insanının sağlığını düşünen, bir

Yazının Devamı

Rock'n Roll yazısı

9 Ocak 2011

Kimi “Rock grubu Eurovision’a gider mi?” diye soruyor, kimi “Gençlik demek rock demektir” diyor. Hepsinin ortak fikri “Rock müzik muhaliftir, isyan eder, dünyayı değiştirmek ister”. Emin misiniz?

Metallica salata ve balık yemeyi seviyor. Konsere maaile özel uçaklarıyla gelip çaldıktan sonra Akdeniz’de kiraladıkları adaya dönüp bir sonraki konsere kadar denize giriyorlar.
Deep Purple, Medvedev ile Putin’in en sevdiği grup oldu. Paso Rusya’dalar. Kadehler kalkınca “Smoke on the Water” çalıyorlar.
The Doors birleşip biraz para yapalım diye turneye çıktı. Küçük bir eksikle, 1970’de ölen Jim Morrison hariç. Ama iyi para yaptılar... Geçen 10 yıl boyunca bir araya gelen onlarca rock grubunu saymıyorum, gerek yok. Çoğu Las Vegas’ta her akşam konsere çıkıyor.
U2’yu son gördüğümde Egemen Bağış ve Hayati Yazıcı’yla köprüyü geçiyordu.
Tindersticks geldi, konserde “Konuşmayın, gürültü oluyor, yoksa çalmam” dedi, herkes sustu.
Patti Smith İstanbul’a geldi, yasak öncesi geleceği gördü, konserinde sigara içirtmedi. İçeni dışarı çıkardılar. Dumandan rahatsız oluyor.

Yazının Devamı

2011’de ses getirecek 6 albüm

8 Ocak 2011

Tamam bir sürü albüm yayımlanacak, bir sürü yeni isim çıkacak ve adını duyuracak. Ama dünya 2011’de en fazla bu albümleri bekliyor

Lady GagaYeni yılda rock açılımı...
Albümün adı “Born This Way”. Tarih kesin olmamakla birlikte kaynağı belli olmayan bir 23 Mayıs söylentisi var.
Gaga diyormuş ki bu albüm ilkinden daha hüzünlü olacak. Ayrıca tarz olarak poptan rock’a kayıyormuş. Albümde yer alan “You and I” eski tarz bir rock baladı tadında (ve çok başarılı)... Bakalım Gaga’yı pek seven gay’lar bu rock açılımına nasıl bakacak? Yine ilk albümdeki prodüktörü Fas asıllı İsveçli prodüktör RedOne (Nadir Khayat) ile çalışıyor. İkinci albümler önemlidir. Adamı vezir de eder rezil de bu ikinci albümler... Benim tahminim, iyi olacak.

ColdplayAynı prodüktörle yola devam

Yazının Devamı

Değerli müzik patronları!

1 Ocak 2011

Gelin bir konuda anlaşalım. Siz korsanla mücadeleyi sadece “emeği yenmiş, zavallı” müzisyenlerimizin haklarını korumak için değil, sektöründe tekelleşmiş şirketlerinizin kârını artırmak için de yapıyorsunuzBu yasadışı mı? Hayır kesinlikle değil. En doğal hakkınız. Ama lütfen artık “Kendim için istiyorsam namerdim, sanatçı aç” masalını bir kenara bırakın, bu maskeli balo bitsin de rahat rahat konuşalım.
* Bir kere vitrine hep “hakkı yenmiş, zor durumdaki sanatçı”yı koyuyorsunuz. Çünkü bu şekilde uygulamalarınız kamuoyunda kabul görüp destek buluyor. Ama benim bu konuda kanayan bir yüreğim yok. Ne çıkarım var ne de beklentim. O yüzden sorular sorabiliyorum.
* “Yoksa siz korsanı mı destekliyorsunuz?” diye lafı ağzımıza tıkayıp üzerimizde baskı kurmaya kalkmayın. Desteklemiyoruz. Ama her yaptığınızı da ayakta alkışlayacak değiliz. Zamanında Güneydoğu meselesiyle ilgili fikirler “Sen teröristi mi destekliyorsun yoksa?” cümlesiyle bastırılırdı. Şimdi Türkiye Kürtlere bölgesel özerklik dahil her konuyu açıklıkla tartışan bir ülke. Sizi de tartışacağız. * Madem destek almak için kamuoyuna başvuruyorsunuz, o zaman hesap da vermelisiniz. Sanatçılar adına topladığınız paralardan

Yazının Devamı

“O son kadehi içmeyecektik abi...”

