Türkiye'yi islamcı ve milliyetçiler yönetecek

3 Aralık 2008

Amerika’da her yıl Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC) tarafından özel bir rapor yayınlanır.
Adı, Küresel Eğilimler : 2025.
Bu rapor sürekli yenilenir ve önümüzdeki yıllarda nelerin gerçekleşeceği tahmin edilir. Yanlış anlamayın, komplo teorilerinden oluşan veya fal meraklısı uzmanların yazdıkları bir rapor değildir bu. Tam aksine, Amerikan istihbarat raporları, Washington’un tüm düşünce kuruluşları ve ülke başkentlerinden gelen bilgilerin bir araya getirilip ortaya çıkarılan bir değerlendirmedir. Çok ciddiye alınan, siyasi-askeri ve ekonomik karar alıcıların izledikleri ve dikkate aldıkları bir rapordur.
Bu raporun 2008 versiyonu yayınlandı.
Türkiye hakkındaki tahminleri bakın nasıl:
“...Türkiye önümüzdeki 15 yılda islamcı ve milliyetçi çizgilerin birleştiği bir politika izleyecektir...Bu eğilimler daha da güçlenecektir... Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusunda karamsarlık artmaktadır... Böyle bir olasılıkta da, öngörülen İslamcı ve Milliyetçi akımlar daha da güçlenecektir...”
Son derece doğru bir değerlendirme.

Yazının Devamı

Trabzon şampiyon olur

2 Aralık 2008



İstanbul denklemini ortaya koyalım önce: Del Bosque, Rıza Çalımbay, Tigana, Ertuğrul Sağlam, Denizli.
Yani Real Madrid’den, Rizespor’dan, Fulham’dan, Kayserispor’dan, Lig TV’den.
Yani deneyim, bizim çocuk, deneyim bizim çocuk ve nihayet deneyim...
Bunun adı ‘bir öyle bir böyle zinciri’. Sonrasında başkanın söylediği. Denizli bu kapıdan içeri giremez demişti Demirören. Şimdi kapının bir hayli içinde...
Cumartesi akşamı yan yana oturduğu Aziz Yıldırım da Daum için aynı şeyi söylemişti. Bir öyle bir böyle zinciri Kadıköy’de de var.

Yazının Devamı

Vade uzadı

30 Kasım 2008

Selçuk’un Galatasaray maçında yaptığına benzer vuruşa Rüştü Almanya maçında Mehmet Topal’ın üzerine çıkması benzeri bir hareketle cevap verince sanırım Denizli’nin planları 11. dakikada bozuldu.
Yine tüm derbilerde olduğu gibi beklenmedik bir onbirle ve oyun anlayışıyla sahaya takımını süren tecrübeli hoca Fenerbahçe’nin oyunu daha önde kabul edeceği bir oyun planlamıştı. Delgado’yu serbest bırakacak, üzerindeki defansif yükü kaldıracak bir mevkiye çekmişti. Yani Beşiktaş’ın en çok eleştirilen oyuncusunu oyun taktiğinin maç stratejisinin göbeğine oturttu. Ancak Fenerbahçe’nin erken golü çok geçmeden karşılık bulsa da maçın psikolojisi Fenerbahçe’ye döndü.
Birbirine çok benzeyen iki diziliş, strateji ve taktik Fenerbahçe’nin kadrosunun daha kolay uygulayabileceği daha alışık bir oyundu. Sarı-lacivertlilerin savunma önünü sadece Selçuk tutmasına rağmen Beşiktaş ileride sadece Nobre ve Delgado’yu kullanmaya çalışınca ev sahibi hiç olmadığı kadar kuvvetli göründü.
Cisse’nin oyundan atılışına kurallar gereği yanlış demek zor. Ancak oyunun ruhu açısından futbola özgü bir tabiri de kullanmak lazım. Bana biraz “ağır” geldi. Dünya’nın tüm liglerini evimizden rahatlıkla seyrediyoruz, bu

