Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kendi kendinize mırıldandığınız bir şarkı ya da bilgisayarınızda kaydettiğiniz eğlenceli melodi bir firmanın yeni kampanyası için aradığı müzik olabilir mi?
Olabilir. Hani bir şey görürsünüz, bir sahneden etkilenirsiniz, biri bir söz söyler, başınıza bir olay gelir ve o anda “Buraya şöyle bir müzik lazım” diye düşünürsünüz ya. İşte Bimuziklazim.com tam da “oraya” gerekli müziklerin bulunabileceği bir müzik bankası.
Ve neredeyse her ortama ve duyguya uygun müzik var burada. Anlatayım.
Jingle House’u reklam, müzik ve medya sektöründe olanlar yakından tanır. Bu işin arkasında onlar var. Bir müzik ve melodi bankası aslinda Bizemuziklazim.com.
Bir online müzik katalogu. Ve bu katalogu bu siteyi kullananlar, kendi ürettikleri müzikleri yükleyerek oluşturuyor.
Teknoloji artık çok ucuza evde müzik üretme şansı veriyor. Bazen bir bilgisayar bir de mikrofon bile yeterli oluyor. İşte Jingle House’cular da bu uygulamayla evde yapılan müzikleri, o müzikleri de içine alan geniş bir müzik ve melodi bankası oluşturup ihtiyacı olanlara sunuyor.
Her türlü mecrada kullanılmak üzere binlerce şarkı pek çok farklı kategori altında ciddi bir şekilde sınıflandırılmış, istiflenmiş, müziğe ihtiyacı olanların kullanımına sunulmuş.
Aslında sadece reklam diye de sınırlandırmamak lazım. Dizi müzikleri, film müzikleri, tanıtım müzikleri, jenerik müzikleri... Görüntü olan her yerde artık mutlaka bir de müzik var. Dolayısıyla hayata şarkılar dışında farklı onlarca formatta müzik lazım.
Şu da bir gerçek ki profesyoneller genellikle hep aynı tarzda düşünüyor ve benzer işler ortaya çıkıyor. Halbuki bu katalog amatörleri de işin içine katan, aklınıza gelmeyecek enteresan müzikler bulabileceğiniz bir yer. Tencere tava çalandan bağlamayla türkü söyleyene, elektronik müzikten rock’a, klasik müzikten, new wave’e çok renkli işler var.
Müzik dinleyebileceğiniz bir sistem, bir de arama penceresi bulunuyor. Oraya bir kelime ya da bir duygu yazıyor, ona göre de arama yapabiliyorsunuz: “Neşeli” ya da “hüzünlü” gibi. Ve çıkan sonuçları dinleyebiliyorsunuz.
“Müzikte ilginç fikirlerim var” diyen de, “Bize bi müzik lazım” diyen de bu siteye mutlaka bir göz atmalı. n

İTİRAF EDİYORUM...
* Büyük Ev Ablukada’nın Salon İKSV’deki konserinden etkilendim. Tüm biletler satılmış, salon ağzına kadar dolu, sahnede neredeyse bir Broken Social Scene, bir Violent Femmes enerjisi.
İtiraf iki: Duman da böyle ünlenmişti. Müziği değil ama çıkış süreci Duman’a benziyor “Abluka”nın.
* iTunes’umdaki “Top 25 en çok çalınan şarkılar” listesinden hafif utanıyorum. Bu liste kimsenin eline geçmemeli. Hele bir romantik şarkı var ki...
* Sokak sanatçısı Banksy bugüne kadar ifşa etmediği kimliğini açıklayacak diye korkuyorum. Yönetmeni olduğu belgesel “Exit Through the Gift Shop” Oscar’a aday olunca Banksy “Belki bir istisna yapabilirim” diye açıklama yaptı. Yok yok, benim bildiğim Banksy kesin bir hinlik peşindedir.
* The Strokes’un 10 yeni şarkıdan oluşan yeni albümü “Angles”dan çok umutluyum. Gitarist Albert Hammond Jr. bu albümün ilk albüm “Is This It” gibi olduğunu söylemiş. Daha ne olsun. Martta raflarda olacakmış. Grup da zaten bu yaz turnede olacak.

