+24 sınırı kalktı iyi de...

28 Mayıs 2011


Bir günlük gazetenin birinci sayfasında meşhur bir mizahçının karikatüründe bu yönetmeliği sabahın köründe bira içerek kutlayan bir ergen var. Hatta ergen de değil, basbayağı çocuk. Annesi “Hayrola sabah sabah” diyor. Ergen “İçiyorsam sebebi var” diye yanıt veriyor.
İçki firmaları sponsorluğunda düzenlenen etkinliklere katılımda +24 yaş sınırı getiren uygulama Danıştay’dan döndü ya... Çocuk da “Yaşasın” diye sabahtan kutu biraya asılmış. TAPDK’ya, yürütmesi durdurulan yönetmeliği yeniden hazırlarken ilham verecek güzel bir iş.
Mehmet Çağçağ Habertürk’te çizmiş bunu. Leman’ın beyni olan zeki ve tecrübeli bir mizahçının olaya bakışı buysa, demek ki ortada ciddi bir algı sorunu var.
Afedersiniz biz bunca yazıyı itirazı bunun için mi yazdık? Bunu mu anlıyoruz bütün olan bitenden? Bu mudur? Sabah sabah bira içen genç...
Oysa biz ne dedik? Yapmayın etmeyin dedik. Biz derken benim gibi itirazını dile getiren her aklı başında insanı kastediyorum.

Yazının Devamı

Yabancı müzik yasaklanacak mı?

24 Mayıs 2011

Sizlerden bir süredir “Artık yabancı müzisyen ve sanatçılara ait şarkıları dinleyemeyecek miyiz yani” temalı mesajlar geliyor. Yersiz bir soru değil, zira birkaç gündür basında bu konuda yer alan “Yabancı müzik yasaklanacak” haberleri hakikaten müziksever için endişe verici.
İşin aslı şu: Memleketimizde yayımlanan yabancı şarkıların haklarını temsil etme iddiasında iki kuruluş var. Mesam (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) ve MSG (Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği).
Ortaya çıktı ki her ikisi de yabancı müziklerin çalınmasından doğan telif haklarını “yetkili biziz” diye muhtelif yayın kuruluşlarından toplamışlar. Yani ortada mükerrer telif ödemesi var. Yayıncı kuruluşlar kullandıkları müzikler için iki yere birden telif ödemiş.
İşler karışınca konu Kültür Bakanlığı’na intikal ediyor. Bakanlıktan yetkililer de “dahiyane” bir çözüm üreterek “Bir süre yurtdışına ödeme yapmayın, bu işi çözelim öyle yaparsınız” diyorlar.
Yurtdışındaki telif kuruluşlarının isyanı bu noktada ortaya çıkıyor...

‘Sorunu Günay halledebilir’

Yazının Devamı

Mitingler konser olsa...

22 Mayıs 2011

Diyelim ki siyasi parti liderlerinin halka seslendiği mitingler konser. Liderler de rock yıldızı. Hangisinin konserine gitmek için para verirdiniz? Ben düşündüm taşındım bu sorunun yanıtını adil bir şekilde verdim. Hepsine farklı nedenlerden bilet alır, paramı öder giderdim. Neden mi?


Erdoğan’ın şovunda heyecan, aksiyon, dram; hepsi bir arada. Paranızın karşılığını alırsınız

* Kalabalığı diri tutmak için elinden geleni yapıyor. Yeterli tepkiyi alamazsa konuşmayı kesip “Sesim geliyor mu” diye başlıyor karşılıklı atışmaya... “Geliyor mu?” “ Eveeeet!” Geliyor mu?” “Eveeeeet!” “Arkadakiler sesim gelmiyor mu?”
E tabii John Lennon’vari bu “bizim şarkılarımız arka sıralara” ateşlemesiyle kalabalık da coşuyor.

Yazının Devamı

Kral TV ödüllerinden...

21 Mayıs 2011

Madem müzik dünyamızın gündeminde Kral TV Müzik Ödülleri var, madem ben de jüri üyeleri arasında yer aldım, madem ödüller tartışma yarattı, o halde müsade edin ben de bu konuda iki çift laf edeyim


Yok gitmedim. Durduk yere ceket falan giymek istemedim. Gidene itirazım yok ama ben bu herkesin sanki aynı kulübün üyesiymiş gibi bir araya gelip birbirine selam verip övgülere boğduğu dünyanın dışında kalmaktan memnunum. Zaten Kral TV’yi de bir tek askerdeyken seyretmiştim. Çavuşlar başka kanal açmıyordu. Ayrıca tören ve maç evden de izlenir. Pizza söyleyip cümbür cemaat takılıyorsunuz, her kafadan bir ses çıkıyor, yorumlar havada uçuşuyor. Biz de öyle yaptık. Bakın benim notlarımdan derlediklerim şöyle...
* İlk kez jürisinde bulunduğum bir yarışmada oy verdiğim adayların kazandığına tanık oldum. Yani ilk kez kazanana ben de oy vermiş oldum. En iyi beste (Tarkan), en iyi aranjör (Ozan Çolakoğlu), en iyi albüm (“Adımı Kalbine Yaz”, Tarkan) en iyi erkek sanatçı (Tarkan), en iyi şarkı (“Sevdanın Son Vuruşu”, Tarkan).
* En iyi çıkış yapan sanatçı ödülündeki adaylar arasında ben gerçekten çıkış yapan birini göremedim. Çıkış yapmak demek yeri göğü inletmek demektir. Mesela Amy

Yazının Devamı

Selda Bağcan olmasa...