Yazının Devamı

Metalist realist

28 Kasım 2008

Metalist Kharkiv’e, Ali Sami Yen’e çıkmış herhangi bir takımdan daha fazla pozisyon sağlayan, Galatasaray’ın hücum hattının savunmaya destek vermemesinden yararlanmaları oldu

Fenerbahçe, Portekiz takımıyla oynuyor hakem komşu İspanya’dan, Galatasaray, Ukrayna takımıyla oynuyor hakemler komşu (2012’yi birlikte düzenleme hakkını aldılar) Polonya’dan... Hakem komploları bizim hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu için mi buna takılıyorum, yoksa en azından bir ihmalkârlık mı var? Sadece bu kadar değil, bu iki maçta verilenler ve verilmeyenleri şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Ve sonra bizim hakemleri ve atayanları düşünün! Haksızlık ediyormuşuz gibi, değil mi?
Metalist Kharkiv’e, Ali Sami Yen’e çıkmış herhangi bir takımdan daha fazla pozisyon sağlayan, Galatasaray’ın hücum hattının savunmaya destek vermemesinden yararlanmaları oldu. Galatasaray’ı evinde farklı yapan, savunmasının öne çıkmasını engelleyecek bir etken olmayışı. Böylece ekstra yük alabiliyorlar. Ekstra güvenle oynuyorlar. Hücum hattının çok fazla geriye koşması gerekmiyor. Zaten bunu da yapamıyorlar.
Metalist ise Galatasaray savunmasına bu şansı vermedi. Daha ilk dakikadan kalabalık bir ekiple Galatasaray orta

Yazının Devamı

Neden olmadı?

26 Kasım 2008

Fenerbahçe geçen senekinden kolay bir grupta, geçen senekinden çok daha zayıf bir takım olduğu için kaybetti

Grup kuraları çekildiğinde, bunun geçen seneki gruptan daha zor olduğunu düşünüyordum. Yanılmışım.
Bu üç takımın ikisini liglerinde ve kupada, birini de kupada seyrettikten sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki, geçen seneki grup çok daha kaliteliymiş.
Geçen yıl zoru yapan Fenerbahçe, bu yıl çok daha rahat bir grupta bu kez yapamadı.
Hem de geçen seneye yakın bir topla oynama stratejiyle oyuna başlayıp pozisyonlar bulduğu bir maçta. Yine aynı ilkeyle de tamamladığı bir oyunda. Maç öncesi dikkat çektiğimiz üzere solundan yıkıldı. İki duran top organizasyonundan iki gol yiyerek...
Güiza’dan şikayet etmek mümkün. İki net pozisyonu kaçırdı. Dün Güiza hiç öne çıkmadan savunma arasında kaybolarak, orta sahadan gelen topları tutamayarak yetersizdi, ama geçen yıl da Kezman aynı şeyleri yapamıyordu. Alex de çok iyi değildi ve dün net bir pozisyonu kaçırdı, ama geçen yıl da aynı pozisyonu Inter’e karşı kaçırmıştı. Farklı olan başka... Bu oyunu ve pozisyonları sürekli kılmayı engelleyen faktör arka taraftaki desteğin eksikliği.

Detaylar işi belirledi

Yazının Devamı

Neden olmasın!

25 Kasım 2008

Porto son maçını evinde Arsenal’le oynuyor. Kazanırlarsa Kiev’in puan kaybıyla turu garanti edecekler. Bu yüzden onlardan dengeli, ama kazanmak isteyen bir oyun görmemiz muhtemel. Fenerbahçe’nin evinde yaslanarak oynadığı maçlarda gösterdiği performans da genelin çok ötesinde iyi.
Bu oyunu bu genel stratejiyle oynayabilmek mümkün. Şartlar müsait.
Evet dezavantajlar büyük. Defansif açıdan elzem olan, takımın en formda iki oyuncusu Selçuk ve Lugano’nun olmayışı büyük handikap. Geçen yılın bu döneminde kilit bir performans sergileyen Deniz de olamayacak.
Bu yüzden Uğur ve Josico’ya oyunun savunma yönünde büyük iş düşüyor. Takımın taktik dirliğini ancak onlar sağlayabilir. Emre’nin onlara yardımının yanı sıra Deivid’le birlikte ileride top tutma savunmayı rahatlatma, nefese aldırma yönünde vazgeçilme bir rolleri var. Porto’nun temposunu düşürmekte, kontrol oyunu oynayabilmekte kritik bir iş görmeleri gerekiyor.
Kiev maçının en iyi oyuncusu seçilen ve kulüp tarihinin Jardel’den sonra Şampiyonlar Ligi’ndeki en golcü ikinci ismi Lucho’nun yokluğu önemli. Orta sahanın hücuma verdiği destekte bir sorun yaşamaları muhtemel. Ancak Porto’nun yıllardır süregelen oyun mantalitesinde bir