Türkiye’ye gelmeyin, yaşınız tutmaz, kapıda kalırsınız!
* Rihanna: Dünyanın en büyük starlarından biri. Albümleri yaklaşık 12 milyon sattı. Geçen yaz Türkiye’ye de geldi hatta. Ama bu yıl mesela Türkiye’ye bir festivale gelse sahneye çıkabilir ama ardından başka yere gidemez. Çünkü içeri giremez. Mesela “Festivale kalayım, ertesi gün de diğer grupları izleyeyim” dese kendi çaldığı festivale girmesi mümkün değil. Yasak. Yaşı tutmuyor. 20 Şubat 1988 doğumlu. Bizim yasalara göre çocuk.
* Ke$ha: 1987 doğumlu. Giremez. Hiç şansı yok. Gelir şarkısını söyler, ardından hemen dönüp gitmesi lazım. Zaten onu dinleyecek kitle de festivale giremeyeceğinden âlâ. Konser yok, festival yok, sorun yok. En güzeli.
* Taylor Swift: Geçen hafta “Kim biliyor bu kızın şarkılarını?” dedik, meğer fan club’ı varmış Türkiye’de. Mesaj yağdı. Ama sevgili fan club, size kötü bir haberim var. Taylor 89’lu. 22 yaşında. Mesela Türkiye’ye geldi, bir festivalde çalacak diyelim. Sahneye çıkabilir tamam. Ama etrafta dolaşamaz. İşi bitince çıkması lazım. Başka yere de giremez. Çünkü yaşı tutmaz. Sizin de tutmaz zaten onun konserini izlemeye. Oturun evinizde, konser sizin neyinize...
* La Roux: Çok popüler. Ama Türkiye’de ancak konserini verir başka yere girmesi zor. Çünkü o da 23 yaşında. Seneye belki.

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR!
Gazetedeki karmakarışık masamın üzerinde biriken albümler arasından elime gelenler...
* “Doo-Wops and Hooligans” / Bruno Mars: Bütün Amerika bu albümü dinliyor. Sonunda bizde de piyasaya çıktı. Amerikan usulü pop. Kadife sesli solistten kah eğlenceli kah romantik şarkılar. “Radyo hiti” dolu bir albüm diyelim.
* “Dinle 2011” / Ebru Polat: Bir adet yarı açık ağız ve dudaklar olarak tarif edebileceğimiz albümün içinden bir CD ve kitapçık çıktı. CD’yi dinlerken kitapçığa baktım. Sonuç: Leopar desenli kıyafet enteresan, ses zayıf, Sezen Aksu’nun şarkısı da durumu kurtaramamış. Kilit şarkı: “Memnun Oldum (Şerefsiz)”
* “Tron Legacy” (Soundtrack) / Daft Punk: Senfonik elektronik müzik kafası. Yer yer Hollywood film müziği klişeleri de var ancak iyi yönleri fazla. Kurtarıyor. “End of Line”, “Derezzed” dışında şarkı formatı pek yok.
Daha ziyade görüntülere eşlik eden müzikler olarak düşünün. Ve görüntüsüz yavan maalesef. Taş yerinde ağır, bu müzikler filmde güzel.


Gülçin’e “Bravo”!
Hepsi’nin sarışın üyesi Gülçin yola kendi besteleriyle tek başına devam ediyor. R&B ve soul’u Türkçe popa uyarlamayı denediği albümünde Gülçin hiç fena değil. Bu üç şarkılık albüm (maxi single diyelim) kısa bir intronun ardından “Bravo!” adında güçlü bir ritim ve blues şarkısıyla açılıyor. Düzenleme iyi, vokaller çok başarılı.
Şarkı çok akılda kalıcı. Gülçin kalbini kıran bir “beyefendi”ye ağzının payını veriyor (kısaca böyle diyelim). “Ara Ara” biraz daha pop electronica, hip hop ruhunda bir şarkı. “Aradığınız kişi şu anda başka biriyle” cümlesi üzerine inşa edilen, “Bir daha yemezler” temalı bir aşk küskünü şarkısı. Olur. Neden olmasın...
“Yastıklara sarılıp yatar mıydın?” klasik bir soul baladı. Saksafonda Toygun Sözen şarkının hakkını veriyor. Gülçin de, nasıl derler, “şarkıyı taşımayı bilmiş”... Şarkıda Gülçin “Ben olmasam hemen başkalarıyla olur muydun?” şeklindeki yaklaşımıyla durup dururken kendine eziyet eden, karşıdaki adamı da hayatından bezdiren kadın tipini gündeme taşımış. “Bravo”nun bir de Özgür Buldum tarafından yapılmış bir dans versiyonu var albümde. Şaka maka, Gülçin’e “Bravo”. Bu hafta dinlediğimiz en iyi pop albümü bu. Çok iyi bulduk. Not ettik. Takibe aldık.
“Bravo!”Gülçin (Avrupa Müzik)