Dün Cumhuri-yet’in 93. yılı kutlandı ülkemizde...
Kolay değil bu uzun hikâyeyi bir iki kelimeye sığdırarak anlatabilmek...
Darbeleri...
Kardeş kavgalarını ve perde arkasındaki pis oyunları...
Ve ihanetleri.
Kavgadan geçinerek yaşamak isteyenleri...
Neler yaşandı ve hâlâ da yaşıyoruz, yine de ayakta durmayı başarabilmiş büyük bir milletiz.
Bir televizyon programında konuşan S. Arabistan Ekonomi Bakan Yardımcısı Muhammed Al Tuwaijri kemer sıkma önlemleri uygulanmazsa hükümetin mali durumunun ciddi baskı altına gireceğini belirterek, “Eğer petrol fiyatları düşmeye devam eder ve Suudi hükümeti ekonomik ve kemer sıkma önlemleriyle harekete geçmezse, üç dört yıl içinde krallığın iflas etmesi kaçınılmaz” diyor...
Ortadoğu’da krallıklar çatırdıyor.. .
Rakamların hükmettiği petrol değersizleştiriliyor...
Savaş oyunları alabildiğine hızlanıyor...
***
Ve iki yıl önce, Çizgileri Bulanıklaştırmak başlıklı yazımızda, gelinen bu durumu uyarmıştık...
Yazımızda, Amerikalı gazeteci Thomas Friedman’ın petrol fiyatlarının aşırı düşmesiyle Ortadoğu ve Rusya’nın gelecekteki durumuna dair analizlerine değinmiştik...
Büyük kalabalıklar gördükleri ile düşünceleri arasında bağlantı kurma sorunu yaşıyor.
Ve haliyle gerçeğin uzağında geziniyor.
Bilgi eksikliği yüzünden kendilerini yüzeysel değerlendirmeye mahkûm eden büyük kalabalıklar muhasebe fukarası durumuna düşüyor.
Gündemden kopuk yaşayanlar çok önemli olaylar karşısında aradaki uçurumu birkaç televizyon haber bülteni ve bir iki gazete okuyarak kapatmaya çalışıyor...
Oysa insanla kuş arasında bağlantı kuranlar uçağı buldu ve geliştirdi.
***
CIA, KGB, Türkiye üçgeninde bir dönemin karanlık yol hikâyesini yazan dostumuz Ercan Çitlioğlu, “Bu roman, yalnız savaşçıların hikâyesidir...” diyor.
Ortado-ğu’nun kaderi yeniden yazılıyor gibi.
Bugüne kadar yön vermeye çalışan, sınırları çizen ve James Barr’ın deyişiyle gayya kuyusuna dönüşmesinde hatırı sayılır bir rol oynayan İngilizler ile Fransızlara artık yeni büyük ortaklar geliyor diyebiliriz.
Biri Amerika’dır...
Filin züccaciye dükkânına girdiği gibi girip tüm hayatları altüst etti...
H
Ve Irak’taki savaşın vahşet boyutu büyüyor...
Irak ve Suriye’nin değişik kentlerinde sayıları belli olmayan terör örgütlerine karşı başlatılan savaşın en ağır bedelini yine masum halk ödüyor.
Bataklığa dönüştürdükleri topraklarda DAEŞ ve benzeri örgütlere zemin hazırlayan, vahşi eylemlere imza attıran da büyüten ve besleyen de güçlü devletler...
Ve bu terör örgütlerin eylemlerinin sonrasında kendilerine güçlü gerekçeler oluşturarak coğrafyaya sahip olmak isteyen de...
Türkiye’yi masada ısrarla istemeyen de bunlar!
Lakin eski Türkiye artık yok!
***
Temelsiz şüpheler döneminden çıkıyoruz ve şüphelerin giderek güçlendiği bir süreçten geçiyoruz.
İngiliz tarihçi Prof. James Barr’ın paylaşılamayan toprakların yakın tarihini anlattığı Kırmızı Çizgi adlı kitabını bugünlerde herkesin okumasını öneriyoruz.
Barr’ın kitabını okuduğumuzda Ortadoğu’yu ve ülkemiz üzerinde dönen oyunları daha iyi fark ediyoruz.
Cemil Meriç’in “Sen sen ol, bir an önce bir şebekeye dahil ol!” sözü aklımıza düşüyor!
Savaşların perde arkasındaki gerçeği anlamakta herkesin zorlandığı günlerden geçiyoruz!
Kimin hangi şebekeye dahil olup olmadığı, belli değil.
Kimlerin elinin kimlerin cebinde olduğu da...
İnsan bir kurşunla değersizleştiriliyor, yaprak gibi dökülüyor yerlere.
Ve sayısını bilemediğimiz kadarlar.
Her insanın ölümü, öldürenlere de sorulacak elbet.
Defteri açılmayacak, hesabı görülmeyecek bir eylem yok...
*
İnsan, uzun bir hikâyedir.
Savaşlardan yorgun düşen büyük bir kalabalık inadına yaşamaya çalışıyor...
“Durup dururken Lozan tartışması niye çıktı?” diye soruluyor... Diyoruz ki:
- Bugüne kadar neden sorulmadı?
Sorulmayı-şından şüphe etmeyenler sorulmasına neden büyük bir şüpheyle bakıyor?
Tuhaf değil mi?
Sadece yüzünü değil, ruhunu dahi Batı’ya dönmüşlerin neden anlamak istemediğini anlıyoruz!
***
Bu soruyu soranların hiçbiri bugüne kadar Amerika’ya, Rusya’ya ve Batılı ülkelere “Ortadoğu’da ne işiniz var?” diye de sormadı.