Son on beş yılda sağlık sektöründe çok önemli düzenlemeler yapıldı.
SSK ve Devlet hastanelerindeki içler acısı manzaraları unutanlar olabilir ama bizler unutmadık...
Yıkık dökük binaları ve kapılarında uzun kuyrukların oluştuğu günleri de...
Hele de fakir fukaraların bir ameliyat ve şifa bularak taburcu olması neredeyse hayaldi.
Aylar sonrasına verilen film randevuları...
Ve ilaç bulmanın zorlukları...
Ameliyat olabilmek için evini, arabasını ve ineğini satanları da biliyoruz, çünkü yıllarca haberlerini yaptık...
Bir yüzünde ışık, diğer yüzünde karanlığı taşıyan dünyanın hali, insanların ruhlarını istila etmiş...
Büyük çoğunluğun günü kurtarma pahasına günübirlik yaşadığı hayatın her köşesine de bir virüs gibi sirayet etmiş hastalığın adı; ikiyüzlülük...
Toplumlar kendini bu illetten kurtarmadıkça mutlu olamayacak!
Ve asıl tehlike, bu hastalık insanlığın ruhunu kutuplaştırır...
Yoksa; din, düşünce ve siyasi farklılığı şiddete dönüştürmedikçe, kutuplaşma olmaz...
Ama ikiyüzlü insanların sayısının kalabalıklaşması bir kasırga gibi ülkeleri yıkar...
Ve kutuplaştırmaya götürür...
Devletlerin stratejik ortak- lıklarında artık global şirketlerin önemli katkıları var... Ve belirleyici rolleri. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’ya yaptığı son gezisinde global şirketlerinin yirmi beşe yakın CEO’suyla buluşması bu yüzden...
Stratejik ticari ortaklıkların kapılarını açan büyük bir adım...
Örneğin; Amerika’nın İran’la girdiği nükleer krizin sona erdirilmesinde hangi global şirketlerin katkısını bilmeden hiç bir ülke içinde bulunduğu krizi çözemez.
Ahmedinejad’ın değişimiyle kendisine yeni kapılar açan İran’da şimdi global şirketlere büyük fırsatlar doğuyor...
Amerika’nın California eyaletinde on milyona yakın İranlı yaşıyor... İran Hava Yolları hemen Boeing’e yüzlerce uzun menzilli uçak siparişlerini verdi bile...
Karşılıklı kazanmanın ilk işaret fişeği çekilmiş oldu...
***
Fransızların yani dünyanın 13. büyük şirketi TOTAL Türkiye’yi Demirören Grubu satın aldı...
Şirketin tarihçesine, teknik bilgilerine ve finansman boyutuna değinmeyeceğim...
Çünkü konuyla ilgili yeteri kadar bilgi kamuoyuna yansıtıldı.
Başka bir açıdan olayı özetlemeye çalışacağım...
Yabancı sermayenin büyük bir petrol aktörünün bu ülkeden çıkmaya neden karar verdiği konusu önemlidir...
Petrol Ofisi’ni satın alarak Türkiye piyasasına giren OMV grubunun yani Avusturya şirketinin de çıkmaya karar verdiğini açıklaması ise daha önemlidir...
Yabancı petrol şirketlerinin Türkiye’yi terk etmesinin belki de birçok nedeni var... Bildiğimiz kadarıyla, petrol fiyatlarının dibe vurması ve kâr oranlarındaki aşırı düşüş çıkışlarının en büyük gerekçesi...
Avrupa Parla- mentosu Türkiye’yi uyarmış...
Demiş ki; yargı bağımsızlığı yok ediliyor!
Ve devam etmiş; toplanma ve ifade özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile bağımsız medya yok ediliyor... Sokağa çıkma yasaklarıyla Türkiye duraklamıyor, geriye gidiyor!
Ayrıca, laik yaşamın tehdit altında olduğunu belirtiyor...
ABD Dışişleri Bakanlığı da Türkiye’yi uyarmış...
Demiş ki; medyaya hükümet baskısı artıyor!
Ve devam etmiş; yargı bağımsızlığı korunmalı!
Beşiktaş stadyumuna nihayet kavuştu...
Televizyonda açılış törenini izlediğim zaman biraz hüzünlendim...
Ve geçen günleri hatırladım.
Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay stadyumun yapılmasına karşı çıkıyor, Dolmabahçe Sarayı’na ve tarihi dokuya zarar verdiğini ve kaymasına neden olduğunu iddia ediyordu...
Ben de o dönem Yıldırım Demirören listesinden yönetime seçilmiştim.
Ve birkaç ay sonra yeni yönetimin ziyaretleri nedeniyle Ankara’daydık...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönetim olarak ziyarete gitmiştik...
Bu ülkenin savunma sanayisinin kurulmasına kendilerini adayan ve İnsansız Hava Aracı (İHA) diye bilinen projeyi başaran ve bu uğurda iki defa rahatsızlanarak operasyon geçiren Özdemir Bayraktar’ı Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay dostumuzla birlikte ziyaret ettik...
“Hasta ziyareti kısa olur” diyerek Özdemir Ağabeyi fazla yormak istemediğimizi söyledik ama proje lafı geçince kendisini durdurmak mümkün değil...
Bu ülkenin savunma sanayi tarihini ve projelerini de yine kendisinden detaylı bir şekilde öğrendik...
Günümüzde kendini savunma sanayine adayan ve ayakta kalan son adamlardan olan duayen sanayici Özdemir Bayraktar üç adamın hikayesinden bahsetti...
Nuri Demirağ, Nuri Killigil ve Şakir Zümre...
***
Nuri Demirağ...
Ve Paris’teyiz... Soğuk, olaylı geçen bir kış mevsiminin ardından baharın güneşli günleriyle yeniden buluşmanın keyfini yaşamaya çalışıyor insanlar...
Gri bulutların geçişiyle ışıklar kentini adeta yağmurlar temizliyor.
Islak kaldırımlar eskisi kadar kalabalık değil...
Ve hemen her köşe başında güvenlik tedbirleri.
Terörün çirkin yüzüyle sanki ilk defa tanışmış gibi.
***
Devlet olmayan faktörlerin yaşattığı bu kâbus dolu günlerin acısını ne yazık ki her zaman halk çekiyor.