1 Ocak 2011

Durdurun dünyayı inecek var!” Ya da “Allah rızası için bir bardak su...” Yılbaşının ertesi sabahı ağzımızdan dökülen ilk cümleler bunlar olduğunda “O son birayı içmeyecektik” anları başlamıştır. İngilizcesi “Hangover”. Bizim “Akşamdan kalma hali” diye ıkına sıkına anlatmaya çalıştığımız ama tek kelimeyle bir türlü ifade edemediğimiz alkol sonrası fiziksel ve psikolojik etkilerin toplamı (TDK buna bir isim bulsa da neşemizi bulsak).
Merak etmeyin çaresi var...
* Televizyonda Türk filmi: Yataktan yalpalayarak kalkmak, salondaki kanepeye yerleşmek, o sevimsiz haber bültenleri yerine ikinci el “yan sanayi” kanallardan birine dalmak ve bir Kemal Sunal filmi bulmak. Banu Alkan da olur. (Psikolojik tedavi)
* Sucuklu yumurta: Akşamdan kalmanın en iyi ilacı. Yanına da demli bir çay. Merhaba gazeteler, merhaba yeni gün... (Fiziksel tedavi)
b Bloody Mary: “Çivi çiviyi söker” içkisi. Alkolle mücadelenin alkolle yapıldığı mucizevi an. Akşamdan kalma eş dostu bir araya topla, herkese birer büyük bardak, içine bol buz. Bir çay kaşığı yaban turpu sosu (marketlerde var), bir iki damla Acısso, bir-iki damla Worcestershire sosu (markettekiler bilir) az votka, üzerine domates suyu (Tamek cam

Yazının Devamı

O müzisyenlerin çilesini bilmezsiniz

26 Aralık 2010

Ülkücüsü gelir “Çırpınırdı Karadeniz” ister. Solcusu gelir “Yiğidim Aslanım” ister. Hızlı çalarsın “yavaş çal”, yavaş çalarsın “hızlan”. Kontrat yok, sigorta yok, dımdızlak ortadasın. Yetmezmiş gibi bir de gelir istediği şarkıyı çalmadın diye vurur seniTürkiye’nin dört bir yanındaki kafelerde, restoranlarda, pavyonlarda, kulüp ve lokallerde, turistik yörelerde canlı müzik yapan, insanları eğlendirmeye çalışan müzisyenler var. Neler yaşarlar bilmezsiniz.
Bazen dikkat bile etmezsiniz. Şarkılar, türküler okur, sizi memnun etmeye çalışırlar. Kafanızı çevirirsiniz, yemeğinizi yer, muhabbetinizi edersiniz, eğlencenize bakarsınız. Onlar çalışırlar.
Başka meslekte bu kadar karışan görüşen var mıdır bilmem. Ülkücüsü gelir “Çırpınırdı Karadeniz” ister. Solcusu gelir “Zülfü” ister. Çalsan bir türlü çalmasan bir türlü. En iyisi Ahmet Kaya’dır. Ülkücü de sever solcu da. Ama adamın inadı tuttu mu bütün gece kafanı ütüler, yandın. Taciz garanti.

Bildiğiniz kölelik düzeni
Hepsi ne için? Üç kuruş yevmiye. Ev geçindirecek, çoluk çocuğa bakacak, öğrenciyse okul masraflarını çıkaracak, harçlık alacak. Sigorta yok, kontrat yok, sosyal hak yok. Her şey o illet bar sahibinin iki dudağı

Yazının Devamı