Madem müzik dünyamızın gündeminde Kral TV Müzik Ödülleri var, madem ben de jüri üyeleri arasında yer aldım, madem ödüller tartışma yarattı, o halde müsade edin ben de bu konuda iki çift laf edeyim
Yok gitmedim. Durduk yere ceket falan giymek istemedim. Gidene itirazım yok ama ben bu herkesin sanki aynı kulübün üyesiymiş gibi bir araya gelip birbirine selam verip övgülere boğduğu dünyanın dışında kalmaktan memnunum. Zaten Kral TV’yi de bir tek askerdeyken seyretmiştim. Çavuşlar başka kanal açmıyordu. Ayrıca tören ve maç evden de izlenir. Pizza söyleyip cümbür cemaat takılıyorsunuz, her kafadan bir ses çıkıyor, yorumlar havada uçuşuyor. Biz de öyle yaptık. Bakın benim notlarımdan derlediklerim şöyle...
* İlk kez jürisinde bulunduğum bir yarışmada oy verdiğim adayların kazandığına tanık oldum. Yani ilk kez kazanana ben de oy vermiş oldum. En iyi beste (Tarkan), en iyi aranjör (Ozan Çolakoğlu), en iyi albüm (“Adımı Kalbine Yaz”, Tarkan) en iyi erkek sanatçı (Tarkan), en iyi şarkı (“Sevdanın Son Vuruşu”, Tarkan).
* En iyi çıkış yapan sanatçı ödülündeki adaylar arasında ben gerçekten çıkış yapan birini göremedim. Çıkış yapmak demek yeri göğü inletmek demektir. Mesela Amy Winehouse 2008’de en iyi çıkış yapan sanatçı Grammy’sini ikinci albümüyle kazanmıştı. Bence bu yıl en iyi çıkışını, ikinci albümünü yayımlayan Sıla yaptı. Ödül onun hakkıydı ama bu kategoride aday bile değildi.
* Orhan Gencebay’a ödül verdiniz, iyi güzel. Onu sahneye çağırdınız, iyi güzel. Ona şarkı söylettiniz, tamam. İyi de kardeşim hayatında konser vermemiş, sahnede rahat olmayan Orhan Baba’ya dakikalarca hem de “Batsın Bu Dünya”nın dandik remiksini söyletmek kimin fikri? (Öneri: Ödülünü verdikten sonra hazırlanıp, birkaç ödül sonra elinde bağlamasıyla belirip, canlı okusa ne iyi olurdu)...
* Demet Akalın ve Serdar Ortaç’ın ödül alamamasının nedeni “sahil yörelerindeki görgüsüz beach’lerde en fazla çalınan şarkı” şeklinde bir kategori olmamasıydı. Böyle bir ödül koyulursa her sene alırlar, hiç kompleks yapmasınlar. Çalışmaya devam.
* Sezen Aksu, Sertab Erener, Levent Yüksel ve Aşkın Nur Yengi’yi yan yana izlemek çok büyük zevkti ve acayip güzel bir 90’lar kafasıydı. Aşkın Nur Yengi kendini özletmiş.
Pek pop dinlemeyen biri olarak, ezbere bildiğim ne çok şarkıları olduğuna şaşırdım.
* En iyi grup ödülü Mor ve Ötesi’nin olmalıydı. Nedeni çok basit: Çünkü adaylar arasında en iyi grup onlar.
* Ferit Şahenk’in Orhan Gencebay hayranı olduğunu bilmiyordum. Orhan Gencebay’dan “Orhan abimiz” diye söz etmesi sempatikti.
* En iyi klip ödülü Mor ve Ötesi’nin “Araf”ına gitmeliydi. Bir senaryosu ve hikayesi olan tek klip onlarınkiydi.
* Rock kategorisini kaldırmayı anlıyorum. Neticede çok dinlenen rock grupları da pop yapıyor. Ana akımdaki sanatçılarla yarışmaları doğaldır.
* Ama indie ya da bağımsız ya da alternatif adında yeni bir kategori lazım. İndie ve alternatif kulvarda ana akıma renk katacak çok iyi isimler var. Belki rock yapan gruplar da bu kategoride yer alabilir. Monotonluğu önler. Herkes için iyi olur (Tabii önce Kral TV’nin bu isimlere hafiften yer vermesi lazım).
Püskevite neden güldük?
Devlet Bahçeli’nin bisküviye “püskevit” demesini komik, absürt ve sempatik bulduğum için defalarca izleyip güldüm. Benim sosyal medyada ve çevremde gördüğüm kadarıyla herkes de bu sebeplerden güldü, eğlendi, konu kapandı. Bahçeli de bu işi anladı ve tadını çıkardı, şakaya vurdu, güldü geçti.
Herhalde bir Tuna Kiremitçi insanların taşralılığı küçümsediği için püskevite güldüğünü sanmış. “Biz” diye kimi kast etti bilmiyorum ama, biz kapı önüne dizilen ayakkabılara gülenlerden değiliz. “Diyelim ki anlamadın, bari analiz yapıp herkesi kendine güldürme” demek geliyor insanın içinden...
IN-OUT DURUMLARI
*Bir “Avrupalı Türk” projesi olarak Atiye IN. Bir Avrupalı Türk projesi olarak Hadise OUT.
*Yazın Tarkan dinlemek IN. Yazın Serdar Ortaç dinlemek OUT .
*İndie pop grupları kurmak ve dans albümleri yapmak IN. Rock grubu kurmak OUT.
*Türkülerden melodi almak IN. Türküleri rock tarzında “komple” cover’lamak OUT.
*Kaset IN. CD OUT.
*Bilet satamıyoruz IN. CD satamıyoruz OUT.
* “Bu sabah yağmur mu var İstanbul’da” IN. Banko güneş OUT.
Bu yazın üç “-24” trendi
* Festivaldeki barlarda satılan içeceklerden faydalanmak yerine kapı önünde su dolu mavi leğen içindeki kutu biralara talim etmek. (Bkz. Kayıt dışı ekonomi. Bkz. Nasılsa içecekler).
* Festivalde sahnedeki grupları izlemek yerine uzaktan dinleyip hayal kurmak (Bkz. Gerçekti hayal oldu).
* İçeride medeni bir ortamda sosyalleşerek yaşanan festival aşkları yerine dışarıda kesişerek başlayan kapı önü aşkları
(Bkz. Aşkın +- 24’ü olmaz).