Fransızların yani dünyanın 13. büyük şirketi TOTAL Türkiye’yi Demirören Grubu satın aldı...
Şirketin tarihçesine, teknik bilgilerine ve finansman boyutuna değinmeyeceğim...
Çünkü konuyla ilgili yeteri kadar bilgi kamuoyuna yansıtıldı.
Başka bir açıdan olayı özetlemeye çalışacağım...
Yabancı sermayenin büyük bir petrol aktörünün bu ülkeden çıkmaya neden karar verdiği konusu önemlidir...
Petrol Ofisi’ni satın alarak Türkiye piyasasına giren OMV grubunun yani Avusturya şirketinin de çıkmaya karar verdiğini açıklaması ise daha önemlidir...
Yabancı petrol şirketlerinin Türkiye’yi terk etmesinin belki de birçok nedeni var... Bildiğimiz kadarıyla, petrol fiyatlarının dibe vurması ve kâr oranlarındaki aşırı düşüş çıkışlarının en büyük gerekçesi...
* * *
Ve bilinmeyen nedenlerinin ne olduğunu ise bildiğimiz kadarıyla anlatalım...
Birincisi, akaryakıt istasyonlarının bayi sözleşme sürelerinin beş yıla indirilmesi... Haliyle, beş yılda bir bayiler dağıtım şirketlerinden olmayacak taleplerde bulunuyor... Böyle olunca da kral dağıtım şirketleri değil, bayiler oluyor... Bu durum ise yabancı şirketleri oldukça rahatsız ediyor ve piyasadan soğutuyor.
BP gibi dev dağıtım şirketi de satış kararı almıştı, daha sonra bu fikrinden vazgeçmişti.
Diğeri ise, Kuzey Irak ve başka yerlerden ülkeye aşırı derecede sokulan kaçak petrol ürünlerinin iç piyasada haksız rekabete yol açması...
Güneydoğu bölgesinde terörize edilen ortamın kontrol ve güvenlik zafiyeti kayıt dışı sektörlere yaramış ve bu işi yapanların sayısının da gittikçe artmış olması küresel aktörlerin çıkmasına neden oluyor!
Ve PKK’nın finansman kaynağının büyük bölümünü de petrol ve ürünlerinin oluşturması da hafife alınamayacak kadar önemli bir faktör...
Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerinde markalı, markasız nice petrol bayisinin girişlerindeki kâğıt tabelalarda “Kaçak mazot bulunur” diye asacak kadar cesur, denetimlerin yetersiz oluşu sisteme entegre olan dev aktörleri de bıkıp usandırmış...
* * *
Demirören Medya Grubu’nda dört yıla yakın bir zamandan beri görev yapmaktayım...
Erdoğan Bey ve ailesiyle ise yaklaşık 23 yıldan beri süren dostluğumuz var...
Aynı şekilde Yıldırım Bey ve Meltem Demirören Oktay ile aralıksız birlikte çalışmaktayız.
Yaşadıkları sıkıntıların şahidiyim ama yazmayacağım, sadece şunu söyleyebilirim ki 35 yıllık gazetecilik hayatımda yerli ve milli olup da mutlu olan işadamı daha görmedim...
Cumhur- başkanı Erdoğan “Taş üstüne taş koyanın yanındayız” stratejisini hayata geçirmek için sürekli dünyayı ve ülkeyi belki bin defa dolaşıyor ama sistemin çarkları ise dolaşımı durdurmak için her bulduğu çiviyi sokuyor...
Neredeyse, milli ve yerli yatırımcıdan taş yerine baş koymasını isteyen bir hale getiriliyor!
Sistemin çarkları başkalarına çalışıyor...
Ve günümüzdeki Türk işadamları veya kadınları, adeta bir gladyatör gibi, entegre olmayanların kayıt dışı, kaçak petrol ve gaz aktörleriyle savaşıyorlar...
Daha da ötesi, bürokratik ve finansal zorluklar ise Çin Seddi gibi...
* * *
Cumhurbaşkanı Erdoğan on dört yıldan beri faizle savaşıyor. Düşürülmesi için büyük bir mücadele veriyor.
Ve üretim sektörünün adeta faize çalıştığını biliyor, bunun düzeltilmesi için de her geçen gün yeni stratejiler üretiyor...
Çünkü bu ülkede hemen herkes faizden geçinmeye alışmış.
Bankalar ise öz kaynaklarıyla sermaye yetersizliği yaşadığından, çayın taşıyla çayın kuşlarını vurmaya alışmış... Üretimi, yatırımı teşvik etmesi gerekirken, paradan para kazanmak daha işine gelmiş...
Dışarıdan ve içeriden akıtılan sıcak parayı yatırım şirketlerine verirken kırk dereden su getiriyor...
Oysa ekonomik kriz beklentileriyle, senaryolarıyla bu ülkeyi köşeye sıkıştırmak isteyenler yabancı petrol şirketlerinin çıkma kararıyla felaket tellallığı yapmaya başlamışlardı!
Ve böylesine zor bir ortamda; elli yıldan beri sermayesini, yatırımlarını bu ülkede tutan Demirören ailesi TOTAL’i satın almaya karar verdiğinde hemen herkesin alkışlaması ve destek olması gerekiyor...
* * *
İşyeri yoksa, iki yüz üniversitenin ve binlerce kişinin mezun olmasının da pek bir anlamı yok.
Sermayesini bu ülkede yatırıma dönüştüren işadamlarına değil köstek olmak, madalya vermek gerekiyor...
Ve yabancı petrol şirketlerinin çıkış nedenleri dikkate alınarak yeni kanuni düzenlemelerin getirilmesi ise her geçen gün biraz daha zaruri hale geliyor...
Ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın da geçtiğimiz günlerde Beylerbeyi Sarayı’nda bütün bankaların üst yönetimleriyle enerji sektörünün finansman sorununu konuşması da siyasi iradenin bu konuyu ne kadar ciddiye aldığının önemli bir göstergesi...
Tekrar, ülkeye ve millete hayırlı olsun...