15 Mayıs 2011



Efendim Teoman, Selda Bağcan’ın memlekette olduğu kadar İngiltere’de ve Amerika’da da meşhur ettiği Aşık Mahzuni Şerif’in eseri “İnce İnce”nin girişindeki gitar melodisini almış. Onu kullanıp
bir şarkı yapmış. Hadise bu.
Aşık Mahzuni Şerif’in şarkısında fakirlerin üzerine ince ince bir kar yağıyor.
Teoman’ın şarkısında kar da yok fakir de. Aynı melodi üzerine yazın kumsalda tek başına dans eden bir kız var.
Yani bu şarkının orijinalinde bağlama ile çalınan, Selda Bağcan’ın elektrogitara uyarladığı riff alınmış, standart bir Teoman şarkısına eklenmiş.

Yazının Devamı

Eurovision’dan öğrendiklerim

14 Mayıs 2011

Finale kalamadık, çarşı karıştı. Medyaya baktım, herkes kelle istiyor. Bakın ben bu durumdan ne dersler çıkardım

Meğer popçular fırsat verildiğinde şarkı eleştirmeye müzik eleştirmenlerinden daha meraklıymış. Demet Akalın’ın “Oh olsun, popçulara laf etmeyeceklerdi” şeklindeki ifadesine, İlhan Şeşen’in “Bu şarkı değil” diyerek grubu yerden yere vurmasına bakılırsa pek de iştahlılar. Ne güzel. Artık her hafta onlarca kötü şarkı dinlemek zorunda kalan birinin hislerini daha iyi anlarlar.
* “Eurovision’a rock grubu gitsin” bitmiştir. Yeni sezonda Atiye ve Hande Yener kapışır. Atiye genç ve Avrupalı olduğundan, Hande Yener “Gay’ler sever belki” ümidiyle gazlanır. Benim önerim yeni nesil indie ve alternatif grup ve müzisyenlerden yana. Can Bonomo, Bon Mod, Model, Nükleer Başlıklı Kız neden gitmesin? Misal yani...
* Eğer genç, çıtır, kadın ya da gay değilseniz, sahnede görsel bir şölen sunamıyorsanız Eurovision’da işiniz zor. E bildiğimiz kadarıyla bunların hiçbiri Yüksek Sadakat’te yok.
* “Kafeste lastik kız” eğer ortamla bir alakası yoksa dünyanın en antipatik gösterisi olabiliyor.
* TRT’den teklif gelince başına devlet kuşu konmuş gibi atlamamak lazım. Milyonlarca

Yazının Devamı

Hakkımı helal etmiyorum!

8 Mayıs 2011

Aerosmith’in solisti Steven Tyler hayatı boyunca kokaine 20 milyon dolar harcamış. Hesap ettim günlük uyuşturucu harcaması 1500 dolar. Sizce yıllarca fahiş fiyattan CD almaya mecbur edilmemizin bununla bir ilgisi var mı?

Steven Tyler hayatı boyunca kokaine 20 milyon dolar harcadığını yazdı. Nerede mi? Otobiyografisinde. Aerosmith’in meşhur solistidir. Şu anda American Idol isimli yetenek yarışmasında jüri üyesi kendisi.
Kitap bu hafta piyasaya çıkıyor ve anlaşılan satsın diye reklamı bunun üzerinden yapılıyor.
E her şey para tabii...
Yaptığım hesaplara göre Tyler 20 yaşında başlamış olsa 43 yıldır kullanıyor demek ki bu mereti (Rehabilitasyondan yeni çıktı, artık kokain kullanmıyormuş. Ama belli olmaz).
Günde ortalama kokain masrafı 1500 dolar. Ortalama diyorum. İçmediği günler olduğunu farz edersek hesabını size bırakıyorum. Yani bir oturuşta bir kuzuyu yerim misali, Tyler da öyle abanıyormuş.

Yazının Devamı

Sakıncalı sözcüklere alternatif önerilerim

7 Mayıs 2011

Önce yasak dediler sonra sakıncalı. “Bu kelimeleri internette kullanmayın” diyorlar. Öyle demeyin böyle demeyin... Benim aklıma hemen Can Yücel’in lafı geldi


Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı TİB’in yer sağlayıcılara yolladığı ve önce “yasak” deyip ardından tepki gelince “sakıncalı” diye düzelttiği sözcüklerden bazılarını gelin birlikte yakından inceleyelim...
Baldız: Bundan sonra eşinizin kız kardeşine bacanak demek hem daha güvenli hem de ortama erkek erkeğe daha delikanlı bir hava yaratıyor. Kadınlar erkeklerin, erkekler kadınların olduğu ortamlara gelmesin kardeşim. Bacanak iyi...
Çıtır: “Çıtır çıtır bir simit yedim” deriz ya. Bundan sonra sadece “simit yedim” dersek yanlış anlamalardan da kurtulmuş oluruz. Çıtır yerine önerim “kıtır”. “Kıtır kıtır bir internet” mesela...
Escort: “Başbakanın escort’ları yolu açtı” diye internette yazarsak başımız belaya girer mi? Bilmiyorum. Ama “escort kız” dediniz mi muhtemelen enselerler. Onun yerine koruma diyelim. Escort’la koruma aynı mı? Değil. Ama olsun, koruma daha güvenli.

Yazının Devamı