Bu kez çok farklı
Bilmiyorum. Skibbe’nin hayatında sadece 1.5 yıl kendi başına çalıştığını, hep Völler’le birlikte olduğunu aylardır yazıp çizmem Kalli atamasının sebeplerinden biri midir? Eğer öyleyse bu atamayı yapanlar yanlış anlamış. Derdim bunu söylemek değildi.
Şimdi bu kısırdöngü metropolünden 1 saat 5 dakikalık bir uçak yolculuğuyla doğuya, Karadeniz kıyısına gidelim. Orada kısırdöngüler kırılmış gibi. Daha önce olmayan şeyler oluyor. Farklı bir şeyler var.
1-Şakır şakır yağmur yağıyor. Tribünlerin üstü açık, ama tıklım tıklım. Takım Beşiktaş’a kaybediyor seyirci takımını alkışlıyor. Geçen yıl takımın başına gelen her şeyin sorumlusu olduğu düşünülen Sivas’la berabere kalınıyor ‘çıt’ yok. Yani yıllardır en büyük rakip olan tribün ve şehir huzursuzluğu yok. Ligin en yüksek oturma kapasitesi/ayakta maç seyreden seyirci ortalaması. Huzurla...
2-Şampiyon olmuşlar arasında geçen yılki hocasıyla devam eden tek takım. (Galatasaray da öyle ama garip bir şekilde. Geçen yıl şampiyon oldular ama hocaları Kalli şampiyonlukta yoktu. Şimdi var!)
3-Trabzon’un bıkkın ruh halini bilmeyen oyuncular şehri etkiliyor, şehir onları değil.
4-Takım tarihin belki en düşük Trabzonlu oranına sahip. Ama 96’daki efsane takım dahil, belki de en inatçı, en yılmayan Karadeniz ruhuna yakın ekip.
5-Yeniden çok uzun süre sonra bir cazibe merkezi Trabzon. Gökhan Ünal’ın, Song’un gittiği yere herkes gider. Kaçarak gidenler de huzura döner.
6-Trabzonspor’un şampiyonluklara koşusu son büyük global krizin arkasından olmuştu. Bu kimilerine göre tesadüftü, kimine göre de futboldaki ekonomik dengelerin değişmesinin bir sonucu. Ben ikincisinin doğru olduğunu düşünüyorum. Bu kısır değil verimli bir döngü...
7-İlk 11’inden 8 oyuncu yeni olmasına rağmen lider.
8-Savunması tam da oturmamış olmasına rağmen en az yiyenlerden...
9-Rakiplerle karşılaştırıldığında sakatlık neredeyse yok.
10-Ersun Yanal’ın belki de son büyük şansı olmasının yarattığı ciddiyet var.
11-Ligin en kaliteli kaleci üçlüsüne sahipler. Ümit Milli Takım’ın harika kalecisi Onur’u daha adam akıllı kullanmış değiller misal.
12-Büyüklerde futbol açısından bu yıl üstüne koyabilen oyuncuların en fazla olduğu takım. Serkan’dan Selçuk’a, ve asıl önemlisi Hüseyin’e kadar.
13-Ve daha henüz ortada Yattara gerçeği yok. Devre arası yüklemesini aldığı zaman neyle karşılaşılacak herhalde herkesin bir fikri vardır.
14-Büyüklerde gerçek bir saha içi lidere, hem de yabancı bir lidere sahip tek takım. Song’un kattıkları, Şota’dan bu yana en önemli zenginlik.
15-Ve önemlisi takımın tamamı yeni olmasına rağmen en kolay sayılabilen 11 Trabzon’da. 11’i en oturmuş takım.
Şahane bir futbolları mı var? Hayır. Kadro çok mu derin? Hayır.
Ama şehrin ruhunun olumlu yönlerine uygun, olumsuzluklardan sıyrılmış görünen bir takım, bir seyirci, bir medya ve eski futbolcular lobisi var.
Liderlik bir gün el değiştirirse yine böyle kalmak şartı da yerine gelirse, bu takım şampiyon olabilir. Başlık bir tahmin değil. Futbolda bu kadar uzun süreli, tahminler yapılamaz. Ama veriler bu işin olabileceğini gösteriyor. Mesele bu. Trabzonspor yeniden ilham verici ama bu kez çok farklı.
Bu sefer olabilir...
Takım ruhu
Erdoğan Arıca haklı olarak Lincoln’ü azarlarken, onu tutan Arda, Arıca’ya ne diyor sizce. Arıca ‘Haklısın’ dediğini söylüyor. Çünkü Arda, hocanın haklı olduğunu biliyor.
Ülkenin gördüğü belki en hırslı, en teknik en yenilgiye tahammülsüz ve bu hareketlerin en kralını yapabilecek lideri olmanın yanında en çok olay çıkaran oyuncusu Hagi böyle bir şey yapar mıydı? Bir rakip hoca, Hagi’nin üzerine yürüse Emre o hocanın tarafında olur muydu? Hagi’den çok daha fazla, Arda’nın 6-7 katı kazanan oyuncusu Lincoln, Galatasaray için kâr mıdır? Galatasaray’ın yılmayan tarafı, Meira değil, Servet, Nonda değil, Ümit, Arıca’ya mı hak veriyor, Lincoln’e mi?
Galatasaray’ı yönetenler son 3 yılda 2 kez gelen şampiyonluğun asıl sebebi, o ruha hizmet mi ediyor yoksa, yıldız ayrımcılığı yaparak her şeyi yerle yeksan mı ettiler? Galatasaray’ın 20 yıldır takım ruhundan en uzak olduğu yıl bu yıl. Dolayısıyla bu iyi bir ekip değil.
Güreşçi pivot
Güreş antrenörü bir babanın çocuk yaşlarda güreş yapmış oğlu Bülent Uygun, basketbol oynamış ve menajerlikten hocalığa geçtiğinde Aydın Örs’le basketbol taktiklerini çalışmış futbola nasıl uygulayabileceğini düşünmüş. Ligde kullanılmayan güreşçi özellikli Mehmet Yıldız’dan ligin en değerli pivot santrforunu yaratmış. Tesadüf mü sizce?
Sivas gerçeği 3 yıldır ortada duruyor. Bu derstir. Almak lazım. Misal önce Antep’in. Ligin en parlak futbollarından birini oynuyorlar. Kaybediyorlar, ama Nurullah Sağlam aynı oyunu oynatmaya devam ediyor.
Israr ederlerse ilk 7’de olacaklardır. 3 sene böyle giderlerse, farkı bir takım olacaklar. Anadolu bunu yapmalı. Yaparlarsa olacak. Çok az kaldı.