Can Bonomo’ya görev verilince

15 Ocak 2012

Oturup insanları izlemeye başladım. Can Bonomo’nun Eurovision’a katılacak olması pek çok yönden aydınlatıcı bir deneyim oldu. Bakın neler düşündürdü

Bir kere çok iyi bir sınav oldu. Anlaşıldı ki müzik dünyasının bir kısmı yenilikleri hiç takip etmiyor. Bu çok açık bir biçimde belli. Yenilik diye yeni Ajda’lar ve yeni Sezen’leri görüyorlar sadece. “Tanımıyorum”, “Hiç duymadım”, “Dinlemedim, genç bir arkadaş herhalde”, “O da kim?”... Can Bonomo’ya Eurovision için görev verilince gelen yorumlar böyleydi. Bunu söyleyenler sade vatandaş olsa eyvallah. Aranjör, müzik adamı, müzik yazarı bu kişiler. “Sevmem” ayrı, “Dinlemem” ayrı, “Beğenmedim” ayrı, “Adını duydum ama dinlemedim”, ona da tamam. Ama “Hiç duymadım” diyen, bence “Ben ne yapıyorum” diye kendini sorgulasın.
* Doğru bir iş yaptı TRT. İki ay kadar önce ortalık Atiye, Hande diye inlerken “İşte benim adaylarım” diye bir yazı yazmıştım. Can Bonomo da adaylar arasındaydı. O listeden kim gitse aynı şekilde sevinirdim. İyi müzik, eğlenceli müzik, “Türk insanının seveceği müzik” bir grup müzisyenin tekelinde değil çünkü. Eurovision’a gidebilir ve gidemez diye ikiye mi ayrılıyor müzisyenler? Önceki sene de Kürt bir sanatçımız

Yazının Devamı

Festivallere bir-iki

14 Ocak 2012

Erken diyeceksiniz ama değil. Bahar ve yaz aylarında yurtdışında bir festivale gitmeyi düşünenler şimdiden harekete geçmeli. Biletler satışta...

Coachella, Kaliforniya / ABD
13-15 Nisan ve 20-22 Nisan tarihlerinde üst üste iki hafta sonu yapılıyor. Yani aynı festivalden üst üste iki hafta sonu yapılıyor gibi düşünebilirsiniz. Bu yılki kadrosunu açıkladı. Radiohead, The Black Keys, Noel Gallagher’s High Flying Birds, Arctic Monkeys, Justice, DJ Shadow, Explosions in the Sky ve yaklaşık 100 kadar sanatçı ve grup var. ABD’de, Kaliforniya’da yer alan Indio kasabasında yapılan festivalin kamping alanı ücreti dahil kombine biletleri 285 dolardan satılmaya başlandı.
Coachella özellikle festival ortamıyla çok meşhur. Pek çok Hollywood yıldızının da katıldığı ve bu sebeple basında çok fazla yer bulan bir festival. Ama tabii “Bundan bize ne, biz gidersek müzik dinlemeye gideriz” diyeceksiniz. O da doğru.

Primavera Sound, Barselona / İspanya

Yazının Devamı

İnternet temel insan hakkı mı?

8 Ocak 2012

Biz en son “filtreli-filtresiz”i tartışıyorduk ki araya Bülent Ersoy’un gazozları girdi. Bakın medeni dünya internete erişim hakkını temel insan hakları arasına alma yolundayken internetin babası lakaplı Google’ın başkan yardımcısı nasıl kafa karıştırdı? Az sonra...

Biliyorum şimdi “gündem ne, sen ne anlatıyorsun” diyeceksiniz. Günlük itiş kakışınızı bölmek istemem ama bazen insan kafayı kaldırıp büyük resmi görmek ihtiyacı duyuyor. Bir an için Bülent Ersoy’un gazozlarını ve diğer çok önemli ama bir gün sonra kimsenin hatırlamayacağı sıcak gelişmeleri bir kenara bırakalım, gelin şu işe bir göz atalım.
Google Başkan Yardımcısı Vinton Cerf internete girme hakkının temel insan hakları arasında sayılamayacağını açıkladı. Ona göre her teknolojik gelişme hak değil. İnternet de bir tür teknolojik gelişme. Mantık bu. Yani cep telefonu temel insan hakkı mı ki internet olsun diye düşünebiliriz. Peki gerçekten bu kadar basit mi?
Cerf fikrini şöyle diyerek savunmuş: İnsan hakkı, insanın hayatındaki daha temel ve vazgeçilmez şeylere odaklı olmalı. Onun hayatını anlamlı ve güzel kılan şeyler temel haklardan olmalı. İnternet böyle bir şey değil.
İnternetin babası olarak kabul edilen

Yazının Devamı

Müziksizlik özlemi!

7 Ocak 2012

Garip gelecek ama kafede, takside, markette, kuruyemişçide, kuaförde, dişçide hayatın her anında fonda bize illa bir müzik dayatılması bazen kabus gibi geliyor. Müziksiz Mekanlar hareketi bu yüzden ilgimi çekti


Hiç unutmam bir pazar sabahı, İstanbul’un yakınlarındaki beach’lerden birine gittik. Saat erken. Kimsecikler yok. Gazeteleri aldık, sahildeki şezlonglara kurulduk, dalga sesleri geliyor, rüzgar püfür, şahane bir günün ilk sesleri. Birden ortalık “dıp tıs” ritimli acayip dandik ve sıradan bir house müzikle inlemeye başladı.
“Kardeş şunu kıs, kimse yok, zaten kafa dinlemeye geldik” dedik. “Konseptimiz bu” yanıtını aldık. “Konseptiniz batsın” deyip uzadık tabii.
Havanızda değilseniz ya da çalan şey sevmediğiniz bir şeyse tacizden farksız zorla müzik dinletmek. Ve hayatımızın neredeyse her alanında müzik tacizine maruz kalıyoruz. Kimi malını satmak için, kimi eğlendirmek için, kimi hoşumuza gittiğini düşündüğünden, kimi umursamadığından, kimi laf olsun diye sürekli birileri bize müzik dinletiyor. Dikkat edin, gittiğimiz her yerde fonda tercih ederek dinlemediğimiz müziklere maruz bırakılıyoruz ve bu konuda yasalar bizi korumuyor.
Ben sadece gürültü

Yazının Devamı

Masaüstünden notlar/Yeni yıl özel!

