Bu şarkı bizde olsa Türk popunu ‘kapattırabilir’

26 Kasım 2011

Şu sıra sansürde ‘filtreleme’ ile ‘paketleme’ pek moda. ‘Kapatma’ ise geri döndü. Rihanna’nınyeni albümündeki ‘Cockiness’i dinleyince ‘tam gündeme göre şarkı’ dedim kendi kendime

Em, yala, ye, yut, seks kölem ol, istediğim her şeyi yap, o senin kalbinin kraliçesi olabilir ama ben vücudunun kraliçesiyim.
Kimse seni benim gibi yapamaz (becermek lafını kullanmayı beceremiyorum da ondan yapamaz dedim). Bunu yemen hoşuma gidiyor. Davulumu çal, istersen önce kafanla dal, ne diyorsam onu yap...
Rihanna’nın yeni albümü “Talk That Talk”da yer alan “Cockiness (Love It)” isimli şarkıda yer alan doğrudan ve dolaylı ama orijinalinde baştan sona zekice bulduğumu itiraf etmem gereken seks ve sevişmeye dair göndermelerden bazıları böyle... İngilizce bilenler google’larsa orijinalini okuyup daha da fazla zevk alabilir bu dil oyunlarından (Türkçemiz elastik). Bizde olsa bu şarkı, bırakın filtreden geçmeyi, komple Türk popunu ‘kapattırabilir’. Neyse ki bizim popçuların seksle arası pek iyi değil. Onlar genellikle aşkın acı çekme, değerini bilmeyen eski sevgiliyi kıskandırma, ona bilumum laf sokma, ya da bir an önce yüzüğü takıp zengin kocaya kapağı atma kısmıyla ilgililer.
Nadiren

Yazının Devamı

Bedelli utanılacak bir şey değil

20 Kasım 2011

Bedelli askerlik yasasından faydalanacak vatandaşa neredeyse vatan haini diyenler var. Askerliğini 2000’de bedelli yapanlardanım, bu zevata iki çift lafım olacak izninizle

Üniversitede (Fransızca Kamu Yönetimi) okurken bize ders anlatan Fransızlardan bazıları, aslında vatani görevlerini yerine getiren görevlilerdi. Uzmanlık alanlarına göre belli bir süre için öğretmenlikle görevlendirilmişlerdi. Vatani hizmetleri buydu; kendi alanlarında öğretmenlik.
Pek çok gelişmiş ülkede vardı ama bizde mecburi vatani görevimizi silah altına alınmadan başka türlü yerine getirmenin yolu yoktu.
Derken bedelli çıktı. Kredi, borç, harç, gidip yasanın bana tanıdığı hakkı kullandım. Görevimi yerine getirdim, bununla da gurur duyuyorum. Bedelini çalışıp son kuruşuna kadar ödedim. Kolay mıydı? Hayır. Zengin miyim? Hayır.
O paralarla depreme karşı yatırımlar yapılacak diye bekliyorduk, duble yol yaptılar ya da kim bilir ne yaptılar bilmiyorum. Ama konu o değil zaten.
Milleti bedelliye mecbur edenler ezilsin, siz değil
Malum, yasa hazır; ayrıntılar bir-iki güne açıklanacak. Bedelli çıkıyor. Ve elbette tartışılıyor. Tartışılsın da, bedelli yapmak isteyenlerin ya da buna hak kazanacakların

Yazının Devamı

‘Dinlenmeyen’ müzikleri kaç kişi dinliyor?

19 Kasım 2011

RTÜK’e göre Türkiye’de yabancı rock dinleyici sayısı 13 milyon 693 bin 419. Ve TRT Genel Müdürü’ne göre bu tarz “dinlenmeyen” müzikler arasında. Bakın bu rakamı nasıl buldum



‘Dinlenmeyen’ müzik türlerinden yabancırock’a örnek: İstanbul Bon Jovi konseri.

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, RTÜK tarafından yapılan bir araştırmayla caz ve klasik müzik yayınlarının dinlenmediğinin tespit edildiğini, bu nedenle bu türde yayın yapan Radyo-3’ün 80 adet vericisinin başka radyo kanallarına dönüştürüldüğünü bildirdi.”

Yazının Devamı

Şu ara bu klipler konuşuluyor

13 Kasım 2011

Şu ara müzik dünyasının pek beğendiği single’lar ve onlara çekilen kliplere bir göz atalım. Tabii hepsi birer albümün de habercisi


Duran Duran’ın “Girl Panic!” klibinde Eva Herzigova da var.

“Girl Panic!” /Duran Duran
90’ların en şahane top modellerinden bazılarını (Naomi Campbell, Eva Herzigova, Cindy Crawford, Yasmin LeBon ve Helen Christensen de dahil) Duran Duran grubunun üyeleri olarak oynatmak şahane bir fikir. Özellikle artık eskidiler mi, geri döndüler mi gibi sorular artık her yeni albümünüzde sorulmaya başladıysa. Bu süper kadınlar hâlâ ne kadar şahane görünüyorlarsa Duran Duran da o kadar iyi. 2010 tarihli “All You Need Is Now” albümünü dinleyiniz.