Yazının Devamı

Şut atmadan

23 Kasım 2008

Galatasaray, Ayhan’dan ilerisi sadece teknik bir takım. Ankaraspor da bir pas takımı.
Bu durumun doğal sonucu, iki takımın da topa hükmedemeyişi, fizik oyunu da beceremedikleri için de birbirlerini zorlayamayışları oldu.
Benim anlayamadığım ise bu çok şiddetli rüzgârı ilk yarıda arkasına alan Galatasaray’ın, ikinci yarıda da Ankara’nın neredeyse hiç uzaktan şut denemeyişi oldu.
Öte yandan rüzgâra karşı ikinci yarı boyunca hep degajman deneyen De Sanctis de anlaşılamayanlar arasındaydı. Bu kafamda Roberto Carlos’a baraj kurdurmamaktan daha büyük bir soru işareti yarattı.
Futboldan çok sörfe uygun hava şartlarında, bu korkunç rüzgârda oynamanın zorluğu ve rüzgârın kullanılamayışı bir yana iki takımdan bahsetmek gerekirse;
Galatasaray yine hemen her deplasmanda yaşadığı sıkıntıları yaşıyor. Rakip dengeli bir savunma hücum stratejisiyle oynadığında, Ali Sami Yen’de yaptıkları gibi savunmalarını rahatlıkla ileri çıkaramıyorlar. Çünkü dönmeleri gerektiğinde Ayhan’dan sonrası geri dönmüyor ve takımın ucuyla arkası arasındaki boşluğu rakibin doldurması kolaylaşıyor. Bu yüzden daha garanti olan yol seçiliyor ve çıkmıyorlar. Dolayısıyla ileri 5’li de arkadan destek alamamış oluyor

Yazının Devamı

Tuncay yükseliyor

20 Kasım 2008

Tarafsız gözler için çok keyifli bir oyundu. Taraflı bakarsak da bir hazırlık maçının kaldırabileceği organizasyon sıkıntıları dışında çok önemli bir sorun yok. O yüzden isim isim bakalım.
Gökhan Gönül ve Sabri’yi birlikte denemek ilginç bir fikir ve kabul edelim ki, gelecek vaat eden bir ikili oluşmuş. Yediğimiz ilk golde, birlikte oynama alışkanlıkları olmadığı için ikisinden birinin tutması gereken Hölzl bomboş kaldı, ama gol daha çok onun vuruş becerisinin sonucuydu. Attığı ikinci gol de sanırım bunun kanıtı. Gökhan-Sabri ikilsinin üzerinde durmak lazım... İyi fikir.
Aurelio, Betis’teki hücuma daha yakın oyununu Milli Takım’a da taşıdı. Ayhan’la birlikte savunma önünde çakılı değil, iki yönlü oynamayı başardılar. Yani dün ‘ön liberosuzduk’. Goldeki savunmayı yarışı ve şutu harikaydı. Serbest vuruşlarda da görev almalı. Bu takım standardında en iyisi belki de o.
Gökhan Zan ve Hakan Balta her zamanki standart vasat üstü oyunlarını oynamayı başardılar. Hakan, Kazım’la anlaşmak konusunda sıkıntı yaşamış olabilir, ama kim yaşamaz ki. Onu anlamak, ne yapacağını kestirmek sanırım bizzat Kazım için bile kolay değil. Terim’in onun üstün yeteneklerine fazlasıyla güvendiğini

Yazının Devamı