1 Ocak 2012

Yılın ilk “masaüstünden notlar”ına hoş geldiniz. Herkes gibi ben de adettendir diye yeni yıl temizliği yaptım ve masamın üzerinde bekleyen CD’lerle helalleşmeye karar verdim


Masaüstüm an itibarıyla pırıl pırıl, yalnız sağ tarafta tam kağıttan kahve bardaklarının ötesinde hatırı sayılır bi kule var. Yazılmak, değinilmek,
yorumlanmak üzere bekleyen CD’lerin oluşturduğu bu kule
bir utanç abidesi olarak karşımda. Heykel yıkıcılardan değilim ama
bu abideye Kars Belediye Meclisiymişçesine girişmeye kararlıyım. Buyrun...

Yazının Devamı

Nerede o eski politik şarkılar?

31 Aralık 2011

Geçenlerde bu soruyu Los Angeles Times gazetesi sordu. Milliyet’te konuyla ilgili haberi okuyunca “Ben biliyorum nerede o şarkılar” dedim kendi kendime


Los Angeles Times “Lady Gaga’yla Britney Spears’a kaldık” diye yakınıyodu.



O şarkılar mp3 oldu. Telefondalar. Tanesi 20 kuruştan indirebiliyorsunuz. Daha sonra kulaklıklarınızı takıp telefonunuzun ya da mp3 çalarınızın düğmesine basıyor ve işe giderken minibüste, metroda, metrobüste, otobüste, dolmuşta, takside dinliyorsunuz.

Yazının Devamı

Sahnelerin kralı kim?

25 Aralık 2011

Yıl sonunda açıklanan muhtelif listelerden belki de en ilginci 2011’in dünyada en fazlagelir elde eden turneleri. Bu tablo analizi hak ediyor

Billboard dergisinin bütün dünyada 1 Kasım 2010 ile 8 Kasım 2011 tarihleri arasında gerçekleşen konserleri baz alarak hazırladığı listede konser gelirleri en yüksek olan isimler sıralanıyor. Birlikte bakalım
Bir kere hiç lafı dolandırmayalım. Sahnenin en büyüğü U2. Geçen yıl 293 milyon dolar gelir elde etmişler. 3 milyon konser bileti satılmış bir yılda. Bu inanılmaz bir rakam. Ve U2’nun 44 tane stadyum konseri sold out olmuş, yani yok satmış. Bu turne 2009’da başladı ve bugüne kadar gruba 736.4 milyon dolar kazandırdı. Albüm gelirinden çok çok daha fazla.
Yıl içinde memlekete de gelen Bon Jovi de hâlâ çok büyük. Bir yılda 193 milyon dolar gelir elde etmişler. Bu da pek sürpriz değil. İş yapan, bilet satan, stadyum dolduran gruplar hâlâ belli bir yaşın üzerindekilere bilet satanlar.
Sürpriz isim, bu listenin üç numarasındaki Take That. Tam 185 milyon dolar para yaptılar geçen yıl. “Guilty pleasure” denen ve Türkçeye “beğenmekten utandığımız şeyler” olarak çevirmeyi önerdiğim kategorinin bayağı iş yaptığını gösteriyor. Bu mesela

Yazının Devamı

KAZANDIKLARIM HEP BORÇLARA GİTTİ

24 Aralık 2011

“Bir gün beni Rock’n Coke’ta görürseniz bilin ki o gün benim bittiğim gündür” demişsiniz. Sponsorlu konsere karşı mısınız?Sponsora değil zihniyete karşıyım. Gidişat öyle bir noktaya kadar geldi ki Rock’n Coke, MTV Türkiye, Power Türk ve bunun gibi markaların oluşturduğu etrafı duvarla örülü bir yapı var. Buna karşıyım.

Başınız sürekli dertte. Hatta hakkınızda artık espriler yapılmaya başlandı. En son “polisle yıldızımız barışmadı” dediniz. Neler oluyor?
Türkiye’de muhalif olmak ayrı, adli vakadan suça karışmak ayrı. Ama ikisi bir arada olduğunda hayatınız hiçbir zaman düzene girmiyor. Benim durumum bu. Artık bu hatayı etmişim, bu haltı yemişim. Biliyorum ama geçmişim peşimi bırakmıyor. En çok da dinleyicime ihanet ettim. Bu konuda üzüntü, pişmanlık yaşıyorum.
Benim içeri girip çıkmam sadece tanındıktan sonra başıma gelenlerden de ibaret değildir. Benim siyasi geçmişim de vardır 1985’lerden bu yana. Kastamonu Meslek Yüksekokulu’nda olurken bulunduğum faaliyetlerden de sıkıntı çekmişimdir.
Neden hep sizin başınıza geliyor her şey?
Valla ben anlayamıyorum. Her şeyim haber oluyor. Ben Orhan Pamuk, Yaşar Kemal değilim. Memleketin en önemli bakanı falan da değilim.

Yazının Devamı