Yazının Devamı

Yıl bitmeden tanışmanız gereken üç isim

12 Kasım 2011

2011’de müzik çevrelerinde dikkat çeken ve 2012’de ana akıma dahil olup isimlerini milyonlara duyurmaları çok muhtemel olan üç ismi önceden keşfetmek isteyenler buyursun

Tarantino filminden fırlamış gibi Lana Del Rey
Bir şarkı insanın hayatını değiştirir mi? Elbette. Lana Del Rey’in başına gelen de bu. Şarkı söylemeyi seven, besteler yapan ve bu bestelere ev yapımı klipler çeken bir tür Tarantino filmi kahramanı gibisiniz. iTunes üzerinde yayımladığınız albümünüz hiç iş yapmıyor. Derken bir gün “Video Games” adında bir şarkı yapıyorsunuz. Youtube’da beş milyon tıkı geçiyorsunuz. Ardından “Blue Jeans” diye yeni bir şarkı. O da iki milyonlarda...
Adını Lana Turner’dan, tarzının ana hatlarını 50’lerden alan Elizabeth Grant, yani Lana Del Rey’in hikayesi bir şarkının ne kadar güçlü olabileceğini bir kez daha göstermiş oldu. Bir de tabii o şarkıyı seven ve ‘embed’ eden on binlerce müzik blogunun etkisini... Bugünlerde 2010 tarihli albümünü unutmaya ve kendine yeni bir başlangıç yapmaya çalışıyor henüz
25 yaşında olmasına
rağmen. Albümü 2012’de çıktığında adından çok söz ettirecek. Ben eskisinden de gayet memnunum şimdilik.

Yazının Devamı

Masa üstünden notlar

6 Kasım 2011

Madem masamızın üzerindeki albümler birikti, CD dağları güneşi kesmeye başladı, o halde buyrun her telden müziğe ve yeni çıkanlara birlikte göz atalım

“Mahzen”/ Selami Şahin
Selami Şahin yeni albümünde Mozart ile Karayip Korsanı Jack Sparrow arası bir hallere girmiş. Bir arkadaşım Beethoven dedi. Baktım gerçekten de elinde mürekkebe batmış divitiyle 9. Senfoni’yi yazmıyorsa eğer, ya ne yapıyor Selami abimiz?
Neden böyle bir kılığa girmiş? Kıyafet balosu mu var? Albümün konsepti 18’inci yüzyıl Viyana sanatına mı gönderme yapıyor acaba diye araştırdım, hiçbiri değil. Öylesine çekmişler işte biz burada geyik yapalım diye.
O değil de (bu kalıba bayılırım) Selami Şahin mesleğindeki 45’inci yılını kutladığı bu albümde 9. Senfoni’ye olmasa da bazı güzel bestelerine yeniden hayat vermiş. Caz anlayışıyla Aykut Gürel tarafından yapılan düzenlemeler şık. Gazino ortamından loş bir caz bara geçmiş, şarkıları da ortama uyarlamışlar gibi. Güzel bir albüm olmuş. Tebrikler, nice 45 yıllara...

Yazının Devamı

Kötü bir albümün düşündürdükleri

5 Kasım 2011

Metallica ve Lou Reed’in birlikte kaydettiği “Lulu” gürültü koparmaya devam ediyor. Bakın bu albüm etrafında gelişen muhabbetler bana neler düşündürdü...


Lou Reed (ortada) ve Metallica

Metallica hayranları beni öldürmek istiyor. Çoğu bana yapmak istedikleri türlü işkenceleri yazan mesajlar atıyor. Varlığıma bile karşılar. İşin kötü yanı çoğu, albümü dinlemeden yapıyor bu yorumları...”
Lou Reed geçenlerde bu açıklamayı yaptı ve pek çok müzik yayını bu sözleri manşetlerine taşıdı. Ben Reed için endişeleniyorum. Bu hayranlar bir de albümü dinleseler kimbilir ne yaparlar, herhalde
adamın evini falan bulup ateşe verirler diye korkuyorum. Reed tehlikenin farkında değil.
Metallica’cılar sanatsal açılım değil kafa sallanacak şarkı bekliyor. Çünkü sektör son 10 yılda internetin gelişmesi, korsan ve albüm satışlarının gerilemesiyle artık buna dönüştü. Ya kafa salla ya da dans et. Bunları mümkünse dört dakikalık parçalar halinde yap. Hep aynı şeyi yap. Diğer ‘şey’leriyse internetteki sitende paylaşırsın, bize onlarla gelme (Radiohead değilsen tabii).

Yazının Devamı

Bu konserlere gitmeye değer

30 Ekim 2011

Vizesi, köşede üç kuruş yol parası ve kendisine uyacak bir-iki tanıdığı olan müzikseverlere önümüzdeki aylar bakın nasıl fırsatlar sunuyorFoo Fighters

2 gece 3 gün Amsterdam: Müzeye gezmeye gitmiyoruz...” Bir ara bu tip sloganlar işe yarıyordu. Turun çok ‘cool’ olduğu vurgulanmaya çalışılıyordu. Ve satışı artırmak hedefleniyordu tabii. “Müze gezmek yaşlı işi ve çok sıkıcı. Biz eğlence mekanlarına, alışverişe ya da coffee shop’a gideceğiz” demenin farklı bir şekli...
Daha sonra alışveriş turları moda oldu. Bir grup kadın toplanıyor, uçaktan iner inmez doğru outlet’e. Şehre bile gitmeden geri dönüyor, sonra da yakınlarınıza “Hafta sonu Milano’daydım şekerim” diyordunuz. Tabii onlar sizin Milano’nun Bağcılar’ında elde torbalarla koşturduğunuzu bilmiyorlardı.
Benim size önerim, güzel bir konser izlemeye gidin yurtdışına. Bakın hâlâ biletleri tükenmemiş ama her an tükenebilecek 10 tane konser seçtim. Bayramda yurtdışına gidip her yerde tanıdık göreceğinize bekleyin, bayramdan sonra daha güzel her yer.
Explosions in the Sky
10 Kasım, Theaterfabri-Münih, 23 avro
Uçakla iki saatte oradasınız. Ucuz bilet de bulunuyor artık. Şehir biraz soğuk olur bu mevsimde ama siz

Yazının Devamı